RUS KOMÜNİSTLERİNİN STRATEJİSİ VE TAKTİĞİ
ÜZERİNE
Bu yazının temelini, değişik zamanlarda Preznya semtindeki işçi kulübünde ve
Sverdlov Üniversitesi`ndeki [52] komünist fraksiyonda, “Rus Komünistlerinin
Strateji ve Taktiği Üzerine” verdiğim konferanslar oluşturmaktadır. Bu yazıyı
yayınlamaya karar vermemin nedeni, sadece Preznyalı yoldaşların ve Sverdlov’lu
öğrencilerin isteklerini karşılamayı bir görev saydığımdan değil, aynı zamanda,
bu yazının, Parti işçilerimizin yeni yetişen kuşağına da yararı
dokunacağındandır. Bununla birlikte, şunu da belirtmeyi gerekli görüyorum ki, bu
yazı, yönetici yoldaşlarımız tarafından Rus Parti basınında birçok kez
söylenenlerden farklı şeyler getirme iddiasında değildir. Bu yazı, Lenin
yoldaşın temel görüşlerinin kısa ve şematik bir açıklaması olarak görülmelidir.
TEMEL KAVRAMLAR
1. İşçi hareketinin iki yanı
Siyasi strateji, tıpkı taktik gibi, işçi hareketi ile ilgilenir. Ancak bizzat
işçi hareketi iki unsurdan oluşur: objektif ya da kendiliğinden unsur ve
sübjektif ya da bilinçli unsur. Objektif, kendiliğinden unsur, proletaryanın
bilinçli ve düzenleyici iradesinden bağımsız olarak cereyan eden süreçler
grubunu oluşturur. Ülkenin ekonomik gelişimi, kapitalizmin gelişmesi, eski
devlet iktidarının parçalanması, proletaryanın ve onu çevreleyen sınıfların
kendiliğinden hareketleri, sınıfların çatışmaları vb. -tüm bunlar, gelişmesi
proletaryanın iradesine bağlı olmayan görüngülerdir, hareketin objektif yanını
oluştururlar. Stratejinin bu süreçlerle hiçbir ilgisi yoktur, çünkü bunları ne
ortadan kaldırabilir ne de değiştirebilir, sadece bunları hesaba katabilir ve
bunlardan yola çıkabilir. Bu, Marksizmin teorisi ve Marksizmin programı
tarafından araştırılan bir alandır.
Ancak hareketin bir de sübjektif, bilinçli yanı vardır. Hareketin sübjektif
yanını, hareketin kendiliğinden süreçlerinin işçilerin düşüncelerinde yansıması
oluşturur, proletaryanın belirli bir hedefe doğru bilinçli ve sistematik
hareketi oluşturur. Bizi ilgilendiren, hareketin tam da bu yanıdır , çünkü
objektif yanın tersine, bu tamamen strateji ve taktiğin doğrudan yöneltici
etkisine tabidir. Strateji, hareketin objektif süreçleri üzerinde herhangi bir
değişikliğe yol açamazken, burada, hareketin sübjektif, bilinçli yanında ise,
tersine, stratejinin uygulanma alanı geniş ve çeşitlidir, çünkü strateji,
hareketi hızlandırabilir veya yavaşlatabilir, stratejinin kendi üstünlük ve
başarısızlıklarına bağlı olarak hareketi en kestirme yola yöneltebilir ya da onu
daha zor ve daha acılı bir yola saptırabilir.
Hareketi hızlandırmak veya yavaşlatmak, kolaylaştırmak veya zorlaştırmak -işte
siyasi strateji ve taktiğin alanı ve uygulama sahası bunlardır.
2- Marksizmin teorisi ve programı
Stratejinin kendisi, hareketin objektif süreçlerinin araştırmasıyla uğraşmaz.
Bununla beraber o, eğer hareketi yönetirken büyük ve hayati hatalar işlemek
istemiyorsa, bu süreçleri bilmek zorundadır. Hareketin objektif süreçlerinin
araştırılmasıyla, herşeyden önce Marksizmin teorisi ve sonra da Marksizmin
programı uğraşır. Bu nedenle strateji tamamen, Marksizmin teorisi ve programının
sonuçlarına dayanmalıdır.
Gelişmesi ve ölüp gitmesi içinde kapitalizmin objektif süreçlerini araştıran
Marksizmin teorisi, burjuvazinin devrilmesi ve iktidarın proletarya tarafından
ele geçirilmesinin kaçınılmaz olduğu, kapitalizmin yerini, zorunlu olarak,
sosyalizmin alacağı sonucuna varmaktadır. Proleter strateji, ancak Marksizmin
teorisinin bu en önemli sonucu çalışmanın temeli yapıldığında, gerçekten
Marksist olarak adlandırılabilir.
