KÜTÜPHANE |
LENIN
Viladimir İliç Lenin
Emperyalizm[1*]
Kapitalizmin En Yüksek Aşaması Halkı Amaçlayan Bir Deneme
Ocak-Temmuz 1916'da yazıldı
İlk kez, 1917 yılında Parus yayınları arasında çıkmıştır.
[V. İ. Lenin'in L'Imperialisme, Stade Suprême du Capitalisme -Editions Sociales, Paris ve Editions du Progrès, Moscou 1962- adlı kitabından Cemal Süreyya tarafından Türkçe'ye çevrilmiştir. Sol Yayınları, Haziran 1979, Yedinci Baskı.]
Enternasyonal, Stuttgart ve Kopenhag kongrelerinde, savaşa karşı savaşım için, bütün ülkelerdeki proletaryanın eylem kurallarını açıkça bildirdi:
Bir savaş tehlikesine karşı, tehdit altında bulunan bütün ülkelerdeki işçi sınıfı için, işçi sınıfının parlamentolardaki temsilcileri için, bir eylem ve düzenleme gücü olan Uluslararası Sosyalist Büronun yardımıyla kendilerine en uygun görünen ve doğal olarak sınıf savaşımının keskinliği ve genel siyasal duruma göre değişen bütün araçlarla, savaşı önlemek için, ellerinden gelen bütün çabayı göstermek, bir görevdir. Ama gene de savaş patlarsa, onu kısa zamanda durdurmak için aracılık etmek ve en geniş halk tabakalarını ayaklandırmak ve kapitalist egemenliğin düşüşünü hızlandırmak için, savaş tarafından yaratılan iktisadi ve siyasal bunalımdan var güçleriyle yararlanmak onların görevidir.
Her zamandan daha çok, olaylar, uluslararası proletaryanın, ortak eylemine olanaklı olan bütün güç ve enerjisiyle katılmasını, borcu haline getiriyor; bir yandan evrensel silahlanma çılgınlığı, yaşam pahalılığını ağırlaştırarak, sınıf karşıtlıklarını şiddetlendirdi ve işçi sınıfı içinde dayanılmaz bir huzursuzluk yarattı.
İşçi sınıfı, bu panik ve israf rejimine bir son vermek istiyor; öte yandan, devre devre dönüp gelen savaş tehditleri, giderek insanları çileden çıkaran bir duruma geldi; insanlığa ve akla karşı girişilen bu suikastlar, en küçük bir ulusal çıkar bahanesiyle saklanamamaksızın, büyük Avrupa halkları, sürekli olarak birbirinin boğazına saldırmak durumunda bulunuyorlar.
Daha şimdiden büyük yıkımlara neden olan Balkan bunalımı, genelleşerek, uygarlık ve proletarya için, en ürkütücü tehlike haline gelebilir.
Aynı zamanda, bu bunalım, felaketin büyüklüğü ve bu felakete neden olan çıkarların önemsizliği arasındaki dengesizlik yüzünden, tarihin en büyük rezaletlerinden biri olabilir.
Kongre, savaş içindeki bütün ülkelerin sosyalist partileri ve sendikalarının, savaşa karşı mutlak oybirliğini sevinçle kaydeder.
Proleterler, her yerde emperyalizme karşı, aynı zamanda, kendilerini iyi yetiştirmişlerdir.
Enternasyonalin her seksiyonu, proletaryanın direnciyle kendi ülkesinin hükümetine karşı koymuş, kendi ulusunun kamuoyunu, savaşçı heveslere karşı harekete getirmiştir.
Böylece, tehdit altındaki dünya barışını kurtarma içine daha şimdiden büyük katkıda bulunan bütün ülkeler işçilerinin yüce bir işbirliği kendini göstermiş bulunuyor.
Bir dünya savaşının devamı olabilecek bir proletarya devrimi önünde yönetici sınıfların duyduğu korku, barışın esaslı bir güvencesi olmuştur.
