Sovyet Ekonomistleriyle Beş Görüşme 1942-1952
29 Ocak 1941
Ekonomi Politik Sorunlari
Üzerine
Ekonomi Politiğin Amacı
Ekonomi politiğin amacı konusunda birçok
tanımlama vardır: Engels, ekonomi politiği,
üretim, değişim ve dağılım bilimi olarak
tanımlar; yine Marx'ın, Kapital'in hazırlık
notlarında konuyla ilgili tanımlaması olduğu
gibi, Lenin'in de 1889'da Bogdanov'un yaptığı
tanımlamayı kabul eden görüşleri vardır.Birçok
kitap kurdu, bir tanımlamayı diğerine karşı öne
sürüyor. Alıntı yapmayı çok seviyoruz ve bu
alıntılar da aslında cahilliğimizin
göstergesidir. Bu nedenle ekonomi politiğin
amacının tam tanımlamasını yapmak için iyi
düşünmeli ve bunun üzerinde durarak sunmalıyız.
Eğer "ekonomi politik, tarihsel olarak gelişen
toplumsal üretim tarzlarının bilimidir diye
yazarsak, ekonomi ve insanlar arasındaki
ilişkiden söz ettiğimiz hemen anlaşılmayacaktır.
Bu nedenle, ekonomi politiğin toplumsal üretim
ilişkilerinin, yani insanlar arasındaki ekonomik
ilişkilerin gelişiminin bilimi olduğunu ifade
etmek daha iyi olacaktır. Bu tanımlama, hem
kişisel hem de üretim amaçlı gerekli tüketim
araçlarının üretim ve dağılımını düzenleyen
yasaları açıklar." Dağıtımdan kastım, kelimenin
dar anlamıyla dağıtım, yani bireysel tüketim
araçlarının dağıtımı nosyonu değildir. Burada,
Engels'in Anti Dühring'de dağılımı, üretim
araçlarının ve bireysel tüketim araçlarının
mülkiyet biçimi olarak tahlil ettiği anlamıyla
bir dağılımdan söz ediyoruz.
Bir sonraki
sayfada, ikinci paragraftan sonra, şu kelimelere
ek yapmamız gerekir: "yani, üretim araçlarının
ve dolayısıyla halkın yaşamı için gerekli olan
maddi varlıkların toplumun üyeleri arasında
dağıtım biçimi".
Kapital'in dördüncü cildi
için Marx'ın hazırlık notlarından haberdarsınız
elbette. Orada ekonomi politiğin amacı
tanımlanmıştır. Marx üretimden söz ettiğinde
ulaşimı da kapsar (ulaşımın uzun ya da kısa
mesafe olmasından, Türkistan'dan pamuğun ulaşımı
ya da bir fabrikanın kendi iç ulaşımı olmasından
bağımsız olarak). Marx'ta, dağitımın tüm
sorunları üretim konseptine dahil edilmiştir.
Buradakilerin düşüncesi nedir: Buradaki
tanımlama doğru mudur?
GÖRÜŞ: Şüphesiz,
işaret edilen değişiklikler esaslı bir gelişme
sağlıyor.
SORU: Tanımlamada "toplumsal
üretim" ilişïleri ifadesini kullanmak doğru olur
mu? "Toplumsal" kelimesi burada yersiz değil mi?
Üretim zaten toplumsaldır. Burada bir totoloji
olmayacak mı?
CEVAP: Üretimde teknik
ilişkiler de olabileceği ve burada özellikle
toplumsal üretim ilişkilerinden söz etmemiz
gerektiği için "toplumsal-ilişkiler"i bir tire
ile yazmalıyız.
SORU: "kişisel ve üretim"
kelimeleri yerine tüketimden "kişisel ve
üretici" şeklinde söz etmek daha uygun olmaz mı?
Kısa bir görüş alış verişinden sonra "kişisel ve
üretim" kelimeleri yazıldı.
Eğer amacın
önerilen şekliyle formülasyonunu kabul edersek,
bütün formasyonlarda dağıtım sorununa daha fazla
dikkat çekilmesi şeklinde bir genel sonuç
çıkarılmalı. Aksi takdirde burada bankalar,
borsalar ve piyasalar konusunda çok az şey
söylenmiş olur. Bu yetmez. Özellikle sosyalizm
bölümü de bu nedenle yetersiz kalır.
