RUSYA SOSYAL-DEMOKRASİSİNDE GERİLEYEN BİR AKIM
Raboçaya Mysl Yazı Kurulu, Raboçaya Mysl akımına ilişkin varolan “yanlış
anlayışları ve belirsizliği (“bizim siyaseti reddedişimiz”gibi) dağıtmak”
amacıyla, “Raboçaya Mysl“a (Eylül 1899) bir Ayrı Ek yayınladı. (Yazı Kurulunun
imzası ile.) Raboçaya Mysl‘ın, şimdiye kadar, ihmal etmeyi yeğlediği bu
programatik sorunları en sonunda öne çıkarmasından çok memnunuz, fakat “Rusya
işçilerinin ilerici akımının Raboçaya Mysl olduğu “aktarılan metinde (Yazı
Kurulunun açıkladığı gibi) açıklamasını kesinlikle protesto ediyoruz. Aslında,
Raboçaya Mysl‘ın Yazı Kurulu, o yayında işaret edilen (şimdiye kadar sadece
işaret edildi) yolu takip etmek istiyorsa, bu, Rusya’da çalışan tüm Rusya
Sosyal-Demokratlarının bugüne kadar bağlılığına sahip olmuş olan Rusya
Sosyal-Demokrasisinin kurucularının ortaya koyduğu programı yanlış olarak
anladığını göstermektedir; hali hazırda Rusya Sosyal-Demokrasisinin ulaştığı
teorik ve pratik gelişmenin düzeyi ile ilgili olarak geriye doğru bir adım atmak
demektir.
Raboçaya Mysl akımı, oldukça detaylı bir şekilde şimdi incelememiz gereken Ayrı
Ek‘in baş makalesinde, “Gerçeğimiz” (R.M. imzalı) başlıklı makalede detaylı
olarak açıklanmıştır.
Görüyoruz ki, R.M. makalenin en başından beri genelde “Gerçeğimiz”in ve özelde
de işçi-sınıfı hareketimizin yanlış bir anlatımını vermektedir; o, işçi-sınıfı
hareketinin oldukça dar bir kavrayışını ve Rusya Sosyal-Demokratlarının
önderliğinde bu hareketin geliştiği daha yüksek biçimlerine gözlerini kapama
isteğini açığa vurmaktadır. Gerçekten, makalenin en başında “işçi-sınıfımız”
diyor R.M., grev birliklerinden yasal birliklere (kanunun izin verdiği) kadar
değişen “oldukça değişik örgütlenme biçimlerinin tohumlarını içermektedir.”
Okuyucu, şaşkınlıkla, “Hepsi bu mu?” diye soruyor. Eminiz, R.M, Rusya’da
işçi-sınıfı hareketi içinde daha yüksek, daha ileri örgütlenme biçimlerini
farketmiş olmalı! Görünüşe göre, o, bu örgütlenme biçimlerini farketmeye
isteksizdir, çünkü, diğer sayfada, daha kesin olarak, iddiasını tekrarlamaktadır:
“Şu anda, hareketin görevleri, Rusya işçilerinin gerçek işçi-sınıfı davası”
diyor, “işçilerin tüm imkanlarıyla kendi şartlarının düzeltilmesine
indirgemektedir,” ve hala daha tek sayılan araçları grev örgütleri ve yasal
birliklerdir! Böylece, görünüşte, Rusya işçi-sınıfı hareketi kendini, grevlere
ve yasal birliklere indirger! Fakat bu, kesinlikle doğru olmayan bir şeydir!
Yirmi yıl öncesinden, Rusya işçi-sınıfı hareketi daha geniş bir örgüt kurmuştur,
daha fazla geniş (aşağıda daha detaylı olan) hedefler koymuştur. Rusya
işçi-sınıfı hareketi, St. Petersburg[106] ve Kiev[107] Mücadele
Birlikleri,Yahudi İşçi Birliği[108] ve diğerleri gibi örgütleri kurmuştur. R.M.,
Yahudi işçi-sınıfı hareketinin “özel bir siyasi karakteri” ve bir istisna
olduğunu aslında söyler. Fakat bu, yine, doğru değildir; eğer Yahudi İşçi
Birliği “özel” bir şey olsaydı Rusya Sosyal-Demokratik İşçi Partisi’ni kurmak
için, belirli sayıda Rusya örgütleri ile birleşmezdi. Bu Partinin kuruluşu Rusya
işçi-sınıfı hareketinin Rusya devrimci hareketi ile kaynaşmasında attığı en
büyük adımdır. Bu adım, Rusya işçi-sınıfı hareketinin kendini grev birlikleri ve
yasal birliklere indirgemediğini açıkça gösterir. Nasıl oldu da Raboçaya Mysl‘da
yazan Rusya sosyalistleri bu adımı kabul etmeye ve önemini kavramaya
isteksizdirler?
Oldu, çünkü R.M. Rusya işçi-sınıfı hareketinin sosyalizm ve Rusya devrimci
hareketi ile ilişkisini anlamamaktadır; çünkü, o, Rusya işçi-sınıfının siyasi
hedeflerini anlamamaktadır. “Hareketimizin eğiliminin en karakteristik
belirtisi”yazıyor R.M., “tabii ki, işçiler tarafından öne sürülen taleplerdir.”
Soruyoruz: Hareketimizin belirtileri arasında Sosyal-Demokratların ve
Sosyal-Demokratik örgütlerin talepleri niçin dahil edilmemektedir? R.M., hangi
gerekçelerle işçilerin taleplerini Rusya Sosyal-Demokratlarının taleplerinden
ayırmaktadır? R.M., makalesi boyunca bu ayrımı, aynen Raboçaya Mysl yazarlarının
genelde, gazetelerinin her sayısında yaptığı şekilde yapmaktadır. Raboçaya
Mysl‘ın bu yanlışını izah etmek için, sosyalizmin işçi-sınıfı hareketi ile
ilişkisi genel sorununu açıklığa kavuşturmalıyız. Başlangıçta bütün Avrupa
ülkelerinde, işçi-sınıfı hareketi ve sosyalizm birbirinden ayrı olarak
varolmuşlardır. Sosyalistler işçi-sınıfı hareketinden ayrı olarak durup,
toplumun çağdaş kapitalist, burjuva sistemini eleştiren ve bu sistemin bir başka
sistemle, daha yüksek, sosyalist bir sistemle yerleştirilmesini talep eden
doktrinler formüle ederken işçiler, kapitalistlere karşı mücadele ettiler,
grevler ve birlikler örgütlediler. İşçi sınıfı hareketi ile sosyalizmin
ayrılığı her ikisinde de zayıflığa ve az gelişmişliğe yolaçtı: Sosyalistlerin bu
teorileri, işçilerin mücadelesi ile kaynaşmamış, gerçek hayat üzerinde hiçbir
etkisi olmayan ütopyalar, iyi dileklerden başka hiç birşey olarak kaldı; işçi
sınıfı hareketi küçük, parçalanmış olarak kaldı,ve siyasi anlam kazanamadı,
zamanının ileri bilimiyle aydınlanmadı. Bu nedenden dolayı, bütün Avrupa
ülkelerinde sürekli olarak büyüyen, sosyalizmi işçi-sınıfı hareketi ile tek bir
Sosyal-Demokratik hareket içinde kaynaştırma isteğinin sürekli büyüdüğünü
görürüz. Bu kaynaşma olduğunda işçilerin sınıf mücadelesi, mülk sahibi
sınıfların sömürüsünden kurtulmak için proletaryanın bilinçli mücadelesi haline
gelir, daha yüksek bir sosyalist işçi hareketine -bağımsız işçi-sınıfı
Sosyal-Demokratik Partisine- dönüşür. Sosyalizmi işçi sınıfı ile kaynaştırmaya
yöneltmekle, Karl Marx ve Frederick Engels en büyük hizmetlerini yaptılar: onlar
bu kaynaşmanın gerekliliğini açıklayan bir devrimci teoriyi yarattılar ve
sosyalistlere proletaryanın sınıf mücadelesini örgütleme görevini verdiler.
Rusya’da olan tam da budur. Rusya’da da sosyalizm, işçilerin kapitalistlere
karşı mücadelesinden ayrı, işçilerin grevlerinden ayrı vs. olarak onlarca yıllık,
uzun bir zamandan beri varolmuştur. Bir yanda, sosyalistler Marx’ın teorisini
anlamadılar, Rusya’ya uygulanamaz olduğunu düşündüler; diğer yanda, Rusya
işçi-sınıfı hareketi salt embriyonik bir biçimde kaldı. 1875′te, Güney Rusya
İşçiler Birliği ve 1878′de Kuzey Rusya İşçiler Birliği kurulduğunda, o işçi
örgütleri Rusya sosyalistleri tarafından seçilen yolu tutmadılar; onlar halk
için siyasal haklar talep ettiler. fakat bu sırada Rusya sosyalistleri hatalı
davranarak siyasi mücadeleyi sosyalizmden bir sapma olarak gördüler. Ancak,
Rusya sosyalistleri gelişmemiş yanlış teorilerinde çakılıp kalmadılar. Daha
ileriye gidip, Marx’ın öğretisini kabul ettiler, ve Rusya’ya uygulanabilen bir
işçi sosyalizmi teorisini -Rusya Sosyal-Demokratlarının teorisini-
geliştirdiler. Rusya Sosyal-Demokrasisinin temelinin atılması Emeğin Kurtuluşu
grubunun, Plekhanov, Axelrod, ve arkadaşlarının* {*Rusya sosyalizmi ile Rusya
işçi sınıfı hareketinin kaynaşması, Rusya’da Kızıl Bayrak, Rusya İşçi-Sınıfı
Hareketinin Kısa Bir Tarihi makalesinde, bir yoldaşımız tarafından tahlil
edilmiştir. Broşür kısa bir süre sonra yayınlanacaktır.[109]}yaptığı büyük
hizmetti, Sosyal-Demokrasinin temelinin atılmasından bu yana (1883) Rusya
işçi-sınıfı hareketi -daha geniş biçimlerinin her birinde-onlarla kaynaşma
çabasıyla Rusya Sosyal-Demokratlarına daha da yakınlaşmaktaydı. Rusya
Sosyal-Demokratik İşçi Partisinin (1898 baharında) kurulması bu kaynaşma
yönündeki en büyük adımı simgeliyordu. Bu zamanda, Rusya Sosyal-Demokratları ve
sınıf-bilinçli Rusya işçilerinin başlıca görevi bu kaynaşmayı güçlendirmek,
sağlamlaştırmak ve Sosyal-Demokratik işçi partisini örgütlemektir. Her kim ki bu
kaynaşmayı tanımak istemez, her kim ki, Rusya’da işçi-sınıfı hareketi ile
Sosyal-Demokrasi arasında herhangi bir suni ayrışma çizgisi çizer, o, Rusya’da
işçilerin sosyalizmine ve işçi-sınıfı hareketine hiç bir hizmet yapmaz fakat
zarar verir.
Devam edecek olursak. “Geniş talepler, siyasi talepler söz konusu olduğunda”
yazıyor R.M., “sadece St. Petersburg dokumacılarında… 1897′de böyle geniş siyasi
talepler öne süren ilk işçilerimizin hala daha zayıf bilinçli durumunu görürüz.”
