SSCB'DE TARIM POLİTİKASININ
SORUNLARINA İLİŞKİN
V KOLLEKTİF ÇİFTLİKLERİN NİTELİĞİ ÜZERİNE
İktisat
tipi olarak kollektif çiftlikler, sosyalist iktisadın biçimlerinden biridir. Buna hiç kuşku olamaz.
Burada konuşanlardan biri, kollektif çiftliklerin itibarını kırmaya çalıştı. İktisadi örgütler olarak kollektif çiftliklerin sosyalist iktisat biçimiyle hiçbir ortak yanlarının bulunmadığını iddia etti. Kollektif çiftliklerin böyle karakterize edilmesinin temelden yanlış olduğunu söylemek zorundayım yoldaşlar. Bu karakterizasyonun gerçeklikle hiçbir ilgisi olmadığına kuşku olamaz.
Bir iktisat tipi neyle belirlenir? Besbelli ki üretim sürecindeki insanların ilişkileriyle. Bir iktisat tipi bundan başka neyle belirlenebilir? Kollektif çiftliklerde, üretim araçlarının sahibi olan bir sınıf insan ve ellerinden üretim araçları zorla alınmış bir başka sınıf insan mı var acaba? Kollektif çiftliklerde bir sömürücüler sınıfı ve bir sömürülenler sınıfı mı var acaba? Kollektif çiftlikler, tayin edici üretim araçlarının toplumsallaştırılması üzerinde, devlete ait toprak üzerinde yükselmiyor mu acaba? Kollektif çiftlikleri, iktisat tipi olarak sosyalist iktisat biçimlerinden birini oluşturmadığını iddia etmek için hangi neden var?
Kollektif çiftliklerde çelişkiler elbette mevcuttur. Kollektif çiftliklerde, henüz ortadan kaybolmamış, ama kollektif çiftliklerin sağlamlaşması ve makineleşmesiyle mutlaka ortadan kalkacak olan bireyci ve hatta Kulakçı kalıntılar elbette vardır. Fakat bir bütün olarak alındığında, çelişkilerine ve eksikliklerine rağmen,
iktisadi bir olgu olarak kollektif çiftliklerin esas itibariyle, Kulakların
kapitalist gelişme yolunun tersine, köyün yeni gelişim yolunu,
sosyalist gelişme yolunu temsil ettiği inkâr edilebilir mi? İçinde bulunduğumuz koşullarda kollektif çiftliklerin (kollektif çiftliklerden söz ediyorum, sahte kollektif çiftliklerden değil), köyde sosyalist inşanın temelini ve kapitalist unsurlara karşı acımasız mücadelelerde boy vermiş fideliğini oluşturduğu inkâr edilebilir mi?
Bazı yoldaşların kollektif çiftliklerin itibarını sarsma ve onları burjuva iktisat biçimleri olarak damgalama girişimlerinin her türlü temelden yoksun olduğu açık değil mi?
1923 yılında henüz kitlesel bir kollektif çiftlik hareketi yoktu. "Kooperatifçilik Üzerine" adlı yazısında Lenin, en alt biçimlerinden (alım satım kooperatifleri) daha yüksek biçimlerine (kollektif çiftlik biçimi) kadar kooperatiflerin bütün biçimlerini dikkate almıştı. O zamanlar kooperatifler üzerine, kooperatif işletmeler üzerine neler demekteydi? İşte Lenin'in "Kooperatifçilik Üzerine" adlı yazısından bir alıntı:
"Bizim toplumsal düzenimizde kooperatifsel işletmeler, kollektif işletmeler olarak özel kapitalist işletmelerden ayrılır; fa-kat eğer devlete, yani işçi sınıfına ait olan toprak üzerinde kurulmuş ve üretim araçlarıyla donatılmışlarsa, sosyalist işletmelerden
ayrılamazlar*." (4. Baskı, cilt XXXIII, s. 433)
Görülüyor ki Lenin, kooperatif işletmeleri, kendi başlarına değil, ülkemizdeki toplumsal düzenle ilişkili olarak, bu işletmelerin devlete ait olan bir toprağın üzerinde, üretim araçlarının devlete ait olduğu bir ülkede çalışmalarıyla ilişkili olarak değerlendirmekte, ve bu şekilde değerlendirerek, kooperatif işletmelerin sosyalist işletmelerden farklı olmadığını iddia etmektedir.
Lenin, genel olarak kooperatif işletmelerden böyle söz etmektedir.
Bunu, dönemimizin kollektif çiftlikleri için daha büyük rahatlıkla söyleyebilmek için her türlü nedene sahip olduğumuz açık değil mi?
Lenin'in "kooperatiflerin basit gelişimi"ni, bizim koşullarımız altında neden "sosyalizmin gelişimiyle özdeş" tuttuğu da bununla açıklanır.
Kollektif çiftliklerin itibarını sarsmaya çalışan konuşmacının, Leninizmi kaba biçimde ihlal ettiğini görüyorsunuz.
