KÜTÜPHANE |
LENIN |
NISAN TEZLERI
Viladimir İliç Lenin
Nisan Tezleri
1917 Nisan'ında yazıldı.
İlk kez 7 Nisan 1917 tarihli Pravda No° 26'da yayınlandı.
YOLDAŞLARA MEKTUP
YOLDAŞLAR, geçirmekte olduğumuz dönem o kadar kritik, olaylar o kadar
baş döndürücü bir çabuklukla akıp gitmektedir ki, kaderin kendisini tarihin
büyük akımının biraz uzağında bıraktığı bir gazete yazarı daima geride
kalmak ya da özellikle yazdıkları zamanında yayımlanmıyorsa, yanlış bilgi
vermek tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bu durumu çok iyi bildiğim halde, gene
de kendimi, belki de yayımlanmayacak olan bu mektubu bolşevik yoldaşlara
göndermek zorunda görüyorum, çünkü en büyük bir enerji ve sarsılmazlıkla
karşı durmayı kendime ödev saydığım duraksamalar, bocalamalar şimdiye kadar
görülmemiş büyük bîr rezalet haline gelmişlerdir ve parti üzerinde,
enternasyonal proletarya [sayfa 211] hareketi
üzerinde, devrim üzerinde kötü bir etki yapabilirler. Geç kalmış olmak
tehlikesine gelince, bu tehlikeyi önlemek üzere hangi bilgilere sahip
olduğumu ve bunların tarihlerini belirteceğim.
Ancak 16 ekim pazartesi sabahı bir arkadaşı görebildim, arkadaş bir
gün önce Petrograd'da çok önemli bir bolşevik toplantısına katılmıştı ve
bana oradaki tartışmalar konusunda ayrıntılı bilgiler verdi.[100]
Orada, aynı zamanda her eğilimden bütün pazar gazetelerinin yorumlarına da
konu olan ayaklanma sorunu tartışılmıştı. Toplantıda başkentteki bütün belli
başlı bolşevik çalışma kollarının en sözü geçen öğeleri temsil edilmiş
bulunuyordu. Ve katılanların yalnız küçük bir azınlığı, topu topu iki
yoldaş, muhalif bir tutum benimsemişlerdi. Bu yoldaşlar tarafından ileri
sürülen kanıtlar o kadar zayıftı ki, bu kanıtlar öyle göze çarpan bir
keşmekeşin, korkunun belirtisidirler, bolşevikliğin ve devrimci proleter
enternasyonalizmin bütün temel ilkelerinin öyle ana fikirlerinin unutuluşunu
belirtmektedirler ki, bu ölçüde onur kırıcı bocalamalara bir açıklama bulmak
güçtür. Ama gerçek ortada; ve devrimci bir parti, bu kadar ciddî bir sorun
üzerinde bocalamaları hoş görme hakkına sahip olmadığı ve ilkelerden ayrılan
bu iki yoldaş bir karışıklık yaratabilecekleri için, onların kanıtlarını
tahlil etmek, bocalamalarını gözler önüne sermek ve bu bocalamaların ne
kadar onur kırıcı olduklarını göstermek zorundadır. Aşağıdaki satırlarda bu
görev yerine getirilmeye çalışılacaktır.
"... Halk arasında çoğunluğa sahip değiliz ve bu
koşul yoksa, ayaklanma mümkün değildir...."
Böyle konuşabilen insanlar ya gerçeği bilerek değiştirmektedirler ya
da devrimin gerçek durumunu hiç hesaba katmaksızın, her halde, Bolşevik
Partisinin bütün ülkede oyların tam tamına yarıdan bir fazlasına sahip
olduğu yolunda [sayfa 212] önceden bir güvence
elde etmek isteyen onmaz formalistlerdir. Tarih, hiç bir zaman, hiç bir
devrimde böyle güvenceler vermemiştir, kesinlikle veremez de. Böyle bir
isteği dile getirmek dinleyicilerle alay etmektir, bu kendisinin gerçekten
kaçışını gizlemek demektir.
Çünkü, gerçek, temmuz günlerinden beri, halkın çoğunluğunun hızla
bolşeviklerin yanında yer almaya başladığını bize açıkça göstermektedir.