Teorinin vardığı sonuçlardan hareket eden Marksizmin programı; program
maddelerinde bilimsel olarak formüle edilen proleter hareketin hedeflerini
saptar. Program, ya kapitalizmin devrilmesi ve sosyalist üretimin örgütlenmesini
göz önüne alarak kapitalist gelişmenin tüm dönemini hedef tutar, ya da
kapitalizmin gelişmesinde sadece belirli bir aşamayı, örneğin feodal
mutlakiyetçi sistemin kalıntılarının yıkılarak kapitalizmin serbest gelişme
şartlarının yaratılmasını hedef tutar. Buna uygun olarak program, biri azami,
biri asgari program olmak üzere, iki kısımdan oluşabilir. Programın asgari
kısmını hedef tutan bir stratejinin, onun azami kısmını hedef tutan bir
stratejiden mutlaka farklı olacağı açıktır. Stratejiye ise ancak, faaliyetinde
Marksizmin programında formüle edilen hareketin hedeflerini kılavuz edinirse,
gerçekten Marksist denebilir.
3- Strateji
Stratejinin en önemli görevi, işçi sınıfı hareketinin tutması gereken, ve
programda formüle edilen hedeflere ulaşmak için düşmana esas darbeyi indirmenin
proletarya için en yararlı olduğu temel doğrultunun saptanmasıdır. Stratejinin
planı, tayin edici darbenin, bu darbenin en kısa zamanda azami sonucu vereceği
doğrultuda örgütlenmesi planıdır.
Siyasi stratejinin ana hatları, örneğin içsavaş döneminde Denikin’e karşı savaş
zamanında askeri strateji ile bir analoji yapılarak kolayca çizilebilir.
Denikin’in güçlerinin Tula yakınlarında beklediği 1919 yılının sonunu herkes
anımsayacaktır. O sıralar askeriye arasında; Denikin ordularına tayin edici
darbenin hangi noktadan indirileceği konusunda ilginç tartışmalar oluyordu.
Askeriyenin bir kesimi, esas darbenin doğrultusu olarak Çariçin-Novorossiysk
hattının seçilmesini önerdi. Diğer kesim ise, tayin edici darbenin Voronej-Rostov
hattı boyunca indirilmesini, bu hattan ilerleyerek Denikin ordularını ikiye
bölmeyi ve sonra da parçaların her birini ayrı ayrı ezmeyi önerdi. Birinci
planın, kuşkusuz, planın hedef tuttuğu Novorossiysk’in alınmasıyla Denikin
ordularının geri çekilme yolunu kesmek anlamında olumlu yanı vardı. Ama bu plan
bir yandan dezavantajlıydı, çünkü Sovyet iktidarına düşman olan illerden (Don
Bölgesi) ilerlememizi öngörüyordu ve böylece ağır kurbanlar gerektiriyordu; öte
yandan tehlikeliydi, çünkü Denikin ordularına, Tula, Serpuhov üzerinden Moskova
yolunu açacaktı. Esas darbe için tek doğru plan ikincisiydi, çünkü bir yandan
ana grubumuzun, Sovyet iktidarına dost olan bölgelerden (Voronej vilayeti -Donetz
Havzası) ilerlemesini öngörüyordu ve bu yüzden de özel kurban gerektirmiyordu;
öte yandan ise Denikin kuvvetlerinin Moskova üzerine yürüyen ana grubunun
operasyonlarını baltalıyordu. Askerlerin büyük çoğunluğu, ikinci plandan yana
olduklarını açıkladılar, ve böylece Denikin’e karşı savaşın sonucu belirlendi.
Başka sözlerle: Esas darbenin doğrultusunu belirlemek, tüm savaş dönemi için
operasyonların karakterini önceden belirlemek demektir, yani tüm savaşın
sonucunu onda dokuz önceden belirlemek demektir. Stratejinin görevi budur.
Aynı şey, siyasi strateji için de söylenmelidir. Rus proletaryasının siyasi
önderleri arasında, proleter hareketin temel doğrultusu sorunu üzerine ilk ciddi
çatışma, yirminci yüzyılın başlarında, Rus-Japon savaşı sırasında meydana geldi.
