J.V. Stalin'in
Ekonomistlerle Görüşme Tutanaği
birinci sayfadan devam
24 NİSAN 1950 TARİHLİ
TARTIŞMANIN TUTANAKLARI
(Saat: 23.30)
Ekonomi politik kitabının yeni taslağı ile
ilgili birkaç eleştiri yapmak istedim.
Kapitalizm öncesi oluşumlar ve kapitalizm ile
ilgili 100 sayfa kadar bir bölüm okudum. Biraz
da sosyalizm ile ilgili bölüme baktım. Sosyalizm
hakkında başka zaman konuşacağım. Bugün
kapitalizm ve kapitalizm öncesi bölümle ilgili
eksiklerden söz etmek istiyorum. Komisyon'un
çalışması yanlış bir meyanda ilerliyor. Kitabın
birinci taslağının esas alınması gerektigini
söylemiştim. Bu da kitabın herhangi bir
düzeltmeye ihtiyacı olmadığı şeklinde
anlaşılmış. Bu yanlıştır. Köklü değişiklikler
gerekli.
Kitabın temel eksikliği, ki bu
Marksizmin tamamiyle gözardı edildiğini
gösteriyor, kapitalizmdeki manifaktür ve
makinalı üretim dönemleri ile ilgili. Manifaktür
kapitalizmi dönemi ile ilgili bölüm şişirilmiş;
bu bölüme 10 sayfa ayrılmış ve makinalı üretim
döneminden daha öne çıkarılmış. Esasında
makinaya dayalı kapitalist üretim dönemi
(kitapta) yok. Ortadan kaybolmuş. Makinalı
üretim dönemine ayrı bir bölüm ayrılmamış,
"Sermaye ve Artı-değer " bölümünde birkaç
sayfada bu konuya değinilmiş. Marx'ın
Kapital'ini ele alalım. Kapital'de, kapitalizmin
manifaktür dönemine 28, makinalı üretim dönemine
ise 110 sayfa ayrılmış. Marx ayrıca diğer
bölümlerde de makinalı üretim döneminden epeyce
söz ediyor. Lenin gibi bir Marxist Rusya'da
Kapitalizmin Gelişmesi adlı kitabında makinalı
döneme özel bir önem vermiştir. Makina olmadan
kapitalizm olmaz. Makinalar, toplumu dönüştüren
esas devrimci güçtür. Kitapta ise makina
sistemini esas olarak nelerin oluşturduğu
gösterilmemeiş. Makina sistemi hakkında bir tek
söz söylenmiş. Bu nedenle, kapitalizmin
gelişiminin bütün resmi çarpıtılmış.
Manifaktür, zanaatkarın el emeğine dayanır.
Makina ise el emeğini bir kenara iter. Makinalı
üretim geniş-çaplı üretimdir ve makina sistemine
dayanır.
Kadrolarımızın, gençlerimizin,
halkımızın 7-10 yıllık bir eğitim aldığını göz
önünde bulundurmak zorundayız. Herşeye ilgi
duyuyorlar. Marx'ın Kapitalı'ini ve Lenin'in
eserlerini inceleyebiliyorlar. Sorunun neden
Marx ve Lenin gibi ele alınmadığını
sorabilirler. Esas eksiklik burada. Kapitalizmin
tarihini Marx ve Lenin'e göre incelemeliyiz.
Kitap taslağında makinalı üretime özel bir bölüm
ayrılmalı ve manifaktür ile ilgili bölüm
kısaltılmalı.
Kitabın ikinci ciddi
eksikliği ise ücret konusunda hiçbir tahlilin
olmamasıdır. Esas sorun açıklanmamış. Ücret
konusu, Marx'ın yaptığı gibi tekel-öncesi
kapitalizm bölümünde ele alınmış. Tekelci
kapitalizm koşullarında ücret ile ilgili hiçbir
şey yok. Marx'tan sonra oldukça uzun bir zaman
geçti oysa.
Ücret nedir? Ücret, yaşamı
sürdürmek ve biraz tasarruf için minimumu ifade
eder. Asgari yaşamın ne olduğunu, nominal ve
gercek ücretleri canlı ve ikna edici bir şekilde
göstermek gerekir. Kapitalizme karşı ücretler
temelinde mücadele ediyoruz. Çağdaş yaşamın
canlı gerçeklerini ele alalım. Para biriminin
değeri düşen Fransa'da milyonlar alıyorsunuz,
ama birşey satın alamıyorsunuz. İngilizler ise
en yüksek ücretlere ve ucuz mallara sahip
olduklarının çığırtkanlığını yapıyor. Nominal
ücretler yüksek olsa da, bırakalım tasarrufu,
asgari yaşamı bile idame etmekten uzak olduğu
gerçeğini saklıyorlar hep. İngiltere'de ekmek,
et gibi belli ürünlerin fiyatları düşük; ama
işçiler bunları çok az miktarda, karneyle
alabiliyor. Diğer ürünler ise piyasada
şişirilmiş fiyatlarla satın alınıyor. Değişik
fiyatları var. Amerikalılar, yüksek yaşam
standartları konusunda oldukça kibirliler; ama
yine kendi verilerine göre, işçilerinin üçte
ikisi asgari yaşam olanaklarından yoksun.