Bize, bunu, Petrograd'daki 20 ağustos seçimleri, hatta Kornilov serüveninden
bile önce bolşevikler tarafından alınan oyların kenar mahalleleri olmayan
bir kentte %20'den %33'e çıkması, sonra eylülde, Moskova yönetim bölgeleri
dumaları için yapılan seçimlerde, bolşeviklerin elde ettiği oyların %11’den
%491/3'e (bu günlerde gördüğüm Moskovalı bir yoldaş doğru rakamın %51
olduğunu söylemişti bana) çıkması, göstermiştir. Sovyetlerin yenilenmesinde
de aynı şeyi görüyoruz. Köylü Sovyetlerinin çoğunluğunun, kendi merkez
konseylerinin, Avksentiyev'e bağlanmasına karşın, koalisyona karşı
olduklarını ilân etmeleri de bunu göstermiştir. Koalisyona karşı olmak,
gerçekte bolşevikleri izlemek demektir. Dahası var, cepheden gelen
haberler giderek daha sık ve daha açık bir şekilde gösteriyor ki, asker
yığınlar, sosyalist-devrimci ve menşevik önderlerin, subayların
vekillerin, vb., vb. kara çalmalarına ve saldırılarına karşın, giderek daha
büyük bir istekle bolşeviklerin saflarında yer almaktadırlar.
En sonu, Rusya'nın bugünkü yaşamında başta gelen olay köylü
ayaklanmasıdır. İşte gerçekte halkın bolşeviklerden yana geçişi böyle
gerçekleşmektedir: bunun kanıtı sözlerle değil eylemle yapılmıştır. Çünkü,
burjuva basının, ve onun, "pogrom"lar ve "anarşi" diye bağıra çağıra itiraz
eden Novaya Jizn'in hempalarının "bocalayıp duran" öğeleri arasındaki
zavallı yardakçılarının yalanları ne olursa olsun, ayaklanma bir gerçektir.
Tambov[101]
bölgesinde köylülerin hareketi, fizik anlamda ve siyasal anlamda bir
ayaklanmaydı; [sayfa 213] öyle bir ayaklanma ki,
çok önemli siyasal sonuçlar verdi: örneğin, ilkin, toprağın köylülere geri
verilmesine neden oldu. Diyelo Naroda'ya kadar, o da dahil olmak
üzere, ayaklanmayla dehşete kapılmış olan bütün sosyalist-devrimci serseri
takımının, şimdi, toprağı köylülere geri vermek gerekir diye ulumaları
boşuna değildir! Böylece, olaylar, bolşevizmin çizgisinin
doğruluğunu ve kaydettiği ilerlemeleri doğruluyor. Bonapartçıları ve onların
parlamentodaki uşaklarını ayaklanmadan başka bir yolla "aydınlatmak"
olanaksız oldu. Onlara "yaşamayı öğretmek" için ayaklanma gerekti.
Bu, bir gerçektir. Gerçekler inatçıdır. Ve ayaklanma lehindeki
"gerçeğe" dayanan bu nitelikte bir kanıt, bocalayan ve pısırık bir
politikacının "kötümser" bin türlü mırınkırınından daha güçlüdür.
Eğer köylü ayaklanması, ulusal önemi olan siyasal bir olay olmasaydı,
parlamentodaki sosyalist-devrimci uşakları, toprağın köylülere verilmesi
zorunluluğunu haykırmayacaklardı.
Köylü ayaklanmasının, Raboçi Put’un da daha önce belirttiği
gerçekten hayranlığa değer başka bir devrimci ve siyasal sonucu, Tambov
demiryolu garlarına buğday gelmesidir. İşte bir "kanıt" daha; şaşkına dönmüş
baylar, ayaklanma lehinde, artık kapıyı çalmaya başlamış olan eşi görülmemiş
korkunç bir bunalımdan ve açlıktan ülkeyi kurtarmanın tek çaresi olan
ayaklanma lehinde bir kanıt. Halk hainleri sosyalist-devrimciler ve
menşevikler homurdanır, tehditler savurur, kararlar kaleme alır. Kurucu
Meclisi toplayarak açları doyurmayı vaat ederken; halk, bolşeviklerin
tarzına başvurarak, ekmek sorununu, toprak sahiplerine, kapitalistlere
ve istifçilere karşı ayaklanma yoluyla kendisi çözmeye koyuldu.
