Tasfiyeciliğin Tasfiyesi
Bu sayısıyla birlikte yayınlanan özel ekte, okurlar, bolşevik konferansı
hakkında bir yazıyla, o konferansta kabul edilen kararların metnini
bulacaklardır.* [*Bunların bazıları bu kitaba alınmıştır. Bkz: s, 32-38. Ed] Bu
yazıda ise, o konferansın önemini ve konferansta bolşevikler arasından küçük bir
grubun ayrılışını, hem kendi kanadımız, hem tüm RSDİP açısından değerlendirmek
istiyoruz.
Son iki yıllık dönem, aşağıyukarı 3 Haziran 1907 darbesinden bu yana geçen süre,
bir temelli değişiklikler dönemi, Rus devriminin tarihinde ve Rusyadaki işçi
sınıfı hareketiyle Rus Sosyal-Demokrat İşçi Partisinin gelişmesinde bir ciddi
bunalım dönemi oldu. RSDİPnin 1908 Aralık ayında yapılan, bütün Rusyanın
temsil edildiği konferansı, günün siyasal durumunu, devrimci hareketin
koşullarıyla görünümünü ve bugün için işçi sınıfı partisine düşen ödevleri
gözden geçirdi. Konferansın kabul ettiği kararlar, parti için sürekli bir
varlık kaynağıdır. Bu kararlan her ne pahasına olursa olsun eleştirmenin
yollarını aramış olan menşevik oportünistler ise, eleştirilerinin ilk bakışta
göze çarpıveren nafileliğini göstermekten başka bir şey kazanmamışlardır.
Sözkonusu eleştiriler, kararlarda ortaya konan çözüm yollarına seçenek
olabilecek akıllı, tam ve sistemli çözümler getirmiyordu.
Dahası var. Konferans, her iki kanatta menşevikler ve bolşevikler kanadında
yeni ideolojik gruplaşmaların varlığını ortaya koyarak partimizin yaşamında
önemli bir rol oynadı. Gerek devrim öncesinde, gerek devrim sırasında bu
kanatlar arasındaki savaşım, partinin tüm tarihini yapmıştır demek, hiç de
abartma sayılmamalı. Bu nedenle yeni ideolojik gruplaşmalar, partimizin
yaşamında çok büyük önem taşıyan bir olaydır. Bütün sosyal-demokratlar, bu yeni
durumun ortaya koyduğu yeni sorunlarda akıllıca bir tutum takınmak
istiyorlarsa, bu olayın getirdiği dersleri yakından incelemeli, öğrenmeli,
özümlemelidirler.
Bu yeni ideolojik gruplaşmaları, kısaca, partinin her iki aşırı ucunda
tasfiyeciliğin ortaya çıkması ve onlara karşı savaşım verilmesi diye
tanımlayabiliriz. Menşevikler arasındaki tasfiyecilik eğilimi 1908 Aralık ayına
gelindiğinde zaten çok belirgin bir durumdaydı, ancak o sıralarda tasfiyeciliğe
karşı savaş, hemen hemen özellikle başkaları tarafından (bolşevikler,
bundcuların bir kanadını oluşturan Polonyalı ve Letonyalı sosyal-demokratlar)
yönetiliyordu. Tasfiyeciliğe karşı koyan parti yanlısı menşevikler, ö sıralarda
henüz ortaya çıkmaya pek başlamamışlardı, eleştirilerinde açık ve birleşmiş
değillerdi. Bolşevikler arasındaysa, her iki hizip, yani otzovizme kesinlikle
karşı duran ve konferans kararlarında kendi görüşlerinin benimsenmesini
sağlayan gerçek, Ortodoks bolşeviklerin ezici çoğunluğu ile görüşlerim ayrı bir
hizip olarak ortaya koyan ve Ortodoks bolşeviklerle kendileri arasında
yalpalayan ültimatomculardan[33] sık sık destek gören otzovist azınlık, işte bu
iki topluluk kendilerini açıkça ortaya koymuşlar, ayrılıklarını açıkça
göstermişlerdi. Otzovistlerin (ve otzovist görüşünde birleştikleri için
ültimatomcuların) içyüzleri ortaya dökülmüş menşeviklerin yeni tür tasfiyeciler
olduğu, Proletaride (özellikle 39, 42 ve 44. sayılara bakınız) birçok kez
belirtildi, gösterildi. Demek ki, menşevikler arasında ezici çoğunluk
tasfiyeciydi, parti yanlısı kişilerin onlara karşı çıkması ve savaşımı, henüz
belirginleşmemişti; buna karşılık bolşevikler arasında inancı sağlam öğeler tam
anlamıyla egemendi ve açıktan açığa davranan bir otzovist azınlık vardı.
