17 Ocak
Troçki’nin işlediği üçüncü hata, tekrar tekrar
çıkışlarında “aygıtçılara” karşı mücadele şiarını atarak Parti aygıtı ile
Partiyi karşı karşıya koymasıdır. Bolşevizm, Partinin Parti aygıtına karşı
çıkarılmasına izin vermez. Parti aygıtımız gerçekte nelerden oluşmaktadır?
Parti aygıtı – bu MK’dir, bölge komiteleridir, il komiteleridir, ilçe
komiteleridir. Bunlar Partiye tabi midir? Elbette ki tabidir, çünkü bunların
yüzde doksanı Parti tarafından seçilir. İl komitelerinin atama yoluyla
oluştuğunu iddia edenler haksızdır. Bunlar haksızdır. Yoldaşlar, ilçe
komiteleri ve MK gibi, bizde il komitelerinin de seçildiğini biliyorsunuz.
Bunlar Partiye tabidir. Ama bir kez seçildikten sonra, çalışmayı yönetmek
zorundadırlar—söz konusu olan budur. MK bir kez kongre tarafından
seçildikten sonra, il komitesi bir kez il konferansı tarafından seçildikten
sonra, MK ve il komitelerinin çalışmaları yönetmedikleri bir Parti çalışması
düşünülebilir mi? Bu olmaksızın bizde bir Parti çalışması kesinlikle
düşünülemez. Bu kesinlikle Parti çalışması olarak yönetilmesi ilkesini
yadsıyan düşüncesizce anarşist-menşevist bir görüştür. Menşeviklerle elbette
ki aynı kefeye koymak istemediğim Troçki, korkarım ki, Parti aygıtını
Partinin karşısına koymakla, Partimizdeki bazı deneyimsiz unsurların
anarşist-menşevist dağınıklık ve örgütsel gevşeme bakış açısına gelmesine
vesile olmaktadır. Korkarım ki, Troçki’nin bu hatası Partinin deneyimsiz
üyeleri için, tüm Parti aygıtımız için – o olmaksızın Partinin
düşünülemeyeceği Parti aygıtı için – bir tehlike demektir.
Troçki’nin işlediği dördüncü hata, gençliği
Partimizin kadrolarının karşısına koyması, kadrolarımızın yozlaştığı
şeklindeki temelsiz suçlamayı yükseltmesidir. Troçki Partimizi Almanya’daki
sosyal-demokratların partisi ile aynı kefeye koymuştur, Marx’ın bazı
öğrencilerinin, eski sosyal-demokratların nasıl yozlaştığını gösteren
örneklere atıfta bulunmuş ve bundan Parti kadrolarımızın aynı yozlaşma
tehlikesiyle karşı karşıya bulunduğu sonucunu çıkarmıştır. Daha düne kadar
oportünistlerle ve Menşeviklerle birlikte Bolşevizme karşı mücadele eden bir
MK üyesinin, bugün Sovyet iktidarının yedinci yılında, Menşevizme ve
oportünizme karşı mücadele içinde ortaya çıkan, büyüyen ve güçlenen
Partimizin, bu kadroların yozlaşmayla karşı karşıya olduğunu iddia etmeye-
bir varsayım biçiminde bile olsa da- çalışmasına aslında gülünmesi gerekir.
Söylediğim gibi, aslında böyle bir çaba hakkında gülünmesi gerekir. Ama bu
alışılagelmiş (normal –ÇN) zamanlarda değil, bilakis bir tartışma döneminde
ortaya atıldığından; ve yozlaşabilecek olan kadrolar ile, böylesi bir
tehlikeden sözümona özgür ya da neredeyse özgür olduğu söylenen gençlik
belli bir şekilde karşı karşıya konulduğundan, özü itibarıyla gülünç ve
ciddiye alınamayacak olan bu varsayım belli bir pratik önem kazanabilir ve
daha şimdiden kazanmıştır. Bu yüzden, bu sorunu incelememiz gerektiğini
düşünüyorum.
...
Troçki, gruplaşmaların Merkez Komitesinin
bürokratik rejimi dolayısıyla oluştuğunu, bürokratik bir rejim olmasa,
gruplaşmaların da olmayacağını iddia ediyor. Bu sorunun Marksist olmayan bir
şekilde konmasıdır, yoldaşlar. Bizde gruplar ortaya çıkıyor ve çıkacaktır,
çünkü ülkemizde en çeşitli iktisadi biçimler, sosyalizmin tohum
biçimlerinden, ortaçağın iktisadi biçimlerine kadar hepsi vardır. Bu
birincisi. Ayrıca YEP’e, yani kapitalizme, özel sermayenin yeniden
canlanmasına ve buna uygun düşen fikirlerin yeniden canlanmasına – ki bu
fikirler partiye de giriyor- izin verdik. Bu ikincisi. Ve üçüncüsü, çünkü
Partimiz üç bileşenden oluşmaktadır: Partide işçiler, köylüler ve aydınlar
vardır. Soruna Marksist bir şekilde yaklaşıldığında, Partide gruplaşmaların
ortaya çıkması için belli unsurların bulunmasının nedenleri bunlardır, ki bu
unsurları bazen ameliyat önlemleriyle uzaklaştırmak, bazen de tartışma
yoluyla ideolojik olarak etkileyerek ortadan kaldırmamız gereklidir.