Ve burjuva basını, ekmek sorununun bu çözümünün (tek
gerçekçi çözüm yolunun) olağanüstü meyvelerini tanımak
[sayfa 214] zorunda kaldı; hatta Ruskaya Volya bile,
köylülerin ayaklanmasından beri, Tambov eyaletinin demiryolu garlarının
buğdayla dolup taştığını bildiren bir haberi yayınladı.
Hayır, halkın çoğunluğunun bolşeviklerin ardından gittiğinden ve
gideceğinden kuşku duymak utanılacak bir şekilde bocalamaktır, ve gerçekte
proletarya devriminin bütün ilkelerini reddetmek, tam anlamıyla,
bolşevizmi düpedüz yadsımak demektir.
"... Biz iktidarı alacak kadar kuvvetli değiliz,
ve burjuvazi de Kurucu Meclisi başarısızlığa uğratacak kadar kuvvetli
değil...."
Bu kanıtın birinci bölümü, bundan öncekinin basit bir yinelenmesinden
başka bir şey değil. O kanıt ki, işçiler hakkında kötümserlik, burjuvazi
hakkında iyimserlik göstererek, şaşkınlığı, burjuvazi karşısındaki korkuyu
ifade ettiği zaman, gerek güç olarak, gerek inandırıcılık bakımından hiç bir
şey kazanmaz. Eğer askerî öğrenciler ve Kazaklar kanlarının son damlasına
kadar bolşeviklere karşı savaşacaklarını söylerlerse, onlara inanılabilir;
ama eğer, toplantıların bir kısmında, işçiler ve askerler bolşeviklere tam
güvenlerini belirtir ve iktidarı Sovyetlere vermek için göğüslerini siper
etmeye hazır olduklarını söylerlerse, oy vermenin başka bir şey ve
dövüşmenin başka bir başka şey olduğunu unutmamak "akıllılık" olur.
Böyle uslamlamalarla, ayaklanma elbette ki önceden "mahkûm" edilir.
Ama insan kendi kendine soruyor, garip bir şekilde yalnız bir doğrultuya
yönelen, bir doğrultuya dönen bu "kötümserliği" burjuvaziyle açık sözlü bir
siyasal birleşmeden ayıran nedir?
Olaylara bir göz atınız, bolşevikler tarafından yapılan ve bizim
kötümserliğimizin "unuttuğu" binlerce bildiriyi anımsayınız. Binlerce kez
söyledik ki, işçi ve asker vekilleri Sovyetleri bir güçtür, devrimin
öncüsüdür, iktidarı alabilirler. [sayfa 215]
Sosyalist- devrimcilerin ve menşeviklerin, Sovyetlerin iktidarı ele
almalarından korkarken, "tam yetkiye sahip demokrasi organları"
üstüne edebiyat yapmalarını binlerce kez eleştirmiştik.
Peki Kornilov serüveni neyi tanıtladı? Sovyetlerin gerçekten bir güç
olduğunu.
Deneyimin ve olayların verdiği bu kanıttan sonra, bolşevizmi terk
edecektik, kendi kendimizi yadsıyacaktık ve (her ne kadar her iki başkentin
Sovyetleri ve taşra Sovyetlerinin çoğunluğu bizim yanımızdaysa da) "biz
yeteri kadar güçlü değiliz" diyecektik... Bakın hele, bu bocalamalar bir
alçaklık değil midir? Aslında, bizim "kötümserler", "bütün iktidar
Sovyetlere" sloganını reddediyorlar, ama bir yandan da bunu itiraf etmekten
korkuyorlar.
Burjuvazinin Kurucu Meclisi başarısızlığa uğratacak kadar kuvvetli
olmadığı nasıl tanıtlanabilir?