RSDİPnin bütün Rusyanın temsil edildiği Aralık konferansında parti içinde
durum işte buydu.
Peki nedir bu tasfiyecilik? Tasfiyeciliği ortaya çıkaran şey nedir? Otzovistler
(ve daha sonra üzerinde duracağımız tanrı-kuruculuk[34] yandaşları) niçin
tasfiyecidirler, içyüzleri anlaşılmış menşeviklerdir? Tek sözcükle,
partimizdeki yeni ideolojik gruplaşmanın toplumsal anlamı ve içeriği nedir?
Sözcüğün dar anlamıyla tasfiyecilik, menşeviklerin güttüğü tasfiyecilik, genel
olarak sosyalist proletaryanın verdiği devrimci sınıf savaşımının ideolojik
yönden yadsınması, özel olarak da burjuva demokratik devrimimizde proletaryanın
egemenliğinin kabul edilmemesidir. Bu yadsıma, kuşkusuz, değişik biçimler
almıştır, ancak az ya da çok bilinçlidir, keskindir, kararlıdır. Örnek olarak,
Çerevaninle Potresovu gösterebiliriz. Birincisi, proletaryanın devrimdeki
rolünü öyle bir biçimde değerlendirdi ki, Golos Sotsiyal-Demokratanın tüm
yazıkurulu, hatta ve hatta yazıkurulunun bölünüşünden önce (yani her ikisi,
Plehanov ve Martov-Dan-Akselrod-Martinov) çok çirkin bir biçimde de olsa,
Çerevanini kendi başına bırakıvermek zorunda kaldı. Yazıkurulu, açıklamasını
Golos Sotsiyal-Demokratada yayınlayarak Rus okurlara duyurma yolunu
seçmeksizin, bu kararlı tasfiyeciyi boşadığını Vorwärtsda Almanlara duyurdu.
Potresova gelince, Yirminci Yüzyılın Başında Rusyada Toplumsal Harekete[35]
yazdığı yazıda o, Rus devriminde proletaryanın egemenliği fikrini öylesine
başarıyla tasfiye etti ki, Plehanov tasfiyeci yazıkurulundan ayrıldı.
Örgüt açısından ise tasfiyecilik, yasadışı bir sosyal-demokrat partinin
gerekirliğini yadsımak ve bunun sonucu olarak Rus Sosyal-Demokrat İşçi
Partisinden vazgeçmek, onun saflarından ayrılmaktır. Bu açıdan tasfiyecilik
demek, yasal basının sütunlarında, yasal işçi örgütlerinde, işçi birlikleriyle
kooperatif ortaklıklarda, işçi sınıfı temsilcilerinin katıldığı kongrelerde vb.,
partiye karşı savaşmak demektir.
Son iki yıl içinde Rusyada bütün parti örgütleri menşevik tasfiyeciliğin
kaynaştığı yer haline gelmiştir. Merkez yönetim kurulundaki menşevik üyelerin,
parti merkez yönetim kurulunu yıkma ve bu kurumun çalışmasını durdurma
çabalarına daha önce (Proletari, n° 42, RSDİPnin 1908 Aralık Bütün-Rusya
Konferansı adlı broşürle yeni basım), tasfiyeciliğin özellikle göze çarpıcı
örneklerinden biri olarak, esasen değinmiştik. Rusyadaki yasadışı menşevik
örgütlerin, hemen hemen tümden çöktüğü, son parti konferansındaki Kafkasya
Temsilcilerinin tümüyle yurtdışında yaşayan kişilerden oluşmasından da
bellidir. Golos Sotsiyal-Demokratanın yazıkurulu ise, parti merkez yönetim
kurulu tarafından (1908 başlarında), Rusyada eylemde olan herhangi bir örgütle
hiçbir biçimde bağlantılı olmaksızın ayrı bir edebi topluluk olarak tanınmıştır.
Menşevikler, tasfiyeciliğin tüm bu belirtilerinin sonuçlarını düşünmüyorlar.