Kapitalistlerin bütün bu hileleri teşhir
edilmelidir. Somut gerçekler temelinde, uzun
zamandır süper karlar ve sömürgeler üzerinden
geçinen bu İngiliz işçilerine, kapitalizmde
gerçek ücretlerin düşüşünün bir aksiyom olduğunu
göstermek zorundayız.
Onlara, bizdeki iç
savaş sırasında herkesin bir milyoner olduğunu,
bu dönemde fiyatların en düşük seviyesinde
olduğunu, ekmeğin, kilosu bir rubleden
satıldığını, ama ürünlerin karne usulüyle
alındığını anlatabiliriz.
Bizde ücretlerin
hesaplanması farklıdır. Ülkedeki gerçek
ücretlerle ilgili durumu somut gerçekler
temelinde temelinde göstermek gerekir. Bu, büyük
bir devrimci ve propaganda öneme sahiptir.
Ücretler sorununu tekelci kapitalizm ile ilgili
bölümde ele almak ve günümüz koşullarında tekrar
değinmek doğru olacaktır.
Kitap taslağında
ilk birikime geniş bir bölüm ayrılmış. Bu konuya
iki sayfada birkaç kelime ile değinebilirsiniz.
Burada bellibir düşesin köylüleri nasıl
toprağından sürdüğünden bahsediliyor. Bugün
bütün bunlarla kimleri etkileyeceksiniz? Daha
önemli konular ise bırakılmış. Emperyalizm çağı
çok daha canlı örnekler sağlıyor oysa.
Kitap taslağının planına gelince. Kapitalizm ile
ilgili bölüm iki kısma ayrılmalı: A-
tekel-öncesi kapitalizm ve B- tekleci
kapitalizm.
Ekonomi politiğin amacı
konusunda ise kitaptan edindiğiniz (bilgi),
ekonomi politiğin amacını koymaktan öte ona bir
giriş niteliğinde. Ekonomi politiğin amacını
belirlemek ile onun sunulması arasında fark
vardır. Bu anlamda ikinci taslak, her ne kadar
orada da bir sunu ile karşılaşılsa da konuya
daha yakın. Burada, Marx'ın kullandığı bazı
ekonomi terimleri açıklanmış. Bu, okuyucuya,
Marx ve Lenin'in ekonomi ile ilgili
çalışmalarını anlamada yardımcı oluyor.
Ekonomi politiğin, üretim ilişkilerini tahlil
ettiği yazılmış. Fakat bu herkes açısından
anlaşılabilir değil. Ekonomi politiğin, üretim
ve değişim ilişkilerini incelediğini
söylüyorsunuz. Bu yanlıştır. Değişimi ele
alalım. İlkel toplumda değişim yoktu. Köleci
toplumda da gelişmemişti. Dolaşim terimi de
burada işe yaramıyor. Bütün bunlar sosyalizm
için de pek faydalı değil. Şöyle ifade edilmeli:
Ekonomi politik, maddi malların üretim ve
dağıtımını inceler. Bu, bütün dönemlere
uygulanabilir. Üretim, insanın doğa ile
ilişkisini oluşturur; dağıtım da üretilen
malların nereye gittiğini gösterir. Bu tamamiyle
ekonomik açıdandır.
Kitapta ekonomi
politiğin amacından ilkel topluma bir geçiş yok.
Marx Kapital'e meta ile başlar; siz neden ilkel
toplum ile başlıyorsunuz? Bu açıklanmalı. İki
açıklama yöntemi vardır: Birincisi analitik va
soyut yöntemdir. Bu yöntem, tarihsel materyali
de kullanarak genel ve soyut kavramların
açıklanması ile başlar. Bu açıklama yöntemi
(Marx Kapital'de kullanmıştır) daha hazırlıklı
insanlar içindir. Diğeri ise tarihsel yöntemdir.
Bu yöntem, farklı ekonomik sistemlerin tarihsel
gelişiminin açıklamasını yapar ve tarihsel
materyale dayanarak genel kavramları verir.
İnsanların artı-değeri anlamasını istiyorsanız,
sorunu, artı-değerin ortaya çıktığı anda
açıklayın. Tarihsel yöntem daha az hazırlıklı
insanlar için kullanılır. Daha anlaşılırdır,
çünkü okuyucuyu ustalıkla ekonomik gelişme
yasalarını anlamaya yöneltir. (Analitik ve
tarihsel yöntemin tanımını okur.)
Kitapta
Engels'in vahşilik ve barbarlık modeli
kullanılmış. Bu bir yere götürmez. Saçmadır.