Bunun hiç şüphesiz doğru olmadığını tekrar söylemeliyiz. Böyle saçmalıklar
yayınlamakla, Raboçaya Mysl Yazı Kurulu, birincisi, bir Sosyal-Demokratta
affedilemeyecek Rusya devrimci ve işçi-sınıfı hareketi tarihinin bir
unutmuşluğunu, ve ikincisi, işçilerin davasının affedilemeyecek bir dar
kavrayışını sergilemektedir. Rusya işçileri, 1898 Mayıs’ında St. Petersburg
Mücadele Birliği’nin bildirisinde ve St. Petersburgsky Raboçi Listok ve Raboçaya
Gazeta’da -bu sonuncusu, 1898′de, öncü Rusya Sosyal-Demokratik örgütleri
tarafından Rusya Sosyal-Demokratik İşçi Partisi’nin resmi organı olarak
tanınmıştır -geniş siyasi talepler öne sürmüştür. Bu gerçekleri görmezlikten
gelmekle), Raboçaya Mysl, geriye doğru hareket etmektedir ve ileri işçilerin
değil, fakat, proletaryanın gelişmemiş daha geri tabakasının temsilcisi olduğu
görüşünü tamamen haklılaştırmaktadır (R.M., hali hazırda bunun Raboçaya Mysl‘a
belirtildiğini makalesinde kendisi söylemektedir). Ne proletaryanın geri
tabakası, ne de R.M. Rusya devrimci tarihini bilmemektedir. Proletaryanın geri
tabakası işçi-sınıfı hareketi ile Sosyal-Demokrasi arasındaki ilişkiyi
anlamamaktadır, ne de R.M., bu ilişkiyi anlamaktadır. Niye Rusya işçileri,
yetmişlerde yaptıkları gibi, doksanlarda farklı ve sosyalistlerden ayrı olarak
özel örgütlerini kurmamışlardı? Niye sosyalistlerden başka ve ayrı olarak kendi
siyasi taleplerini öne sürmemişlerdi? Anlaşılan, R.M. bunu “Rusya işçileri bunun
için az hazırlandılar” (kendi makalelerinde sayfa 5) olarak anlamaktadır,
fakat,bu açıklama,onun sadece proletaryanın geri tabakası adına konuşma hakkının
olduğunun, yalnızca daha başka kanıtıdır. İşçilerin geri tabakası, doksanların
hareketi sırasında, hareketin siyasal karakterinin bilincinde değildi. Yine de,
herkes bilir ki (ve R.M.’in kendisi ondan bahsediyor) doksanların işçi-sınıfı
hareketi çok geniş bir siyasal anlam kazanmıştı. Bu, ileri işçilerin, her zaman
ve her yerde, hareketin karakterini belirlediği, ve işçi kitleleri tarafından
takip edildiği, çünkü onların işçi-sınıfı davasına hizmet etmeye hazır ve
yetenekte olduklarını gösterdiklerini, çünkü onların, kitlelerin tam güvenini
kazanabileceklerini ispatladıkları gerçeğinden ileri gelmekteydi. Bu ileri
işçiler Sosyal-Demokrattılar; hatta çoğu Rusya devrimci hareketinin köylü ve
komplocu sosyalizmden işçi-sınıfı sosyalizmine geçişi simgeleyen
anlaşmazlıklarda bireysel olarak yer almışlardı. Onun için, bu ileri işçilerin,
kendilerini ayrı bir örgüt içinde sosyalistlerden ve devrimcilerden niçin
uzaklaştırmadıkları anlaşılabilir. Böyle bir uzaklaştırmanın sosyalizm kendini
işçi sınıfı hareketinden ayrı tuttuğu, ona yabancı olduğu dönemde bir anlamı
vardı ve gerekliydi. İleri işçiler, bir kere önlerinde işçi-sınıfı sosyalizmi ve
Sosyal-Demokratik örgütleri gördüğünde, böyle bir uzaklaştırma olanaksız ve
anlamsız olurdu. İleri işçilerin ve Sosyal-Demokratların kaynaşması, hepten
doğal ve kaçınılmazdı. Bu, büyük bir tarihsel olgunun, Rusya’da 1890′larda köklü
iki sosyal hareketin birleşmesi olgusunun, sonucuydu: biri, kendiliğindenci bir
hareket, işçi-sınıfı hareketi içinde yaygın bir hareket, diğeri, Marx ve
Engels’in teorisi doğrultusunda, Sosyal-Demokrasinin teorisi doğrultusunda
toplumsal düşüncenin hareketi.
Raboçaya Mysl‘ın siyasi mücadele kavrayışının ne kadar dar olduğu aşağıdakinden
görülebilir. Siyasi taleplerin genişliğinden sözeden R.M. şöyle diyor: “İşçiler
için bilinçli ve bağımsız böyle bir siyasi mücadele yürütmek, işçi örgütlerinin
kendileri tarafından yürütülmesi gereklidir, işçilerin talepleri onların ortak
siyasi gereksinmeleri ve anın çıkarları ile ilgili olarak [iyi saptayın!]
işçilerin bilincinde destek bulmalıdır, işçilerin (meslek) örgütlerinin
talepleri olmalıdır, gerçekten onlar tarafından birlikte ve sözkonusu
işçi-sınıfı örgütlerinin insiyatifinde öne sürülmelidir… “Daha da ileride şu
andaki işçilerin ortak siyasi talepleri, şimdilik (!!) hala daha on-saatlik
işgünü ve 2 Haziran 1897 yasası ile kaldırılan tatillerin restore edilmesidir.
Ve bundan sonra, Raboçaya Mysl yazarları hala daha siyaseti reddetmekle
suçlanmalarına şaşırıyorlar. Gerçekten, siyasetin tek tek reformlar için meslek
birliklerinin mücadelesine indirgenmesi, siyasetin reddedilmesi demek değil
midir? Bu Sosyal-Demokratların proletaryanın sınıf mücadelesini örgütlemek için,
proletaryanın siyasi iktidarı kazanıp sosyalist bir toplum örgütlemek için bir
araç olarak demokrasi için savaşım veren bağımsız siyasi işçi Sınıfı partisi
yönünde çaba göstermesi gerektiği yolundaki dünya Sosyal-Demokratlarının temel
ilkesine aykırı değil midir? Garip bir sınırsız düşüncesizlikle
Sosyal-Demokrasinin bu en sonuncu çarpıtıcıları, Sosyal-Demokratlar için değerli
olan her şeyi, işçi-sınıfı hareketini bir tarihsel-dünya hareketi olarak görme
hakkını bize veren her şeyi terkediyorlar. Bağımsız işçi-sınıfı partilerinin
kurulması için çaba göstermemiz gerektiği dersini öğreten Avrupa sosyalizminin
ve Avrupa demokrasisinin uzun tecrübesinin onlar için hiç de önemi yoktur. Uzun
ve çetin tarihi yolu boyunca Rusya devrimci hareketinin sosyalizmin ve
işçi-sınıfının birliğine, büyük toplumsal ve siyasi ideallerin ve proletaryanın
sınıf mücadelesinin birliğine dönüştüğünün onlar için onca önemi yoktur. Rusya
işçilerinin Rusya Sosyal-Demokratik İşçi Partisi’nin temelini attığının onlar
için onca önemi yoktur. Kahrolsun tüm bunlar! Bırakınız çok geniş ideolojik bir
araçtan ve çok zor ve titiz tarihi tecrübeden kendimizi kurtaralım -ve bırakınız
“şimdilik orada” yalnızca mesleki birlikler (yasal birlikleri dikkate almayı bir
kenara bırakırsak, Rusya’da hala daha mesleki birliklerin örgütlenme olanağı
hiçbir şekilde ispatlanmadı) “kalsın”, bırakınız bu meslek örgütleri “kendi”
“inisiyatifleri ile”, “anın” taleplerini; küçücük, önemsiz reformlar için
talepler ortaya koysunlar! Bu, geriye adım atan bir akımın açıklaması değilse,
nedir? Sosyalizmin yıkılması için propaganda değil de, gerçekten nedir!
Ve, Raboçaya Mysl‘ın, yalnızca yerel örgütlerin, ajitasyon, ajitasyon yöntemleri
vs. için kendilerinin yerel mücadele biçimleri ve özel şekillerini özenle ortaya
koyması gerektiği düşüncesi ile yetinmediğine lütfen dikkat edin -hiç kimse bu
düşünceyi reddetmeyecektir-. Rusya Sosyal-Demokratları hiç bir zaman işçilerin
bu konudaki bağımsızlığına engel olacak bir şey iddia etmedi. Fakat Raboçaya
Mysl, Rusya proletaryasının büyük siyasi hedeflerini tümden bir yana itmek ve
“şimdilik” “yalnızca” “anın çıkarları” ile sınırlandırmak istemektedir. Şimdiye
kadar, Rusya proletaryası anın taleplerinden yararlanmayı, o talep için
ajitasyonla, şu andaki objektif olarak çarlığa karşı mücadele için proletaryayı
örgütlemeyi her zaman istemiştir. Şimdi, Raboçaya Mysl, proletaryanın
mücadelesini küçük talepleri için küçük bir mücadeleyle sınırlamak istemektedir.
R.M., bütün Rusya Sosyal-Demokrasisinin görüşlerinden geri çekildiğini çok iyi
bilerek, Raboçaya Mysl‘ı suçlayanlara aşağıdaki cevabı vermektedir: Çarlığın
alaşağı edilmesinin Rusya işçi-sınıfı hareketinin şu andaki hedefidir deniyor.
Fakat hangi işçi-sınıfı hareketinin diye soruyor R .M. , “grev hareketi?, manevi
yardımlaşma birlikleri?, işçi çevreleri?” (makalede sayfa 5). Buna cevabımız
şudur: Sadece kendin için, kendi gurubun
için, belirli bir bölgeyi temsilen proletaryanın geri tabakası için konuş, fakat
Rusya ileri işçileri adına konuşmaya kalkışma! Proletaryanın geri tabakası,
çoğunlukla, otokrasinin alaşağı edilmesi mücadelesinin ancak bir devrimci parti
tarafından yürütülebileceğini kavramaz. Ne de R.M. bunu bilir. Ancak, ileri
işçiler bunu bilir. Proletaryanın daha düşük bilinçli temsilcileri çoğunlukla
Rusya işçi hareketinin grev mücadelesiyle, manevi yardımlaşma birlikleri ve işçi
çevreleri ile sınırlanmadığını; Rusya işçi-sınıfı hareketinin, uzun zamandan
beri, kendini devrimci bir parti içinde örgütlemeye çabaladığını ve bu çabayı
eylemle gösterdiğini bilmezler. R.M. de bunu bilmemektedir. Fakat Rusya ileri
işçileri bunu bilir.
R.M., kendinin Sosyal-Demokrasiyi tamamen yanlış anlamışlığını, “gerçeğimizin”
özel bir çeşit kavrayışı olarak lanse etmeye çalışmaktadır. Onun bu konudaki
düşüncelerine daha yakından bakalım.
“Otokrasi kavramı sözkonusu olduğunda” yazıyor R.M., seslendiklerimizin böyle
şeylerin en kesin ve açık kavrayışına sahip olduklarını sandığımızdan üzerinde
uzunca durmayacağız.” R.M.’in kendisinin böyle şeylerin oldukça belirsiz ve açık
olmayan bir kavrayışına sahip olduğunu, hemen sonra göreceğiz; fakat önce bir
başka durumdan sözedelim. R.M.’in seslendikleri arasında işçiler var mıdır?
Tabii ki, var. Ve eğer varsa, otokrasinin tam ve açık bir kavramını nereden elde
edeceklerdir? Açıktır ki bu, genelde siyasal özgürlük düşüncelerinin en geniş ve
en sistemli propagandayı işçilerin fikrinde otokrasinin “tam kavramının” ve
yönetimin baskısının ve polis zulmünün tek tek her belirtisini birleştirmek için
ajitasyonu gerektirir. Bu, herkese malum görünebilir. Fakat, eğer öyleyse, o
zaman otokrasiye karşı yalnızca yerel propaganda ve ajitasyon başarılı olabilir
mi? Böyle bir propaganda ve ajitasyonu Rusya çapında, tek bir planlı eylem
içinde, yani, bir tek partinin eylemi içinde, örgütlemek mutlaka gerekli değil
midir? O zaman, R.M., otokrasiye karşı propaganda ve ajitasyonun örgütlenmesi
görevinin Rusya işçi sınıfı hareketinin şu andaki acil görevlerinden biri
olduğunu niçin belirtmez? Çünkü, o, Rusya işçi-sınıfı hareketinin ve Rusya
Sosyal-Demokrasisinin görevlerinin en belirsiz ve açık olmayan kavrayışına
sahiptir.