Durumu ya gizliyorlar ya da durumdan şaşkına dönmüşlerdir, bellibaşlı
gerçeklerin anlamını kavrayamıyorlar, ayrıntılara gömülmüşlerdir, hayallerle ve
kişiliklerle uğraşıyorlar, genel sonuçlar çıkarmaktan, ne olup bittiğim kavrama
olanağından yoksundurlar.
Bunun anlamı şudur: Burjuva devrimi döneminde, işçilerin partisinin oportünist
kanadı, bunalım zamanlarında, dağılma ve çökme günlerinde, ya tümden tasfiyeci
olmaya ya da tasfiyecinin tutsaklığına mahkûmdur. Burjuva devrimi döneminde,
proletaryanın partisi, küçük-burjuva Abbas yolculardan (Almanların Mitläufer
dediği kişiler) oluşan bir yandaşlar topluluğundan kaçınamaz. Proletarya
teorisiyle taktiklerini özümlemekte ve çöküntü zamanlarında kendi teori ve
taktiklerini sürdürmekte en az yetenekli olan ve oportünizmi aşırıya götürmesi
çok olası kişiler, bunlardır. Çözülme başladığı zaman, menşevik aydınlar,
menşevik yazarlar yığını, gerçekte, birer liberal olup çıkmışlardır. Aydınlar
takımı (intelligentsia) partiden kopup uzaklaşmıştır. Bunun sonucu olarak
çözülme, menşevik örgütlerde çok daha tamdır. Proletaryaya, proletaryanın sınıf
savaşımına, devrimci proletarya teorisine özden bir yakınlık duyan menşevikler
(durumdaki herhangi bir değişikliği ve karmaşık tarihsel süreç içindeki hiçbir
dönüşümü kaçırmama çabasında olduklarını öne sürerek devrimdeki
oportünizmlerini haklı gören bu tür menşevikler her zaman varolmuştur)
kendilerini bir kez daha azınlıkta, menşevikler arasında azınlıkta
bulmuşlardır. Üstelik, tasfiyecilerle savaşma gibi bir kararlılık içinde de
değildiler. Kaldı ki, böyle bir savaşa girselerdi dahi başaracak güçten
yoksunlardı. Ancak oportünist Abbas yolcular, liberalizm yolunda daha da
ilerilere gitmekteler. Potresov Plehanovu, Çerevanin Golos
Sotsiyal-Demokratayı, menşevik aydınlar Moskova menşevik işçilerim vb., vb.,
çileden çıkartmakta. Parti yanlısı menşeviklerle, menşevikler arasındaki
gerçek marksist inanca bağlı olanlar kopmaya başlıyorlar ve işin mantığı
gereği, parti yanlısı oluyorlar, bolşeviklere yakın geliyorlar. Bu durumu
kavramak, her yerde, tasfiyecileri parti yanlısı menşeviklerden her biçimde
ayırmak, bu ikincilerle yakın ilişki kurmak ödevimizdir. Ancak bunu, ilke
ayrılıklarının üstünü külleyerek değil, ama gerçekten birleşik bir işçi
partisini geliştirerek; ortak çabanın, ortak girişimin, ortak savaşımın önüne,
içindeki fikir ayrılıklarının dikilmeyeceği böyle bir işçi partisini
geliştirerek yapmalıyız.
