PROLETER DEVRİM
VE DÖNEK KAUTSKY
BU başlık
altında, Kautsky'nin Viyana'da şu son
günlerde çıkmış bulunan Proletarya
Diktatörlüğü adlı broşürünün
eleştirisine yönelik bir broşür yazmaya
başladım. Ama, çalışmam sürüncemede kaldığı
için, Pravda yazı kuruluna, aynı
konudaki kısa bir makaleye bir yer vermesini
ricaya karar verdim.
Gerici ve en bitirip tüketici türünden
bir savaşın dört yıldan çoğu, yapacağını
yaptı. Avrupa'da, aynı zamanda hem
Avusturya, hem İtalya, hem Almanya, hem
Fransa, hatla hem de İngiltere'de (örneğin
yarı liberal Ramsay McDonald tarafından
yönetilen aşırı oportünist Sosyalist
Dergi'nin[46]
temmuz sayısında gördüğümüz Bir
Kapitalistin İtirafları, son derece
özellik belirtici), yükselen proleter
devrimin soluğu duyuluyor.
Ve II. Enternasyonalin önderi Bay
Kautsky de işte bu sırada proletarya
diktatörlüğü üzerine, yani proleter devrim
üzerine bir kitap, Bernstein'ın ünlü
Sosyalizmin Öncülleri'nden yüz kez daha
iğrenç, daha çileden çıkarıcı, daha dönek
bir kitap yayınlıyor. Bernstein'ın o dönek
kitabının yayınlanmasından bu yana 20 yıla
yakın bir süre geçti; ve işte bugün de
Kautsky bu dönekliği daha da ağırlaştırarak
benimsiyor!
Kitabın önemsiz bir bölümü Rus
bolşevik devrimini inceliyor. Kautsky, Rus
işçisinin ancak bir kahkaha ile
karşılayabileceği menşevik bilgeliğin ilk
hakikatlerini hiçbir şey değiştirmeksizin
yineliyor. Örneğin, yer yer yarı liberal
Maslov'un yarı liberal yazılarından
alıntılar serpiştirilmiş, zengin köylülerin
toprağı ele geçirmeye çalıştıkları (bir
yenilik!), yüksek buğday fiyatlarının onlar
için elverişli olduğu vb. yolundaki bir
düşünceye "marksizm" adı verildiğini
düşünün. Ve bunun yanında da,
"marksist"imizin yüzde yüz liberal,
küçümseyici bildirimi: "yoksul köylü burada
(yani Sovyetler cumhuriyetinde), sosyalist
tarım reformunun, 'proletarya
diktatörlüğü'nün sürekli yığınsal ürünü
olarak kabul edilmiştir (bolşevikler
tarafından yani)" (Kautsky'nin broşürü, s.
48).
Gerçekten iyi, değil mi? Bir
sosyalist, bir marksist, bize
devrimin burjuva niteliğini
tanıtlamaya çalışıyor ve, bu işi yaparken,
yoksul köylülüğün kırdaki örgütlenmesini
(tamamen Maslov , Potresov ve Kadetlerin
anlayışı içinde) alaya alıyor.
"Zengin
köylülerin mülksüzleştirilmesi,
düzelmesi dinginlik ve güvenlik
gerektiren üretim sürecine yeni bir
karışıklık ve iç savaş öğesi sokmaktan
başka bir şey yapmaz" (s. 49).
İnanılmaz,
ama gerçek bu. Bunu böylece yazan, Savinkov
ya da Milyukov değil, Kautsky!
Rusya'da biz şimdiye değin, kulakların
savunucularının "marksizm" mantosuna
büründüğünü öylesine çok gördük ki, Kautsky
bizi şaşırtmayacak. Ama belki Avrupalı okur
için, burjuvaziye bu alçakça boyun eğme ve
iç savaş karşısındaki bu liberal korku
üzerinde uzun uzun durmak gerekecek. Rus
işçi ve köylüsüne gelince, onlara
Kautsky'nin bu dönekliğini parmakla
göstermek... ve yolumuzu izlemek yeter.