R.M., otokrasinin muazzam bir “bireysel güç”olduğunu (askerlerin talim
edilmişliği gibi bir bürokrasi) ve muazzam bir “ekonomik güç” (maddi kaynaklar)
olduğunu açıklamaya devam eder. Biz onun açıklamasının “kesin olmayan” yönleri (ve
burada “kesin olmayan” çok şey vardır) üzerinde fazla durmayıp esas noktaya
geçeceğiz:
“Ve böylece” Rusya Sosyal-Demokrasisinin soruyor R.M., “Rusya işçilerinin şu
andaki (embriyonik) örgütlerinin ilk ve andaki görevi olarak öne sürülen bu
bireysel gücün alaşağı edilmesi ve bu ekonomik gücün ele geçirilmesi değil midir?
(İleri işçi çevreleri tarafından bu görevin ele alınması gerektiğini söyleyen
devrimcilerden daha bahsetmeyeceğiz).”
Hayretle gözlerimizi ovuşturuyoruz ve bu korkunç pasajı iki veya üç defa
okuyoruz. Şüphesiz ki yanlış olmalıyız! Fakat, hayır, değiliz. R.M., gerçekte
otokrasinin alaşağı edilmesinin ne demek olduğunu bilmiyor. Bunun böyle olduğuna
inanmak çok güçtür, ama gerçektir. Ama R.M.’in sergilediği düşünce
karmaşıklığından sonra, her şeyden sonra inanmak zor mudur?
R.M., iktidarın devrimciler tarafından ele geçirilmesini, otokrasinin
devrimciler tarafından alaşağı edilmesi ile karıştırmaktadır.
Eski Rusya devrimcileri (Narodnaya Volya‘nın) devrimci bir parti tarafından
iktidarın ele geçirilmesi için çabaladı. Onlar, iktidarı ele geçirmekle
“partinin” otokrasinin “bireysel gücünü”, yani, hükümet görevlileri yerine kendi
ajanlarını koymakla “alaşağı edilebileceğini”, “ekonomik gücü”, yani, devletin
bütün maddi araçlarını; “ele geçireceğini” ve toplumsal devrimi yürüteceklerini
düşündüler. Narodnaya Volya üyeleri (eski olanlar), gerçekten de, R.M.’in acemi
ifadesini kullanırsak, otokrasinin “bireysel gücünü alaşağı etmeye ve ekonomik
gücü” ele geçirmeye çabaladı. Rusya Sosyal-Demokratları, kararlı olarak, bu
devrimci teoriye karşı durdular. Plekhanov, Sosyalizm ve Siyasi Mücadele(1883)
ve Farklılıklarımız (1885) denemelerinde, Rusya devrimcilerinin görevine işaret
ederek -andaki hedefinin otokrasinin alaşağı edilmesi olan bir devrimci işçi sınıfı
partisinin temelini atmak- onu şiddetli bir eleştiriye tabi tuttu. Otokrasinin
alaşağı edilmesi ne demektir? Bunu R.M.’e anlatmak için şu soruyu
cevaplandırmalıyız: Otokrasi nedir? Otokrasi (mutlakiyet, sınırsız monarşi) tüm
gücün tamamen ve bölünmezcesine mutlak bir hükümdarın, çarın tahakkümü altında
olmasını öngören bir yönetim biçimidir. Çar, yasalar buyurur, görevlileri atar,
yasa yapmada veya yönetim üzerinde denetimde halkın hiçbir söz hakkı olmadan
milli geliri toplar ve öder. Onun için, otokrasi, hükümet görevlileri ve polisin
mutlak iktidarı, halk için hiçbir hakkın olmaması demektir. Bu hakların
yoksunluğundan bütün halk çeker, fakat mülk sahibi sınıflar (özellikle zengin
toprak sahipleri ve kapitalistler) bürokrasi üzerinde güçlü bir etki yaparlar.
İşçi-sınıfı iki taraflı olarak çeker: hem bütün Rusya halkının bağımlı olduğu
haklardan yoksunluk ve hem de hükümeti kendi çıkarlarına hizmet etmeye zorlayan
kapitalistler tarafından işçilerin baskı altında tutulması.
Otokrasinin alaşağı edilmesi ne demektir? Çarın mutlak iktidarının reddi; yasama
için, hükümet görevlilerinin hareketleri üzerinde denetim, devlet gelirlerinin
toplanması ve ödenmesinde denetim için halka kendi temsilcilerini seçme hakkının
verilmesi anlamına gelir. Halkın yasamada ve yönetimde yer aldığı böyle bir
hükümete anayasal hükümet biçimi denir (anayasa=devletin yasama ve yönetiminde
halkın temsilcilerinin yer alması üzerine yasa). Böylece, otokrasinin alaşağı
edilmesi otokratik hükümet şeklinin anayasal bir hükümet şekliyle değiştirilmesi
demektir. Onun için, otokrasinin alaşağı edilmesi için, “bireysel gücün veya
ekonomik gücün alaşağı edilmesi” gerekli değil; fakat, çarlık hükümetini
sınırsız gücünü reddetmesine, bir anayasanın (“demokratik bir anayasayı kazanmak”
[halkın çıkarları için hazırlanmış, halk anayasası], 1885′te Emeğin Kurtuluşu
gurubu tarafından yayınlanan, Rusya Sosyal-Demokratların program taslağında
konduğu gibi) bir Zemsky Sobor’u* (*Merkezi bir temsilciler meclisi-Ed.)
toplamasına zorlamak gerekir).
Rusya işçi sınıfının birinci görevi niçin otokrasinin alaşağı edilmesidir? Çünkü,
otokrasi altında işçi-sınıfı mücadelesini geniş bir şekilde geliştirebilecek, ne
ekonomik ve ne de siyasi alanlarda herhangi istikrarlı bir durum kazanabilecek,
güçlü kitle örgütleri oluşturacak ve çalışan insanlara toplumsal devrim
bayrağını açıp onun için mücadele etmesini öğretebilecek durumda değildir.
Burjuvaziye karşı bütün işçi sınıfının tayin edici mücadelesi ancak siyasal
özgürlük şartlarında mümkündür, ve proletaryanın mücadelesinin nihai amacı
siyasal iktidarı kazanmak ve sosyalist bir toplumu örgütlemektir. Uzun bir
mücadele okulundan geçmiş olan örgütlü proletarya tarafından siyasi iktidarın
kazanılması, gerçekten de, bu burjuva hükümetinin “bireysel gücünün alaşağı
edilmesi ve ekonomik gücün ele geçirilmesi”olacaktır; fakat, Rusya
Sosyal-Demokratları hiçbir zaman bu iktidarın ele geçirilmesini şu andaki
görevleri olarak koymadılar. Rusya Sosyal-Demokratları, her zaman, sadece
siyasal özgürlük şartlarında, geniş kitle mücadelesi olduğu zaman, sosyalizmin
nihai zaferi için Rusya işçi-sınıfı örgütlerini geliştirebileceklerini
belirtmişlerdir.
Fakat, Rusya işçi-sınıfı otokrasiyi nasıl alaşağı edebilir? Raboçaya Mysl
yazarları, Rusya Sosyal-Demokrasisinin temelini atan ve programında “otokrasiye
karşı mücadelenin geleceğin Rusya işçi sınıfı partisinin nüvelerini oluşturan
işçi çevreleri için dahi zorunlu olduğunu” belirten Emeğin Kurtuluşu gurubu ile
dahi alay etmektedirler. Raboçaya Mysl‘a (bakınız No. 7 ve değerlendirilen
makale) otokrasinin alaşağı edilmesi işçi çevreleri tarafından gülünç
görünmektedir! Raboçaya Mysl yazarlarına cevap olarak şunu söylüyoruz: Kiminle
alay ediyorsunuz? Kendinizle alay ediyorsunuz! Raboçaya Mysl yazarları, Rusya
Sosyal-Demokratlarının kendileriyle polemiklerinde yoldaşça olmadıklarından
yakınıyorlar. Polemikte kimin yoldaşça olmadığına bırakın okuyucular karar
versin: görüşlerini açıkça ortaya koyan ve “genç”lerin hangi görüşlerinin niçin
yanlış olduğunu başından açıklayan yaşlı Rusya Sosyal-Demokratlarının mı; yoksa
muhaliflerini isimlendirmeyen ama perde arkasından, önce ”Çernişevski üzerine
bir Almanca kitabının yazarı” (üstelik, belirli yasal yazarlarla temelsiz olarak
karıştırdıkları Plekhanov’u), ondan sonra, kendileri kesin herhangi bir program
koymadan çarpıtmalarla pasajlar aktararak, Emeğin Kurtuluşu gurubunu arkadan
vuran “genç”ler mi? Evet, biz yoldaşlık görevini, bütün yoldaşları destekleme
görevini, yoldaşların görüşlerine hoşgörü gösterme görevini tanıyoruz, fakat,
bizce yoldaşlık görevi Rusya ve Enternasyonal Sosyal-Demokrasisine olan
görevimizden kaynaklanır, ve tersi değil. Biz, Raboçaya Mysl‘a olan yoldaşça
yükümlülüğümüzü, onun yazarlarının yoldaşlarımız olmalarından değil; biz,
Raboçaya Mysl yazarlarını yalnızca Rusya (ve, bu nedenle, enternasyonal)
Sosyal-Demokrasisi saflarında çalıştıkları oranda ve bu yüzden yoldaşlarımız
olarak görüyoruz. Onun için, eğer bazı “yoldaşların” geriye doğru,
Sosyal-Demokratik programdan uzağa doğru hareket ettiklerinden, “yoldaşlar”ın
işçi-sınıfı hareketinin hedeflerini örtüp çarpıttıklarından eminsek, söylenmemiş
hiç bir şey bırakmadan tam bir kesinlikle inançlarımızı ifade etmeyi görevimiz
olarak görüyoruz!
Raboçaya Mysl yazarlarının, Emeğin Kurtuluşu gurubunun görüşlerini çarpıttığını
hemen şimdi belirtmiştik.
Bırakın okuyucu kendisi karar versin. “‘Emeğin Kurtuluşu‘ için programlarını
soruna basit bir cevap olarak gören o yoldaşları anlamaya hazır değiliz” diye
yazıyor R.M.: “‘Otokrasiye karşı mücadele için güçleri nereden elde edeceğiz? ‘”
(başka yerde: “Bizim devrimcilerimiz, otokrasiyi alaşağı etmek için en iyi araç
olarak işçi sınıfı hareketini görüyorlar”). Emeğin Kurtuluşu gurubu tarafından
1885′te yayınlanan ve P.B. Axelrod tarafından Rusya Sosyal-Demokrasisinin
Bugünkü Görevleri ve Taktikleri (Cenevre, 1898) broşüründe tekrar baskısı
yapılan Rusya Sosyal-Demokratlarının program taslağını açınız, ve programın
sermayenin baskısından emeğin kurtuluşu, bütün üretim araçlarının toplumsal
mülkiyete devredilmesi, siyasi iktidarın işçi-sınıfı tarafından ele geçirilmesi,
ve bir devrimci işçi-sınıfı partisinin temelinin atılması temeline dayandığını
göreceksiniz. R.M.’in programı çarpıttığı ve onu anlamaya isteksiz olduğu
açıktır. Emeğin Kurtuluşu gurubunun programının soruna “bir cevap olduğunu”
belirten P.B. Axelrod’un broşürünün başında söylediği sözleri kapmıştır:
mutlakiyete karşı mücadele için güçleri nereden elde edeceğiz? Bununla birlikte,
Emeğin Kurtuluşu gurubunun programının Rusya devrimcileri ve bir bütün olarak
Rusya devrimci hareketi tarafından konulan soruna cevap olduğu tarihsel bir
gerçektir. Yine de, program o soruna cevap verdiği için, Emeğin Kurtuluşu gurubu
için işçi sınıfı hareketinin tek araç olduğu mu demektir? R.M. adına böyle bir
“yanlış anlama” onun, yalnızca Emeğin Kurtuluşu gurubunun eylemlerinin genelde
bilinen gerçekleriyle içli-dışlı olmadığını gösterir.