Ama proletaryanın küçük-burjuva Abbas yolcuları, sadece menşevik kanada mı
özgü? Hayır. Proletarinin 39. sayısında esasen belirtmiş olduğumuz gibi,
bunlar bolşevikler arasında da bulunmaktadır. Direnen otzovistlerin tüm
kanıtlan ve yeni taktikleri haklı gösterme girişimlerinin tüm niteliği, buna
tanıktır. İşin doğası gereği, bir kitlesel işçi partisinin hiçbir büyücek
kanadı, burjuva devrimi döneminde, saflarına, değişik eğilimlerden şu ya da bu
kadar Abbas yolcu almaktan sakınamaz. Burjuva devrimini tamamlamış ve hayli
gelişmiş kapitalist ülkelerde bile bundan kaçınılamaz. Çünkü proletarya, her
zaman, küçük-burjuvazinin çok değişik katlarıyla ilişki içindedir ve proletarya
sürekli olarak onlarla tamamlanmaktadır. Eğer proletaryanın partisi, bu yabancı
öğeleri tam olarak emebilirse, onların denetimine girmez, ama onları denetimi
altına alabilirse ve bu öğelerin bazısının gerçekten yabancı öğeler olduğunu
tam zamanında görüp, belli koşullarda kendim onlardan ayırabilirse, o zaman, bu
ilişkilerde olağan olmayan dehşet verici bir şey yoktur. Bu açıdan RSDİPnin iki
kanadı arasındaki fark şudur: menşevikler tasfiyecilere (yani Abbas
yolculara) köle olmuşlardır. Bunun kanıtı menşevikler arasında bulunabilir. Bu
kanıtlan Rusyada, Moskovalı yandaşları, Rusya dışında ise, Plehanovun
Potresovla Golos Sotsiyal-Demokratayı reddedişi sağlamıştır. Bolşeviklere
gelince, onlar arasındaki tasfiyeci öğelerin otzovistlerle tanrı-kur
yandaşlarının başlangıçtan bu yana küçük bir azınlık olduğu, daha başlangıçtan
zararsız hale getirildiği ve sonunda da bir kenara atıldığı tanıtlanmıştır.
Otzovizmin, içyüzü açığa çıkmış menşeviklikten başka bir şey olmadığına, hafifçe
farklı türden olsa bile otzovizmin de kaçınılmaz olarak tasfiyeciliğe
yolaçtığına kuşku yoktur. Doğaldır ki, bu, bir kişiler ya da belli topluluklar
davası değildir, otzovizm bir ruh hali olmaktan çıkıp ayrı bir eğilim haline
dönüşmenin yollarını aradığı ölçüde, nesnel genel bir davadır. Bolşevikler,
amaçlarının, sosyalizmde yeni bir yön yaratmak olmadığını, ama uluslararası
devrimci gerçek marksist sosyal-demokrasinin temel ilkelerini bizim
devrimimizin yeni koşullarına uygulama olduğunu daha devrimden önce oldukça
kesinlikle ilan etmişlerdir. İkincisi, bolşevikler, kendilerine düşen görev
ağır, yavaş, yavan ve usanç verici bir ömür törpüsü olsa bile, eğer tarih,
savaşımın başlamasından ve devrimci eylem için her türlü olanağın
tüketilmesinden sonra, bizi otokratik bir anayasanın dolambaçlı yolu boyunca
ağıraksak yürümekle suçlasa dahi, o görevi yerine getirecek olduğumuzu
belirtmişizdir. En az dikkatli okurlar bile bu açıklamaları 1905′in
sosyal-demokrat yazınında bulmakta güçlük çekmeyeceklerdir. Bu ifadeler
partinin tüm bolşevik kanadının onursal yükümlülükleri olarak, düşünülüp
taşınılarak seçilmiş bir yol olarak engin bir önem taşımaktadırlar. Proletaryaya
karşı omuzlanılan bu yükümlülüğü yerine getirmek için, sosyal-demokrasiye
özgürlük günlerinin yakınlaştırdığı kişileri (hatta özgürlük günlerinin
sosyal-demokratı diye bir tip bile çıkmıştı ortaya) sosyal-demokrasiye
sloganlarımızın şiddetinin, devrimci ruhunun ve canlılığının yakınlaştırdığı,
devrimci tatillerde dövüşecek kadar savaşkan (militant) olduğu halde,
karşıdevrimin sultası altında işgününün savaşımını yerecek dayanıklılığı
gösteremeyen kişileri sabırla ele almak ve eğitmek zorunluydu. Bu öğelerin
bazısı adım adım proleter eylemlerin içine çekildi ve marksist dünya görüşünü
özümledi. Anlamlarını kavramaksızın sadece birkaç slogan ezberlemiş olan
bazıları ise, ancak eski sözleri yineliyebiliyorlardı, devrimci sosyal-demokrat
taktiklere ilişkin eski ilkeleri, değişen koşullara uyarlama gücünde değildiler.