Engels, eserinde, o zaman materyalizme doğru
yönelen Morgan'dan farklı düşmek istememişir. O
Engels'e kalmış birşeydir. Ama bizi ne şekilde
ilgilendiriyor? Açıklamayı Engels'e göre
yapmadığımız zaman insanlar bizim kötü
Marksistler olduğumuzu düşünecektir. Böyle şey
olmaz. Burada elimize geçen büyük bir yığındır:
taş devri, bronz devri, akrabalık sistemi,
anaerkillik, babaerkillik ve en üstte de
vahşilik ve barbarlık. Bütün bunlar ancak
okuyucunun kafasını karıştırır. Vahşilik ve
barbarlık, "medeni" insanların kullandığı hor
görme ifadeleridir.
Kitapta birçok karışık
ve gereksiz sözler ve tarihsel olarak konudan
sapma var. Okuduğum 100 sayfadan 10'unu iptal
ettim, daha da fazla edebilirdim. Bir kitapta
bir tek fazla ve gerksiz söz bile olmamalı,
açıklama tam ifade edilmelidir. Ve bölüm sonunda
ise şu maskaralıklar var: Siz emperyalistler
alçaksınız, sizde kölelik var, esir emeği var,
vb. Tüm bunlar Komsomol maskaralığına ve
afişlerine benziyor. Bunlar zaman kaybına ve
kafa karışıklığına yol açıyor. İnsanların
düşüncelerini etkilememiz lazım.
Thomas
More ve Campanella ile ilgili olarak onların
izole edilmiş olduklarını ve kitlelerle bağları
olmadığını söylüyorsunuz. Bu ancak gülmeye neden
olur. Bu alakalı mıdır? Ne yani, kitlelere yakın
olsalardı bile, bu yakınlık bize ne verecekti?
Üretici güçlerin gelişme derecesi, mülkiyet
ilişkilerinden kaynaklanan bir eşitsizlik
gerektiriyordu. Bu eşitsizliği gidermek
kesinlikle mümkün değildi. Ütopyacılar toplumsal
gelişme yasalarını bilmiyordu. Burada idealist
bir yorum var.
Kadrolarımızın, Marksist
ekonomik teorinin bilgisi ile donanması gerekir.
Öncelikle, eski kuşak Bolşevikler, teorik olarak
çok sağlamdı. Biz Kapital'i gönülden öğrendik,
özetler çıkardık, tartışmalar yürüttük ve
birbirimizin bilgisini sınadık. Biz gücümüzü
buradan aldık ve bunun bize çok yardımı oldu.
İkinci kuşak daha az hazırlıklıydı. Pratik
sorunlarla ve inşa ile meşguldüler. Marksizmi
kitapçıklardan öğrendiler.
Üçüncü kuşak ise
hicivlerle ve gazete makaleleriyle yetişiyor.
Derin bir bilgiye sahip değiller. Onlara kolay
sindirilir yiyecekler vermek gerekir. Çoğunluk,
Marx ve Lenin'i okuyarak değil alıntılarla
yetişiyor.
Eğer bu şekilde devam ederse
insanlar yakında yozlaşacaktır. Amerika'da
insanlar şunu tartışıyor: Bizim dolara
ihtiyacımız var, teoriyi ne yapacağız? Bilimi ne
yapacağız? Bizde de insanlar benzer bir şekilde
düşünebilir: "Sosyalizmi inşa ederken Kapital'e
ne ihtiyacımız var?" Bu bizim için bir tehdit
teşkil ediyor; bu bir küçülmedir, ölümdür.
Kısmen bile olsa bu duruma düşmemek için,
ekonomik bilgi seviyesini geliştirmek
zorundayız.
Bu kadar sayfaya gerek yok;
(kitap) 766 sayfaya şişirilmiş. 500 sayfadan
fazlasına gerek yok ve bunun yarısı sosyalizm
öncesi sistemlere, yarısı da sosyalizme
ayrılmalı.
Birinci taslağın yazarları,
Marx'ın Kapital'de kullandığı terminolojiyi
açıklama gereği duymamış. Marx ve Lenin'in en
çok kullandığı terimler en başta sunularak
okuyucunun Kapital'i ve Marx ve Lenin'in diğer
eserlerini anlaması sağlanmalıdır.
Teorik
sorunlar konusunda Komisyon'da hiçbir tartışma
ve kavganın olmaması kötü. Çalışmanızın tarihsel
bir önem taşıdığını unutmayın. Herkes kitabı
okuyor olacak. Sovyet iktidarı var olalı 33 yıl
oldu, ama hala ekonomi politik ile ilgili bir
kitabımız yok. Herkes bunu bekliyor.
Edebi
açıdan kitap kötü düzenlenmiş. Pekçok karmaşık
söz ve sivil ve kültürel tarihe sapma var. Bu
kültür tarihi ile ilgili bir kitap değil. Tarihi
konulara daha az sapma olmalı. Sadece teorik
önermeleri açıklayabilmek için gerektiğinde
bunlara başvurulmalı.