Beşinci sayfada biçimle ilgili düzensizlikler
var. Bunlar kaldırılmalı. "Farklı üretim
tarzlarını inceleyen ve açıklayan ve bunları
birbirinden ayıran özellikleri ortaya koyan
tarihsel bir bilimdir" diye yazılmış. Düzgün bir
Rusça ile yazılmalı; 'inceleyen' ve 'açıklayan'
şeklinde değil de, bilimdir ki inceler ve
açıklar şeklinde.
Değer yasası üzerine
Sosyalizm ile ilgili bölüme geliyorum. Birkaç
şey geliştirildi. Fakat bu bölümün daha önceki
haliyle karşılaştırıldığında birçok şeyin de
heba edildiğini görüyoruz.
Bu bölümde değer
yasasının aşıldığı yazılmış. O zaman, maliyet
kategorisinin nereden ortaya çıktığı, ki onsuz
hesaplama ve emeğe göre dağıtım yapılamaz ve
fiyatlar tesbit edilemez, anlaşılmaz olur. Değer
yasası henüz aşılmış değildir. Fiyatların
yardımıyla kumanda ettiğimiz doğru değildir;
bunu yapmak isteriz fakat yapamayız. Fiyatların
yardımıyla (ekonomiyi) idare etmek için muazzam
rezervlerin olması, bir meta bolluğu olması
gerekir. Ancak o zaman fiyatlarımızı dikte
edebiliriz. İllegal bir piyasa ve kollektif
çiftlik piyasası olduğu sürece, piyasa fiyatları
varolacaktır. Eğer değer yoksa, gelirleri
ölçebilcek bir şey de yoktur. Gelirler emekle
ölçülmez. İhtiyaca göre dağıtıma başladığımızda
bu bütünüyle farklı bir mesele olacaktır. Fakat
bugün için değer yasası aşılmış değildir. Onu
bilinçli bir şekilde kullanmak istiyoruz.
Fiyatları bu yasa çerçevesinde belirlemek
durumundayız. 1940'ta (Rusya'da) Estonya ve
Latviya'dan daha az ürün elde ettik. Yeterli
ekmek olmadığından fiyatlar fırladı. 200 bin
(pood) ekmek daha piyasaya sokunca fiyatlar
derhal düştü. Bunu ülkenin her yerinde bütün
metalar için yapabilir miyiz? Hayır, bütün
metalar için fiyatları dikte etmekten uzağız. Bu
nedenle çok daha fazla üretmek zorundayız;
bugünkünden çok daha fazla. Fakat bugün
fiyatların yardımıyla (ekonomiyi) kumanda edecek
durumda değiliz. Ayrıca kollektif çiftlik
piyasasında yapılan satışlardan sağlanan
gelirler kollektif çiftlik köylüsüne gidiyor.
Elbette bizde, bu gelirle üretim araçları satın
alınamaz ve bu gelir kişisel tüketimi arttırma
yönünde kullanılır.
* * *
Metinde afiş
propagandası kendini gösteriyor. Böyle olmaz.
Bir ekonomist gerçekleri incelemeli. Ve
birdenbire "Troçkist-Buharinist hainler"
karşımıza çıkıyor; mahkemenin şunu bunu
kararlaştırdığını belirtmenin anlamı ne? Bunun
ekonomiyle ilgisi nedir? Propaganda kısımları
çıkarılmalıdır. Ekonomi politik ciddi bir
konudur.
BİR SES: Uzun zaman önce, mahkeme
başladığında yazılmıştı.
CEVAP: Ne zaman
yazıldığı önemli değil. Şimdi yeni şekli
sunuluyor ; orada da var ve yersiz. Bilimde
mantığa sığınırız. ?????? Bu durum işimizi heba
ediyor.
Planlama üzerine
Ekonomik
planlama konusunda birçok kötü söz yığılmış. Ve
herşey yazılmamış. "Sosyalist toplumda emeğin
doğrudan toplumsal karakteri. Değer yasasının
aşılması ve üretimde anarşinin ortadan kalkması.
Sosyalizmin üretim ilişkilerinin, üretici
güçlerin doğasına uygun hale getirilmesinin bir
aracı olarak ekonominin planlı yönlendirilmesi."
Bir tür kusursuz planlı ekonomi resmi çizilmiş.