Kongre, sosyalist partilerden, eylemlerini, kendilerine uygun görünen bütün araçlarla, var güçleriyle sürdürmelerini ister. Bu ortak eylem için, her sosyalist partiye, kendi özel görevini gösterir.
Balkan sosyalistlerinin, eski düşmanlıkların tazelenmesine karşı çıkmaları gerekir.
Balkan yarımadasındaki sosyalist partilerin ağır bir görevi var.
Avrupa'nın büyük devletleri bütün reformların sistemli bir biçimde ertelenmesiyle, Türkiye'de, iktisadi ve siyasal bir karışıklık, ve hanedanlar ve burjuva sınıfların sömürüsüne karşı, zorunlu olarak ayaklanmaya ve savaşa götürmesi gereken ulusal tutkularda aşırı bir coşkunluk yaratılmasına katkıda bulundular.
Balkan sosyalistleri, kahramanca bir cesaretle, demokratik bir federasyon isteğinde bulundular. Kongre, onlardan, hayranlığa değer davranışlarında direnmelerini ister. Balkanlardaki sosyalist demokrasinin, savaştan sonra, o kadar korkunç fedakarlıklar pahasına elde edilen sonuçların, hanedanlar, militarizm ve başkasının topraklarında gözü olan Balkan burjuvazisi tarafından, kendi çıkarlarına kullanılmasını engellemek için, her şeyi yapacağına inanır.
Kongre, Balkan sosyalistlerinden, sadece Sırplar, Bulgarlar, Romanyalılar ve Yunanlılar arasındaki eski düşmanlıkların tazelenmesine karşı değil, şu anda öbür kamp içinde bulunan Türkler ve Arnavutlar gibi öteki Balkan halklarının ezilmesine karşı da şiddetle karşı çıkılmasını özellikle ister.
Halkların haklarına karşı girişilen bütün zorbalıklarla savaşmak, ve kışkırtılmış şovenizm ve ulusal tutkulara karşı, Arnavutlar, Türkler ve Romanyalılar dahil, bütün Balkan halklarının kardeşliğini doğrulamak, Balkan sosyalistlerinin görevidir.
Tuna monarşisinin Sırbistan'a karşı her saldırısına, bütün güçleriyle karşı çıkmakta devam etmek, Avusturya, Macaristan, Hırvat, Slovak, Bosna ve Hersek sosyalistlerinin görevidir.
Sırbistan'ı bir Avusturya sömürgesi haline getirmek için, onu silah gücüyle, çabasının bütün sonuçlarından yoksun bırakmaya, ve hanedanla ilgili çıkarlar için, Avusturya-Macaristan halklarını ve onlarla birlikte bütün Avrupa uluslarını büyük tehlikeler içine atmaya yönelen siyasete karşı, şimdiye değin olduğu gibi, direnmek, onların görevidir.
Avusturya-Macaristan sosyalistlerinin, gelecekte, şimdi Habsburglar tarafından egemenlik altında tutulan güney-Slav halk topluluklarının, Avusturya-Macaristan monarşisi içinde, demokratik bir biçimde kendilerini yönetme hakkını elde etmeleri için de savaşmaları gerekir.
Avusturya-Macaristan sosyalistleri, İtalya sosyalistleri gibi, Arnavutluk sorununa özel bir dikkat göstereceklerdir. Kongre, Arnavut halkının özerklik hakkını tanır; ama, özerklik bahanesiyle Arnavutluk'un, Avusturya-Macaristanlılarla İtalyanların ihtiraslarına kurban edilmesini istemez.
Kongre, Arnavutluk'un, bu biçimde kurban edilmesinde, yalnızca Arnavutluk için değil, ayrıca, daha sonrası için, Avusturya-Macaristan ile İtalya arasındaki barış için de, bir tehlike görür. Arnavutluk, ancak demokratik bir Balkan Federasyonunun özerk bir üyesi olarak, gerçekten bağımsız bir yaşam sürdürebilir.