Devam. Nasıl olur da “Otokrasinin alaşağı edilmesi” işçi çevrelerinin bir görevi
olabilir? R.M. anlamıyor. Emeğin Kurtuluşu gurubunun programını açınız: “Rusya
Sosyal-Demokratları işçi çevreleri için otokrasiye karşı siyasi mücadelenin
başlıca araçları” diye okuyoruz, “işçi-sınıfı arasındaki ajitasyonu ve işçiler
arasındaki devrimci örgütleri ve sosyalist düşünceleri daha da yaymaktır. Bu
örgütler, birbiriyle sıkı sıkıya tam bir bütün olarak kenetlenmiş ve hükümetle
tek tek çatışmalarla yetinmeyen, uygun bir zamanda, hükümete karşı genel ve
tayin edici bir saldırıya geçmeye zaman kaybetmeyecektir.” 1898′de, Rusya
Sosyal-Demokratik İşçi Partisi’ni kuran Rusya örgütlerinin izlediği taktikler,
tam da bunlardı. Ve, Rusya’da böyle örgütlerin güçlü bir siyasi güç olduğunu
kanıtladılar. Eğer bu örgütler tek bir Parti oluşturur ve otokratik hükümete
karşı geniş -yaygın ajitasyon sürdürüp, liberal muhalefetin tüm güçlerini bu
amaç için kullanırsa, böyle bir parti siyasal özgürlüğün kazanılması hedefine
şüphesiz ki ulaşabilir. Eğer Raboçaya Mysl yazarları bunu “anlamaya hazır
değilse”, biz onlara öğüt vermeye “hazırız”: öğrenin, baylar, böyle şeyler kendi
içinde anlaşılmayacak kadar zor değildirler.
Yine de, biz, otokrasiye karşı mücadele hakkında tartıştığımız R.M.’e dönelim.
R.M.’in bu konudaki görüşleri Raboçaya Mysl akımının yeni, geriye adım attığını
daha da açıkça gösterir.
“Otokrasinin sonu açıktır,” diye yazıyor R.M., “… otokrasiye karşı mücadele tüm
gerekli toplumsal unsurların sağlam bir gelişmesi için gerekli şartlardan
biridir.” Okuyucu, bundan, otokrasiye karşı mücadelenin işçi-sınıfı için gerekli
olduğunu belki de düşünecektir. Fakat bekleyin, R.M.’in kendi mantığı ve
terminolojisi vardır. “Mücadele” sözcüğü ile ve buna “toplumsal” (mücadele)
sözcüğünün eklenmesiyle, o, özel bir şeyi anlamaktadır. R.M., Rusya nüfusunun
birçok kesimlerinin hükümete yasal muhalefetini anlatmakta ve şu sonucu
çıkarmaktadır: “Gerçekten, Zemstvo ve şehir kamusal özerk-hükümeti için, kamusal
okullar için, ve açlık çeken nüfusa kamusal yardım için, vs. mücadeleler,
otokrasiye karşı bir mücadeleyi oluşturur.” “Bürokratik otokrasiye karşı
toplumsal bir mücadelenin gerekliliği, nüfusun tüm sınıf-bilinçli, ilerici
kesimleri ve grupları için açıktır. Dahası, bazı garip yanlış anlamalardan
dolayı, birçok Rusya devrimci yazarlarının dikkatini çekmemiş olan bu toplumsal
mücadele, gördüğünüz gibi, Rusya toplumu tarafından yürütülmektedir; dün de
başlamamıştır.” “Gerçek sorun, bu ayrı toplumsal tabakaların nasıl … maksimum
bir başarı ile otokrasiye karşı (bunu not edin!) mücadeleyi yürüteceğidir… Bizim
için esas sorun otokrasiye karşı bu toplumsal (!) mücadeleyi işçilerimizin nasıl
yürüteceğini bilmektir.”…
R.M.’in bu iddiaları, yine, inanılmaz derecede karışıklık ve yanlışlarla
doludur.
Birincisi, R.M. yasal muhalefeti otokrasiye karşı mücadele ile, çarlığı alaşağı
etme mücadelesi ile karıştırmaktadır. Bir sosyalistte affedilmez olan bu
karışıklık hiç bir açıklama yapılmadan “otokrasiye karşı mücadele” kavramını
kullanmaktan çıkıyor: bu kavram (bir koşulla), otokrasiye karşı mücadele demek
olabileceği gibi, ayrıca otokratik sistemin çerçevesi içinde otokrasinin tek tek
önlemlerine karşı mücadele de demek olabilir.
İkincisi, yasal muhalefeti otokrasiye karşı toplumsal mücadele olarak görmekle
ve işçilerimizin “bu toplumsal mücadeleyi” yürütmeleri gerektiğini söylemekle,
gerçekten, R.M. işçilerimizin otokrasiye karşı devrimci bir mücadeleyi değil,
yasal muhalefeti yürütmeleri gerektiğini söylemektedir; diğer bir deyişle, o,
beylik lafla ve sefil Rus liberalizmi ile karıştırmakla, Sosyal-Demokrasinin
çirkin bir şekilde saygınlığını düşürmeye saplanmaktadır.
Üçüncüsü, R.M., onların yasal muhalefete dikkat göstermediklerini belirttiği
zaman, Rusya Sosyal-Demokratik yazarları ile ilgili doğru olmayan rezilane bir
şey açıklamaktadır (doğru, o, kendi yaklaşımlarını isim vermeden “tüm
yoldaşçalığı ile” yapmayı tercih etmektedir; fakat, aklında olan Sosyal
Demokratlar değilse, sözleri hiçbir anlam ifade etmez). Tersine, Emeğin
Kurtuluşu Grubu ve özellikle P.B. Axelrod, ayrıca Rusya Sosyal-Demokratik İşçi
Partisi’nin Manifestosu ve Rusya Sosyal-Demokratlarının Görevleri (Rusya
Sosyal-Demokratik İşçi Partisi tarafından yayınlandı ve Axelrod tarafından
Manifesto‘ya bir yorum olarak kondu) broşürü -tümü, sadece yasal muhalefete
dikkat çekmekle kalmadılar, hatta Sosyal-Demokrasiyle olan ilişkisini de tam
olarak açıkladılar.
Konuyu açıklığa kavuşturalım. Zemstvo’lar tarafından, genelde liberal birlikler
tarafından, ve liberal basın tarafından “otokrasiye karşı” ne gibi bir
“mücadele” yürütülüyor? Otokrasinin alaşağı edilmesi için bir mücadele
yürütüyorlar mı? Hayır, onlar hiçbir zaman ve hala daha böyle bir mücadele
içinde yer almadılar. Bu, liberal toplumdan gelen ve sık sık onun sempatisine
dayanan devrimciler tarafından yürütülen bir mücadeledir. Ama, devrimci mücadele
yürütmekle devrimcilere sempati duymak ve onları desteklemek hiç bir anlamda
aynı şey değildir; otokrasiye karşı mücadele ve otokrasiye karşı yasal muhalefet
hiç bir anlamda aynı şey değildir. Rus liberalleri, otokrasiye olan
hoşnutsuzluklarını yalnızca otokrasinin onayladığı şekilde; yani, otokrasinin,
otokrasiye tehlike olarak görmediği biçimde, ifade etmektedirler. Liberal
muhalefetin en etkin göstergesi, liberallerin halkı yönetime çekmek için çarlık
hükümetine sunduğu dilekçelerden başka hiç bir şey olmamıştır. Ve her defasında,
liberaller dilekçelerinin zalim polis tarafından reddedilişlerini sabırla kabul
ettiler; onlar, hükümetin jandarmalarının kendilerinin görüşlerinin bilinmesi
için yapılan yasal çabaları dahi geriye çeviren vahşi baskılarına ve
kanunsuzluklarına ses çıkarmadılar. Liberal muhalefeti basitçe otokrasiye karşı
sosyal bir mücadele olarak göstermek konunun saf bir çarpıtılmasıdır, çünkü Rus
liberalleri otokrasinin alaşağı edilmesi için mücadele edecek devrimci bir
partiyi hiçbir zaman oluşturmadılar (örgütlemediler); oysa, onlar, bu amaç için
gerekli maddi araçları ve Rusya liberalizminin yurtdışındaki temsilcilerini
bulma olanağına geçmişte olduğu gibi şimdi de sahiptirler. R.M., yalnızca bunu
çarpıtmakla kalmaz, ama büyük Rus sosyalisti N.G. Çernişevski’nin ismini de
tahrifatlarına malzeme yapar. “Bu mücadelede işçilerin müttefikleri” diyor R.M.,
“onların toplumsal çıkarlarını ve kurumlarını savunan, ortak yararın açık bir
kavrayışına sahip olan, ‘değişikliklerin hükümetin bağımsız kararı ile mi yoksa
toplumun resmi talebi tarafından gerçekleştirilmesi arasında büyük bir
farklılığın’ bulunduğunu ‘hiç unutmayan’ (R.M., Çernişevski’yi aktarıyor) Rus
toplumunun ileri tabakasıdır.” Eğer bu yorum, R.M.’in anladığı şekilde “sosyal
mücadele”nin tüm temsilcilerine, tüm Rus liberallerine uygulanırsa, o zaman bu
saf ve basit bir tahriftir. Rus liberalleri, hiç bir zaman hükümete herhangi
resmi bir talep sunmamıştır, ve tam da bu yüzden, Rus liberalleri hiç bir zaman
bağımsız devrimci bir rol oynamadılar ve kesinlikle şimdi de oynayamazlar.
Sosyal-Demokrasinin ve işçi-sınıfının müttefikleri “toplumun tüm ileri
tabakaları” olamaz, ama sadece o toplumun üyeleri tarafından kurulan devrimci
partiler olabilir. Genelde, liberaller, devrimci işçi-sınıfı partisinin ek
güçleri ve araçlarının kaynağının sadece biri olarak hizmet görebilir ve
görmelidir (P.B. Axelrod’un da açıkça belirttiği gibi), N.G. Çernişevski,
hükümete resmi talepler götürmenin zorunluluğunu anlamadıkları ve fark
gözetmeksizin kendi köşelerinden otokratik hükümetin darbeleri altında
devrimcilerin can vermesini seyrettikleri gerçeğinden dolayı “Rus toplumunun
ileri tabakası” ile alay etmiştir. Bu durumda, R.M.’in Çernişevski’den yaptığı
alıntılar, Çernişevski’nin ütopik olmadığını ve Rusya Sosyal-Demokratlarının
“büyük Rus sosyalistinin” tam anlamını takdir etmediklerini göstermek için
yazılmış ikinci makale, Ayrı Ek içinde yaptığı alıntılar gibi, metinin
bütününden koparılmış parçalar olarak, anlamsızdır. Plekhanov, Çernişevski
Üzerine kitabında (Sotsial-Demokrat[110] Koleksiyonu’ndaki makaleler, ayrı bir
cilt olarak Almanca yayınlandı.) Çernişevski’nin anlamını tamamen takdir etti ve
Marx ve Engels’in teorisine karşı tavrını anlattı. Raboçaya Mysl yazarları,
Çernişevski’nin bütünlüklü ve açıklayıcı bir değerlendirmesini, sağlam ve zayıf
yanlarını, ortaya koyamayarak sadece kendi yetersizliklerini açığa vurdular.
Rusya Sosyal-Demokrasisi için “gerçek sorun” hiçbir şekilde liberallerin
“toplumsal mücadele”yi (R.M.’ in “toplumsal mücadele” ile anladığı, gördüğümüz
gibi, yasal muhalefettir.) nasıl yürüteceklerini belirlemek değil, fakat kendini
otokrasiyi alaşağı etme mücadelesine adayan bir devrimci işçi-sınıfı partisini,
Rusya’da tüm muhalif unsurların desteğini kazanabilecek, devrimci mücadelesinde
muhalefetin tüm biçimlerini kullanabilecek bir partiyi nasıl örgütleyeceğidir.