Oysa sadece şöyle denebilir: Kapitalizmde, tüm
toplum çapında üretim gerçekleştirmek mümkün
değildir; orada, ayrım yaratan rekabet vardır,
özel mülkiyet vardır. Oysa bizim sistemimizde
işletmeler sosyalist mülkiyet temlinde
birleşmiştir. Planlı ekonomi, bizim istediğimiz
birşey değil, bir zorunluluktur; aksi takdirde
herşey çöker. Piyasa ve borsa gibi burjuvazinin
oransızlıkları düzeltmede kullandığı
barometreleri ortadan kaldırdık. Herşeyi kendi
üzerimize aldık. Bizim sistemimizde, planlı
ekonomi, ekmek tüketimi gibi vazgeçilmez
birşeydir. Biz "iyi çocuklar" olduğumuzdan,
herşeyi yapma yeteneğimiz olduğundan değil,
sistemimizde işletmeler entegre olduğu için
böyledir bu. Onların sisteminde entegrasyon
ancak tröst ve karteller içinde, yani dar bir
sınır içinde mümkündür; fakat Tüm Halkın
ekonomisini organize edemezler. (Kautsky'nin
süper kapitalizm teorisine Lenin'in getirdiği
eleştiriyi hatırlamak yerinde olacaktır).
Kapitalist, sanayiyi, tarımı ve ulaşımı plana
göre işletemez. Kapitalizmde şehir kırı
yutmalıdır. Onda, özel mülkiyet bir engeldir.
Yani basit ifade edin: Bizim sistemimizde
entegrasyon vardır, onların sisteminde ise
bölünme. Burada (sayfa 369'da) şöyle yazılmış:
"sosyalizmin üretim ilişkilerini üretici
güçlerin karakteriyle uyumlu hale getirmanin
aracı olarak ekonominin planlı işleyişi". Bu
saçma bir öğrenci gevezeliğidir. (Marx ve Engels
çok önce çelişkilerden söz etmiştir). Fakat bize
böyle genellemeler yapmanız ne demek oluyor?
Sade ifade edin: Onların sisteminde, ekonomide
bölünme vardır, mülkiyet biçimleri bölünmeye yol
açar; bizim sistemimizde ise entegrasyon vardır.
Dümen sizde ve iktidar sizin. Basit konuşun.
Planlama merkezinin amaçlarını iyi
tanımlamalıyız. Sadece oranları saptamamalı.
Oranlar esas önemi taşımaz; gereklidirler, ama
yine de ikincil durumdadırlar.
Planlamanın
temel amaçları nelerdir?
Planlamada birinci
amaç, sosyalist ekonominin bağımsızlığını
kapitalist kuşatmadan korumakla ilgilidir. Bu
zorunludur ve en önemli olan da budur. Dünya
kapitalizmine karşı mücadelenin bir biçimidir.
Kapitalist sistemin bir uzantısı haline gelmemek
için elimizde metal ve makinaların olmasını
sağlamalıyız. Planlamanın temeli budur. Bu
esastır. GOELRO ve sonraki planlar bu temelde
yapılmıştır.
Planlamayı nasıl örgütlemek
gerekir? Onların sisteminde, sermaye, kara bağlı
olarak ekonominin dalları arasında kendiliğinden
dağılır. Çeşitli sektörleri karlılığa göre
geliştirseydik, gelişmiş bir un öğütme sektörü,
oyuncak üretimi (bunlar pahalıdır ve yüksek kar
getirir), tekstil sektörümüz olacak, ama hiç
ağır sanayimiz olmayacaktı. Ağır sanayi büyük
yatırımlar gerektirir ve başlangıçta zarar eder.
Ağır sanayiyi geliştirmekten vazgeçmek,
Rikovcuların önerisiyle eşanlamlıdır. Kapitalist
ekonominin gelişme yasalarını başaşaği çevirdik,
aslında ayakları üstüne oturttuk. Ağır sanayinin
geliştirilmesi ve makina yapımı ile başladık.
Ekonomi planlanmadan hiçbir şey hallolmaz.
Onların sisteminde nasıl oluyor? Bazı devletler
diğerlerini soyuyor, sömürgeleri yağmalıyor ve
cebri borç alıyorlar. Bizde ise başka türlü.
Dünya kapitalist sisteminin bir uzantısı haline
gelmememiz planlamanın en temel şeyidir.
Planlamanın ikinci amacı ise, sosyalist ekonomi
sisteminin mutlak hakimiyetini perçinlemede ve
kapitalizmin yükseleceği bütün kaynakları ve
delikleri kapatmada yatar. Rikov ve Troçki bir
zamanlar, karsız olmalarından dolayı bazı
gelişmiş ve önemli işletmelerin (Putilov
fabrikası vb.) kapatılmasını önermişlerdi. Bunu
yapmak "sosyalizmin kapatılması" anlamına
gelecekti. Yatırımlar, karlı olduğu için un
öğütme ve oyuncak üretimine yapılacaktı. Bu yolu
izleyemezdik.