Marx'ın Kapital'ini
ve Lenin'in Kapitalizmin Gelişmesi kitabını alın
ve onları çalışmanıza rehber olarak kullanın.
Kitap hazır olduğunda onu kamuoyunun yargısına
sunacağız.
Bi başka gözlem. Kitap
taslağında kapitalizm sadece sanayi sektöründe
inceleniyor. Ekonomiyi bir bütün olarak ele
almak gerekir. Kapital'de Marx da esas olarak
sanayiyi ele alıyor; ama onun amacı farklıydı.
Kapitalizmi ve onun kötülüklerini teşhir etmesi
gerekiyordu. Marx bir bütün olarak ekonominin
önemini anlıyordu. Quesnay'ın Tableau
Economique'ine (Ekonomik Tablo) verdiği önem
bunu gösterir.
Toprak rantı ile ilgili
bölümde ise sadece tarımın sorunlarını
açıklamakla kendimizi sınırlamayalım.
Kapitalizmi teşhir etmekle kalmadık, onu yıktık
ve şimdi iktidardayız. Ulusal ekonomi açısından
tarımın payını ve önemini biliyoruz. Marx'ta
olduğu gibi bizim programımızda da tarıma
yeterli dikkat gösterilmiyor. Bu
düzeltilmelidir. Ekonomi yasalarını bütünlükleri
içinde incelemeliyiz. Tarım ilişkilerini
kapitalizmde ve sosyalizmde ihmal etmemeliyiz.
(L.A. Leontyev, K.V. Ostrovityanov, D.T.
Shepilov ve P.F. Yudin'in notlarına göre
düzenlenmiştir.)
30 MAYIS 1950 TARİHLİ
TARTIŞMANIN TUTANAĞI
(Saat: 19.00 - 20.00)
Tekel-öncesi kapitalizm ile ilgili metin nasıl
sunulmalı dersiniz? Bölümler halinde mi?
Ayrı bölümlere ayırma bir işe yaramayacaktır.
Bir bütün resme ihtiyacımız var. Bu nedenle tüm
bölümlerin birlikte teslim edilmesini istedim.
Onu ayrı bölümler halinde inceleyemezsiniz.
Tekl-öncesi kapitalizmi bir bütün olarak
anlatmak gerekir; ilgili ekonomik görüşlerin
değerlendirilmesini verin hemen ve önceki
ekonomi politiğe ilişkin Marx'ın yaptığı
eleştirileri sunun.
Tekel-öncesi
kapitalizmin bölümünün planına ilişkin olarak,
ilkel birikim kısmını nasıl vermeyi
düşünüyorsunuz, ayrı bir bölüm halinde mi?
(CEVAP: Hayır, kapitalizmin ortaya çıkışı
bölümüne girecek.)
Planda, "Ticari sermaye
ve ticari kar" sorununun, sanayi sermayesinin
özellikleri anlatıldıktan sonra, XIII. bölümde
açıklanması öneriliyor. Tarihsel olarak bu
yanlıştır. Ticari sermayenin tahlili daha önce
yapılmalıdır. Ben olsam, ticari sermaye
konusunu, kapitalist üretim tarzının ortaya
çıkışından önce koyardım. Ticari sermaye sanayi
sermayesinden öncedir. Ticari sermaye
manifaktürün ortaya çıkışını hızlandırmıştır.
(Not: Burada, ticari sermayenin, kapitalizmde
artı-değerin dağılımı çerçevesinde incelenmesini
ve feodalizm ile ilgili bölümde de o dönemdeki
ticari sermayenin rolünden söz edilmesini
öneriyoruz.)
O zaman başlık geçersiz olur;
öyleyse bölüm başlığını "Ticari kar" koyun;
yoksa insanlar, ticari sermayenin makinalı
üretim döneminde ortaya çıktığını söylediğinizi
sanırlar, ki bu da tarihsel olarak yanlıştır.
Grenel olarak kitapta tarihsel yöntemden
kaçınıyorsunuz. Giriş bölümünde, tanımlamanın
tarihsel yöntem kullanılarak yapılacağını
söylüyorsunuz; ama ondan kaçınıyorsunuz. Bu
kitapta tarihsel yöntem gereklidir, onsuz yapmak
mümkün değildir. Kimse ticari sermayenin neden
kapitalizmdeki makinalı üretim döneminin
incelenmesinden sonra konduğunu anlamayacaktır.
Feodalizm bölümünde kullanılan tarz da yanlış,
çocuklara birşeyler anlatan dedenin kullandığı
popüler pazar ağzı var. Bu bölümde herkes ortaya
çıkıyor - feodal çıkıyor, tüccar çıkıyor,
müşteriler çıkıyor; sahnedeki kuklalar gibi.