Yazgıları, üçüncü Dumayı boykot etmek isteyenlerin geçirdiği aşamalarla adeta
bir çizit (grafic) gibi belirlendi. 1907 Haziranında bolşevikler arasında
çoğunluktaydılar. Ama Proletari sürekli olarak boykota karşı savaştı. Olaylar
bu siyasetin doğruluğunu ortaya koydu, gerçekten de bir yıl sonra otzovistler,
boykotçuluğun kalesi olan Moskova örgütünde bolşevikler arasında azınlığa
düştüler (1908 yazında 18 oya karşılık 14 oy). Bir yıl sonra, otzovizmin
yanılgısı daha açıkça ve üstüste ortaya çıktığı zaman, bolşevik kanat son
bolşevik konferansının önemi de buradadır otzovizmi ve onun zayıf ucu olan
ültimatomculuğu, tasfiyeciliğin bu kendine özgü biçimini kesinlikle tasfiye
etti.
Bu durumda, hiç kimsenin bizi yeni bir bölünmeye yolaçmakla suçlamasına izin
vermeyelim. Konferansımız hakkındaki yazıda, amaçlarımızı ve davranışımızı
ayrıntılarıyla açıklıyoruz. Karşıt yoldaşları ikna edebilmek için, denemedik
yol bırakmadık, elden gelen her şeyi yaptık. Onsekiz ayı aşkın bir süreden beri
bu sorunla uğraşıyorduk. Ama bir kanat olarak, yani partide, benzer düşünceler
taşıyan kişilerin birliği olarak, temel sorunlarda oybirliğiyle hareket etmek
zorundayız, başka türlü yapamayız. Bir kanattan ayrılmak, partiden ayrılmakla
bir değildir. Bizim kanadımızdan ayrılmış olan kişiler, hiçbir biçimde parti
içinde çalışma olasılığını yitiriyor değiller. Onlar ya serbest kalacaklar,
yani herhangi bir kanadın dışında olacaklar ve parti çalışmalarının genel
havası onları içeriye çekecektir, ya da yeni bir grup kurmaya çalışacaklardır.
Eğer kendi özel fikir ve taktiklerini geliştirmek ve savunmak istiyorlarsa,
böyle yapmak, yani grup kurmak yasal haklarıdır. Bu durumda tüm parti,
ideolojik anlamını yukarda belirtmeye çalıştığımız bu eğilimlerin pratikteki
ifadesini çok kısa süre içinde görecektir.
Partiye bolşevikler önderlik etmek zorundadır. Bunu yapabilmek için bolşevikler
yollarını bilmelidirler, kararsızlığa son vermelidirler, sağa-sola
yalpalayanları ikna etmek için zaman israf etmeyi ve kendi saflarındaki
muhaliflerle kavgayı bir yana bırakmalıdırlar. Otzovizm ve onun zayıf ucu olan
ültimatomculuk, bugünkü koşulların devrimci sosyal-demokratlardan istediği
çalışmayı gerçekleştirebilecek yetenekte değildirler. Devrim sırasında
Fransızca konuşmayı, yani yığınların doğrudan doğruya girişecekleri savaşımın
gücünü artırmak ve çapını genişletmek üzere heyecan verici birçok slogan
yaratmayı, bu sloganları harekete sokmayı öğrendik. Şimdi bu durgunluk,
gericilik ve çözülme günlerinde Almanca konuşmayı, yani yavaş (işler
canlanıncaya kadar yapacak başka bir şey yok), sistemli ve düzenli çalışmayı,
adım adım ilerlemeyi, santim santim kazanmayı öğrenmeliyiz. Her kim bu
çalışmayı sıkıcı bulur, her kim yolun bu dönemecinde şu ikinci aşamada
sosyal-demokratik taktiklerin devrimci ilkelerini koruma ve geliştirme gereğini
anlamazsa, marksist adım boşyere almıştır.
Partimiz, tasfiyeciliği kesinlikle tasfiye etmedikçe ilerleme sağlayamaz.
Tasfiyecilik de sadece menşeviklerin ve onların oportünist taktiklerinin
doğrudan tasfiyeciliği demek değildir. Bunun içine, içyüzü ortaya dökülmüş
menşeviklik de girer. Bunun içine, partiyi ilk ağızdaki görevini yerine
getirmekten, bugünün eşi bulunmaz bütün özellikleri bu görevde yatmaktadır
yani Duma kürsüsünden yararlanma ve bütün yarı-yasal ya da yasal işçi sınıfı
örgütlerini işe yarar duruma sokma görevini yapmaktan alıkoyan otzovizm ile
ültimatomculuk da girer. Aynı şey, marksizmin ilkeleriyle temelli olarak
çatışan tanrı-kur ve tanrı-kur eğiliminin savunusu için de doğrudur.