Planlamanın üçüncü amacı
oransızlıklardan korunmaktır. Fakat ekonomi çok
geniş olduğundan, her zaman uyumsuzluklar ortaya
çıkabilir. Bu nedenle geniş rezervlere
ihtiyacımız var. Sadece fon olarak değil, emek
gücü olarak da.
Okuyucuya yeni birşey
sağlamalıyız, üretim ilişkileri ile üretici
güçler arasındaki karşılıklı ilişkinin sonsuz
tekrarını değil. Bu hiçbir sonuç getirmez. Kendi
sistemimizi övüp göklere çıkarmaya ve ona
olmayan başarıları yüklemeye gerek yoktur. Değer
vardır, diferansiyel rant vardır; fakat farklı
bir biçimde kullanılırlar. Kar bölümünü
düşünüyordum -onu çıkaralım mı, kalsın mı?
GÖRÜŞ: "Gelir" kelimesini kullanmak belki daha
iyi olur.
MOLOTOV: Gelir farklı bir türdür.
GÖRÜŞ: (N.A. Voznesensky) Sosyalist birikim
olabilir.
CEVAP: Kar sağlanmıyorsa o
birikim değildir. Kar, üretimin bir sonucudur.
SORU: Kitapta, sosyalist toplumda artı-ürünün
olduğunu belirtelim mi? Bu konuda Komisyon'da
görüş ayrılıkları vardı.
MOLOTOV:
İşçilerin, sadece kendi aileleri için değil,
toplumun bütünü için çalıştıklarını bilmesi için
onları eğitmeliyiz.
CEVAP: Artı-ürün
olmadan yeni sistemi inşa edemezsiniz.
İşçilerin, kapitalizmde, ellerine geçene ilgi
duyduklarını anlaması gerekir. Fakat sosyalizmde
kendi toplumlarına bakarlar / ilgilenirler ; ve
işçiyi eğiten de budur. Gelir varolmaya devam
eder, fakat başka bir karakter kazanır.
Artı-ürün oradadır; fakat sömürene gitmez,
halkın refahının yükseltilmesi, savunmanın
güçlendirilmesi, vb. için kullanılır. Artı-ürün
dönüşür.
Ülkemizde dağılım emeğe göre
gerçekleşmektedir. Kalifiye ve kalifiye olmayan
emek var. Bir mühendisin işini nasıl
tanımlamalıyız? O, çok yönlü basit emektir.
Bizde gelirler emeğe göre dağılır. Bu dağılım
değer yasasından bağımsız olarak gerçekleşmez.
Tüm ekonominin plana göre işlediğini düşünürüz;
fakat her zaman öyle olmaz. Bizde de birçok
kendiliğinden durum vardır. Kendiliğinden değil,
bilerek değer yasasına göre hesaplamalar
yapıyoruz. Onların sisteminde değer yasası
kendiliğinden işler, yıkıma neden olur ve büyük
fedakarlıklar gerektirir. Bizim sistemimizde
ise, değer yasasının karakteri bir değişime
uğrar, yeni bir içerik ve biçim kazanır. Biz
bilerek, kendiliğinden değil, fiyatları
saptarız. Engels sıçramalardan söz eder. Riskli
bir formülasyondur; ama kabul edilebilir, eğer
gereklilik aleminden özgürlük alemine sıçrayışı
doğru bir biçimde anlıyorsak. İrade özgürlüğünü,
gerekliliğin kabul edilmesi olarak anlamalıyız,
ki burada sıçrama, kendiliğinden zorunluluktan,
gerekliliğin kabulüne geçiş anlamına gelir.
Onların sisteminde değer yasası kendiliğinden
işler ve geniş çaplı tahribata yol açar. Ama
bizim herşeyi daha az fedakarlık gerektiren bir
şekilde idare etmemiz gerekir. Değer yasasının
işleyişinden kaynaklanan gerekliliği, biz
bilinçli bir şekilde kullanmalıyız.
SORU:
Komisyonda, Sovyet ekonomisinde metanın olup
olmadığına dair tartışmalar ve yanlış anlamalar
ortaya çıktı. Komisyonda çoğunluğun görüşünün
aksine, yazar, metalardan değil ürünlerden söz
ediyor.
CEVAP: Paraya dayanan (monetarize)
bir ekonomi varsa, metalar da var demektir.