Kongre, Avusturya-Macaristan ve İtalya sosyalistlerinden, kendi hükümetlerinin, Arnavutluğu tümüyle kendi etki alanları içine alma girişimlerine karşı savaşmalarını, Avusturya-Macaristan ile İtalya arasında barışçı ilişkilerin sağlama bağlanması için çaba göstermeye devam etmelerini ister.
Kongre, Rus işçilerinin protesto grevlerini büyük bir sevinçle selamlar; bu grevlerde Rusya ve Polonya proletaryasının çarlığın kendisine indirdiği darbeleri çarlığa iade etmeye başladığının bir kanıtını görür.
Kongre, bu işçi hareketinde imparatorluğu kendi halklarını kan içinde boğduktan, düşmanlarına teslim ettiği Balkan halklarını birçok ihanetlere uğrattıktan sonra, şimdi bir savaşın kendisi için verebileceği sonuçların korkusu ile, bizzat kendisi tarafından yaratılan milliyetçi bir hareketin korkusu arasında bocalayan çarlığın caniyane entrikalarına karşı en güçlü garantiyi görür.
Öyleyse, şimdi, çarlık, kendini Balkan uluslarının bir kurtarıcısı olarak görmeyi deniyorsa, bu, yalnızca, Balkanlardaki üstünlüğü, ikiyüzlü bir bahane ve kanlı bir haksızlıkla, yeniden elde etmek içindir.
Kongre, inanır ki, Rusya, Finlandiya ve Polonya'nın kent ve köylerindeki işçi sınıfı, artan gücünü kullanarak, bu yalan perdesini yırtacak; çarlığın bütün savaşçı serüvenine, Arnavutluk üzerinde olsun, İstanbul üzerinde olsun, bütün girişimlerine karşı çıkacak, ve çarcı despotizme karşı, bütün güçlerini yeni bir kurtuluş savaşı içinde toplayacaktır.
Çarlık, Avrupa'daki bütün gerici güçlerin umudu, Rus halkının en korkunç düşmanı olduğu gibi, Avrupa demokrasisinin de en korkunç düşmanıdır. Enternasyonal, çarlığın düşüşü uğruna çalışmayı, başlıca görevlerinden biri sayar.
Ama uluslararasi eylemde en önemli görev, Almanya, Fransa ve İngiltere emekçilerine düşüyor.
Şu anda, bu ülkelerin emekçileri, kendi hükümetlerinden, Avusturya-Macaristan ve Rusya'ya her türlü yardımın reddedilmesini, Balkanlardaki karışıklıklara herhangi bir biçimde karışmaktan çekinilmesini ve mutlak bir tarafsızlığın korunmasını istemelidirler. Eğer insan uygarlığına kılavuzluk eden üç büyük ülke arasında, bir liman konusundaki Sırp-Avusturya çekişmesi yüzünden savaş patlarsa, bu, caniyane bir çılgınlık olur. Almanya ve Fransa emekçileri, Balkanlardaki çatışma içine girmeyi kendileri için bir yükümlülük haline getirebilecek gizli antlaşmaları asla kabul etmezler.
Eğer, giderek, Türkiye'nin askeri yıkılışı, Küçük-Asya'daki Osmanli egemenliğini sarsarsa, Küçük-Asya'ya yönelen bir fetih politikasına bütün güçleriyle karşı çıkmak —böyle bir politika, dosdoğru dünya savaşına götürebilir—, İngiltere'deki, Fransa'daki ve Almanya'daki sosyalistlerin görevidir.
Kongre, Büyük Britanya ve Alman İmparatorluğu arasında yapmacıklı bir biçimde sürdürülen düşmanlığı, Avrupa barışı için en büyük tehlike kabul eder.
Bu uyuşmazlığı yatıştırmak için iki ülkedeki işçi sınıfının çabaları gerekti. Kongre, bir bakıma en iyi çarenin, savaş gemilerinin sınırlandırılması, ve savaşan tarafların, düşman ya da tarafsız uyruklu gemilere elkoyma (prise maritime) hakkının yürürlükten kaldırılması üzerine bir anlaşma olacağı kanısındadır.