Bilindiği gibi, o zamanlar Partimizin bir kesimi (Menşevikler), proleter
hareketin Çarlığa karşı mücadelesin esas doğrultusunun, proletarya ile liberal
burjuvazi arasında blok kurma çizgisi olduğunu savunuyorlardı, böylece son
derece önemli bir devrimci faktör olarak köylülük plandan dıştalanıyor ya da
hemen hemen dıştalanıyordu, genel devrimci harekete önderlik etme rolü ise
liberal burjuvaziye bırakılıyordu. Buna karşılık Partimizin diğer kesimi (Bolşevikler)
ise, esas darbenin, proletarya ile köylülük arasında blok kurma çizgisi üzerinde
gerçekleşmesi gerektiğini, genel devrimci hareketin önderi rolünün proletaryada
olması, liberal burjuvazinin ise tarafsızlaştırılması gerektiğini savunuyorlardı.
Eğer Denikin`e karşı savaşla analoji içinde, yüzyılımızın ilk on yılından 1917
Şubat Devrimi’ne kadar -çarlığa ve çiftlik sahiplerine karşı işçilerin ve
köylülerin mücadelesi olarak tüm devrimci hareketimizi karşılaştıracak olursak,
çarlığın ve çiftlik sahiplerinin kaderinin, birçok açıdan, şu ya da bu stratejik
planın (Menşevik ya da Bolşevik) kabul edilmesi, devrimci hareketin şu ya da bu
ana doğrultusunun saptanmasına bağlı olduğu açıktır.
Nasıl Denikin’e karşı savaş sırasında, askeri strateji, darbenin ana
doğrultusunu saptayarak, Denikin’in yok edilmesine kadar tüm diğer
operasyonların karakterini onda dokuz belirlediyse, burada da, çarlığa karşı
devrimci mücadele alanında da, siyasi stratejimiz, devrimci hareket ana
doğrultusunu Bolşevik plan doğrultusunda saptayarak, Rus-Japon savaşından 1917
Şubat Devrimi’ne kadar, çarlığa karşı tüm açık mücadele dönemi için Partimizin
çalışmasının karakterini belirlemiştir.
Siyasi stratejinin görevi, her şeyden önce, Marksizmin teorisi ve programından
yola çıkarak ve tüm ülkelerin işçilerinin, devrimci mücadelesinin deneyimlerini
hesaba katarak, verili tarihsel dönem için, verili ülkenin proleter hareketinin
esas doğrultusunu doğru saptamaktır.
4 -Taktik
Taktik, stratejinin bir parçasıdır, ona tabidir ve ona hizmet eder. Taktik,
savaşın bütünüyle değil, onun tek tek parçalarıyla, mücadelelerle, çarpışmalarla
ilgilenir. Strateji, savaşı kazanmayı, ya da diyelim ki, çarlığa karşı
mücadeleyi sonuna kadar götürmeyi hedeflerken; taktik, her verili anda somut
savaş durumuna azçok uygun, düşen şu ya da bu çarpışmayı, şu ya da bu mücadeleyi
kazanmayı, şu ya da bu kampanyayı, şu ya da bu eylemi başarıyla gerçekleştirmeyi
hedefler.
Taktiğin en önemli görevi, verili her anda somut duruma en uygun düşen ve
stratejik başarıyı en emin şekilde hazırlayan mücadele yollarını ve araçlarını,
biçimlerini ve yöntemlerini saptamaktır. Bu nedenle, taktik eylemler, onların
sonuçları, kendi başına, dolaysız etki bakış açısından değil, stratejinin
görevleri ve olanakları bakış açısından değerlendirilmelidir.
Taktik başarıların, stratejik görevlerin gerçekleştiri1rnesini kolaylaştırdığı
anlar vardır. Örneğin 1919’un sonunda, Denikin cephesinde askerlerimiz Orel ve
Voronej’i kurtardığında, Voronej’deki süvarilerimizin ve Orel’deki
piyadelerimizin başarıları, Rostov üzerine yürümek için elverişli bir durum
yarattıklarında, böyle oldu. 1917 Ağustos’unda Rusya’da Petrograd ve Moskova
Sovyetleri Bolşeviklerin safına geçerek, Partimizin Ekim hamlesini kolaylaştıran
yeni bir siyasal durum yarattığında, böyle oldu.