Kautsky'nin kitabının onda dokuzu, ya
da buna yakını, çok önemli genel bir teorik
soruna ayrılmış: [sayfa
120] Proletarya diktatörlüğü ile "demokrasi"
arasındaki ilişkiler. Ve Kautsky'nin
marksizmden kopuşu da en açık biçimde işte
burada ortaya çıkıyor.
Kautsky okurlarına -en ciddi ve en "bilgi"
bir havayla- Marx'ın "proletaryanın devrimci
diktatörlüğü"ndan, demokrasiyi dıştalayan "bir
yönetim biçimi"ni değil, ama bir
durumu, yani: "bir egemenlik durumu"nu
anladığı konusunda güvence veriyor. Oysa,
proletaryanın egemenliği, nüfusun çoğunluğu
olarak, en tam bir demokrasi saygısı ile
bağdaşır, ve örneğin proletarya
diktatörlüğünün ta kendisi olan Paris Komünü,
genel oyla seçilmiştir. Ve Marx'ın,
proletarya diktatörlüğünden söz ederken, bir
"yönetim biçimi" (ya da hükümet biçimi,
Regierungs form) düşünmemiş olduğu da,
öyle görünüyor ki, "onun, Marx'ın, İngiltere
ve Amerika için barışçıl, yani demokratik
bir yoldan (komünizme ) geçişi olanaklı
görmesi ile tanıtlanmış"tır (s. 20-21).
İnanılmaz, ama gerçek bu! Kautsky işte
tastamam böyle düşünüyor; ve anayasaları ile
tüm siyasalarında "demokrasi"ye aykırı
davranmakla suçladığı bolşeviklere verip
veriştiriyor, ve tüm gücüyle ve aralıksız
olarak, "diktatör değil, ama demokratik bir
yöntem"i öğütlüyor.
Marx'ın proletarya diktatörlüğü
öğretisini yadsıdıklarını daha açıkça ve
daha dürüstçe bildiren, çünkü proletarya
diktatörlüğü demokrasi ile çelişmektedir
diyen (Alman David, Kolb ve
sosya!-şovenizmin öbür temel direkleri
türündeki İngiliz Fabianler[47]
ile bağımsızlar[48],
ya da Fransız ve İta!yan reformistler
türündeki) oportünistlerin büsbütün
yakınlarında yer almak demektir bu.
Bir "özgür halk devleti" istiyoruz
demek, Marx öncesi Alman sosyalizminin
görüşüne dönmek demektir; her
devletin bir sınıfın bir başkasını ezmesini
sağlayan bir makine olduğunu anlamayan
küçük-burjuva demokratların düşüncesine
dönmek demektir bu.
Proletaryanın devrimi yerine, liberal
"çoğunluğun fethi", "demokrasiden yararlanma"
teorisini geçirmek üzere, proletaryanın
devrimini büsbütün yadsımak
[sayfa 121]
demektir bu! Marx ile Engels tarafından,
1852'den 1891'e değin, proletarya için
burjuva devlet makinesini "yıkma"
zorunluluğu üzerine kırk yıl boyunca
öğretilmiş ve tanımlanmış olan herşey, bütün
bunlar dönek Kautsky tarafından tamamen
unutulmuş, çarpıtılmış, denize atılmıştır.,
Kautsky'nin teorik yanlışlıklarını
ayrıntılı bir biçimde incelemek, Devlet
ve İhtilâl'de söylediklerimi yinelemek
olurdu. Yararsızdır bu. Kısaca belirtmekle
yetineceğim:
Kautsky , her devletin bir
sınıfın bir başka sınıfı bastırmasını
sağlayan bir makine olduğunu ve en
demokratik burjuva cumhuriyetin
burjuvaziye proletaryayı ezme olanağını
veren bir makine olduğunu unutarak,
marksizmi yadsımıştır.
Proletarya diktatörlüğü bir "hükümet
biçimi" değil, ama bir başka tipten bir
devlet, proleter bir devlet,
proletaryanın burjuvaziyi ezmesini
sağlayan bir alettir. Bu ezme zorunludur,
çünkü burjuvazi, mülksüzleştirilmesine karşı
her zaman zorlu bir direnç gösterecektir.