Kendisi için yazdığınız okuyucuyu
düşünmelisiniz. Tek tip insanları değil, 8-10
sınıf bitirmiş kişileri gözetmeniz gerekir.
Burada 'düzenleme' gibi bir kelimeyi
açıklıyorsunuz ve siz açıklamadan
anlamayacaklarını sanıyorsunuz. Yanlış bir üslup
tutturmuşsunuz. Masal anlatır gibi
konuşuyorsunuz.
Feodalizm bölümünde, kentin
kırdan tekrar ayrıldığını yazıyorsunuz. Kentin
kırdan ilk ayrılışı köleci toplum dönemindeydi
ve feodalizmde yeniden ayrıştı. Bu saçmadır.
Sanki köleci toplumla birlikte kentler de
ortadan kalktı. Kentler, köleci toplumda ortaya
çıktı. Feodalizm döneminde kentler olduğu gibi
kaldı. İlk aşamada kentlerin çok az geliştiği
doğrudur, ama daha sonra kentler güçlendi.
Kentlerin köylerden ayrılması devam etti.
Amerika'nın keşfi ve pazarların genişlemesi ile
birlikte kentlerde ticaret gelişti ve büyük
zenginlikler birikti.
Feodalizm bölümünde
Amerika'nın keşfi ile ilgili hiçbir şey
söylenmiyor. Rusyadan da çok az söz edilmiş.
Feodalizm ile başlayarak Rusya'dan daha fazla
bahsetmelisiniz. Feodalizm bölümünde, Kurtuluş
Sözleşmesi'ne kadar Rusya'daki feodalizmi
açıklamalısınız.
Feodalizm döneminde, o
dönem için çok büyük olan kentler vardı: Cenova,
Venedik, Floransa. Bu dönemde ticaret hacmi
büyük boyutlara ulaştı. Floransa antik Romayı
çok geride bırakabilirdi.
Köleci toplumda
büyük kentler ve geniş çaplı üretim oluştu. Köle
emeği ve ucuz emek varolduğu sürece, geniş çaplı
üretim ve büyük latifundialar varolabilir. Köle
emeği azalmaya başlar başlamaz latifundialar da
bölünmeye başladı. Önceki canlılık artık yoktu;
fakat kentler varolmaya ve canlı kalmaya devam
etti. Ticaret de yapılıyordu; 150 küreklik
gemiler vardı.
Bazı tarihçiler, Ortaçağın,
köleci topluma kıyasla bir küçülme dönemi
olduğu, bu dönemde hiçbir ilerleme hareketinin
olmadığı izlenimini yaratıyor. Fakat bu
yanlıştır.
Feodalizm bölümünde, feodal
toplumun temelinde ne tür bir emeğin olduğundan
bile söz etmiyorsunuz. Fakat antik dünyanın köle
emeğine, feodalizmin ise köylü emeğine
dayandığını göstermelisiniz.
Köleci
toplumdaki büyük latifundiaların parçalanmasıyla
kölelik sistemi de yıkıldı; artık köle yoktu,
ama köylü vardı. hatta kölelik sisteminde bile
köylüler vardı, ama sayıları azdı ve daima köle
olma tehdidi altındaydılar. Roma İmparatorluğu
"barbar" denen kabileler tarafından zaptedildi.
Feodalizm, iki toplum birbiriyle mücadele ettiği
zaman yükselişe geçti: Bir tarafta Roma
İmparatorluğu ve diğer tarafta da Roma'ya karşı
savaşan "barbar" kabileler. Bu sorun geçilmiş,
"barbar" kabilelerin adından bile söz edilmiyor.
Bunlar hangi kabilelerdi? Bunlar Germenler,
Slavlar, Gal kabileleri ve diğerleriydi. Roma
ele geçirildiğinde bu kabileler komün sistemine
sahipti. Bu sistem, markın temsil ettiği
Germenlerde daha güçlüydü. Tarım komünü,
Roma'nın ve ROma İmparatorluğu'nun köle
sisteminin kalıntıları ile birleşmeye başladı.
Roma İmparatorluğu büyük bir dayanıklılık
gösterdi. Önce Doğu ve Batı İmparatorlukları
olarak ikiye ayrıldı. Batı İmparatorluğu
çöktükten çok sonra bile Doğu Roma İmparatorluğu
uzun süre varolmaya devam etti.
Köylü
emeğinin feodal toplumun esas varlık temeli
olduğunu açıkça belirtmek gerekir.
Kapitalizmin kökeninin feodal sistemde yattığını
söyleriz hep. Bu doğru ve sorgulanamaz bir
gerçektir ve bunun nasıl olduğunu tarihsel
olarak göstermek gerekir. Kapitalizmin feodal
toplumdan doğduğu hissedilmiyor. Burada
Amerika'nın keşfi yok. Fakat Amerika'nın keşfi
ortaçağda, burjuva devrimler öncesinde oldu.