Bütün kategoriler varolmaya devam ediyor; ama
yeni bir karakter kazanmış durumdalar. Onların
sisteminde para, sömürünün aracı olarak hizmet
görürken, bizim sistemimizde farklı bir içeriğe
sahiptir.
SORU: Şimdiya kadar değer yasası,
emek gücünün kendiliğinden dağılımını belirleyen
kendiliğinden bir piyasada işleyen bir yasa
olarak yorumlanmıştır.
CEVAP: Bu doğru
değil. Sorunun formülasyon alanı daraltılmamalı.
Troçki sürekli olarak parayı, bir hesaplama
aracı olması ile sınırlandırdı. NEP'e geçiş
öncesinde ve sonrasında bu konuda ısrar etti. Bu
yanlıştır. Ona cevabımız şuydu: Bir işçi bir şey
satın aldığında, para yardımı ile mi hesap
yapıyor yoksa başka birşey mi yapıyor? Lenin
sürekli olarak Politbüro'da, sorunun bu şekilde
formüle edilmesinin yanlış olduğunu, paranın
rolünün, sadece bir hesaplama aracı olmasına
indirgenmemesi gerektiğine işaret etmiştir.
GÖRÜŞ: Sosyalist toplumda artı-ürün - utanç
verici bir kavram.
CEVAP: Tam tersine,
işçiyi, artı-ürüne ihtiyacımız olduğu, daha
fazla sorumluluk gerektiği konusunda eğitmek
zorundayız. İşçi, sadece kendisi ve ailesi için
değil, rezervlerin oluşması ve savunmanın
güçlendirilmesi için de ürettiğini anlamalıdır.
Görüş: Gotha Programının Eleştirisi'nde Marx
artı-üründen söz etmemiştir.
CEVAP:
Herşeyin cevabını Marx'ta ararsanız hiçbir yere
varamazsınız. Bugün önünüzde 20 yıldan fazladır
varolan SSCB gibi bir laboratuvarınız var; ama
sosyalizm konusunda Marx'ın sizden daha çok
bilmesi gerektiğini düşünüyorsunuz. Gotha
Programının Eleştirisi'nde Marx'ın öngörme
durumunda olmadığını anlamıyor musunuz! Aktarma
ve alıntıları biraraya getirmek değil, kafayı
kullanmak gerekir. Yeni olgular ortada; yeni bir
güçler bileşimi var ve -eğer bir mahsuru yoksa-
beynin kullanılması lazım.
Ücretler ve
işgünü üzerine
Ücretler, işgünü ve
işçilerin, kollektif çiftçilerin ve
inteligensianın gelirleri konusunda birkaç söz.
Metinde, insanların sadece Marksistler iktidarda
olduğu için ve planlı bir ekonomi sözkonusu
olduğu için değil, aynı zamanda kendi
çıkarlarına olduğu için işe gittiği ve bizim bu
çıkarları yakaladığımız konusu dikkate
alınmamış. İşçiler ne idealisttir ne de ideal
insanlardır. Bazı insanlar, eşitleme temelinde
ekonominin işletilebileceğini düşünüyor. Bu tür
teoriler ileri sürüldü: Kollektif ücretler,
uretim komünleri, vb. Bunlarla üretimi
ilerletemezsiniz. İşçi, planın gereklerini
yerine getirir ve aşar, çünkü işçiler için
parça-başı sistemi, denetlemeciler için prim
sistemimiz ve daha iyi çalışan çiftçiler için de
prim ödemelerimiz var. Bir süre önce yasayı
Ukrayna'da kullanmaya başladık.
Size iki
olaydan söz edeceğim. Birkaç yıl önce kömür
sanayinde, yerüstünde çalışanlar madenlerde
çalışanlardan daha fazla gelir elde edince bir
durum ortaya çıktı. Ofiste oturan mühendis,
madende çalışan işçiden birbuçuk kat daha fazla
kazanıyordu. Üst yönetim, en iyi mühendisleri
kendi bölümlerine, kendi yanlarına çekmek
istiyordu. Fakat işin ilerlemesi için,
insanların orada kendi çıkarlarını görmesi
lazım. Ancak yeraltında çalışan işçinin ücretini
yükselttiğimiz zaman iş ilerledi. Ücretler
sorunu esaslı bir öneme sahiptir.
Başka bir
örnek: Pamuk üretimi. Son dört yıldır tırmanışa
geçmesinin nedeni, prim ödeme sisteminin gözden
geçirilmiş olmasıdır. Belli bir birim toprakta
ne kadar daha fazla üretirlerse o kadar fazla
kazanırlar. Şimdi burada bir çikarları var.