(Marx'ın 70 yıllarında İngiltere ve
Amerika'da sosyalizme barışçıl geçiş
olanağını kabul ettiğini[49]
ileri sürmek, bir safsatacı, ya da daha
yalın söylemek gerekirse, alıntılar ve
iletmeler yardımıyla aldatmacaya sapan bir
düzenbaz kanıtıdır. İlkin, Marx daha o çağda
bu olanağı istisna olarak düşünüyordu.
İkincisi, tekelci kapitalizm, yani
emperyalizm, henüz yoktu. Üçüncüsü, tam da
İngiltere ve Amerika'da, burjuva devlet
makinesinin temel parçası olarak, o zaman
askeri fraksiyon yoktu - bugün var.)
Baskının olduğu yerde, eşitlik,
özgürlük vb. olamaz. Engels, işte bu nedenle,
şöyle diyordu: "Proletarya devlete
gereksinim duyduğu sürece, bunu özgürlük
yararına değil, ama düşmanlarını ezmek için
duyar; ve özgürlükten söz etmenin olanaklı
olacağı gün, devlet de, devlet olarak
varolmaktan çıkacaktır."[50]
Proletaryayı eğitmek ve onu eyleme
hazırlamak söz konusu olduğu zaman değeri
yadsınmaz olan burjuva demokrasi, her zaman
dar, ikiyüzlü, yalancı, düzenbazdır, her
zaman zenginler için bir demokrasi,
yoksullar için bir aldatmaca olarak kalır.
[sayfa 122]
Proleter demokrasi sömürücülerin
üzerine, burjuvazinin üzerine, çullanır; bu
nedenle ikiyüzlü değildir o; o n l a r a
n e özgürlük v a a t e d e r, ne
de demokrasi; ama emekçilere gerçek
demokrasi'yi sunar. Yalnız Sovyetler
Rusyası, örneğin sarayları ve özel konakları
burjuvazinin elinden alarak (bu olmadıkça,
toplanma özgürlüğü bir ikiyüzlülüktür),
basımevlerini ve kağıdı kapitalistlerin
elinden alarak (bu olmadıkça, basın
özgürlüğü ulusun emekçi çoğunluğu için bir
yalandır), burjuva parlamentarizmi yerine,
en demokratik burjuva parlamentosundan "halk"a
1000 kez daha yakın, daha "demokratik"
olan Sovyetlerin demokratik
örgütlenmesini geçirerek, proletarya ve
engin emekçi çoğunluğa, o güne değin
görülmemiş, herhangi bir burjuva demokratik
cumhuriyette olanaksız ve usa sığmaz bir
özgürlük ve bir demokrasi sunuyor.
Kautsky demokrasiye uygulanmış "sınıf
savaşımı"nı... denize atmış! Kautsky tam bir
dönek, bir burjuvazi uşağı durumuna gelmiş.
Bu arada, bu
dönekliğin bazı incilerini belirtmeden
geçmek de olanaksız.
Kautsky Sovyetler örgütünün yalnızca
Rusya değil, dünya ölçüsünde de bir önem
taşıdığını, "zamanımızın en önemli olayları"
arasında yer aldığını, yarının "sermaye ile
emek arasındaki" büyük savaşımlarında "kesin
bir önem" kazanmaya aday olduğunu kabul
etmek zorunda görüyor kendini. Ama,
proletaryaya karşı, bir güçlükle
karşılaşmadan burjuvazi saflarına geçmiş
olan menşeviklerin yüce bilgeliğini kendine
mal ettiğinden, bundan "şu sonucu çıkarıyor":
Sovyetler "savaşım örgütü" olarak iyi, ama "devlet
örgütü" olarak iyi değil.
Çok güzel! Proleterler ve yoksul
köylüler, Sovyetler içinde örgütlenin! Ama
zafer kazanmaya cüret etmekten sizi Tanrı
korusun! Zafer kazanmayı usunuzdan
geçirmeyin! Burjuvaziyi yendiğiniz anda,
işiniz bitti demektir, çünkü sizin proleter
bir devlette "devlet" örgütleri olmamanız
gerekir. Siz tam da zaferinizden sonra
kendinizi (Sovyetleri -ç.] dağıtmalısınız!