Kongre, İngiltere ve Almanya sosyalistlerinden, bu anlaşmanın yapılması ereğiyle, propagandalarına devam etmelerini ister. Bir yandan Almanya, öbür yandan da Fransa ve İngiltere arasındaki uyuşmazlıkların yatışması, dünya barışı bakımından en büyük tehlikeyi ortadan kaldıracaktır.
Bu yatışma, bu uyuşmazlıktan yararlanan çarlığın gücünü sarsarak, Avusturya'nın Sırbistan'a saldırısını olanaksızlaştıracak ve dünya barışını sağlama bağlayacaktır; Enternasyonalin bütün çabaları, bu ereğe yönelmelidir.
Kongre, bütün Enternasyonalin, dış politikayla ilgili bu başlıca fikirler üzerinde birleştiğini kaydeder.
Bütün ülkeler emekçilerinden, proletaryanın uluslararası dayanışma gücüyle, kapitalist emperyalizme karşı koymasını ister; bütün ülkelerdeki yönetici sınıflar, kapitalist üretim tarzının yığınlar için neden olduğu yoksulluğu, savaş faaliyetleriyle daha da artırmaktan sakınmalarını ihtar eder. Barış isteğinde bulunur.
Hükümetler iyice bilsinler ki, Avrupa'nın bugünkü durumu, ve işçi sınıfının fikri eğilimi içinde, bizzat kendileri için tehlikeli olmaksızın, savaş kundakçılığı yapamazlar.
Fransız-Alman savaşının, devrimci Komün patlamasına meydan verdiğini, Rus-Japon savaşının, Rusya halklarının devrimci güçlerini harekete getirdiğini anımsasınlar; askeri ve bütün harcamalardaki artış tarafından dürtüklenen huzursuzluğun, İngiltere ve kıta üzerindeki toplumsal çatışmalara görülmedik bir keskinlik verdiğini ve korkunç grevlere neden olduğunu anımsasınlar.
Yalnızca bir savaş fikrinin bile, bütün ülkeler proletaryasında büyük bir hoşnutsuzluk ve öfke uyandırdığını hissetmiyorlarsa, hükümetlerin çılgın olmaları gerekir.
Emekçiler, kapitalistlerin çıkarı, hanedanların gururu, ya da gizli anlaşmalar kombinezonları için birbirlerine kurşun sıkmayı, bir cinayet olarak kabul ederler.
Eğer hükümetler, her türlü düzenli dönüşüm olanaklarını ortadan kaldırarak, bütün Avrupa proletaryasını umutsuz kararlar almak zorunda bırakırlarsa, kendileri tarafından meydan verilen bunalımın bütün sorumluluğunu kendileri taşıyacaklardır.
Enternasyonal, savaşı önlemek için, daima daha yoğun propagandası ve daima daha kararlı protestosuyla, çabalarını artıracaktır.
Kongre, bu amaçla, Uluslararası Sosyalist Büroyu, olayları artan bir dikkatle izlemek, ve ne olursa olsun, bütün ülkelerdeki proletarya partileri arasındaki haberleşme ve ilişkileri muhafaza etmekle görevlendirir.
Proletarya, şu anda, insanlığın bütün geleceğinin, kendisine bağlı olduğunun bilincine sahiptir, ve bütün kıyım, açlık ve kötülük yılgılarıyla tehdit altında bulunan halk çiçeğinin yokolmasını engellemek için bütün gücünü kullanacaktır.
Bütün ülkelerdeki proleterler ve sosyalistler, şu nazik anda, sesimizi duyurmamız ve [barış] isteğimizi her durumda, her yerde kesin olarak bildirmemiz için, kongre hepinize çağrıda bulunuyor.
Protestonuzu, parlamentoda, hep birden, bütün gücünüzle yükseltiniz; yığın gösteri ve eylemlerinde birleşiniz; proletarya örgütlenme ve gücünün size sağladığı bütün araçları kullanınız, öyle ki, hükümetler, barış için kararlı bir işçi sınıfının dikkatli ve etkili iradesini sürekli olarak karşılarında hissetsinler.
