SSCB'DE TARIM POLİTİKASININ
SORUNLARINA İLİŞKİN
IV KENT VE KIR
Burjuva iktisatçıları tarafından üretilen ve "makas" denilen şey üzerine bir önyargı daha var ki, ne yazık ki Sovyet basınında revaç gören bütün burjuva teorileri gibi buna karşı da amansız bir savaş ilan edilmelidir. Ekim Devrimi'nin köylülüğe Şubat Devrimi'nden daha az şey kazandırdığı, Ekim Devrimi'nin aslında köylülüğe hiçbir şey kazandırmadığı yolundaki teoriyi kastediyorum.
Bu önyargı bir zamanlar, basınımızda bir "Sovyet" iktisatçısı tarafından pompalanmıştı. Fakat daha sonra bu "Sovyet" iktisatçısı teorisinden vazgeçti. (Bir ses: Kim bu?) Bu Groman'dır. Ne var ki, söz konusu teori daha sonra Troçkist-Zinovyevist muhalefet tarafından benimsenmiş ve Partiye karşı kullanılmıştır. Dahası, bu teorinin "Sovyet" kamuoyunda bugün artık revaçta olmadığını iddia etmek için hiçbir neden yok.
Bu, son derece önemli bir sorundur yoldaşlar. Kentle kır arasındaki ilişki sorunuyla ilgilidir. Kentle kır arasındaki karşıtlığın ortadan kaldırılması sorunuyla ilgilidir. Son derece aktüel bir sorun olan "makas" sorunuyla ilgilidir. O nedenle bu tuhaf teoriyi irdelemenin zahmete değeceğine inanıyorum.
Köylülerin Ekim Devrimi'nden hiçbir kazançları olmadığı doğru mudur? Olgulara bakalım.
Şimdi önümde ünlü istatistikçi Nemçinov yoldaşın, benim "Tahıl Cephesinde"[21] adlı makalemde yayınlanmış olan ünlü tablosu var. Bu tablodan, devrimden önce çiftlik sahiplerinin "ürettikleri" tahılın 600 milyon puddan az olmadığı görülüyor. Demek ki o zamanlar
çiftlik sahiplerinin elinde 600 milyon puddan fazla tahıl vardı.
Bu tabloya göre
Kulaklar o zaman 1,9 milyar pud tahıl "üretiyordu". Demek ki o zamanlar Kulakların elindeki güç çok büyüktü.
Aynı tabloya göre
yoksul ve
orta köylüler ise 2,5 milyar pud tahıl üretiyorlardı.
Eski köyde, devrimden önceki köyde durum böyleydi işte.
Peki, Ekim Devrimi'nden sonra köyde hangi değişiklikler oldu? Aynı tablodan rakamlar veriyorum. Örneğin 1927 yılını alalım.
Çiftlik sahipleri bu yıl içinde ne kadar tahıl üretmişlerdir? Açıktır ki çiftlik sahipleri hiçbir şey üretmemişlerdir ve üretemezlerdi de, çünkü Ekim Devrimi çiftlik sahiplerini ortadan kaldırmıştır. Bunun köylülük için büyük bir kolaylık olduğunu anlayacaksınız, çünkü köylüler çiftlik sahiplerinin boyunduruğundan kurtulmuşlardır. Bu, Ekim Devrimi'nin sonucu olarak, köylülerin payına düşen büyük bir kazançtır elbette.
1927 yılında
Kulaklar ne kadar üretmişlerdir? 1,9 milyar pud yerine 600 milyon pud. Böylece Kulaklar, Ekim Devrimi sonrası döneminde, güçlerinin üçte ikisinden fazlasını yitirmişlerdir. Bunun, köy yoksullarının ve orta köylülüğün durumunu kolaylaştırmak zorunda olduğunu anlayacaksınız.
Peki ya
yoksul ve
orta köylüler 1927'de ne kadar üretmişlerdir? 2,5 milyar pud yerine 4 milyar pud. Demek ki yoksul ve orta köylüler Ekim Devrimi'nden sonra, devrimden öncekinden 1,5 milyar pud daha fazla üretmişlerdir.
Bunlar, yoksul ve orta köylülüğün Ekim Devrimi sayesinde olağanüstü büyük kazanımlar elde ettiğini kanıtlayan olgulardır. Ekim Devrimi yoksul ve orta köylülere bunu vermiştir. Tüm bunlardan sonra, Ekim Devrimi'nin köylülere hiçbir şey vermediği nasıl iddia edilebilir?