Hindistan'a deniz yolu arıyorlardı ve yeni bir
kıta ile karşılaştılar. Fakat önemli olan bu
değil. Asıl önemli olan, burada ticarette büyük
bir artışın olması ve pazarların büyük oranda
genişlemesidir. Böylece ilk kapitalist
imlatçiların lonca sistemini kırdığı koşullar
yaratılmış oldu. Böylece büyük bir meta talebi
ve bu talebi karşılamak üzere manifaktür sistemi
ortaya çıktı. Kapitalizmin ortaya çıkışı böyle
olmuştur. Feodal sistem bölümünde bunların
hiçbiri yok. Kitap yazmak basit bir görev
değildir. Tarihin dernlikli olarak düşünülmesi
gerekir. Feodalizm bölümünü adi yazı tarzıyla
yazmışsınız. Böyle ders vermeye alışmışsınız,
yavan. Herkes sizi dinler ama kimse eleştirmez.
Kitap,milyonlarca insan için yazılıyor; sadece
bizde değil, dünyanın her tarafında okunup
incelenecek. Amerikalılar ve Çinliler onu okuyor
olacak ve bütün ülkelerde incelenecek. Daha
nitelikli bir okuyucu kesimini akılda
tutmalısınız.
Köleci toplum ilk sınıflı
toplumdur. Kapitalizm öncesindeki en çok yer
tutan toplumdur. Sınıflı toplumun kötülükleri bu
sistemde azami sınırına ulaşmıştır. Bugün
kapitalizm sıkıntılarla yüzyüze geldiğinde köle
sahiplerinin yöntemlerini kullanıyor. Eskiden
savaşlar köle elde etmek için yapılırdı. Hitler
ise günümüzde diğer ulusları, özellikle de
Sovyetler Birliği uluslarını köleleştirmek için
bir savaş başlattı. Bu da bir insan avıydı.
Hitler her yerden köleler elde etti. Milyonlarca
yabancı işçiyi, İtalyanları, Bulgarları ve diğer
ülkelerde yaşayanları Almanya'ya taşıdı.
Köleliği canlandırmak istedi. Ama başaramadı.
Yani kapitalizm sıkıntı içindeyken, köleliğin en
ensi ve vahşi yöntemlerine başvurur.
Burjuva kitaplar, antik dönemdeki demokratik
hareketten oldukça fazla söz ediyor ve
"Pericles'in Altın Çağı"nı övüyor. Antik
dünyadaki demokrasinin köle sahipleri için bir
demokrasi olduğunu göstermek gerekir.
Gerçekten kitapta daha ciddi bağlar kurmanızı
rica ediyorum. Eğer konuyu bilmiyorsanız
kitaplardan ve diğer kaynaklardan araştırın ya
da bilen kişilere sorun. Kitap herkes tarafından
okunacak. Herkes için bir örnek olacak. Feodal
sistem ile ilgili bölümü yeniden yazın.
Feodalizmin kaynağını göstermek gerekir. Köle
sahibi elit kesim ortadan kaldırıldı ve kölelik
yıkıldı. Fakat topraklar aynı kaldı, zanatkarlar
kaldı, kolonlar ve köylü emeği kaldı. Kentler
varolmaya devam etti ve Ortaçağın sonlarına
doğru canlandılar.
Kapitalizm çağına
İngiltere ve Fransa'daki burjuva devrimleri ve
Rusya'daki köylü reformları ile başlamak
gerekir. Bunlar olduğunda kapitalizm zaten
feodalizm içinden temellerini kazanmıştı.
Feodalizm bölümüne, kapitalizmin ortaya çıkışı
ile ilgili bazı materyaller koymak daha iyi
olur.
Feodalizm döneminde devlet gücünün
rolünü ve önemini göstermek gerekir. Roma
İmparatorluğu sona erdiğinde iktidarda ve
ekonomide merkezilikten uzaklaşma yaşandı.
Feodaller birbirlerine karşi savaştı. Küçük
krallıklar ortaya çıktı. Devlet iktidarı hayali
(fictitious-fiktik) hale geldi. Herbir toprak
sahibi kendi gümrük duvarlarını kurdu. Merkezi
iktidar gerekli hale geldi. Daha sonra ulusal
pazarların ortaya çıkması temlinde ulus
devletler örgütlenmeye başladığında merkezi
iktidar gerçek bir güç kazandı. Ticaretin
gelişmesi ulusal pazarlar gerektiriyordu.
Kitapta ise ulusal pazarlardan tek kelime ile
bile söz edilmiyor. Feodaller ticareti
engelledi. Çeşitli gümrük ve vergiler yoluyla
etraflarını çitlerle çevrelediler. Bir iki
kelimeyle bile olsa buna değinmek gerekir.
Feodal sistem bize daha yakındır; daha dün
oradaydı. Bu bölümde Rusya'dan ve köylü
reformlarından, -topraklı ya da topraksız-
köylülerin nasıl kurtulduğundan söz edilmelidir.