Böylece, kapitalist sömürü ve cinayet dünyasının karşısına, proleter barış ve halkların birliği dünyasının yığınlarını çıkartınız.
Revue Socialiste,
n° 336, Aralık 1912.
AÇIKLAYICI NOTLAR
[1] Emperyalizm, Kapitalizmin En Yüksek Aşaması, 1916 yılının ilk yarısına kadar gider, Lenin, Berne'de oturduğu sırada 1915'ten beri emperyalizmle ilgili dünya yazınını incelemeye koyuldu; kitabını Ocak 1916'da yazmaya başladı. Sonra Zurich'e gitti, çalışmalarına orada, Kanton kitaplığında devam etti. Lenin'in yüzlerce kitaptan, dergiden, gazeteden, yabancı istatistik broşüründen çıkardığı bölümler, özetler, notlar, tablolar 40 sayfadan fazla tutmaktadır. Bütün bu dokümanlar Emperyalizm Üzerine Notlar (1939) adlı kitapta yayımlanmıştır.
Lenin, 19 Haziran (2 Temmuz) 1916'da çalışmasını bitirdi, müsveddeyi "Parus" ["Yelken"] yayınevine yolladı. Ancak bu yayınevine egemen olan bazı menşevikler, Kautsky'nin ve Rus menşeviklerinin (Martov ve başkaları) oportünist teorilerini sert bir biçimde eleştiren bölümleri kitaptan çıkarmışlardır. Lenin'in "gelişme" sözcüğü (kapitalizmin kapitalist emperyalizm haline gelişmesi) "dönüşüm" olarak, değiştirilmiş, ("ultra-emperyalizm" teorilerinin) "gerici niteliği" deyimi yerine "geri kalmış" deyimi konulmuştur. Bu kitap, Emperyalizm, Kapitalizmin Yeni Aşaması adı altında, 1917 başlarında, Petrograd'da "Parus" yayınları arasında çıkmıştır. Lenin Rusya'ya döndüğünde, 1917'de, kitaba bu önsözü yazdi. - 3.
[2] Bu önsöz, "Emperyalizm ve Kapitalizm" başlığı altında ilk kez, Ekim 1921'de L'Internationale Communiste dergisinin 18. Sayısında yayınlanmıştır. Lenin, hayattayken, kitap 1921 de Almanca, 1923'te Fransızca ve İngilizce (tam değil) yayınlanmıştır. - 9.
[3] Antlaşma, 3 Mart 1918'de, Brest-Litovsk'ta, Sovyet Rusya ile Dörtlü ittifak güçleri (Almanya, Avusturya-Macaristan, Bulgaristan ve Türkiye) arasında imzalandı ve 15 Martta Dördüncü Olağanüstü Bütün Rusya Sovyetler Kongresince onaylandı. 13 Kasım 1918'de, Almanya'daki monarşist rejimi deviren devrimin ardından Bütün Rusya Merkez Yürütme Komitesi, bu gözü doymaz Brest-Litovsk antlaşmasıni tanımadı. - 12.
[4] Versailles Antlaşması — 1914-18 Birinci Dünya Savaşındaki yenilgisinden sonra, Almanya'nın, itilaf devletlerinin zoruyla kabul ettiği emperyalist bir antlaşma. 28 Haziran 1919'da Versailles'da imzalanmıştı. - 12.
[5] " Vilsonizm", adını ABD cumhurbaşkanı (1913-21) Woodrow Wilson'dan almıştır. Wilson, yönetiminin ilk yılında, demagojik bir biçimde, yeni özgürlük dönemi diye adlandırdığı bir dizi yasa (müterakki gelir vergisi üzerine, tekellere karşı yasa ve diğerleri) çıkarmıştı. Lenin, onun, "Wilson'un 'toplumsal barış'ı kurtaracağını, sömürülenlerle sömürenleri uzlaştıracağını, ve toplumsal reformlar getireceğini uman" darkafalıların ve pasifistlerin ilâhı olduğunu yazmıştı (Collected Works, c. 31, Moskova 1966, s. 223).
