KÜTÜPHANE | STALIN

A.M. GORKİ'YE MEKTUP

Sevgili Aleksey Maksimoviç! Beni bağışlamanızı ve yanıtı geciktirdiğim (çok geciktirdiğim!) için kızmamanızı rica ediyorum. Çok meşgulüm. Ayrıca pek iyi de sayılmazdım. Bu durum beni bağışlatmaz elbette">

KÜTÜPHANE | STALIN

A.M. GORKİ'YE MEKTUP

Sevgili Aleksey Maksimoviç! Beni bağışlamanızı ve yanıtı geciktirdiğim (çok geciktirdiğim!) için kızmamanızı rica ediyorum. Çok meşgulüm. Ayrıca pek iyi de sayılmazdım. Bu durum beni bağışlatmaz elbette, ama hiç olmazsa durumumu açıklayabilir.

1) Özeleştiri olmaksızın yapamayız. Kesinlikle yapamayız Aleksey Maksimoviç. Özeleştiri olmadan, durgunluk, aygıtta çürüme, bürokratizmin gelişmesi, işçi sınıfının yaratıcı inisiyatifinin boğulması kaçınılmazdır. Elbette özeleştiri düşmanın eline malzeme verir. Bu konuda tamamen haklısınız. Ama aynı zamanda, özeleştiri, ileri hareketimiz, emekçilerin inşa enerjisinin gelişmesi, yarışmanın gelişmesi, Hücum Tugayları vs. için malzeme vermekte (ve neden olmakta) dir. Özeleştirinin olumsuz yanları olumlu yanları tarafından dengelenmekte, hatta bu yanlar daha ağır basmaktadır.

Basınımızın eksikliklerimizi fazlaca öne çıkartması, hatta bazen (istemeden) davul zurnayla ilan ediyor olması mümkündür. Bu mümkündür, hatta büyük ihtimalle de böyledir. Elbette bu kötüdür. O nedenle de siz, başarılarımız ve eksikliklerimizin birbirini dengeleyecek biçimde (başarılarımızın daha ağır basması gerektiğini söyleyebilirim) aydınlatılmasını talep ediyorsunuz. Bu konuda da haklısınız elbette. Bu eksikliği mutlaka ve zaman geçirmeksizin ortadan kaldıracağız. Bundan emin olabilirsiniz.

2) Gençliğimiz bir ve aynı türden değildir. Ağlayıp sızlanan, yorgunluk ve umutsuzluğa kapılmış gençler vardır (Senin gibi). Ama cesur, yaşama şevki ve irade gücüyle, zaferi kazanma müthiş gayretiyle dolu gençler de vardır. Yaşamda eski ilişkileri parçaladığımız ve yeni ilişkiler kurduğumuz, alışılmış yollar ve geçitlerin yerle bir edildiği, yeni ve alışılmamış yolların açıldığı, refah içinde yaşamış nüfus kesimlerinin yollarından alıkonduğu ve yolu, eskiden ezilmiş ve kovalanan milyonlarca insan için boşaltıp bir kenara çekildiği günümüzde, gençliğin bize aynı oranda sempati duyan bir kütle oluşturması, içinde ayrımlaşma, bölünme olmaması olanaksızdır. Birincisi, gençlik içinde varlıklı ana-babaların çocukları vardır. İkincisi, (sosyal durumları itibariyle) bizim olan gençlik ele alındığında bile, eskiyi yıkma ve yeniyi büyük bir gayretle inşa etmenin muazzam tablosunu, gerekli ve dolayısıyla arzu edilir olanın bir görüntüsü olarak algılamak için —hele de bu tablo "dinlenme" ve "mutluluğun tadını çıkarma" olanağı verecek olan "genel refahın" cennetsi idiline pek benzemezken— herkes yeterli sinir sağlamlığı, güç, karakter ve anlayış gösteremez. Bu "son derece tehlikeli faaliyet" esnasında ülkemizde, yorulan, sinirleri bozulan, yıpranan, umutsuzluğa kapılan, saflardan ayrılan ve nihayet, düşman saflara katılan insanların bulunabileceği anlaşılır bir şeydir. Devrimin kaçınılmaz "masrafları".

Ama şimdi önemli olan, gençlik arasında sızlananların değil, Komünist Gençlik Birliği'nin savaşçı üyelerinin, kapitalizmi yıkan Bolşeviklerin, sosyalizmin kurucuları Bolşeviklerin, bütün ezilen ve köleleştirilmişlerin kurtarıcıları Bolşeviklerin yeni, sayıca güçlü kuşağının çekirdeğinin belirleyici olmasıdır. Gücümüz burada yatmaktadır. Zaferimizin güvencesi burada yatmaktadır.