Ne hayran olunası "marksist" şu
Kautsky! Dönekliğin ne eşi benzeri bulunmaz
"teorisyen"i! ,
İnci numara iki. İç savaş "toplumsal
devrim"in "ölümcül düşmanı"dır, çünkü, daha
önce duyduğumuz gibi, toplumsal devrimin "dinginlik"
(zenginler için mi?) "ve güvenliğe" (kapitalistler
için mi?) "gereksinimi vardır".
Avrupa proleterleri! Savinkov ile
Dan'ı, Dutov ile Krasnov'u, Çekoslavaklar
ile kulakları iç savaş için size karşı
ayartmayacak bir burjuvazi bulmadıkça,
devrimi düşünmeyin!
1870'te, Marx şöyle yazıyordu: Başlıca
umut, savaşın Fransız işçilerine silah
kullanmayı öğretmesidir.[51]
"Marksist" Kuatsky, dört yıl savaştan sonra,
işçilerin silahlarını burjuvaziye karşı
kullanmalarını değil (Tanrı göstermesin!
Kuşkusuz hiç de "demokratik" olmazdı bu),
ama... iyi kapitalistçiklerle iyi bir
barışçık yapmalarını bekliyor!
İnci numara üç. İç savaşın sevimsiz
bir yönü daha var: "demokrasi"de "azınlığın
korunması"nın bulunmasına karşın (ayraç
içinde belirtelim, Fransa'da Dreyfus
savunucularının, ve şu son günlerde
Liebknechtlerin, Mac Leanlerin, Debslerin
acı acı denedikleri korunma), iç savaş (dinleyin!
iyi dinleyin! ) "yenileni tam bir yok olma
ile tehdit eder".
Yoksa, şu Kautsky gerçek bir devrimci
değil mi? Yüreğinin derinliklerinde
devrimden yanadır o... ama yalnızca bir
yıkım tehlikesi içeren ciddi bir savaşım
olmaksızın yapılması koşuluyla! Zorlu
devrimlerin eğitici etkisini coşkuyla öven
koca Engels'in[52]
eski yanılgılarının tamamen "üstesinden"
gelmiştir o. O, "ciddi" tarihçi olarak, iç
savaşın sömürülenleri çelikleştirdiğini ve
onlara sömürücüler olmayan yeni bir
toplum kurmayı öğrettiğini söyleyen
kimselerin yanlışlıklarını büsbütün
bırakmıştır.
İnci numara dört. Proleterler ve küçük
burjuvaların 1789 devrimindeki diktatörlüğü
büyük ve yararlı bir şey mi
[sayfa 124] oldu
? Hiç de değil. çünkü Napoleon geldi. "Aşağı
katmanların diktatörlüğü, yolu kılıç
diktatörlüğüne açar" (s. 26).
"Ciddi" tarihçimiz, kamplarına
katıldığı liberaller gibi, "aşağı
katmanların diktatörlüğü"nü görmemiş olan
ülkelerde, örneğin Almanya'da, kılıç
diktatörlüğünün de görülmediğine kesin
olarak inanmış. Almanya Fransa'dan, hiçbir
zaman daha kaba, daha aşağılık bir kılıç
diktatörlüğü ile ayrılmamıştır; şimdiye
değin Fransa "halk"ında, ezilenlerin
İngiltere ya da Almanya'dakinden daha çok
özgürlük sevgisi ve daha çok yiğitlik
gösterdiklerini ve Fransa'nın bunu
devrimlerine borçlu olduğunu söyleyerek,
utanmadan yalan söylemiş olan Marx ve Engels
tarafından uydurulmuş kara çalmalardan başka
bir şey değildir bu.
...Ama yeter! Dönek Kautsky'nin
yapıtındaki bütün döneklik incilerini
saptamak için özel bir broşür yazmak
gerekirdi.
*
Bay
Kautsky'nin "enternasyonalizm"i üzerinde de
durmak gerekecek. Menşeviklerin, onlar da
Zimmervalcı[53]
-tatlı dilli Kautsky bu konuda güvence
veriyor bize,- ve hatta -gülmeyin!-
bolşeviklerin "kardeşleri" olan
menşeviklerin enternasyonalizmini sevgi ve
yakınlık dolu sözlerle anlatarak, Kautsky
kendi "enternasyonalizm"ini de istemeyerek
ortaya koymuş!