Konuşmacının yaptığı bu yanlış, kollektif çiftliklerde sınıf mücadelesiyle ilgili ikinci yanlışa da yol açmıştır. Konuşmacı, kollektif çiftlikler içinde sınıf mücadelesini öylesine göz alıcı renklerle anlattı ki, insan kollektif çiftlikler içindeki sınıf mücadelesinin, kollektif çiftlikler dışındaki sınıf mücadelesinden
farklı olmadığını sanabilir. Hatta burada sınıf mücadelesinin daha acımasız olduğu düşünülebilir. Ayrıca bu konuda günah işleyen sadece bu konuşmacı değildir. Sınıf mücadelesi hakkında gevezelik, kollektif çiftlikler içindeki sınıf mücadelesi üzerine sızlanma ve feryad, bugün bütün "sol" çığırtkanlarımızın karakteristik bir belirtisidir. Bu sızlanmada en komik olan da, sızlananların, sınıf mücadelesini, aslında olmadığı ya da yok denecek kadar az olduğu bir yerde "görmeleri" ama gerçekten varolduğu ve bütün şiddetiyle sürdüğü yerlerde ise görmemeleridir.
Kollektif çiftliklerde sınıf mücadelesinin unsurları var mıdır? Evet, vardır. Kollektif çiftliklerde hâlâ bireyci, hatta Kulak mentalitesinin kalıntıları var olduğuna, maddi durum itibariyle belli bir eşitsizlik hâlâ bulunduğuna göre, sınıf mücadelesinin unsurları da var olmak zorundadır. Kollektif çiftlikler içindeki sınıf mücadelesiyle kollektif çiftlikler dışındaki sınıf mücadelesinin aynı anlama geldiği iddia edilebilir mi? Hayır, edilemez. "Sol" laf ebelerimizin hatası tam da burada, bu farkı görmemelerinde yatmaktadır.
Kollektif çiftlikler
dışındaki, kollektif çiftliklerin kurulmasından
önceki sınıf mücadelesi ne anlama gelir? Üretim aletlerini ve araçlarını
elinde tutan ve bu üretim aletlerinin ve araçlarının yardımıyla, köy yoksulluğunu
boyunduruk altında tutan Kulaklara karşı mücadele anlamına gelir. Bu mücadele bir ölüm kalım mücadelesidir.
Peki, kollektif çiftlikler
temelinde sınıf mücadelesi ne anlama geliyor? Herşeyden önce, Kulakların yenilgiye uğratıldığı ve ellerinden üretim alet ve araçlarının alındığı anlamına geliyor. İkinci olarak, yoksul ve orta köylülerin belirleyici üretim aletleri ve araçlarının toplumsallaştırılması temelinde kollektif çiftliklerde birleşmiş olmaları anlamına geliyor. Son olarak, bu mücadelenin, henüz bireyci ve Kulakçı kalıntılardan arınmamış olan ve kollektif çiftliklerde varlığını sürdüren belli bir eşitsizliği kendi yararlarına kullanmak isteyen kollektif çiftlik üyeleriyle, kollektif çiftliklerde bu kalıntıları ve eşitsizliği ortadan kaldırmaya uğraşan kollektif çiftlik üyeleri arasındaki bir mücadele olduğu anlamına geliyor. Kollektif çiftlikler temelindeki sınıf mücadelesiyle, kollektif çiftlikler dışındaki sınıf mücadelesi arasındaki farkı ancak körlerin göremeyeceği açık değil mi?
Kollektif çiftlikler verili olduğunda, sosyalizmin inşası için gerekli olan herşeyin de verili olduğuna inanmak yanlış olurdu. Kollektif çiftliklerin üyelerinin, şimdiden sosyalistler haline gelmiş olduklarına inanmak ise daha da büyük bir yanlış olurdu. Hayır, kollektif çiftlik mensubu köylüyü yeniden kalıba dökmek için, onun bireyci zihniyetini dönüştürmek ve onu gerçekten sosyalist toplumun emekçisi haline getirmek için daha çok çalışmak gerekir. Ve kollektif çiftliklerin makineleşmesi ve traktörleşmesi ne kadar çabuk olursa, bu iş o kadar çabuk olacaktır. Ama bu, köyün sosyalist dönüşümünün bir kaldıracı olarak kollektif çiftliklerin büyük önemini hiçbir şekilde azaltmaz. Kollektif çiftliklerin büyük önemi tam da, tarımda makinelerin ve traktörlerin kullanılması için, ana üs olmaları, köylünün yeniden kalıba dökülmesi için, zihniyetinin sosyalizm yönünde değiştirilmesi için ana üs olmasında yatmaktadır. Lenin şunu söylerken haklıydı:
"Küçük çiftçinin yeniden yoğrulması, onun tüm zihniyetinin değişmesi, kuşaklar gerektiren bir şeydir. Küçük çiftçi ile ilgili olarak bu sorunun bir çözüme bağlanmasını ve deyim yerindeyse onun tüm zihniyetinin sağlığa kavuşturulmasını, ancak mad-di temel sağlayabilir, teknik sağlayabilir, tarımda traktör ve makinelerin kitlesel ölçekte kullanılması sağlayabilir, kitlesel ölçekte elektriklendirme sağlayabilir." (4. baskı, cilt XXXII, s. 194, Rusça.)
Kollektif çiftliklerin, milyonlarca bireysel küçük köylü çiftliğinin, ekonomik kalkınmanın ve tarımda sosyalist gelişmenin kaldıraçları olan makine ve traktörlerle donatılmış tarımsal büyük işletmelerle birleşebileceği sosyalist iktisat biçimi olduğunu kim inkâr edebilir?
"Sol" lafazanlarımız bütün bunları unuttular.
Konuşmacımız da bunları unuttu.
KÜÇÜK KÖYLÜ
ÇİFTLİKLERİNİN "İSTİKRARLILIĞI" TEORİSİ