Wilson ve onun izleyicileri, ABD'nin emperyalist siyasetinin üzerini örtmek için tumturaklı sözler ettiler. Lenin, "Wilson'un idealize edilen demokratik cumhuriyetinin, uygulamada en azgın emperyalizmin, en utanmazca baskının ve zayıf ve küçük ulusların ezilmesinin bir biçimi olduğu ortaya çıkmıştır" diye yazmıştı ( Collected Works, c. 28, Moskova 1965, s. 189).
Sovyet iktidarının ilk günlerinden başlayarak, Wilson, Sovyet Rusya'ya yabancı müdahalesini özendiren ve örgütleyenlerden biri oldu. Sovyet hükümetinin barışçı siyasetinin tüm ülkelerin halkarı üzerindeki yaygın etkisini engellemek için, Wilson, ABD'nin saldırgan siyaseti için bir örtü görevi yapacak olan Ondört Nokta "barış programı"nı öne sürdü. Amerika ve Avrupa'nın burjuva basını, Wilson'u sahte bir barış savaşçısı hâlesiyle kuşattılar. Ama Wilson'un ve "vilsoncular"ın küçük-burjuvaca tumturaklı sözlerinin ikiyüzlülüğü, kendi ülkelerindeki emek aleyhtarı gerici siyasetleriyle ve saldırgan dış politikalarıyla kısa sürede açığa çıktı. - 12.
[6] Lenin, Şubat 1919'da, sosyalist partilerin Berne'deki bir kongresinde kurulan İkinci (Berne) Enternasyonali kastetmektedir. Bu Enternasyonal, Birinci Dünya Savaşı patlak verdiği zaman varlığı sona eren İkinnci Enternasyonalin yerini almak üzere, Batı Avrupa sosyalist partilerinin liderleri tarafından kurulmuştu. Berne Enternasyonali uluslararasi burjuvazinin bir aracı idi. - 13.
[7] Bağımsız Alman Sosyal-Demokrat Partisi — 1917 Mayısında, Gotha'daki açılış kongresinde oluşturulan merkezci bir parti. Rusya'da Şubat burjuva demokratik devrimiyle yoğunlaşan devrimci şahlanışıyla bağlantılı olarak, Alman Sosyal-Demokrat Partisinin oportünist liderliği, sıradan üyelerin güvenini yitiriyordu. Halkın hoşnutsuzluğunu yenmek, onları devrimci savaşımdan ayırmak ve devrimci bir partinin kurulmasını önlemek için, merkezci liderler, yığınlar üzerindeki denetimlerini sürdürmelerini olanaklı kılacak bir parti yaratmak çabasına girdiler. Bağımsız Sosyal-Demokrat Parti böyle bir parti olacaktı. Bağımsızlar, merkezci lafebeliğinin örtüsü altında, sosyal-şovenistlerle "birlik" öğütlüyorlar ve sınıf savaşımından vazgeçilmesini istiyorlardı. Partinin çoğunluğu kautskici Emek Topluluğundan oluşuyordu.
Spartaküs grubu, bir an bu parti ile sıkı ilişkilere girmiş, ama örgütsel ve politik bağımsızlığını korumuş ve illegal çalışmaya ve yığınları merkezci liderlerin etkisinden kurtarmak için açtığı kampanyaya devam etmişti. 1918'de, Spartaküs Birliği, Bağımsızlardan uzaklaştı ve Alman Komünist Partisini kurdu.
Ekim 1920'de, Bağımsız Sosyal-Demokrat Parti, Halle'deki kongresinde bir bölünmeye uğradı. Aralık 1920'de, bu partinin önemli bir bölümü Alman Komünist Partisine katıldı. Sağ unsurlar ise eski Bağımsız Sosyal-Demokrat Parti adını koruyan ve bu ad altında 1922'ye değin varlığını sürdüren ayrı bir parti kurdular. - 14.