Bu amaç için gereken tam da devrimci bir işçi-sınıfı partisidir, çünkü, Rusya’da
demokrasi için kararlı ve tutarlı olarak mücadele eden işçi sınıfıdır, çünkü,
böyle bir partinin güçlü etkisi olmadan liberal unsurlar “uyuşuk, aktif olmayan,
uyuyan bir güç olarak kalacaktır” (P.B. Axelrod, op.cit., sayfa 23). “Daha ileri
tabaka”mızın “otokrasiye karşı gerçek [!!] bir toplumsal mücadele” (R.M.’in
makalesinde) yürüttüğünü, “bizim için esas sorunun, otokrasiye karşı
işçilerimizin bu toplumsal mücadeleyi nasıl yürütmeleri gerektiği”ni söylemekle,
-böyle şeyler söylemekle, gerçekte, R.M., Sosyal-Demokrasiden geri
çekilmektedir. Raboçaya Mysl yazarlarına bizim yalnızca teklif edebileceğimiz
ciddi öğüt, nereye gitmek istediklerini ve gerçek yerlerinin nerede olduğunu
uzun uzun düşünmeleridir: toplumsal devrim bayrağını işçi sınıflarına taşıyan ve
onları bir devrimci partide örgütlemek isteyen devrimcilerin saflarında mı,
yoksa kendi “toplumsal mücadele”lerini (yani, yasal muhalefet) yürüten
liberallerin saflarında mı? Otokrasiye karşı işçilerin “bağımsız toplumsal
eylem”i teorisinde; “toplumsal manevi yardım” ve kendilerini “şimdiye kadar”
on-saatlik işgünü ile sınırlayan meslek birlikleri teorisinde; Zemstvos’ların,
liberal birliklerin, ve diğerlerinin teorisinde sosyalist olan hiç bir şey
yoktur -Bu teori içinde liberallerin kabul etmeyeceği hiç bir şey yoktur!
Gerçekten, Raboçaya Mysl‘ın (biri onu bir program olarak adlandırırsa) bütün
programı, özünde, Rusya işçilerini gelişmemiş ve bölünmüş olarak bırakma,ve
onları liberallerin uzantısı yapma eğilimindedir!
R.M.’in bazı tümceleri özellikle ilginçtir: o, “Bütün sorun sadece “acımasızca
siyasi polis tarafından cezalandırılan, bizim devrimci aydınlarımızın” diye
iddia ediyor, “siyasi polise karşı mücadeleyi otokrasiye karşı mücadele olarak
yanlış anlamalarıdır. “Böyle bir açıklamanın anlamı ne olabilir? Siyasi polis,
siyasi olarak anılmaktadır, çünkü,onlar otokrasinin düşmanlarını ve otokrasiye
karşı mücadele edenleri cezalandırmaktadırlar. Bu nedenle, Raboçaya Mysl, bir
liberale dönüşümünü tamamlamadığı sürece, tüm Rusya devrimcilerinin ve
sosyalistlerinin ve sınıf-bilinçli işçilerin yaptığı gibi, siyasi polise karşı
mücadele eder. Siyasi polisin, sosyalistleri ve işçileri acımasızca
cezalandırması, otokrasinin bir “iyi düzenlenmiş örgüt, “ve becerikli ve iş
çıkarabilen devlet adamlarını” (R.M.’ in makalesinde, sayfa 7) koruduğu
gerçeğinden yalnızca iki sonuç çıkarılabilir: korkak ve zavallı liberal genelde
halkımızın ve özelde işçilerimizin hala mücadele için yeterince hazırlanmamış
olduğu konusunda hüküm yürütecektir ve tüm umutlar Zemstvo’ların, liberal
basının vs. “mücadelesi”ne bağlanmalıdır; çünkü bu, yalnızca siyasi polise karşı
bir mücadele değil ama aynı zamanda “otokrasiye karşı gerçek mücadele”dir.
Sosyalist ve her sınıf-bilinçli işçi, işçi-sınıfı partisinin tüm çabalarını
işçi-sınıfı partisini demokrasi için öncü savaşçı düzeyine yükseltecek ve tüm
muhalif unsurları kendi yanına kazanabilecek insanlar, ileri işçiler,
sosyalistler arasından “iyi-düzenlenmiş bir örgüt”, ve “iş çıkarabilen ve
becerikli devrimciler”i eğitmeye yönlendirmeleri gerektiği sonucuna varacaktır.
Raboçaya Mysl yazarları bu iki sonuçtan birincisine yuvarlanacakları meyilli bir
düzlem üzerinde durduklarının farkında değildirler! .
Veya, yine: “Bu programlarda [yani, Sosyal-Demokratların programlarında] bizi
daha da şaşırtan” diye yazıyor R.M., Sosyal-Demokratların, “… işçilerin,
işverenlerin yasama meclislerinde, fabrika kurullarında, ve özerk belediye
yönetimlerinde “yer almaları”nın önemini gözardı ederken (sayfa 15) [Rusya'da
varolmayan] ileri işçilerin boyuna bir parlamentoda yürütecekleri eylemlerin
yararına birincil yeri vermeleridir. Eğer parlamentonun yararlarını öne
çıkartmazsak, işçiler siyasal haklar ve siyasal özgürlükler hakkında nasıl
öğreneceklerdir? Bu sorunlar üzerinde susarsak -Raboçaya Mysl‘ın yaptığı gibi-
bu, işçilerin geri tabakalarının siyasi cehaletini sürdürmek anlamına gelmez mi?
İşçilerin özerk belediye yönetimine katılmasına gelince, hiçbir Sosyal-Demokrat
özerk belediye yönetimi içinde sosyalist işçilerin eylemlerinin önemi ve
yararlarını hiç bir yerde reddetmiş değildir: fakat, sosyalizmin açık biçiminin
mümkün olmadığı Rusya’da bundan söz etmek gülünçtür ve coşkunlukla işçileri
özerk belediye yönetimi için (bu mümkün olsa bile) ateşlemenin gerçekte ileri
işçileri sosyalist işçi-sınıfı davasından liberalizme doğru çevirmek anlamına
gelmesi demektir.
“İşçilerin ileri tabakasının bu [otokratik] hükümete karşı tavrı” diyor R.M.,
“fabrika sahiplerine karşı tavırları gibi anlaşılırdır.” Onun için, bunun
mantıki sonucu, işçilerin ileri tabakasının bilinçli aydınlar arasındaki
sosyalistlerden daha az sınıf-bilinçli Sosyal-Demokratlar olmadığıdır,
dolayısıyla, Raboçaya Mysl‘ın birini ötekinden ayırması zararlı ve anlamsızdır.
Buna uygun olarak Rusya işçi-sınıfı, bağımsız bir siyasi işçi-sınıfı partisinin
oluşturulması için gerekli unsurları üretmiştir. Fakat Raboçaya Mysl yazarları
işçilerin ileri tabakasının siyasal bilinçliliği gerçeğinden… yerinde
saymalarını sağlamak için bu ileri unsurları geride tutmak gereklidir sonucunu
çıkarıyor! “İşçilerin yürüteceği en gerekli mücadele hangisidir?” diye soruyor
R.M., ve cevap veriyor: gerekli olan mümkün olan mücadeledir, ve mümkün olan
işçilerin “şu anda yürüttükleri” mücadeledir !!! Moda olmuş “Bernsteinizm’den
etkilenmiş olan Raboçaya Mysl yazarlarının anlamsız ve ilkesiz oportünizmini
daha bariz bir şekilde ifade etmek zor olacaktı! Mümkün olan arzu edilendir, ve
belirli bir anda neyimiz varsa olan odur! Sanki bir adam sayısız engeller ve
sayısız düşmanların kendini beklediği uzun ve zor bir yola hazırlanıyor ve
“Nereye gitmeliyim?” sorusuna cevap olarak kendisine: Nereye gitmek mümkünse
arzu edilen oraya gitmektir, ve belirli bir anda nereye gidiyorsan oraya gitmek
mümkündür”! Bu düpedüz nihilizmdir, ancak devrimci değil, oportünist
nihilizmdir, ya anarşistler tarafından ya da burjuva liberalleri tarafından
ileri sürülmüştür. Rusya işçilerini “kısmi” ve “siyasi” mücadeleye (siyasi
mücadele ile anlaşılan, otokrasiye karşı mücadele olarak değil, fakat yalnızca
“tüm işçilerin durumlarını düzeltmek için mücadele”dir) katılmaya “çağırmakla”,
R.M., aslında, Rusya işçi-sınıfı hareketine ve Rusya Sosyal-Demokrasisine geriye
bir adım atmaları için çağrı yapmaktadır, o aslında, işçileri
Sosyal-Demokratlardan ayrılmaya çağırmaktadır ve böylece Avrupa ve Rusya
tecrübesi tarafından elde edilen her şeyi kaldırıp atmaya çağırmaktadır!
İşçilerin durumlarını düzeltme mücadelelerinde sosyalistlere gereksinmeleri,
eğer onların mücadelesi yalnızca o ise, yoktur, bütün ülkelerde sosyalizmi hiç
bilmeyen veya hatta ona düşman olup da durumlarını düzeltmek için mücadele
yürüten işçiler vardır.
“Sonuç olarak,” yazıyor R.M., “işçi sınıfı sosyalizmini kavrayışımız üzerine
birkaç söz.” Yukarıda söylenenlerden sonra, okuyucu nasıl bir “kavrayış”
olduğunu hayal etmede zorluk çekmeyecektir. Bernstein’in “moda olan” kitabının
basit bir kopyasıdır.” Genç “Sosyal-Demokratlarımız, proletaryanın sınıf
mücadelesi yerine “işçilerin bağımsız toplumsal ve siyasal eylemini”
koymaktadırlar. R.M.’in toplumsal “mücadele” ve “siyaset”ten ne anladığını
anımsarsak, bunun, bazı Rusya yasal yazarlarının “formülü”ne doğrudan bir dönüş
olduğu açık olacaktır. Sosyalizmin hedefini (ve özünü) tam olarak belirtmek
yerine -toprağın, fabrikaların, vs., genelde, tüm üretim araçlarının, bütün
toplumun mülkiyetine devredilmesi ve kapitalist üretim biçiminin toplumun tüm
üyelerinin çıkarları için ortak bir plana uygun üretimle değiştirmek tüm bunlar
yerine, R.M., meslek birliklerinin ve tüketicilerin kooperatiflerinin
gelişmesini ilk olarak belirtmektedir, ve yalnızca geçerken sosyalizmin tüm
üretim araçlarının tamamen toplumsallaştırılmasına yöneldiğini söylemektedir.
Diğer yandan, en ağır puntolarla yazmaktadır: “Sosyalizm, modern toplumun
yalnızca daha ileri ve daha yüksek bir gelişmesidir.” -sosyalizmin özünü ve
anlamını açıklamayan fakat hatta anlamsızlaştıran Bernstein’den ödünç alınmış
bir deyim. Şüphesiz, tüm liberaller ve bütün burjuvazi “modern toplumun
gelişmesinden” yanadır, böylece R.M.’in tüm açıklamasından hoşlanacaklardır.