Toprak sahipleri köylülerin kurtuluşunun
aşağıdan (tabandan) gerçekleşmesinden
korktukları için devlet bu reformları yukarıdan
yaptı. Bizde serf emeği sistemi köylü reformu
yapıldığında gerçekleşti; Fransa'da ise burjuva
devrimi zamanında oldu.
Bu bölümde
tartışılan önermeler doğrudur. Ama bunlar
değişik yerlere yayılmış durumda; bir yerde
yoğunlaşmamış ve tutarlı bir şekilde sunulmamış.
Ve esas nokta ise belirtilmemiş. Feodal sistemin
merkezi dayanağını hangi emek oluşturuyordu?
Serf sisteminin sopaya dayandığını göstermek
için İlyiç'ten (Lenin) bir alıntı yapılmış. Bu
alıntı esas içeriğinden koparılmış. Lenin,
sorunun ekonomik yönüne büyük önem vermişti.
Halkı 600-700 yıl boyunca sopa altında tutmak
mümkün değildir. Esas olan sopa değil, toprak
sahibine ait olan topraktır. Toprak esas, sopa
ise ekti. Belli bir düşüncenin hangi bağlantıda
açiklandığını düşünmeden Marx'tan ve Lenin'den
alıntılar yapıyorsunuz.
Ekonomik düşünceler
hakkında sokucu olmayın. Bu düşünceleri
öğrenerek okuyucu, dönem ile ilgili daha somut
bir açıklama elde edecektir. Merkantilizm ve
Colbert'ten bahsetmelisiniz. Colbert ülke içinde
gümrük duvarlarını yıktı; ama ülkede imalat ve
sermayenin gelişimini hızlandırmak için devletin
etrafını yüksek gümrük duvarları ile çevreledi.
Merkantilizm burjuva devrimi öncesinde vardı.
Antik Roma ve Yunanistan'daki demokratik
hareketle ilgili bazı düşüncelerim var ve bu
konuyla ilgili bir sayfa yazdım size. Kölelik
bölümünde, Antik Roma ve Yunanistan'daki
demokratik hareket ile ilgili burjuva teorilere
eleştiri getirmemiştiniz. Sadece burjuva
yazınında değil, bizdeki bazı kitaplarda da bu
hareketten övgüyle söz ediliyor. Fransız
ihtilalcileri Gracchi adına yemin ederlerdi.
ßir kere işi üzerinize aldığınızda, tarihsel
yöntemi kullanarak açıklama yapmak gerekir.
Pazar propagandası ya da popüler dil tarzına
kapılmamalı, yoksa bir dede masal anlatıyormuş
gibi olur.
Yazdıklarınıza göre, kent kırdan
ikinci bir defa daha ayrıldı. Bu ayrılık zaten
vardı ve varolmaya devam etti; tekrar ayrılması
için bir sebep yok. Köle sistemindeki eski kent
kırdan ayrılmamıştı. Kentin ayrılması Ortaçağın
sonlarına doğru gelişti. Venedik ve Floransa
gibi kentleri hatırlamak yeterli olacaktır.
Örtaçağdaki tüccar oncalarını hatırlayın. Nasıl
ticaret yapıyorlardı, ne gemileri vardı! Ticari
sermaye büyük bir rol oynadı. Krallar büyük
tüccarlara bağlı kaldılar.
Venedik
Konstantinopol'ü ele geçirdi. Asker kiraladı ve
orayı zaptetti. Ticaretin sınırları büyük ölçüde
genişledi. Feodalizm döneminde güçlü bir tüccar
sınıfı oluştu. Bunlar yüksek kazançlar elde
ediyordu. Antik dönemdeki en büyük iki tüccardan
biri adını hatırlamadığım bir Hititli, diğeri de
Hiram adlı bir Fenikeliydi. Çok paraları vardı
ve devlete bile borç veriyorlardı. Ama
Fuggers'lerle kıyaslandığında bunlar hiçbir
şeydi.
(SORU: Önerinizle ilgili olarak,
meta sorununun taslakta olduğu gibi feodalizm
bölümünde kısmen kapsanıp kapsanmayacağı açık
değil.)
Feodalizm bölümünde metadan söz
etmek elbette daha iyi olur. Fakat bir bütün
olarak meta sorununun kendi bütünlüğü içinde
kapitalizm bölümünde konması gerekir. Tarihsel
yöntemi izleme konusunda anlaştık değil mi?
Marx başka bir yöntem izledi. Kapitalizmin
ekonomik hücresi olarak metadan başladı, onu
inceledi ve her tarafını evirip çevirdi. Ama siz
meta sorununu belli bölümlerde verin ve
kapitlaizm böümünde de özetleyin. Bu özümsemeyi
kolaylaştırır. Meta teorisini, ilgili bir konu
ortaya çıktığı anda farklı unsurlar halinde
vermek gerekir.