Ukrayna'daki kollektif çiftçiler için prim
yasasının özel bir önemi vardır. Eğer insanların
çıkarları doğrultusunda hareket ederseniz, onlar
da ilerler, yeteneklerini geliştirirler, daha
iyi çalışırlar ve bunun kendilerine daha çok
kazandırdığını görürler. Bir zamanlar, bir
entellektüel ya da kalifiye işçi sadece
toplumdan yalıtılmışlığa uygun görülürdü. Bu
bizim akılsızlığımızdı; o zaman üretimin ciddi
bir örgütlenmesi sözkonusu değildi.
İnsanlar, Stalin'in altı koşulundan söz ediyor.
Bir düşünün - ne haber! Orada sözü edilen, bütün
dünyada bilinen, ama bizimle unutulanlardır.
İşçi için parça-başı, mühendislik ve teknik
personele prim sistemi ve kollektif çiftçiye
primler; bunlar sanayinin ve tarımın
gelişmesinin kaldıracıdır. Bu kaldıraçları
kullanın, o zaman üretim artışının sınırı olmaz,
ve bunlarsız hiçbir şey hallolmaz. Engels bu
konuda kafa karışıklığı yaratmıştır. Bir
zamanlar teknik personelin ve mühendislerin
kalifiye işçilerden daha fazla (ücret)
almayacağını söylüyorduk. Engels üretim
konusunda birşey anlamamış, bizim de kafamızı
karıştırdı. Bu, yüksek yönetici personelin sık
sık değiştirilmesi fikri kadar saçmadır. Bu
şekilde yapsaydık herşeyi kaybederdik. Doğrudan
komünizme sıçramak istiyorsunuz. Marx ve Engels
tam komünizmi düşünerek yazdılar. Sosyalizmden
komünizme geçiş oldukça karmaşık bir meseledir.
Sosyalizm henüz etimize, kanımıza girmedi;
sosyalizmde hala herşeyi iyi bir şekilde
organize etmek, hala işe göre dağılımı
belirlemek zorundayız.
Fabrikalarımızda
pislikler var, fakat biz doğrudan komünizme
geçmek istiyoruz. Ama buna kim izin verecek?
Çöplüğe batıyoruz ve komünizm istiyoruz. İki yıl
kadar önce büyük bir işletmede kümes hayvanı
-piliç ve kaz üretilmeye başlandı. Bütün bunlar
size neyi düşündürüyor? Kirli insanlara
komünizme geçiş izni verilmeyecek. Moloz olmayı
bırakın. Ve o zaman komünizme geçişten söz edin.
Engels doğrudan komünizme geçmek istedi.
Büyülenmişti.
MOLOTOV: Sayfa 333'te şöyle
yazılmış: "artel'in belirleyici avantajı onun,
kollektif çiftçilerin bireysel çıkarları ile
toplumsal çıkarlarını doğru bir şekilde
birleştirmesinde, kollektif çiftçilerin bireysel
çıkarları ile toplumun çıkarlarını başarılı bir
şekilde uyumlu hale getirmesinde yatar." Sorunun
bu şekilde formüle edilmesi, sorunu gözardı
ediyor." "Kollektif çiftçilerin bireysel
çıkarlarını toplumun çıkarları ile doğru bir
şekilde birleştirme" nedir? Fazla somut bir
içeriği olmayan yüzeysel bir cümle bu. Bundan,
"varolan herşeyin rasyonel olduğu" sonucu
çıkıyor. Gerçekte ise öyle olmaktan çok
uzak.tır. İlke açısından bu sorunların doğru
çözümünü bulduk, fakat pratikte yanlış ve yersiz
olan birçok şey var. Bunun açıklanması gerekir.
Önce toplumsal ekonomi yerli yerine oturtulmalı.
Ayrıca parça-başı ücret sorununu ortaya atmak
gerekir. Bir zamanlar bu sorun çok karmaşıktı ve
parça-başı sistemi anlaşılmadı. Örneğin bizi
ziyaret eden Fransız sendikacıların işçi
delegeleri, kapitalist koşullarda işçiler buna
karşı mücadele ettiği halde bizim neden
parça-başı ve prim sistemini desteklediğimizi
soracaktır. Bugün herkes anlıyor ki, ilerici bir
ödeme sistemi olmadan, parça-başı sistemi
olmadan Stahanovistçiler ve ileri işçiler
olmayacaktı. Ama pratikte çok rezil şeyler de
yaşanıyor. 1949'da, 1933 kararlarına geri dönmek
ve tekrarlamak zorunda kaldık. Kendiliğindenlik
bizi zıt yöne doğru çekiyor. Üst kademedekiler,
en iyi mühendislerin kendi yanlarında olmasını
istiyorlar. Henüz istediğimiz oranda düzenli
hale gelemedik. Gerçeğimiz oldukça süsleniyor ve
istediğimiz temizliğe ve düzenliliğe hiç ulaşmış
değiliz. Pratiğimizi eleştirmek gerekir.