Bununla birlikte, burjuvalar sosyalizmin düşmanlarıdırlar. Şöyle ki, “modern
toplumun”un Birçok çeşitli yönleri vardır, ve bu genel terimi kullananların
bazıları bir yönünü, diğerleri başka yönünü gözönünde bulundurmaktadırlar. Ve
böylece, işçilere sınıf mücadelesi ve sosyalizmin kavramını anlatmak yerine,
R.M.; onlara, bulanık ve yanlış tümceler sunmaktadır. Son olarak, sosyalizmin
başarılması için modern sosyalizmin araçlarını belirtmek yerine -örgütlü
proletarya tarafından siyasi iktidarın kazanılması bunun yerine, R.M.,
yalnızca, üretimi onların [işçilerin] yönetimi altına veya demokratikleştirilmiş
toplumsal gücün, “onların [işçilerin] her türlü fabrika sorunlarını inceleyen
kurullarda, tüm mümkün meclislerde, komisyonlarda, yargı mahkemelerinde, ve işçi
yasalarının hazırlanması konferanslarında aktif yer almalarıyla, özerk kamusal
yönetime işçilerin katılmalarıyla, ve son olarak, ülkenin genel temsiliyet
kurumlarına katılmalarıyla “demokratikleştirilmiş yönetim altına koymaktan
bahsetmektedir. Raboçaya Mysl yazarları, bu yolla, yalnızca barışçıl yoldan elde
edilecek olanı işçi-sınıfı sosyalizminin kapsamına almakta ve devrimci yolu
dıştalamaktadırlar. Sosyalizmin bu darlaştırılması ve burjuva liberalizmine
indirgenmesi, yine, tüm Rusya Sosyal-Demokratlarının görüşleriyle ve Avrupa
Sosyal-Demokratlarının ezici çoğunluğuyla karşılaştırıldığında geriye doğru
muazzam bir adımı temsil etmektedir. Tabii ki, işçi-sınıfı iktidarı barışçıl
olarak ele geçirmeyi tercih edebilir (iktidarın ele geçirilmesinin yalnızca
sınıf mücadelesi okulundan geçmiş örgütlü işçi-sınıfı tarafından
yürütülebileceğini hali hazırda belirtmiştik), fakat iktidarın devrimci yoldan
ele geçirilmesini reddetmek hem teorik hem de pratik -siyasal açıdan, proletarya
için budalalık olacaktır; burjuvazi ve tüm diğer mülk sahibi sınıfların
karşısında yüz kızartıcı bir geri çekilmek anlamına gelecektir. Burjuvazinin
proletaryaya barışçıl tavizler vermeyeceği ve tayin edici anda ayrıcalıklarını
savunmak için şiddete başvuracağı büyük bir olasılıktır -hatta en büyük
olasılıktır-. O durumda, proletaryanın hedefine varmak için devrimden başka hiç
bir yolu kalmayacaktır. “İşçi-sınıfı sosyalizmi”nin programının kullanılacak
yöntemi tanımlamadan genel olarak siyasi iktidarın ele geçirilmesinden söz
etmesinin nedeni de budur, çünkü kullanılacak yöntemin seçimi tam olarak
belirleyemeyeceğimiz bir geleceğe bağlıdır. Fakat, tekrarlıyoruz,proletaryanın
eylemlerini herhangi bir şart altında yalnızca barışçıl “demokratikleştirme” ile
sınırlamak, keyfince işçi-sınıfı sosyalizmi kavramını darlaştırmak ve
bayağılaştırmaktır.
Ayrı Ek’teki diğer makaleleri böyle detaylı olarak tahlil etmeyeceğiz.
Çernişevski’nin onuncu ölüm yıldönümü üzerine olan makale üzerine konuştuk.
Dünyanın her tarafında sosyalizmin düşmanlarının, özellikle burjuva
liberallerinin üstüne yapıştığı ve Alman Sosyal-Demokratlarının ve
sınıf-bilinçli Alman işçilerinin kararlı olarak ona karşı seslerini
yükselttikleri (Hannover Kongrelerinde) Raboçaya Mysl Yazı Kurulunun
Bernsteinizm-yanlısı propagandasına gelince -Bernsteinizm’e gelince onun
hakkında detaylı olarak konuşmanın yeri burası değildir. Bizi ilgilendiren Rusya
Bernsteinizm’idir, ve düşüncelerin sınırsız karmaşıklığını, bu görüşlerde
bağımsız görüş niteliğinde herhangi bir şey olmadığını, Rusya Sosyal-Demokrasisi
ile karşılaştırıldığında “bizim” Bernstein’cılarımızın temsil ettiği muazzam
geriye doğru adımı gösterdik. Alman Bernsteinizm’ine gelince, onu Almanların ele
almalarını tercih ederiz. Yalnızca, Rusya Bernsteinizm’inin Almanınkinden çok
daha alçak olduğunu belirteceğiz. Bernstein, yanlışlarına rağmen, hem teorik ve
hem de siyasal olarak açıkça geriye adım atmaya çabalamasına rağmen, kendisi
yeni bir teori veya programa varmadan Alman Sosyal-Demokrasisinin programında
değişiklikler önermeyecek kadar yeterince yeteneğe ve vicdana hala sahiptir; o,
son ve tayin edici anda, samimiyetle, Alman Sosyal-Demokrasisinin eski program
ve taktiklerinden yana tavır koyacağını dünyaya açıklayan kararı, Bebel’in
kararını kabul ettiğini açıkladı. Ve, bizim Rus Bernstein’cılar? Bernstein’in
yaptığının yüzde birini bile yapmadan, tüm Rusya Sosyal-Demokratik örgütlerin
1898′de Rusya Sosyal-Demokratik İşçi Partisi’nin temellerini attığını,
Manifesto’sunu yayınladığını, ve Raboçaya Gazeta‘nın resmi organı olduğunu
açıkladığını, ve bu yayınların bütünüyle “eski” Rusya Sosyal-Demokratlarının
programından yana olduğunu reddetmektedirler. Bizim Bernstein’cılar, eski
görüşleri reddedip yenilerini uygularlarsa -tüm çabalarını Rusya
Sosyal-Demokratik İşçi Partisi’nin hazırlıklarına ve temelinin atılmasına adamış
ve şimdi çoğunluğu Rusya hapishanelerinde olan Rusya sosyalistleri ve işçilerine
olan manevi görevlerinden habersiz görünüyorlar yeni görüşleri öne sürenlerin,
genelde “devrimcilerimize” deliklerden ve köşelerden yumruk sallamakla
yetinmemeleri gerektiğinden ve fakat açık olarak ve kamu önünde kiminle ve ne
ile görüş ayrılığı içinde olduklarını, ne gibi yeni görüşler ve eski program
yerine ne gibi yeni birini ileri sürdüklerini açıklamaları gerektiğinden
habersiz görünüyorlar.
Hala incelememiz gereken, belki de var olan sorunların en önemlisi olan bir
sorun da Rusya Sosyal-Demokrasisinde böyle gerileyen bir akımın nasıl
açıklanacağıdır. Görüşümüzce, bu sorun Raboçaya Mysl yazarlarının sadece kişisel
nitelikleri ile veya sadece moda olan Bernsteinizm’in etkisi ile açıklanamaz.
Bunun, esas olarak, işçi-sınıfı sosyalizminin sığ olarak anlaşılmasına yol açan
-ve geçici olarak yol açmak zorunda idi- Rusya Sosyal-Demokrasisinin tarihsel
gelişmesindeki özellikleri ile açıklanması gerektiği görüşündeyiz.
Seksenlerde ve doksanların başında, Sosyal-Demokratlar Rusya’daki pratik
çalışmalarına başladıkları zaman, ilk olarak, kendilerini Rusya devrimci
hareketinden miras kalan siyasi mücadeleden sapmakla suçlayan ve
Sosyal-Demokratların inatçı bir polemik yürüttüğü Narodnaya Volya‘nın muhalefeti
ile karşılaşmışlardı. İkinci olarak, devrimci hareketteki değişiklikten
-Narodnaya Volya eğiliminden Sosyal-Demokrasiye hoşnutsuz olan Rus liberal
çevreleri ile de karşı karşıya idiler. İki cephede yürütülen polemiğin
merkezinde olan, siyaset sorunu idi. Siyaseti, komplo yapmaya indirgeyen
Narodnaya Volya‘nın sığ kavrayışlarına karşı mücadelelerinde,
Sosyal-Demokratları, genelde siyasete karşı (o sırada süregelen siyasetin sığ
kavrayışlarına karşı) olmaya itebilirdi, ve zaman zaman da itmişti. Diğer
yandan, burjuva “toplumu”nun liberal ve radikal salonlarında,
Sosyal-Demokratlar, sık sık, kendi derileri için son derece korkan, ve
otokrasiye karşı darbeler indiren kahramanları, tayin edici bir anda,
desteklemeyen insanlardan, devrimcilerin terörü terketmelerinden üzüntü
duyduklarını işittiler; bu insanlar iki yüzlülükle Sosyal-Demokratları siyasi
ilgisizlikle suçladılar ve kendileri için ateşten kestaneleri, çekip çıkaracak
olan bir partinin tekrar doğmasını çok istediler. Sosyal-Demokratlar, böyle
insanlara ve onların sözlerine bir nefret duydular, ve fabrika proletaryası
arasında daha somut ama daha ciddi bir çalışmaya yöneldiler. Başlangıçta, bu
çalışmanın dar bir karaktere sahip olacağı ve bazı Sosyal-Demokratların dar
açıklamalarında cisimleşmesi kaçınılmazdı. Yine de, bu darlık Rusya işçi-sınıfı
hareketinin geniş tarihsel hedeflerini hiç unutmamış olan Sosyal-Demokratları
korkutmadı. Sosyal-Demokratların sözlerinin bazan dar bir anlama sahip
olmasının, onların eylemleri geniş bir alanı kapsadığında, ne önemi var. Onlar,
kendilerini yararsız komplolara vermediler, burjuva liberalizminin
Balalaikin’leri[111] ile düşüp kalkmazlar, fakat sadece gerçek devrimci sınıf
olan sınıfa giderler ve güçlerini geliştirmelerinde yardımcı olurlar! Onlar,
Sosyal-Demokratik propagandanın genişlemesiyle bu darlığın kendiliğinden
kaybolacağına inanıyorlardı. Ve, büyük bir oranda olan da buydu. Propagandadan
geniş ajitasyona geçmeye başladılar. Geniş ajitasyon, doğal olarak, artan bir
sayıda sınıf bilinçli ileri işçileri öne çıkardı; devrimci örgütler (St.
Petersburg, Kiev ve diğer Mücadele Birlikleri, Yahudi İşçiler Birliği)
şekillenmeye başladı. Doğal olarak, bu örgütler kaynaşmaya meyillendiler ve
sonunda başardılar: onlar birleştiler ve Rusya Sosyal-Demokratik İşçi
Partisi’nin temellerini attılar. Eski darlığın hiç bir temelinin kalmayacağı ve
tamamen bir kenara itileceği sanılabilir. Fakat, işler daha değişik çıktı:
ajitasyonun yayılması, Sosyal-Demokratları proletaryanın daha az gelişmiş, geri
tabakası ile temasa getirdi; bu tabakaları çekmek için, ajitatörün kendini en
düşük anlayış düzeyine uygulayabilmesini gerektiriyordu, ona “belirli bir anın
çıkarlarını ve taleplerini” öne çıkarması ve sosyalizmin ve siyasi mücadelenin
geniş ideallerini geriye itmesi öğretilmişti. Sosyal-Demokrat çalışmanın
bölük-pörçük ve amatör karakteri, değişik şehirlerdeki eğitim çevreleri
arasındaki ve Rusya Sosyal-Demokratları ile onların yurtdışındaki çok daha
sağlam bir bilgiye, daha zengin bir tecrübeye ve aynı zamanda daha geniş bir
siyasi ufka sahip yoldaşları arasındaki son derece zayıf bağlar, doğal olarak
Sosyal-Demokratik eylemin bu (kesinlikle zorunlu) yönünün büyük bir
abartılmasına yolaçtı; bu da, özellikle her darbe, mücadele eden ordunun
saflarından en ileri işçileri ve aydınları çekip aldığı için ve dolayısıyla
sağlam devrimci gelenekler Rusya Sosyal-Demokrasisinin ideallerinden üzücü
gerileyişin başlıca nedeni olarak, Sosyal-Demokratik çalışmanın bir yönünün
aşırı abartılmasında görüyoruz. Buna, moda olmuş bir kitaba olan ilgiyi, Rusya
devrimci hareketinin tarihi ile ilgili cehaleti ve orijinalliğe olan çocukça bir
iddiayı ekleyin, ve “Rusya Sosyal-Demokrasisinde gerileyen akım”ı yaratan tüm
unsurlara sahip olursunuz.
Onun için, proletaryanın ileri tabakasının daha az ileri tabakası ile olan bağı
sorunu ile, ve bu iki kesim arasında Sosyal-Demokratik çalışmanın önemi ile daha
detaylı ilgilenmemiz gerekecektir.
