SSCB'DE TARIM POLİTİKASININ
SORUNLARINA İLİŞKİN
I
"DENGE" TEORİSİ
Komünistler arasında, ekonomimizin sektörleri arasındaki sözümona "denge" teorisinin hâlâ geçerli olduğunu elbette biliyorsunuz. Bu teorinin elbette Marksizmle hiçbir ortak yanı yoktur. Oysa sağ sapmacı kamptaki bir dizi insan tarafından tam da bu teorinin propagandası yapılmaktadır.
Bu teoriye göre, her şeyden önce bir sosyalist sektöre bu bir tür vagondur, ayrıca da sosyalist olmayan sektöre, dilerseniz kapitalist diyelim, bu da başka bir vagondur sahibiz. Bu iki vagon ayrı hatlarda bulunuyor ve birbirlerini rahatsız etmeden barışçı biçimde ilerliyorlar. Geometriden, paralel çizgilerin kesişmediklerini biliyoruz. Oysa bu harika teorinin sahipleri, paralel iki çizginin günün birinde kesişeceği ve kesiştiğinde sosyalizme ulaşmış olacağımız görüşündeler. Bu teori "vagon" denilen şeylerin ardında sınıfların durduğunu ve bu "vagon"ların hareketinin acımasız bir sınıf mücadelesi biçiminde, bir ölüm kalım savaşı, "kimkimi?" prensibine göre bir savaş biçiminde yürüdüğünü dikkate almamaktadır.
Bu teorinin Leninizmle hiçbir ortak yanı olmadığını anlamak zor değil. Bu teorinin objektif olarak hedefinin, bireysel köylü çiftliklerini savunmak, kollektif çiftliklere karşı mücadelelerinde Kulak unsurlara "yeni" bir teorik silah vermek ve kollektif çiftlikleri kötülemek olduğunu anlamak zor değil.
Buna rağmen, bu teori, bugüne kadar basınımızda geçerliliğini korumuştur. Bu teorinin bırakın teorisyenlerimiz tarafından yenilgiye uğratılmasını, ciddi bir yanıt aldığını dahi iddia etmek mümkün değildir. Bu saçmalık, teori düşüncemizin geri kalmasıyla değilse, neyle açıklanabilir?
Oysa, denge teorisinden iz bile kalmaması için, Marksizmin hazinesinden sadece yeniden üretim teorisini almak ve sektörler arası denge teorisinin karşısına koymak yeterlidir. Gerçekten de Marksist yeniden üretim teorisi, modern toplumun, yıldan yıla birikim sağlamaksızın gelişemeyeceğini, ama birikimin de yıldan yıla genişlemiş bir yeniden üretim olmaksızın gerçekleşemeyeceğini öğretmektedir. Bu çok açık ve anlaşılırdır. Merkezileşmiş sosyalist büyük sanayimiz Marksizmin genişletilmiş yeniden üretim teorisine uygun olarak gelişmektedir, zira her yıl hacim olarak genişlemekte, birikmekte ve dev adımlarla ilerlemektedir.
Ne var ki büyük sanayimiz bütün ekonomiyi kapsamıyor. Tersine, ekonomimizde küçük köylü iktisadı hâlâ ağırlıktadır. Küçük köylü iktisadının genişletilmiş yeniden üretim prensibine göre geliştiği söylenebilir mi? Hayır, söylenmez. Küçük köylü iktisadımız kütlesi itibariyle, her yıl genişletilmiş yeniden üretim kaydetmemekle kalmıyor, bilakis tam tersine, basit yeniden üretimi bile ancak çok seyrek başarabilecek durumda. Genişletilmiş yeniden üretim yeteneğinde olmayan ve fakat ekonomimizde egemen faktörü oluşturan küçük köylü çiftliğinin oluşturduğu böyle bir tarımsal temel karşısında, toplumsallaştırılmış sanayimizi hızlı bir tempoyla geliştirmeye devam etmek mümkün müdür? Hayır, mümkün değildir. Sovyet iktidarı ve sosyalist inşa az çok uzun bir süre birleşik sosyalist büyük endüstri ve tamamen dağınık ve son derece geri küçük köylü meta ekonomisi olmak üzere iki
farklı temele dayandırılabilir mi? Hayır, bu imkansızdır. Bu durum eninde sonunda bütün ekonominin tamamen yıkılmasıyla sonuçlanmak zorundadır.
Peki çare nerededir? Çare, tarımda büyük üretimi geliştirmekte, tarımı birikim sağlamaya, genişletilmiş yeniden üretime yetenekli kılmakta ve böylece ekonominin tarımsal dayanağını reorganize etmekte yatmaktadır.
Fakat, tarımda büyük üretim nasıl geliştirilebilir?
Bunun iki yolu vardır.
Kapitalist yol; bu yol kapitalizmin tarıma girmesiyle büyük işletmelerin ortaya çıkmasından ibaret olan, köylülüğün yoksullaşmasına ve tarımda kapitalist işletmelerin gelişmesine yol açan bir yoldur. Biz bu yolu, Sovyetler Birliği ekonomisiyle bağdaşmaz bir yol olarak reddediyoruz.
Bir başka yol daha vardır,
sosyalist yol; bu yol, tarımda kollektif çiftliklerin ve Sovyet çiftliklerinin yaratılması ve teşvik edilmesinden ibaret olan, küçük köylü iktisatlarının tekniğin ve bilimin kazanımlarıyla donanmış, ve genişletilmiş yeniden üretimi gerçekleştirebildikleri için daha da gelişme imkanına sahip olan büyük kollektif çiftlikler halinde birleştirilmesine götüren yoldur.
Bu durumda sorun şöyledir: ya o yol, ya bu yol, ya kapitalizme
geri dönüş, ya da sosyalizme
ilerleyiş. Herhangi bir üçüncü yol daha yoktur ve olamaz.
"Denge" teorisi, üçüncü bir yol bulma çabasıdır. Ve tam da üçüncü (var olmayan) bir yol üzerinde yükseldiğinden, ütopiktir, anti-Marksisttir.
Marks'ın sadece yeniden üretim teorisini, sektörler arası "denge" teorisinin karşısına koymak, ikincisinden iz bile kalmamasına yeterdi.
Marksist tarım bilimcilerimiz neden bunu yapmıyorlar? Basınımızda gülünç "denge" teorisinin yaygınlaşmasından, öte yandan Marksist yeniden üretim teorisinin gizli bir varlık sürdürmesinden kimler çıkar ummaktadır?
"KENDİLİĞİNDENLİK" TEORİSİ