(SORU: Tekel öncesi
kapitalizm döneminin ekonomik düşüncelerini
kaydedeceğimiz için, Lenin'in eserlerinin
açıklamasını ne yapacağız; onları nereye
koyacağız?)
Tekel öncesi kapitalizm
bölümünde, Lenin'in emperyalizm üzerine olan
çalışmasına, ya da daha kesin bir ifadeyle
Troçki'ye karşi yazdığı Avrupa Birleşik
Devletleri Sloganı Üzerine adlı makalesinin
basımına kadarki eserleri açıklanmalı. Burada,
değişik ülkeler yavaş yavaş diğerlerinin
seviyesine gelip, başkaları tarafından henüz
işgal edilmemiş olan toprakları işgal ederken,
serbest kapitalizm diye adlandırılan dönemin
çalışmaları açıklanmalı. Sonra yeni bir dönem
başladı, tekelci kapitalizm dönemi. Yani
Lenin'in eserlerinin açıklanması iki bölüm
halinde yapılmalı.
Tekel öncesi dönemdeki
kapitalist ideoloji, tekelci dönemdekinden
tamamiyle farklıdır. Tekel öncesi dönemde
burjuvazi tüm araçlarıyla feodalizmi kötüleyip,
özgürlükten söz edip liberalizmi yüceltiyordu.
Kapitalizmin ideologlarının liberalizmin bütün
kalıntılarını atıp eski çağların en gerici
görüşlerini özenle seçip topladığı emperyalizm
döneminde ise durum tamamiyle farklıdır. Şimdi
bütünüyle farklı bir ideoloji vardır.
(SORU: Benzer bir sorunla karşılaştık: tekel
öncesi kapitalizm bölümünde, emperyalizm
bölümünde tekrar söz etmediğimiz toprak rantı
gibi birçok olguyu açıklıyoruz. Burada çağdaş
kapitalizme ilişkin somut veriler verbilir
miyiz?)
Elbette verbilirsiniz. Nihayetinde
emperyalizm de kapitalizmdir.
(SORU:
Makinalı üretim dönemi ile ilgili bölümde,
Marx'ın yaptığı gibi konuyu buhar gücüyle
işleyen makinalarla sınırlayalım mı, yoksa daha
sonraki gelişmeleri de ele alalım mı -içten
yanmalı ve elektrikli motorlar gibi, ki
bunlarsız makina sistemi diye birşey olmaz?)
Kesinlikle makinalar sisteminden de söz
edilmeli. Nihayetinde Marx 1860'larda yazdı ve o
zamandan beri teknoloji çok gelişti.
Feodalizm ile ilgili bölümü 15-20 sayfa kadar
daha genişletmeniz gerekecek.
(SORU: İki
bölüm yapmayalım mı? 1) Feodal üretim tarzının
temel özellilkleri, 2) Feodal üretim tarzının
düşüşü.)
Nasıl gerekiyorsa siz karar verin
buna. Feodalizm bölümünün, kölelik bölümü
yazılırken kullanılan model ile hemen hemen aynı
olacak şekilde değiştirilmesi gerekiyor.
Feodalizm bölümünde "barbar" kabilelerin
ekonomik sistemlerine değinmek gerekir. Barbar
denilen kabileler ile köle sahibi Roma
karşılaştığında neler olduğu gösterilmeli.
Başlangıçta serflik yoktu, daha sonra
gerçekleşti. Serflik ilişkilerinin nasıl ortaya
çıktığını göstermek gerekir. Belki, erken ve geç
şeklinde feodalizmi iki bölüme ayırmak lazım.
Manifaktürden fazla söz etmeye gerek yok,
kapitalizmin en ilginç dönemi değil bu. Bu
dönemde teknoloji eskidir, aslında şişirilmiş el
sanatlarından başka birşey değildir. Makinalarla
yeni bir nitelik ilan edilmiştir. Manifaktür
dönemi kesilebilir, kendinizi kaptırmayın.
Makina dönemi herşeyi değiştirdi.
Tekel
öncesi kapitalizmi yazmak için bir ay yeterli
olmaz. Sanırım kitabın yazılışı bütün yıl
sürecek. Hatta bazı bölümler gelecek yıla
sarkabilir. Bu ciddi bir konudur.
Kitapta
bütün Komisyon üyelerinin adlarını ve "SBKP(B)
MK tarafından onaylanmıştır" ibaresini basmak
gerektiğini düşünüyoruz.
(I.D. Laptev, L.A.
Leontyev, K.V. Ostrovityanov, A.I. Pashkov, D.T.
Shepilov ve P.F. Yudin'in notlarına göre
düzenlenmiştir.)
Parantez içindeki sözler
Komisyon üyelerine aittir.
J.V.
Stalin'in Ekonomistlerle Görüþme Tutanaði
ONCEKI
J.V. Stalin'in Ekonomistlerle Görüþme Tutanaði
DEVAMI