Tüm ülkelerin işçi-sınıfı hareketi tarihi, işçi-sınıfının daha iyi durumda
bulunan tabakasının sosyalizm düşüncelerine daha hızla ve daha kolayca yanıt
verdiğini gösterir. Her işçi sınıfı hareketi, esasta, bunlar arasından, emekçi
kitlelerin güvenini kazanabilen, bütünüyle kendilerini proletaryanın
örgütlenmesine ve eğitimine adayan, sosyalizmi bilinçli olarak kabul eden, ve
hatta bağımsız sosyalist teoriler ortaya çıkaran ileri işçileri öne çıkarır.
Yaşayabilen her işçi-sınıfı hareketi böyle işçi-sınıfı önderlerini, kendi
Proudhon’larını,Vaillant’larını, Weitling’lerini ve Bebel’lerini öne
çıkarmıştır. Ve bizim Rusya işçi-sınıfı hareketimiz bu açıdan Avrupa
hareketinden geri kalmamakta umut vericidir. Eğitilmiş toplumun dürüst, illegal
yazına ilgisinin azaldığı bir zamanda, işçiler arasında bilgi ve sosyalizm için,
coşkulu bir istek artıyor, berbat yaşam şartlarına rağmen, fabrika emeğinin ağır
hapisliğinin aptallaştırıcı etkisine rağmen, işçiler arasından gerçek
kahramanlar öne çıkıyor, o kadar çok karaktere ve istek-gücüne sahiptirler ki
incelerler, incelerler, incelerler ve kendilerini bilinçli Sosyal-Demokratlara
dönüştürürler -”işçi-sınıfı aydınları.” Bu “işçi-sınıfı aydınları” hali hazırda
Rusya’da vardır, ve saflarının düzenli olarak takviye edilmesi, çok yüce
düşünsel gereksinmelerinin karşılanması ve saflarından Rusya Sosyal-Demokratik
İşçi Partisi’nin önderlerinin çıkmasını sağlamak için her türlü çabayı
harcamalıyız. Onun için, tüm Rusya Sosyal-Demokratlarının organı olmak isteyen
gazete, ileri işçilerin düzeyinde olmalıdır; yalnızca suni olarak düzeyinin
düşürülmemesi değil, fakat, tersine, onu sürekli yükseltmeli, dünya
Sosyal-Demokrasisinin tüm taktiksel, siyasal ve teorik sorunları takip
etmelidir. Ancak o zaman işçi-sınıfı aydınlarının talepleri karşılanabilir, ve
kendisi Rusya işçilerinin davasını ve, bu nedenle, Rusya devriminin davasını
kendi ellerine alacaktır.
Sayısal olarak az ileri işçi tabakasından sonra, geniş orta işçi tabakası gelir.
Bu işçiler de istekle sosyalizm için çabalar, işçilerin çalışma çevrelerinde yer
alır, sosyalist gazeteler ve kitaplar okur, ajitasyonda yer alır, ve daha önceki
tabakadan yalnızca Sosyal-Demokratik işçi-sınıfı hareketinin tamamen bağımsız
önderleri haline gelememeleriyle ayrılırlar. Orta işçi, Partinin organı olmayı
hedefleyen gazetenin içindeki bazı makaleleri anlamayacaktır, anlaşılması güç
bir teorik ve pratik sorunun tam bir kavrayışını elde edemeyecektir. Bu hiç bir
şekilde gazetenin Kendini okuyucu kitlesinin düzeyine düşürmesi gerekir demek
değildir. Tersine, gazete onların düzeyini yükseltmelidir ve işçilerin orta
tabakasından ileri işçilerin yükselmesine yardım etmelidir. Yerel pratik çalışma
içine çekilmiş ve esas olarak işçi-sınıfı hareketinin olayları ve ajitasyonun o
andaki sorunlarına ilgi duymakta olan böyle işçiler, kendilerinin her hareketini
bütün Rusya işçi-sınıfı hareketinin düşünceleri, onun tarihi görevi ve
sosyalizmin nihai hedefi ile birleştirmelidir, böylece, okuyucu kitlesini orta
işçilerin oluşturduğu gazete, sosyalizmi ve siyasi mücadeleyi her yerel ve dar
sorunla birleştirmelidir.
Son olarak, orta işçilerin gerisinde proletaryanın geri tabakasını oluşturan
kitle gelir. Sosyalist bir gazetenin onlar için tamamen veya hemen hemen
anlaşılmaz olması mümkündür (Batı Avrupa’da bile Sosyal-Demokratik seçmenlerin
sayısı Sosyal-Demokratik gazetelerin okuyucularının sayısından daha fazladır),
fakat bundan, Sosyal-Demokratların gazetesinin kendini işçilerin mümkün olan en
düşük düzeyine uydurması gerektiği sonucunu çıkarmak saçma olacaktır. Bundan
çıkarılması gereken tek sonuç, bu tabakalar içinde propaganda ve ajitasyonun
farklı biçimler alması gerektiğidir -daha popüler dilde yazılan broşürler, sözlü
ajitasyon, ve başlıca -yerel olaylar üzerine bildiriler. Sosyal-Demokratlar
kendilerini bununla da sınırlamamalıdır; işçilerin bilincini yükseltme önündeki
ilk adımların yasal eğitimsel eylemler biçimini alması oldukça mümkündür.
Partinin, bu eylemi kullanması, onu en çok gerekli yöne çekmesi, daha sonra
Sosyal-Demokratik ajitatörlerin yerleştirilebileceği işlenmemiş alanları sürmek
için yasal işçiler göndermesi çok önemlidir. Tabii ki, işçilerin geri tabakası
arasında ajitasyon, bölgenin, ilgili mesleğin, vs.nin özelliklerini ve
ajitatörün kişisel nitelikleri için en geniş alanı sağlar. Bernstein’e karşı
kitabında Kautsky “taktikler ve ajitasyon karıştırılmamalıdır” diyor.
“Ajitasyonal yöntemler tek tek ve yerel koşullara adapte edilmelidir. Her
ajitatörün kullanacağı ajitasyon yöntemlerini kendisinin seçmesine izin
verilmelidir. Bir ajitatör coşkunluğu ile, bir diğeri keskin alaycı sözleriyle,
bir üçüncüsü büyük sayıdaki durumları öne sürme yeteneği ile, vs. en büyük
etkiyi yaratabilir. Ajitatöre adapte olunurken, ajitasyon da ayrıca halka adapte
edilmelidir. Ajitatör anlaşılabilecek şekilde konuşmalıdır; dinleyicilerinin en
çok haberdar olduğu birşeyi başlangıç noktası olarak almalıdır. Tüm bunlar
apaçıktır ve yalnızca köylülük arasında yürütülen ajitasyona uygulanabilir
değildir. Birisi, taksi şoförüne, tayfalara konuştuğundan farklı şekilde,
tayfalara, basımcılara konuştuğundan farklı şekilde konuşmalıdır. Ajitasyon
bireyselleştirilmelidir, fakat taktiklerimiz, siyasi eylemimiz aynı (sabit)
olmalıdır” (sayfa 2-3). Sosyal-Demokratik teorinin öncü bir temsilcisinin bu
sözleri partinin genel eyleminin bir parçası olarak ajitasyonun mükemmel bir
değerlendirmesini içerir. Bu sözler, siyasi mücadele yürüten devrimci bir
partinin oluşmasının ajitasyonla karışacağı, ajitatörlerin özgürlüğünü
kısıtlayacağını ve geriye iteceğini düşünenlerin korkularının ne kadar yersiz
olduğunu gösterir. Tersine, yalnızca örgütlü bir parti yaygın ajitasyon
yürütebilir, tüm ekonomik ve siyasal sorunlarda ajitatörler için gerekli
kılavuzluğu (ve materyali) sağlayabilir, tüm Rusya işçilerinin yönlendirilmesi
için her yerel ajitasyonal başarıdan yararlanılabilir, ve büyük bir başarıyla
çalışabilecekleri ortama (milieu) ve yerlere ajitatörler gönderebilir. Yalnızca
örgütlü bir parti içinde ajitatör olarak kapasiteye sahip insanlar kendilerini
tamamen bu göreve -hem ajitasyonun hem de Sosyal-Demokratik çalışmanın diğer
yönlerinin yararına- adayabilirler. Bundan görülür ki, her kim ki ekonomik
mücadele gerekçesiyle siyasi ajitasyonu ve propagandayı unutur, her kim ki
işçi-sınıfı hareketinin siyasi bir parti mücadelesine örgütlenmesi gerekliliğini
unutur; o, kendini, herşeyden bir kenara çeker, proletaryanın geri tabakasını
başarıyla ve sebatla işçi-sınıfı davasından yana çekme olanağından dahi yoksun
bırakır.
Yine de, eylemlerimizin bir yanının diğerlerinin zararına böyle bir abartılması,
hatta diğer yönleri kaldırıp atma isteği, Rusya işçi-sınıfı hareketi için daha
da ürkütücü sonuçlara gebedir. Proletaryanın geri tabakası, Rusya
Sosyal-Demokratlarının yalnızca otokrasiyi alaşağı etmek için işçileri kullanmak
istediği, sosyalizmin nihai hedefleri ve siyasi mücadelenin şu andaki
görevlerine karşı ilgisiz oldukları, kendilerini tatillerin yeniden konması ve
meslek birlikleri ile sınırlamaya davet ettikleri yolundaki yalanlarla ve yanlış
bilgilerle moralleri bozulabilir. Böyle işçiler her zaman hükümetin veya
burjuvazinin yemiyle sunulan tuzağa düşebilirler (ve düşeceklerdir).
Proletaryanın geri tabakası, gelişmemiş işçiler, Raboçaya Mysl‘ın vaazlarının
etkisi altında, ücret artışı ve tatillerin yeniden konması (“anın çıkarları”)
dışında hiç bir şeyin kendini ilgilendirmeyeceği ve ilgilendirmemesi gerektiği;
o çalışan halkın yalnızca kendi gayretleriyle, kendi “özel
inisiyatifleriyle”mücadelesini yürütebileceği ve yürütmesi gerektiği, ve
sosyalizmle birleşmek için çaba göstermemeleri; işçi sınıfı hareketini tüm
insanlığın gerekli, ileri davasına dönüştürmek için çabalamaması gerektiği
yolundaki son derece gerici ve burjuva düşünceye kurban düşebilir.
Tekrarlıyoruz, en geri işçilerin moralleri böyle bir düşünce tarafından
bozulabilir, fakat eminiz ki ileri Rusya işçileri, tüm Sosyal-Demokratik eylemi
ve işçilerin eğitim gruplarını yönlendirenler, hapishanelerimizi ve sürgündeki
yerleri -Arçangel Gubernia’dan Doğu Sibirya’ya dolduranlar, o işçiler böyle bir
teoriyi öfkeyle reddedeceklerdir. Bütün hareketi anın çıkarlarına indirgemek
işçilerin geri durumu üzerinde spekülasyon yapmak, onların en kötü eğilimlerini
beslemek demektir. Bu, işçi-sınıfı hareketi ile sosyalizm arasındaki bağı, ileri
işçilerin kesin hatları olan siyasi çabaları ile kitlelerden yana protestonun
kendiliğindenci biçimleri arasındaki bağı suni olarak koparmak demektir.
Dolayısıyla, Raboçaya Mysl’ın özel bir eğilim başlatma çabası özel bir dikkate
(değer ve şiddetli bir protestoyu gerektirir. Kendini, açıkça, proletaryanın
geri tabakasına uyduran (adapte eden) Raboçaya Mysl, sosyalizmin nihai hedefi ve
siyasi mücadele sorunundan sürekli olarak kaçındığı ve bu özel eğilimini açıkça
ilan etmediği sürece, birçok Sosyal-Demokrat, çalışmalarının gelişmesi ve
genişlemesi sonucu ve Raboçaya Mysl grubunun üyelerinin kendilerini muzdarip
oldukları darlıktan (dar görüşlülükten) kurtaracağını umuyor ve başlarını
sallıyorlardı. Ancak, şimdiye dek yararlı hazırlık çalışmaları yapan bu
insanlar,moda olmuş oportünist teorilere yapıştığı zaman ve Avrupa’nın
kulaklarını tüm Rusya Sosyal-Demokrasisini yıllarca (eğer sonsuza dek değilse)
hazırlık sınıfına koyma niyetleri ile sağır etmeye başladıkları zaman; başka
bir ifade ile, şimdiye dek bir varil bal üzerinde yararlı bir şekilde çalışan
insanlar “tüm kamunun gözü önünde” bu varilin içine kepçelerle katran dökmeye
başladığı zaman, artık bizim için gerileyen akıma kesin bir şekilde karşı koyma
zamanı gelmiştir!