Bolşeviklere düşen parti ödevlerinin kavranamaması için de aynı şey
söylenebilir. Bu ödev, 1906 ve 1907′de, bir organ olarak parti çoğunluğunun
desteğine sahip olamayan menşevik merkez yönetim kurulunun (o sıralarda su
katılmamış menşevik olan merkez yönetim kuruluna sadece Polonyalılarla
Letonyalılar değil, bundcular bile karşıydı) devrilmesi ödeviydi. Bolşeviklerin
şimdiki ödevi, parti yanlısı öğeleri eğitmek, onları bir örgüt içinde
birleştirmek, gerçekten güçlü ve birleşik bir proletarya partisi
geliştirmektir. Bolşevikler 1903-1905 ve 1906-1907 arasında parti-karşıtı
olanlarla yaptıkları amansız savaşım sonunda parti yanlısı anlayış için ortamı
hazırladılar. Şimdi bolşevikler, parti-içi savaşımda kazandıkları işe yarar alam
kullanarak, kendi kanatlarından bir parti çıkarmak zorundalar.
RSDİPnin bir bütün olarak genel durumu ve bugünün siyasal gerekleri
çerçevesinde partide bizim kanadımıza düşen ödevler bunlardır. Bu amaçlar, son
bolşevik konferansında birkez daha ortaya konmuş, ayrıntıları geliştirilip
belirtilmiştir. Yeni bir savaşım için saflar yeniden düzenlenmiştir. Değişen
koşullar dikkate alınmıştır. Yol seçilmiştir. Bu yolda yürüyelim. Rusyanın
devrimci Sosyal-Demokrat İşçi Partisi, çok çabucak öyle bir güç haline
gelecektir ki, hiçbir gericilik onu sarsamayacaktır. Bu kuvvet, devrimimizin
gelecek raundunda, halkın bütün savaşan sınıflarının başında yer alacaktır.*
Proletari, n° 46
11 (24) Temmuz 1909
* Bu yakınlarda Golos Sotsiyal-Demokratanın 15. sayısıyla Otkliki Bundanın 2.
sayısı36 yayınlandı. Her ikisi de, tasfiyeciliğin yeni yeni örnekleriyle dolup
taşıyor. Proletarinin gelecek sayısında bunların bir tahlili ve değerlendirmesi
yapılacaktır.
[33] Ültimatomculuk. Oztovizmin bir türü. 25 nolu nota bakınız.
[34] Tanrı-kururuculuk Leninin kastettiği kişiler, tanrı-kuruculuk eğilimi
denen anti-marksist, din felsefesine bağlı bir eğilimden yana olanlardı. Bu
eğilim, 1905-1907 devriminin yenilgisi ardından marksizmden uzaklaşan partili
bazı aydınlar tarafından, Stolipinin gerici yönetimi günlerinde
geliştirilmişti.
Tanrı-kurucular (Lunaçarski, Bazarov ve başkaları) yeni bir sosyalist din
vaazı veriyorlar, marksizmle dini uyuşturmaya çalışıyorlardı. Proletarinin
genişletilmiş yazıkurulu konferansı tanrı-kur eğilimini kınadı, ve kabul
ettiği özel bir kararla, bolşevik hizbin, bilimsel sosyalizmin bu tür
çarpıklıklarını tanımadığını ilan etti. Lenin tanrı-kurcuların gerici
karakterini Materyalizm ve Ampiryokritisizm adlı yapıtında ortaya koymuştur
(bkz: V. I. Lenin, Materyalizm ve Ampiryokritisizm).
[35] 20. Yüzyılın Başında Rusyada Toplumsal Hareket. Beş ciltlik menşevik bir
yapıt. (Bu yapıtın ilk dört cildi 1909-1911 yıllarında yayınlandı.) Yapıt Rus
devriminin tarihine aittir. Yapıta hazırlayanlar L. Martov, P. Maslov ve
A.Potresovdu. İlk başta yapıtın hazırlanmasına Plehanov da katılmıştı, ancak
birinci ciltte, Potresovun tasfiyeci görüşleri dile getiren bir yazısının yer
almasını kabul etmediği için 1908 sonunda editörlükten çekildi.
[36] Otkliki Bunda (Bund Yorumları). Bundun yurtdışı komitesinin yayın
organı. 1909-1911 yıllan arasında düzensiz aralıklarla Cenevrede yayınlandı.