İşte menşeviklerin
"zimmervaldçılığı"nın o pırıl pırıl tablosu
"Menşevikler genel bir barış
istiyorlardı. Bütün savaşanların ilhaksız ve
tazminatsız barış belgisini kabul etmelerini
istiyorlardı. Bu ereğe erişilmedikçe, Rus
ordusu, onlara göre, savaş durumunda
kalmalıydı". Ama kötü bolşevikler orduyu
"dağıttılar" ve kötü Brest-Litovsk barışını
imzaladılar. Ve Kautsky, Kurucu Meclisin
korunması, bolşeviklerin iktidarı almamaları
gerektiğini, çok açık bir biçimde söylüyor.
Demek ki enternasyonalizm, menşevikler
ile devrimci-sosyalistlerin Kerensk'yi
desteklemiş oldukları
[sayfa 125] gibi, "kendi"
emperyalist hükümetini desteklemeye,
onun gizli antlaşmalarını saklamaya, halkı
tatlı sözlerle aldatmaya dayanıyor: Biz,
diyorlardı, yabanıl hayvanlardan yumuşak
başlı olmalarını "istiyoruz", biz
emperyalist hükümetlerden "ilhaksız ve
tazminatsız barış belgisini kabul
etmeleri"ni "istiyoruz".
Kautsky'ye göre enternasyonalizm, işte
bu.
Ama, bize göre, bu tam bir döneklik.
Enternasyonalizm, kendi öz
sosyal-şovenleri (yani sonuna değinciler)
ile kendi öz emperyalist hükümetinden
kopmaya, ona karşı, devrimci savaşım
yürütmeye, onu alaşağı etmeye, eğer bu
uluslararası işçi devriminin gelişmesine
yararlıysa, en büyük ulusal özverileri
(hatta Brest-Litovsk barışını) onamaya
dayanır.
Biz Kautsky ile (Ströbel, Bernstein
vb. türündeki) çetesinin Brest-Litovsk
barışının imzalanmasından büyük bir
"hoşnutsuzluk" duyduklarını çok iyi
biliyoruz; onlar bizim... Rusya'daki
iktidarı hemen burjuvazinin eline vererek,
bir "jest" yapmamızı isterlerdi! Şu dar
kafalı, ama öylesine iyi yürekli ve öylesine
nazik Alman küçük-burjuvaları, dünyada kendi
emperyalizmini devrimle ilk deviren
Sovyetler proleter cumhuriyetinin, öbür
ülkelerdeki yangını ateşleyerek, Avrupa'daki
devrime değin ayakta kalmasını
istemiyorlardı (küçük-burjuvalar Avrupa'daki
yangından korkuyorlar, "dinginlik ve
güvenlik"lerini ortadan kaldıran iç savaştan
korkuyorlar). Hayır. Bütün
ülkelerde, kendine "enternasyonalizm" adını
veren küçük-burjuva milliyetçiliğin,
"ölçülülük ve iyi davranışı" ile sürmesini
istiyorlardı. Rus devrimi burjuva kalsın
ve... beklesin... O zaman, yer yüzünde bütün
insanlar, ılımlı, fetih canlısı olmayan,
yiğit, milliyetçi küçük-burjuvalar
olurlardı; ve enternasyonalizm de, işte buna
dayanırdı!
Almanya'daki kautskicilerin,
Fransa'daki Longuet yandaşlarının,
İngiltere'deki bağımsızların (I.L.P.),
İtalya'daki Turati ile döneklik
"kardeş"lerinin vb. düşündükleri budur.
Bugün, bizim yalnız kendi
burjuvazimizi (ve uşaklarını,
menşevikler ile devrimci-sosyalistlerini)
devirmekte değil, ama, gizli antlaşmaların
yayınlanması ve geçersizliğinin ilan
edilmesiyle desteklenen açık genel barış
çağrısı Antant burjuvazisi tarafından geri
çevrildikten sonra, Brest-Litovsk
barışını imzalamakta da haklı olduğumuzu
yalnızca fermanlı sersemler görmüyorlar.