Rusya Sosyal-Demokrasisi, hem kurucuları, Emeğin Kurtuluşu Grubu üyeleri, ve hem
de Rusya Sosyal-Demokratik İşçi Partisi’nin temelini atan Rusya
Sosyal-Demokratik işçi örgütleri aşağıdaki iki ilkeyi her zaman tanımışlardır:
1) Sosyal-Demokrasinin özü siyasal iktidarın kazanılması, bir bütün olarak tüm
üretim araçlarının topluma devredilmesi ve kapitalist ekonominin yerine
sosyalist ekonomiyi yerleştirmek için proletaryanın sınıf mücadelesinin
örgütlenmesidir; 2) Rusya Sosyal-Demokrasisinin görevi, ivedi amacı otokrasiyi
alaşağı etmek ve siyasal özgürlük kazanmak olan Rusya devrimci işçi-sınıfı
partisini örgütlemektir. Her kim ki, bu temel ilkelerden (tam da Emeğin
Kurtuluşu Grubu’nun programında formüle edilmiş olan ve Rusya Sosyal-Demokratik
İşçi Partisi’nin Manifestosu‘nda açıklanan) sapar, o, Sosyal-Demokrasiden
sapmaktadır.
_________________
1899 sonunda yazıldı.
İlk defa 1924′te Proletarskaya Revolyutsiya (Proleter Devrimci) No. 8-9
dergisinde yayınlandı. Bilinmeyen biri tarafından kopya edilmiş ve Lenin
tarafından gözden geçirilmiş el yazmasına göre yayınlanmıştır.
V.I. Lenin, Toplu Eserler, Cilt 4 (1898-Nisan 1901), s.255-285, Lawrence &
Wishart London, İngilizce Baskı.
NOTLAR
(Notlardaki numaralama İngilizce baskısındaki gibi aynen korunmuştur. -Ç.N.)
[106] İşçi Sınıfının Kurtuluşu Uğrunda Mücadele Birliği, 1895 yılı kışında,
Lenin tarafından örgütlendi. St. Petersburg’da yirmi kadar Marksist işçi
çevrelerini birleştirdi. Birliğin çalışması merkeziyetçilik ve sıkı disiplin
temeline dayanıyordu. Birlik, V.İ. Lenin, A.A. Vaneyev, P.K. Zaporozhets, G,M.
Krzhizanovsky, N.K. Krupskaya, L. Martov (Y.O. Zederbaum), M.A. Silvin, V.V.
Starkov, ve diğerlerinden oluşan merkezi bir grup tarafından yönlendiriliyordu.
Yine de, Birliğin bütün çalışması Lenin’in başını çektiği grubun 5 üyesinin
doğrudan denetimi altında idi. Birlik, birkaç bölge örgütlerine ayrılıyordu.
İ.V, Babuşkin ve V.A. Shelgunov gibi öncü sınıf-bilinçli işçiler bilgi
toplamakla ve yayın dağıtmakla sorumlu örgütleyicilerin bulunduğu fabrikalarla
grupları birleştirdi. Büyük fabrikalarda işçi çevreleri oluşturulmuştu.
Birlik, Rusya’da ilk defa işçi-sınıfı hareketine sosyalizmi sunmaya koyuldu, az
sayıda ileri işçilerin katıldığı çevreler arasında Marksizm propagandasından
proletarya kitleleri arasında geniş siyasal ajitasyona geçişi sağladı.
İşçi-sınıfı hareketini yönlendirdi ve işçilerin ekonomik talepleri için
mücadeleyi, çarlığa karşı mücadele ile birleştirdi. Kasım 1895′te Thornton Yün
İşletmesi’nde bir grev örgütledi. 1896 yazında, 30,000′den fazla işçinin
katıldığı ünlü St. Petersburg dokuma işçilerinin grevi, Birliğin önderliği
altında
yeraldı. Birlik, işçiler için bildiriler ve broşürler çıkardı ve Raboçaya Dyelo
gazetesinin çıkarılmasının temelini hazırladı. Yayınlar, Lenin tarafından
hazırlanıyordu.
Birliğin etkinliği St. Petersburg’tan çok öteye yayıldı, ve Moskova, Kiev,
Ekaterinoslav ve diğer şehirlerde, ve Rusya’nın diğer bölgeleri de bu örneği
takip ettiler ve Mücadele Birlikleri oluşturmak için birleştiler.
8 (20) Aralık 1895 gecesi geç vakitte çarlık hükümeti, Lenin de dahil olmak
üzere, büyük sayıda öncü üyeleri tutuklayarak Birliğe ağır bir darbe vurdu.
Raboçaya Dyelo’nun basıma hazır bir sayısı ele geçirildi. Birlik, Lenin ve diğer
üyelerin tutuklanmasına, ilk defa, içinde Mücadele Birliği’nin varlığına
referans yapılmış siyasal talepler içeren bir bildiri çıkararak karşılık verdi.
Lenin, hapishanede iken, Birliği yönlendirmeye devam etti, tavsiyeleriyle ona
yardımcı oldu, şifreli mektuplar ve bildirileri hapishaneden dışarı kaçırdı, ve
Grevler Üzerine (orijinali hala daha bulunmamış olan) ve “Sosyal-Demokratik
Partinin Program Taslağı ve Açıklaması” broşürlerini yazdı.
Birlik Lenin’in belirttiği gibi, önemliydi, çünkü, proletaryanın sınıf
mücadelesini yönlendirecek işçi-sınıfı hareketine dayanan devrimci bir partinin
ilk gerçek başlangıcı idi.
[107] İşçi Sınıfının Kurtuluşu Uğrunda Kiev Mücadele Birliği, Mart 1897′de, St.
Petersburg Mücadele Birliği’nin etkisi altında, St. Petersburg Sosyal-Demokratik
örgütü örneğini takiben, tüm Rusya Sosyal-Demokratik örgütlerinin kendilerini
İşçi-Sınıfının Kurtuluşu Uğrunda Mücadele Birlikleri olarak adlandırmalarını
öneren bir kararın Kiev konferansında kabul edilmesiyle oluşturuldu. Birlik,
toplam olarak 30′dan fazla üyesi olan Rusya ve Polonya Sosyal-Demokratik
gruplarını ve Polonya Sosyalist Partisi grubunu birleştirdi. Kiev Mücadele
Birliği, St. Petersburg Birliği ile temaslarını (bireysel temaslarla ve St.
Petersburg duyuruları aracılığıyla ve Lenin’in programatik sorunlar üzerine
yazıları aracılığı ile bilgi edinerek; Lenin’in “Rusya Sosyal-Demokratlarının
Görevleri” Kiev’e elyazması olarak gönderilmişti ve Kiev Sosyal-Demokrat
örgütlerinin önderleri tarafından biliniyordu) korudu.
Kiev Mücadele Birliği’nin eylemleri Rusya’nın güney şehirlerinde geniş olarak
dağıtılan 1897, 1 Mayıs açıklaması ile başladı. Aynı yıl içinde, Kiev Birliği
25′ten fazla Kiev fabrikasında 6,500 bildiri dağıttı. Aynı yıl içinde, Birliğin
özel bir grubu tüm-Rusya Sosyal-Demokratik gazetesi olarak Raboçaya Gazeta‘nın
iki sayısını yayınladı. Mart 1898′de, RSDİP’nin Birinci Kongresi Raboçaya
Gazeta‘yı Partinin resmi organı olarak kabul etti. Birliğin gizli yazını esas
olarak Güney-Rusya kasabalarında dağıtılıyordu. Ajitasyon çalışmasına ek olarak,
Birlik işçi çevrelerinde ve fabrika toplantılarında propaganda yürüttü.
Kiev Mücadele Birliği, RSDİP’nin Birinci Kongresinin yapılması için aktif
hazırlıklar yürüttü. Birlik, Kongre’den kısa bir süre sonra polis tarafından
bastırıldı (Kiev’den Ekaterinoslav’a taşınmış bulunan Raboçaya Gazeta basım-evi
ve büyük sayıda illegal yazın ele geçirilmişti. Kiev’de ve birçok büyük Rusya
şehirlerinde tutuklamalar yapıldı.
Kiev Mücadele Birliği, bir devrimci Marksist partinin Rusya’da oluşması için
işçi-sınıfının örgütlenmesi ve gelişmesinde önemli bir rol oynadı. Özgür kalmış
olan Sosyal-Demokratik grupların üyeleri çok geçmeden RSDİP Kiev Komitesi adını
alan yeraltı örgütünü kurdu.
[108] Letonya, Polonya, ve Rusya Genel Yahudi İşçileri Birliği (Bund) 1897′de
Vilno’da Yahudi Sosyal-Demokratik grupların bir kurucu kongresinde kurulmuştu;
Rusya’nın batı bölgelerindeki esas olarak yarı-proleter Yahudi zanaatçılarının
birliği idi. Bund, Birinci Kongre’de (1898), “yalnızca Yahudi proletaryasını
ilgilendiren sorunlarda bağımsız, otonom bir örgüt olarak” RSDİP’ne katıldı.
Bund, Rusya işçi-sınıfı hareketine milliyetçilik ve ayrılıkçılık getirdi.
RSDİP’nin ikinci Kongresi’nden sonra, Yahudi proletaryasının tek temsilcisi
olarak kabul edilmesi reddedildikten sonra Bund, Parti’yi terketti. Bund,
1906′da Dördüncü (Birlik) Kongresi kararı temelinde RSDİP’ne tekrar katıldı.
Bundçular, RSDİP içinde ısrarla Partinin oportünist kanadını desteklediler
(“ekonomistler”, Menşevikler, tasfiyeciler) ve Bolşevizm’e ve Bolşeviklere karşı
mücadele ettiler. Bund, Bolşeviklerin programatik ulusların kendi kaderini tayin
hakkı talebine karşı milli-kültürel otonomi talebi ile karşı durdu. Stolypin
gericiliği döneminde tasfiyeci bir tavır takındı ve Ağustos anti-Parti blokunu
oluşturmada aktifti. Birinci Dünya Savaşı (1914-18) sırasında
sosyal-şovenistlerin tavrını benimsediler. 1917′de karşı-devrimci Geçici
Hükümeti desteklediler ve Büyük Ekim Sosyalist Devrimine karşı düşmanların
yanında savaştılar. Yabancı askeri müdahale ve iç savaş yıllarında Bund
önderliği karşı-devrimle güçlerini birleştirdi. Aynı zamanda, Bund saflarında
Sovyet iktidarı ile işbirliğinden yana bir değişiklik yer alıyordu, 1921′de Bund
kendini dağıtmayı kabul etti ve bazı üyeleri Rusya Komünist Partisi (Bolşevik)’e
giriş kuralları temelinde katıldı.
[109] Bahsi geçen, Ekim 1900′de Yurtdışında yayınlanan L. Martov’un Rusya‘da
Kızıl Bayrak adlı broşürüdür.
[110] Sotsial-Demokrat (Sosyal-Demokrat) -1890 ve 1892 arasında Londra ve
Cenevre’de Emeğin Kurtuluşu grubu tarafından yayınlanan bir yazın ve siyasi
inceleme dergisi. Dört sayı çıktı. Sotsial-Demokrat Rusya’da Marksizm’in
yayılmasında önemli bir rol oynadı. Yayından sorumlu olan esas kişiler G.V.
Plekhanov, P.B. Axelrod ve V.I. Zasuliç idi.
[111] Balalaikin -M.Y. Saltykov Shchedrin’in Modern Idyll‘deki bir karakteri,
bir liberal geveze, maceraperest ve yalancı.