Burjuvazi, Sovyetleri devirebilecek güçte değilse de pekâlâ
Kurucu Meclisi başarısızlığa uğratabilecek güçtedir, çünkü hiç kimse onu
bundan alıkoyamaz artık. Kerenski ve hempalarının vaatlerine inanmak,
uşakların kararlarına inanmak, proletarya partisinin bir üyesine, bir
devrimciye yakışır mı? Burjuvazi yalnız Kurucu Meclisi başarısızlığa
uğratmak gücüne sahip değildir, eğer bugünkü hükümet devrilmezse,
Petrograd'ı Almanlara teslim ederek, cepheyi açarak, lokavtları artırarak,
buğday iletimini baltalayarak dolaylı yoldan da bu sonuca varabilir.
Bütün bunları burjuvazi şimdiye kadar kısmen gerçekleştirdi, olaylar
bunu doğruluyor. Öyleyse, bunu sonuna kadar götürmeye de gücü yeter,
eğer işçiler ve köylüler kendisini devirmezlerse.
"... Sovyetler, Kurucu Meclisi toplamasını ve
Kornilov serüveninden vazgeçmesini istemek üzere hükümetin şakağına dayanan
bir tabanca olmalıdır. ..." [sayfa 216]
İşte bakın işi nereye kadar vardırıyor bizim kötümserden biri.
O, işi buraya vardırmak zorunda kaldı, çünkü ayaklanmadan caymak,
"bütün iktidar Sovyetlere" sloganlarından caymak demektir.
Elbette ki, sloganlar, "kutsal kitabın sözleri" değillerdir. Ama neden
hiç kimse bu sloganın (temmuz günlerinden sonra benim yapmış olduğum
gibi) değiştirilmesini istemedi? Parti, eylülden beri ayaklanma sorununu,
"bütün iktidar Sovyetlere" sloganını uygulamak için artık kaçınılmaz
olan ayaklanma sorununu tartıştığı halde, neden açık açık konuşmaktan
korkuluyor?
Bizim kötümserlerimiz, bunun altından hiç bir zaman
kalkamayacaklardır. Ayaklanmadan caymak, iktidarın Sovyetlere tesliminden
caymak demektir, bütün umutlarımızı, bütün dileklerimizi, Kurucu Meclisi
toplamayı "vaat eden" yiğit burjuvaziye emanet etmek demektir.
Bir kere iktidar Sovyetlerin eline geçtikten sonra, Kurucu Meclisin ve
onun başarısının güven altına alınmış olacağını anlamak gerçekten o kadar
güç müdür? Bolşeviklerin binlerce kez söylediği budur işte. Hiç kimse
bunu yalanlamaya kalkmadı. Bu "karma devlet tipini" herkes kabul etmekteydi,
şimdi "karma tip"ten yararlanarak iktidarın Sovyetlere geçmesi sloganından
caymayı, ileri sürmek ve bunu, sloganımıza açıkça karşı çıkmaktan
korkarak yarım-ağızla yapmak ne demektir? Bu tutumu nitelendirecek
parlamenter bir anlatım tarzı bulunabilir mi? Kötümserimize pek güzel bir
yanıt verilmiş: "mermisiz bir tabanca". Eğer böyleyse, bu, çoğu kez
Sovyetlerin bir "tabanca" olduğunu öne sürmüş olan ve onların egemenliği
sürdükçe Sovyetler hiç bir şey olamayacağından çoğu kez halkı aldatmış
olan Liberlerin ve Danların safında doğrudan doğruya yer almaktır.
Ama, eğer tabancanın içinde bir "mermi" olsun isteniyorsa, bu
ayaklanmanın teknik olarak hazırlanmasını istemek
[sayfa 217] demektir, çünkü mermiyi bulmak ve tabancayı doldurmak
gerekir; ayrıca bir tek mermi de yetmeyecektir.
Ya Liber-Danların safına geçilir ve "bütün iktidar Sovyetlere"
sloganından açıkça vazgeçilir, ya da ayaklanılır. Ortası yok.
"Her ne kadar Rodziyanko öyle istiyorsa da,
burjuvazi, Petrograd'ı Almanlara teslim edemez, çünkü savaşı yapanlar
burjuvalar değil bizim kahraman bahriyelilerimizdir. ..."
Bu kanıt da, proletaryanın devrimci güçleri ve yetenekleri konusunda
yalnızca kötümserliğe sahip olduklarını her adımda kaçınılmaz bir biçimde
ortaya koyanların burjuvazi konusundaki "iyimserlik"leriyle
yoğrulmuştur.