Faşizm üzerine
Faşist felsefe üzerine
birkaç gözlem. Sanki sosyalizmleri varmış gibi
yazıyorlar. Bu ekonomik açidan ifşa edilmeli.
Hitler şunları söylüyor: "Devlet, halk!
Kapitalistlerimiz sadece yüzde 8 alıyor. Bu
onlara yeter!" Bu sorunun formülasyonuna ek
olarak, kapitlaistlerin, ultra-emperyalizm
teorisinin yardımıyla rekabetten kurtulma
çabaları ile, üretimdeki anarşi ve rekabet
sorununa ışık tutulmalı. Onların kör talihleri /
kötü kaderleri gösterilmeli. Korporatif bir
sistemi propaganda ediyorlar; sanki bu sistem
sınıflar üstüymüş ve devlet işçilere bakıyormuş
gibi. Hatta tek tek bazı kapitalistleri
tutukluyorlar (Thyssen'in kaçabileceği
doğrudur). Bütün bunların demagojiden ibaret
olduğu, sınıf disiplinine uymak istemeyen tek
tek kapitalistler üzerinde burjuva devletin bir
baskısı olduğu belirtilmelidir. Kartelleşme ve
planlamadaki başarısız girişimleri konusunda
bunlar belirtilmelidir. Sosyalizm bölümünde bir
daha belirtin. Sizin sisteminizde, sayın
faşistler, üretim araçları kime aittir? Tek tek
kapitalistlere ve ve kapitalist gruplara, ve bu
nedenle de, ekonomi mülk sahipleri arasında
bölüşüldüğü için küçük parçalar dışında gerçek
planlama yapamazsınız.
SORU: "Faşistler"
kelimesini kullanalım mı?
CEVAP:
Kendilerini nasıl adlandırıyorlarsa siz de öyle
kullanın; İtalyanları faşistler, Almanları
nasyonel-sosyalistler olarak.
Kabinede
(H.G.) Wells ile görüştüm; bana ne işçilerin, ne
de kapitalistlerin iktidarından yana olduğunu
söyledi. Mühendislerin önderliğinden yanaymış.
İyi tanıdığı Roosevelt'i desteklediğini ve onun
saygıdeğer ve işçi sınıfına sadık bir kişi
olduğunu söyledi. Küçük burjuvalar arasında,
sınıf uzlaşması hakkında küçük fikirler var ve
oldukça yaygın. Bu görüşler faşistlerle özel bir
anlam kazandı.
Ütopyacılardan söz ettiğiniz
kısımda, sınıflar arası uzlaşma fikrine de
eleştirel olarak yer verilmeli. Elbette
ütopyacıların sorunu koyuş biçimiyle faşistler
arasında, ütopyacılar lehine bir farklılık
vardır, ama bu konuda tuzağa düşülmemeli.
Faşistlerin safına konursa Owen kendisini çok
kötü hissederdi, ama Owen da eleştirlmeli.
Tüm kitap bozuk stilden arındırılmalı. Ağız
bozukluğuyla kimseyi ikna edemezsiniz. Aksi
sonuçlar alabilirsiniz; okuyucu uyanık olacak ve
"yazarın kötü bir dil kullanması herşeyin açık
ve net olmadığı anlamına gelir" diye
düşünecektir.
Onların sistemindeki herşeyin
kötü ve bizim sistemimizdeki herşeyin ise iyi
olduğu izlenimi vermeyen bir biçimde yazılmalı,
pembe tablolar çizimemelidir.
************
GÖRÜŞ: Burada devletin hemen hemen herkes için
planı formüle ettiği yazıyor.
CEVAP: Saçma.
Genelde sosyalizm bölümünde çok felsefe
yapılmış. Daha basit yazılmalı.
SORU:
"Kapitlaist üretim tarzının hazırlanması"
başlığı doğru mu? Biraz bilinçli bir hazırlanma
izlenimi vermiyor mu?