Dolaysız etkileri bakımından çok parlak olan, ancak stratejik olanaklara uymayan
taktik başarıların, tüm savaş için felaketli sonuçlar getiren “beklenmedik” bir
durum yarattığı anlar da vardır. Örneğin 1919 sonunda, Moskova üzerine hızla ve
gösterişli ilerlemesindeki kolay başarıya kapılan Denikin, cephesini Volga’dan
Dinyeper’e kadar genişletip böylece ordularının mahvına yol açtığında, böyle
oldu. Örneğin 1920’de Polonyalılara karşı savaş sırasında, Polonya’da ulusal
etkenin gücünü küçümseyerek ve gösterişle ilerlemenin kolay başarısına kapılarak,
Varşova üzerinden Avrupa’yı zorlamak gibi, gücümüzün üzerinde bir göreve
atıldığımızda ve Polonya nüfusunun büyük çoğunluğunun Sovyet güçlerine karşı
ayağa kalkmasına ve Sovyet güçlerinin Minsk ve Şitomir önlerindeki başarılarını
yok eden bir durum yaratılmasına ve Batı’da Sovyet iktidarının prestij
yitirmesine neden olduğumuzda da böyle oldu.
Son olarak, taktik başarıdan vazgeçilmesini, gelecek için stratejik avantajlar
sağlamak üzere taktik dezavantajların ve kayıpların bilerek üstlenilmesini
gerektiren anlar da vardır. Bu, savaşta sık sık olur; bir taraf, kendi
birliklerinin kadrosunu kurtarmak ve üstün düşman güçlerinin darbesinden bunları
sakınmak istediğinde, planlı bir geri çekilmeye başlar ve zaman kazanmak ve
gelecekteki tayin edici savaşlar için güç toplamak amacıyla, koskoca şehirleri
ve bölgeleri savaşmaksızın teslim eder. Rusya’da 1918’deki Alman saldırısı
sırasında, barışa susayan köylülerle ittifakı korumak, bir nefeslenme molası
elde etmek, yeni bir ordu yaratmak ve böylece gelecek için stratejik avantajlar
sağlamak üzere Parti, andaki dolaysız siyasal etkisi bakımından muazzam bir
dezavantaj olan Brest barışını kabule zorlandığında, durum böyleydi.
Başka kelimelerle: Taktik, anlık çıkarlara tabi olamaz, dolaysız siyasal etki
mülahazalarını kendine kılavuz almamalıdır, sağlam zeminden ayrılıp havada
şatolar ise hiç mi hiç kurmamalıdır -taktik, stratejinin hedef ve olanaklarına
uygun olarak inşa edilmelidir.
Taktiğin görevi, her şeyden önce, stratejinin yönergelerini kılavuz edinerek ve
bütün ülkelerin işçilerinin devrimci mücadelesinin deneyimlerini göz önüne
alarak, her verili anda somut savaş durumuna en uygun mücadele biçim ve
yöntemlerini saptamaktır.
5 -Mücadele biçimleri
Savaş sevk ve idare yöntemleri, savaş biçimleri her zaman aynı değildir. Bunlar
gelişme koşullarına uygun olarak, her şeyden önce de üretimin gelişmesine uygun
olarak değişirler. Cengiz Han zamanında savaş, III. Napolyon zamanındakinden
farklı sevk ve idare ediliyordu, yirminci yüzyılda da on dokuzuncu
yüzyıldakinden farklıdır.
Bugünkü koşullar altında savaş sevk ve idare sanatı, savaşın bütün biçimlerinde
ustalaşmak ve bu alanda bilimin bütün kazanımlarını özümlemekte, bunlardan
akıllıca yararlanmakta, bunları ustaca birleştirmek ya da duruma göre bunlardan
birini ya da diğerini zamanında kullanmakta yatar.
Siyasi alandaki mücadele biçimleri üzerine de aynı şey söylenmelidir. Siyasi
mücadele biçimleri, savaş sevk ve idare biçimlerinden de çeşitlidir. Bunlar,
ekonominin, toplumsal durumların, ve kültürün gelişmesine, sınıfların durumuna,
mücadele eden güçlerin karşılıklı ilişkisine, devlet iktidarının karakterine ve
nihayet uluslararası ilişkilere vb. göre değişir. Mutlakiyetçilik koşulları
altında, kısmi grevlerle ve işçi gösterileriyle birleşen illegal mücadele biçimi,
“legal olanaklar” varolduğunda açık mücadele biçimi ve işçilerin siyasi kitle
grevi; örneğin Duma’da parlamenter mücadele biçimi ve zaman zaman silahlı
ayaklanmaya kadar varan parlamento-dışı kitle eylemi; son olarak da proletarya
iktidarı ele geçirdikten ve ordu da dahil olmak üzere devletin tüm kaynak ve
güçlerinden yararlanma fırsatını sağladıktan sonra, devletsel mücadele biçimleri
-proletaryanın devrimci mücadelesinin pratiği tarafından ortaya çıkarılan
mücadele biçimleri aşağı yukarı bunlardır.