Savaşı yapanlar kahraman denizcilerdir, ama bu, (Esel adasının
alınmasından önce iki amiralin kaçmasına engel olmadı!
Bu da bir gerçektir. Gerçekler inatçıdır. Gerçekler, amirallerin de
tıpkı Kornilov gibi ihanet edebileceklerini kanıtlıyorlar. Genelkurmay
Başkanlığında hiç bir değişiklik yapılmadı; komutanlık Kornilov yanlısıdır,
bu da yadsınılmaz bir gerçektir.
Eğer Kornilovlar (başta Kerenski, çünkü Kerenski'nin kendisi de
Kornilov'un bir suç ortağıdır) Petrograd'ı teslim etmek isterlerse,
bunu iki ve hatta "üç" şekilde yapabilirler.
1° Kornilov tarafından kazanılmış olan başkomutanlığın ihaneti ile
cephenin kuzey kesimini açabilirler.
2° Alman ve İngiliz emperyalistleri ile, bizim donanmamızdan daha
kuvvetli olan Alman donanmasının hareket serbestisi konusunda
"anlaşabilirler." Ayrıca "kaybolmuş olan amiraller", planları
Almanlara teslim edebilirler.
3° Lokavt yoluyla ve buğday şevkini baltalama yoluyla birliklerimizi
umutsuzluğa ve tam bir güçsüzlüğe uğratabilirler. [sayfa
218]
Bu olasılıkların hiç birini gözden uzak tutamayız. Olaylar gösteriyor
ki, burjuva-kazak partisi, zaten bu üç kapıyı da çalmış ve onları açmaya
kalkışmış bulunuyor.
Bundan çıkan sonuç nedir? Şu ki, bizim, burjuvazinin devrimi boğup yok
edeceği anı beklemeye hakkımız yoktur.
Rodziyanko'nun "niyetlerini" küçümsemek olanaksızdır, deneyim bunu
tanıtlamış bulunuyor. Rodziyanko bir eylem adamıdır. Sermaye
reddedilmez bir biçimde Rodziyanko'dan yanadır. Ve proletarya iktidarı ele
geçirmediği sürece de, sermâye pek büyük bir güçtür. On yıllar boyunca,
mutlak bir özveriyle Rodziyanko, sermayenin siyasetini yürüttü.
Bundan çıkan sonuç nedir? Devrimi kurtarmanın tek yolu olan ayaklanma
sorununda duraksamalar göstermek, bolşeviklerin her şeyden önce karşısına
dikilmiş olan Liber-Danların, devrimci-sosyalizmin, menşevizmin
zihniyetinden, "mujiklerin" o bilinçsiz kolay inanma eğiliminden gelme
korkakça bir güvene, burjuvaziye karşı korkaklığı gizleyen bir güvene
kapılmaktır.
Ya bir işe yaramayan kolları boş bir göğüs üzerinde çaprazlamak ve
Kurucu Meclise "güveni" olduğunu söyleyerek, Rodziyanko ve çömezlerinin
Petrograd'ı teslim etmelerini ve devrimi yok etmelerini beklemek ya da
ayaklanmaya karar vermek. İkisinin ortası yoktur.
Tek başına ele alındığında, hatta Kurucu Meclisin toplanması bile
durumda hiç bir değişiklik yapmayacaktır, çünkü hiç bir kurum, hiç bir
meclis oylaması, en yüksek yetkilere sahip olsa bile, açlığı ve Wilhelm'i
yenemez. Kurucu Meclisin toplanması ve etkinliği, iktidarın Sovyetler
tarafından alınmasına bağlıdır: bolşeviklerin çok eskiden beri savundukları
bu doğruyu, gerçekler gittikçe daha acı ve daha söz götürmez bir biçimde
doğrulamaktadır. [sayfa 219]
"Biz günden güne güçlenmekteyiz. Kurucu Meclise
güçlü bir muhalefet olarak girebiliriz. Neden her şeyi bir olasılık üzerinde
tehlikeye atmalı? ..."
Kurucu Meclisin toplanacağını "okumuş" olan ve güvenle, en meşru, en
anayasal yollara dayanan dar görüşlü bir burjuvacılığın kanıtı.