Fakat hepsi bu kadar değil, yoldaşlar. Ekim Devrimi, toprakta özel mülkiyeti kaldırmış, toprağın alınıp satılmasına son vermiş ve toprağı ulusallaştırmıştır. Bunun anlamı nedir? Bunun anlamı, tahıl üretmek isteyen köylünün artık toprak satın almak zorunda kalmamasıdır. Eskiden o, toprak alabilmek için yıllarca para biriktirmek zorunda kalıyor, toprak alabilmek için borçlanıyor, borç köleliğine düşüyordu. Toprağın satın alınması elbette tahıl üretiminin maliyetini artırıyordu. Bugün artık köylünün böyle bir zorunluluğu yok. Artık bugün köylüler toprağı satın almak zorunda kalmadan tahıl üretimi yapabilirler. Bunun sonucunda, köylülerin toprak satın almak için harcadıkları yüzlerce milyon ruble artık köylülerin cebinde kalıyor. Bu köylüler için bir kolaylık mıdır, değil midir? Elbette kolaylıktır.
Devam. Son zamanlara kadar köylü, eski aletleriyle toprağı bireysel emeğiyle güç bela işlemek zorundaydı. Eski, çoktan işe yaramaz hale gelmiş olan üretim aletleriyle donanmış bireysel emeğin, köylünün katlanılır bir yaşam sürmesi, maddi durumunu sistemli olarak yükseltmesi, kültürünü geliştirmesi ve sosyalist inşanın geniş yoluna adım atabilmesi için gerekli olan kadar çok verim vermediğini herkes biliyor. Bugün kollektif çiftlik hareketinin hızla gelişmesinden sonra köylüler, emeklerini komşularının emeğiyle birleştirme, kollektif çiftliklerde birleşme, bakir toprakları sürme, boş toprakları işleme, makine ve traktör temin etme ve böylece emek üretkenliğini iki, hatta üç katına çıkarma olanağına sahiplerdir. Peki bu ne anlama gelir? Bu, köylünün, kollektif çiftliklerde birleşme sayesinde, aynı emeği sarfederek eskisinden daha çok üretme durumunda olması anlamına gelir. Yani bu, tahıl üretiminin, son zamanlara kadar olduğundan çok daha ucuz olacağı anlamına gelir. Bu, köylünün, sabit fiyatlarla, tahıl karşılığında şimdiye kadar aldığından çok daha fazla alabileceği anlamına gelir.
Tüm bunlardan sonra, Ekim Devrimi'nin köylülüğe hiçbir şey kazandırmadığı nasıl iddia edilebilir?
Bu tür saçmalıklar konuşanların Partiye, Sovyet iktidarına açıkça iftira ettikleri açık değil mi?
Peki bütün bunlardan ne sonuç çıkar?
Şu sonuç çıkar ki, "makas" sorunu, "makas"ın kaldırılması sorunu, şimdi artık yeni bir tarzda konulmalıdır. Şu sonuç çıkar ki, "makas", kollektif çiftlik hareketi şimdiki tempoda büyümeye devam ederse, yakın zamanda ortadan kaldırılacaktır. Kent ile kır arasındaki ilişkiler yeni bir temel üzerine oturtulacak, kentle kır arasındaki karşıtlık hızlı bir tempoyla dengelenecektir, sonucu çıkar.
Bu durum, yoldaşlar, inşamızın bütünü için büyük öneme sahiptir. Bu durum, köylünün mentalitesini değiştirmekte, köylüyü, yüzünü kente çevirmeye sevketmektedir. Kentle kır arasındaki karşıtlığın ortadan kaldırılması için zemin yaratmaktadır. Bu durum, Partinin "yüzünü köye dön" şiarının, kollektif köylülerin "yüzünü kente dön" şiarıyla tamamlanmasının temelini oluşturmaktadır.
Ve bunda şaşılacak bir şey yoktur, çünkü şimdi köylü devletten makine, traktör, tarım uzmanları, organizatörler ve son olarak da, Kulaklara karşı mücadelede ve onların altedilmesinde doğrudan yardım almaktadır. Talancı olarak değerlendirdiği kente karşı vahşi bir kuşku duyan eski tip köylü artık sahneden çekiliyor. Yerine, kente, gerçek
üretim yardımı alabileceği bir yer olarak umutla bakan yeni bir köylü tipi, kollektif köylü geçiyor. Köy yoksulu durumuna düşme korkusuyla yaşayan ve Kulak konumuna ancak göze batmadan yükselebilen (yoksa seçim hakkını elinden alabilirler!) eski tip köylünün yerini, yeni bir perspektife sahip yeni bir köylü alıyor kollektif çiftliğe girmek, sefalet ve bilgisizlikten kurtulmak, ekonomik ve kültürel yükselişin geniş yoluna girmek.
Mesele işte böylesine değişmiştir, yoldaşlar.
Fakat yoldaşlar, tarım bilimcilerimizin, Ekim Devrimi'nin kazanımlarını ve kollektif çiftlik hareketinin büyümesini karalamak niyetinde olan burjuva teorisini yerle bir etmek ve silip süpürmek için bütün önlemleri almamış olmaları da, bir o kadar can sıkıcıdır.
KOLLEKTİF ÇİFTLİKLERİN NİTELİĞİ ÜZERİNE