CEVAP: Bu
terminolojik bir sorun. "Hazırlanmış" kelimesi
kesinlikle kullanılabilir. Aslında konu, doğum
ve önkoşulların hazırlanması ile ilgilidir.
Aslında sosyalist üretim tarzının hazırlanması
ile ilgili bir başka sorun var. Yazıda
sosyalizmin kapitalizm içinden yükselmediği
belirtilmiş. Ancak, maddi önkoşulların
kapitalizm içinde ortaya çıktığı, objektif ve
sübjektif önkoşulların kapitalizm içinde
yaratıldığını açıklamak gerekir. Kapitalizmden
ortaya çıktığımız unutulmamalı.
(L.A.
Leontyev, K.V. Ostrovityanov, A.I. Pashkov'un
notlarından derlenmiştir.)
22 ŞUBAT 1950
TARİHLİ TARTIŞMANIN TUTANAĞI
(Saat: 23.15)
Ekonomi politik ders kitabının iki değişik
taslağı var. Ancak ekonomi politik sorunlarına
yaklaşım ve bu sorunların yorumu konusunda iki
taslak arasında ilke olarak bir farklılık yok.
Bu nedenle iki versiyonun olmasının bir temeli
yok. Leontyev'in hazırladığı taslak var ve bu
temel alınmalı.
Kitapta, Amerikan
emperyalizminin çağdaş teorilerinin somut
eleştirisini yapmalıyız. Bu konuda Bolşevik ve
Voprosi Ekonomiki'de makaleler yayınlandı.
Ekonomiden anlamayan kişiler, Çin Halk
Cumhuriyeti ile Orta ve Güney-Doğu Avrupa Halk
Demokrasileri, örneğin Polonya Demokratik Halk
Cumhuriyeti arasında ayrım yapmıyorlar. Bunlar
farklı şeylerdir.
Halk demokrasisi nedir?
En azından şu özellikleri kapsar: 1) Siyasi
iktidarın proletaryanın elinde olması; 2)
sanayinin millileştirilmesi; 3) Komünist ve
Emekçi partilerinin rehber rolü; 4) sadece
şehirde değil, kırda da sosyalizmin inşası.
Çin'de ise ne şehirde ne de kırda sosyalizmin
inşasından söz edilebilir. Bazı işletmeler
millileştirilmiştir; ama bu, okyanusta bir
damladır sadece. Halkın ihtiyacı olan sanayi
ürünlerinin ana kütlesi zanaatkarlarca
üretilmektedir. Çin'de 30 milyon kadar zanaatkar
vardır. Halk Demokrasili ülkeler ile Çin Halk
Cumhuriyeti arasında önemli farklılıklar vardır:
1) Çin'de, Bolşeviklerin 1904-05'te sözünü
ettiği şeye yakın bir proletarya ve köylülüğün
demokratik diktatörlüğü vardır. 2) Çin'de bir
zamanlar yabancı burjuvazinin baskısı varolduğu
için Çin milli burjuvazisi kısmen devrimcidir;
bu nedenle milli burjuvazi ile bir koalisyona
izin verilebilir; Çin'de komünistler ve
burjuvazi bir blok oluşturmaktadır.
Bunda
olağandışı birşey yoktur. 1848'de Neue
Rheinische Zeitung'da editörlük yaptığı zaman
Marx da burjuvazi ile koalisyon yapmıştı; fakat
bu uzun sürmedi. 3) Çin'de onlar hala feodal
ilişkilerin tasfiye esilmesi görevi ile karşı
karşıyalar; bu bakımdan Çin devrimi, 1789
Fransız burjuva devrimini hatırlatır. 4) Çin
devriminin özelliği, devletin başında Komünist
Partisi'nin olmasıdır.
Bu nedenle Çin'de,
gelişmesinin ilk aşamasında olan bir Halk
Demokratik Cumhuriyeti'nin varlığından söz
edilebilir.
Bu konudaki kafa karışıklığı,
kadrolarımızın derin bir ekonomi eğitimine sahip
olmaması nedeniyle ortaya çıkmaktadır.
Bir
aylık bir süre içinde kitap taslağındaki
değişikliklerin tamamlanması için, Malenkov,
Leontyev, Ostrovityanov ve Yudin yoldaşlardan
oluşan Komisyon'a önerilmek üzere bir karar
alındı.
(L.A. Leontyev, K.V. Ostrovityanov
ve P.F. Yudin yoldaşların notlarına göre kaleme
alınmıştır.)