Yazık ki, ne açlık sorunu, ne de Petrograd'ın teslimi sorunu, Kurucu
Meclisi beklemekle çözülemez. Saflar, şaşkınlar, korkuya kapılanlar
bu "ayrıntıyı" gözden kaçırıyorlar.
Açlık beklemez. Köylü ayaklanması beklemedi. Savaş beklemez. Kaçak
amiraller beklemediler.
Biz bolşevikler Kurucu Meclise olan güvenimizi ilân etseydik,
açlık beklemeye razı olacak mıydı? Biz bunu söyler söylemez, kaçak amiraller
beklemeye razı olacaklar mıydı? Maklakovlar, Rodziyankolar, lokavtlara,
askerin iaşesinin baltalanmasına, İngiliz ve Alman emperyalistleri ile gizli
görüşmelere bir son vermeye razı olacaklar mıydı?
Bütün bunlar bizim "anayasal hayallerin" ve parlamenter ahmaklığın
şampiyonlarının kanıtlarından ileri gelmişe benziyor. Yaşayan gerçek onların
gözünden kaçıyor, geriye de yalnız Kurucu Meclisin toplantısını bildiren bir
kâğıt ve seçimler kalıyor.
Ve bu körler, hâlâ aç halkın ve generalleri ve amiralleri tarafından
ihanete uğramış savaşçıların, seçimlere karşı umursamaz olmalarına
şaşıyorlar! Ey akıl!
"... Eğer Kornilovlar yeniden harekete
geçseydiler, dünyanın kaç bucak olduğunu görürlerdi. Ama bizim
kendiliğimizden başlamamız, bir başarısızlık tehlikesini göze almamız neye
yarar? ..."
İşte son derece inandırıcı ve son derece devrimci bir kanıt daha.
Tarih kendini yinelemez, ama biz ona sırtımızı dönersek ve Kornilov'un ilk
serüvenini dikkate alarak "ah kornilovcular bir başlasaydı!" dersek, ne
güzel bir devrimci [sayfa 220] strateji olurdu
bu. "İşi oluruna bırakma"ya ne kadar benziyor. Umalım ki, Kornilovlar
kendileri için elverişsiz bir zamanda yeniden işe girişeceklerdir. Bu,
gerçekten güçlü bir "kanıt" değil midir? Bir proletarya siyaseti için ne
ciddî temel.
Peki ya ikinci sevkiyatın Kornilovları bir şeyler öğrenmişlerse? Ya
açlıktan doğan karışıklıkları, cephedeki kopmayı, Petrograd'ın teslimini
bekliyorlarsa ve o zamana kadar harekete geçmiyorlardıysa? Ne
olacaktı o zaman?
Bize, proleter partisinin taktiğini, Kornilovların eski
yanılgılarından birini yinelemeleri olasılığına dayandırmamız öneriliyor.
Şimdiye kadar bolşevikler tarafından yüzlerce kez gösterilen ve ortaya
konan şeyi, devrimin altı ayı süresince tanıtlanmış olan şeyi
unutalım, Kornilov iktidarından ya da proletarya iktidarından başka çıkış
yolu olmadığını ve olamayacağını unutalım, bütün bu deneyimi yok sayalım ve
bekleyelim. Neyi bekleyelim? Bir mucizeyi; bekleyelim ki, 20 nisandan 29
ağustosa kadar o kadar coşkun, o kadar fırtınalı olan olayların gelişmesi
birdenbire (savaşın uzaması ve açlığın büyümesi dolayısıyla) Kurucu Meclisin
barışçı, huzur içinde ve meşru bir şekilde toplanmasına ve meclisin meşru
kararlarının yerine getirilmesine yer versin. İşte güzel bir "marksist"
taktik! Bekleyiniz açlar, Kerenski, Kurucu Meclisi toplayacağını vaat etti!
"Uluslararası durumda, açıkçası, bizi hemen
harekete geçmeye zorlayan hiç bir şey yok; eğer biz, kendi kendimizi kurşuna
dizdirtecek olursak, Batıda sosyalist devrim davasına yarardan çok zarar
vermiş oluruz. ..."
Gerçekte güzel bir kanıt. Scheidemann'ın ve Renaudel'in[102]"kendileri
bile", uluslararası sosyalist devriminin başarısını dileyen işçilerin
sempatisini bundan daha büyük
bir [sayfa 221] ustalıkla kötüye
kullanamazlardı.