3) Elbette bu, sızlananların, ağlayanların, umutsuzluğa kapılanların sayısını, örgütlü ideolojik (ve tüm diğer) etkileme yollarıyla azaltmaya uğraşmayacağımız anlamına gelmez. Tersine, Partimizin, kültür örgütlerimizin, basınımızın, Sovyetlerimizin baş görevlerinden biri bu etkilemeyi örgütlemek ve ciddi

sonuçlar almaktır. O nedenle biz (arkadaşlarımız):

a— "Za Rubejom" [23] adlı bir dergi örgütleme,

b— "İç savaş" üzerine bir dizi popüler derleme yayınlamak ve bunun için A. Tolstoy ve başka kalem ustalarını harekete geçirme önerilerinizi tümüyle ve bütünüyle kabul ediyoruz.

Buna sadece, bu girişimlerin hiçbirini Radek ya da dostlarından birinin önderliğine emanet etmememiz gerektiği eklenmelidir. Sözkonusu olan Radek'in iyi niyetleri veya dürüstlüğü değildir. Sözkonusu olan, fraksiyonel mücadelenin mantığıdır; Radek ve dostlarının, ondan (yani mücadeleden) tamamen vazgeçmemiş olmalarıdır (onları mücadeleye yöneltecek bir takım önemli görüş ayrılıkları kalmıştır). Partimizin tarihi (ve elbette sadece bizim Partimizin tarihi değil), şeylerin mantığının, insanların niyetlerinin mantığından daha güçlü olduğunu göstermektedir. Bu girişimlerin yönetimini politik olarak sağlam yoldaşlara vermemiz, Radek ve arkadaşlarını ise çalışmak üzere buralara çekmemiz daha doğru olacaktır. Böylesi daha doğru olacaktır.

4) "Savaş Üzerine" özel bir derginin örgütlenmesi sorununu ciddiyetle değerlendirdikten sonra, şimdilik böyle bir derginin yayınlanması için neden olmadığı sonucuna vardık. Savaş sorunlarını (emperyalist savaştan söz ediyorum) mevcut politik dergilerde ele almanın daha uygun olacağını düşünüyoruz. Savaş sorunları politik sorunlardan —ki zaten savaş bunların ifadesidir— ayrılamayacağından, bu daha da amaca uygun olacaktır.

Savaş üzerine öykülere gelince, bunlar ancak titiz bir seçimden sonra yayınlanmalıdır. Kitap pazarında savaşın "korkunç"luğunu anlatan ve her savaşa karşı (sadece emperyalist savaşa karşı değil, her türlü savaşa karşı) nefret uyandıran bir sürü edebi öykü mevcut. Bunlar, fazla değerli olmayan burjuva-pasifist öykülerdir. Bizim ihtiyacımız olan, emperyalist savaşın korkunçluğundan hareket ederek, okurları, bu savaşları örgütleyen emperyalist hükümetlerin üstesinden gelinmesi zorunluluğuna yaklaştıran öykülerdir. Ayrıca biz bütün savaşlara karşı değiliz. Biz, karşı-devrimci bir savaş olan emperyalist savaşa kar ş ıyız . Ama biz, bilindiği gibi, "kan dökme korkunçluğundan" bağımsız olmayan, hatta tam tersine, oldukça fazla kan dökülmesine rağmen bağımsızlık savaşlarından, anti-emperyalist savaşlardan yanayız .

Savaşın "korkunçluğu"na karşı sefere koyulan Voronski'nin bakış açısının, burjuva pasifistlerinden pek farklı olmadığını düşünüyorum.

5) Ülkemizde, basınımızda, din karşıtı propaganda sorunlarında büyük bir karışıklık hüküm sürdüğünü söylerken çok haklısınız. Zaman zaman, düşmanın ekmeğine yağ süren en akla hayale gelmez aptallıklar yapılmaktadır. Bu alanda yapılacak çok iş var. Ne var ki henüz din karşıtı propagandayla ilgili yoldaşlarla sizin önerileriniz üzerine görüşme olanağı bulamadım. Size bu konuya ilişkin daha sonra yazarım.

6) Kamegulov'un ricasını yerine getirmem olanaksız. Zamanım yok! Ayrıca, lanet olsun, benim nerem eleştirmen!

Hepsi bu.

Elinizi samimiyetle sıkıyor ve size sağlıklar diliyorum.

Selamlarınız için teşekkürler.

Rusya'dan bir doktora ihtiyacınız olduğu söyleniyor. Doğru mu? Kimi istiyorsunuz? Yazın, hemen gönderelim.

17 Ocak 1930. J. St.