[8] Spartakistler — Birinci Dünya Savaşı sırasında kurulmuş olan "Spartak" birliğinin üyeleri. Çatışmanın ilk sıralarında solcu Almanların sosyal-demokrat olanları " International" grubunu kuruyorlar; bu grubun başlıca yöneticileri Karl Liebknecht, Rosa Luxemburg, Franz Mehring, Klara Zetkin'dir. Bu grup da aynı şekilde, "Spartak" adını taşır. Spartakistler, yığınlar arasında, Alman emperyalizminin fetih politikasını ve sosyal-demokrat liderlerin ihanetini göstererek, emperyalist savaşa karşı, devrim propagandası yapıyorlar. Ancak, spartakistlerin, Alman solcularının, en önemli teorik ve siyasal sorunlarda yarı-menşevik duruma düşmekten kurtulamadıkları da görülmektedir: bunlar, emperyalizmin yarı-menşevik teorisini savunuyorlar, bu deyimin marksist kavrayışı içinde ulusların kendi kaderlerini tayin etme haklarını (yani tam bir bağımsızlık içinde, bağımsız devletler kurarak yaşama haklarını) reddediyorlar; emperyalist dönemde, ulusal kurtuluş savaşlarının olanak dışı olduğunu ileri sürüyorlar; devrimci partinin bu konudaki rolünü görmezlikten geliyorlar; hareketin kendiliğindenliği önünde boyuneğiyorlar. Alman solunun düştüğü yanılgılar, Lenin tarafından "Junius'un Broşürü Üzerine", "Emperyalist Ekonomizm ve Marksizmin Karikatürü Üzerine" başlıklı yazılarla eleştirilmiştir. 1917 yılında, spartakistler, bir merkez partisi olan "bağımsız" partiye katıldılar, ancak kendi örgütlerini de korudular. Almanya'da, 1918 Kasım devriminden sonra spartakistler "bağımsızlar"dan kopmuşlar, aynı yılın Aralık ayında, Alman Komünist Partisini kurmuşlardır. 14.
[9] " Versaycılar" — 1871 Paris Komününün en şiddetli düşmanları, Paris Komününün zaferinden sonra Versailles'a yerleşmiş olan Thiers başkanlığındaki Fransiz karşı-devrimci burjuva hükümetinin destekleyicileri, Paris Komününün bastırılması sırasında, komüncülere, işitilmemiş bir vahşilikle misillemeler yapıldı. 1871'den sonra, bu söz, azgın karşı-devrimi ifade etmek için kullanıldı. - 15.
[10] Bkz: Karl Marx, Capital, c. III, Moskova 1959, s. 593. - 45.
[11] Borsa fiyatlarının birdenbire düşmesi, 1873 başlarında, önce Avusturya-Macaristan'da sonra da Almanya'da ve öteki ülkelerde ortaya çıktı. Yetmişlerin başında, kredi genişlemesi, şirket faaliyetlerinin artması ve borsa spekülasyonu işitilmemiş boyutlara ulaştı. Sanayi ve ticaret daha şimdiden gelişen dünya ekonomik bunalımının belirtilerini yansıtmaya başladığı halde, borsa spekülasyonu artmaya devam etti. Çöküş, 9 Mayis 1873'te, Viyana borsasında oldu — bir gecede hisse senetleri yüzmilyonlarca aşağı düştü. İflasların sayısı çok yüksekti. Borsadaki fiyatların düşmesi Almanya'ya da yayıldı. Engels şöyle yazıyordu: "1867'de Paris'te olan ve Londra ve New-York'ta sık sık görülen şeyler, gecikmeksizin, 1873'te Almanya'da da oldu; büyük spekülasyonlar genel bir yıkılma ile sonuçlandı. Yüzlerce şirket iflas etti.Hâlâ bütün borçlarını ödeyebilecek durumda olan şirketlerin hisse senetlerini satmak olanaksız hale geldi. Çöküş her yerde tamdı." Engels, "Der Sozialismus des Herrn Bismarck" (Marx-Engels, Werke, Dietz Verlag, Berlin 1962, Band 19). - 48.