İlkin, eğer Brest-Litovsk barışını
imzalamasaydık, iktidarı bir anda Rus
burjuvazisine bırakmış ve bundan ötürü dünya
sosyalist devrimine en büyük kötülüğü yapmış
olurduk. İkincisi, ulusal özveriler
pahasına, öylesine uluslararası
devrimci bir etki sahibi olduk ki, şu anda
Bulgaristan açıkça bize öykünüyor, Avusturya
ile Almanya kaynaşma içinde, biz güçlenmiş
ve gerçek bir proleter ordu kurmaya
başlamışken, her iki emperyalizm de
güçten düşmüş bulunuyor.
Dönek Kautsky'nin taktiğinden, Alman
işçilerinin şimdi burjuvazi saflarında yurdu
savunmaları ve her şeyden çok Almanya'da
devrimden korkmaları gerektiği sonucu
çıkıyor, çünkü İngilizler onlara yeni bir
Brest-Litovsk dayatabilirler. İşte
dönekliğin ta kendisi. İşte küçük-burjuva
milliyetçiliğin ta kendisi.
Bize gelince, biz diyoruz ki:
Ukrayna'nın fethi çok büyük bir ulusal
özveri gerektirdi, ve bu fetih, Ukrayna
proleter ve yoksul köylülerini, uluslararası
işçi devrimi savaşçıları olarak,
çelikleştirdi ve pekiştirdi. Ukrayna
acı çekti, ama uluslararası devrim kazandı,
çünkü bu fetih Alman ordusunu "bozdu", Alman
emperyalizmini güçten düşürdü, devrimci
Alman, Ukrayna ve Rus işçilerini birbirine
yaklaştırdı.
Bir tek savaşla aynı zamanda hem
Guillaume'u ve hem de Wilson'ı alaşağı
etmek, elbette "daha hoş" olurdu. Ama, bir
düştür bu. Onları bir savaşla devirmek bizim
için olanaksızdır. Ama, yapabileceğimiz şey,
onların iç güçsüzlüklerini
artırmaktır. Proleter Sovyet devrimiyle, biz
bunu büyük ölçüde başardık.
Alman işçileri, eğer ulusal özverilere
katlanarak (enternasyonalizm yalnız
buna dayanır) devrime itselerdi, eğer onlar
için uluslararası işçi devrimi çıkarlarının,
şu [sayfa 127] ya
da bu ulusal devletin, ve her şeyden
öncede kendi öz ulusal devletlerinin
toprak bütünlüğü, güvenlik ve dinginliğinden
önce geldiğini söyleselerdi (ve bunu
davranışlarla da doğrulasalardı),
daha da büyük bir başarı kazanırlardı.
Avrupa için en büyük talihsizlik, onun
için en büyük tehlike, orada devrimci parti
olmamasıdır. Scheidemannlar,
Renaudeller, Hendersonlar, Webbler ve
hempaları gibi hainlerin partileri, ya da
Kautsky gibi uşak ruhlular var. Devrimci
parti yok Avrupa'da.
Gerçi yığınların güçlü bir devrimci
hareketi bu yanlışı düzeltebilir, ama bu
olgu büyük bir talihsizlik ve büyük bir
tehlike olarak kalıyor.
Bu nedenle, bütün araçlarla Kautsky
gibi döneklerin maskesini düşürmek, ve
böylece bütün ülkelerdeki gerçekten
enternasyonalist devrimci proleter
grupları desteklemek gerekir. Proletarya
hainler ve döneklerden hızla yüz çevirecek
ve içlerinde önderlerini yetiştireceği bu
devrimci enternasyonalist grupları
izleyecektir. Bütün ülkeler burjuvazisi
"dünya bolşevizmi"ne boşuna sövüp saymıyor.
Dünya bolşevizmi dünya burjuvazisini
yenecek.
9 Ekim 1918
"Pravda", n° 219,
11 Ekim 1918
İmza: V. Lenin
V. Lenine,
uvres, Paris-Moscou. t. 28.
pp.103-112