[12] Gründer rezaletleri, 70 yıllarına girerken, Almanya'da hisse senetli şirketlerin geniş ölçüde kurulduğu dönemde ortaya çıkmıştır. Bu şirketler kurulurken birtakım hileli işlere de raslanmış ve bu işler, toprak ve borsa değerleri üstünde sınırsız bir spekülasyon sonucu burjuva iş adamlarını zenginleştirmiştir. - 48.
[13] Frankfurter Zeitung — 1856'dan 1943'e değin Frankfurt-am-Main'de yayınlanmış olan, büyük Borsa tüccarlarına ait günlük gazete. 1949'da Frankfurter Allgemeine Zeitung adıyla tekrar yayınlanmaya başlamıştır. Gazete Batı Alman tekelcilerinin sözcüsüdür. - 49.
[14] Lenin, burada, G. V. Plehanov'u kastetmektedir. Plehanov'un emperyalizm üzerine görüşleri, savaş sırasında Petrograd'da yayınlanan "Savaş Üzerine" makalelerinin bir derlemesinde ortaya konmuştur. - 60.
[15] Fransız Panama Skandalı — 1892-93'te, Fransa'da, Fransız Panama Kanal Şirketinden rüşvet alan politikacıların, resmi memurların ve gezetelerin sahtekarlıkları ve çürümüşlükleri ortaya çıktıktan sonra yaygın bir biçimde kullanılmaya başlanan bir anlatım. - 70.
[16] 1884'te, İngiltere'de, bir grup aydın tarafından kuruimuş, oportünist ve reformist topluluk. Bu derneğe, en kritik savaşları savuşturan taktiğinden dolayı Roma komutanı Fabius Cunctator'un (savuşturucu) adı verilmişti. Lenin'e göre, fabyanlar topluluğu "oportünizmin ve liberal işçi politikasının en ileri belirtisidir". Fabyanlar, proletaryayı sınıf savaşımından alıkoyuyor ve kapitalizmden sosyalizme reformlar yaparak barışçı yoldan geçilmesini öğütlüyorlardı. Emperyalist Dünya Savaşı sırasında (1914-1918) fabyanların sosyal-şoven fikirlere sahip oldukları görülüyor. Fabyanların özelliklerini Lenin şu yazılarında belirtir: "J. F. Becker'den, J. Dietzgen'den, F. Engels'ten, K. Marx'tan vb.. F. A. Sorge'a ve Başkalarına Mektuplar" kitabının Rusça çevirisinin önsözü, "Rus Devriminde Sosyal-Demokrasinin Tarım Programı", "İngiliz Barışçılığı ve İngilizlerin Teori Sevgisizliği", vb.. - 133.
[17] Lenin, 7 Eylül 1901'de, 1899'dan 1901'e kadar sürmüş olan Boxer isyanının bastırılmasından sonra, emperyalist güçler (İngiltere, Avusturya-Macaristan, Belçika, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, Rusya, Hollanda, İspanya ve ABD) ile Çin arasında imzalanan Pekin (son) protokolünü kastetmektedir. Yabancı sermaye, böylece, Çin'i sömürmek ve yağmalamak için yeni fırsatlar elde etmiştir. - 144.
[18] Burda, 1900 yılında, yabancı emperyalist egemenliğine karşı Çin halkının başkaldırması demek olan Yi Hotuan (Uyumun ve Adaletin Yumruğu) hareketi sözkonusudur. Alman generali Waldersee'nin komutasındaki birleşmiş emperyalist kuvvetler, bu başkaldırmayı vahşice bastırmıştır. 1901'de, Çin, kendini yabancı emperyalizmin bir yarı-sömürgesi haline getirecek ağır yükler altına sokan "son protokolü" imzalamak zorunda kaldı. - 145.
|