Düşünün bir kez: en çetin koşullar altında Liebknecht'ten başka
kimseleri olmayan (o da hâlâ zindanda olmak üzere), gazeteden, toplanma
özgürlüğünden yoksun, bir tek Sovyetleri olmayan Almanlar, yani Almanya'nın
devrimci enternasyonalistleri, bahriyeli üniforması giyen işçiler, halkın
bütün sınıflarının -en son varlıklı köylüye kadar- enternasyonalizme
karşı yenilmez düşmanlığına karşın, büyük, orta ve küçük emperyalist
burjuvazinin tamamıyla üstün bir biçimde örgütlenmiş olmasına karşın, belki
de ancak yüzde-bir başarı şansı ile donanma içinde isyan çıkardılar.
Onlarca gazetesi ve toplanma özgürlüğü olan, Sovyetlerde çoğunluğa
sahip bulunan bizler, bütün dünyadaki arkadaşlarımıza oranla, istisnaî
olarak ayrıcalıklı bir durumda bulunan biz proleter enternasyonalciler,
ayaklanmamızla Alman devrimcilerini desteklemeyi reddedeceğiz! Biz
Scheidemann ve Renaudel gibi uslamlama yürüteceğiz, iyisi mi bir ayaklanmaya
kalkışmamalı, çünkü eğer bizi kurşuna dizerlerse, dünya, aklı başında, örnek
ve sıradan olmayan enternasyonalcileri kaybedecek diyeceğiz!
Aklımızı başımıza toplayalım. Almanya'da ayaklananlar lehinde bir
sempati önergesi kabul edelim ve Rusya'da ayaklanmayı reddedelim, bu
akıllı, iyi soğurulmuş bir enternasyonalcilik olacaktır ve eğer bu aklı
başında siyaset, her yanda başarı kazanırsa enternasyonalcilik bütün
dünyada ne büyük bir çabuklukla filizlenecektir!
Savaş bütün ülkelerdeki işçileri bezdirdi, onları yiyip bitirdi.
İtalya'da, Almanya'da ve Avusturya'da devrimci patlamalar çoğalıyor.
Yalnız biz, işçi ve asker vekilleri sovyetlerine sahip olan biz
bekleyeceğiz - ve büyük toprak sahiplerine karşı ayaklanarak, sözlerle
değil eylemle bizi Kerenski hükümetine karşı ayaklanmaya çağıran Rus
köylülerine ihanet ettiğimiz gibi Alman enternasyonalcilerine ihanet
edeceğiz... [sayfa 222]
Bırakalım Rus devrimini boğazlamaya hazır bütün ülkelerin
plütokratlarının emperyalist fesat birliğinin bulutları yoğunlaşsın; bizi
para ile boğmalarını huzur içinde bekleyelim! Fesatçıları zayıflatmak ve
onların saflarını işçi ve asker vekilleri Sovyetleri zaferiyle kırmaktansa,
eğer Kerenski ve Rodziyanko vicdanlarına danışarak toplayacakları oy
pusulaları ile bütün enternasyonal komploları başarısızlığa uğratacak olan
Kurucu Meclisi bekleyelim. Kerenski'nin ve Rodziyanko'nun iyi niyetinden
kuşkulanmaya hakkımız var mı?
"Ama 'bütün dünya' bize karşı. Biz tecrit edilmiş
durumdayız. Merkez Yürütme Komitesi enternasyonalist menşevikler Novaya
Jizn'in mensupları ve sol sosyalist-devrimciler bize karşı çağrı bildirileri
dağıttılar ve dağıtacaklardır!"
Çok güçlü bir kanıt. Şimdiye kadar bocalayanlara, bizlere karşı
onların bocalamaları yüzünden müsamahasızdık. Halkın sempatisini
böylelikle kazandık. Böylelikle Sovyetleri ele geçirdik.
Sovyetler olmadan ayaklanma ne güvenilir, ne de çabuk olabilirdi. Şimdi
elimize geçen Sovyetlerden biz de bocalayanların safına geçmek için
yararlanalım. Bolşevizm için ne güzel bir yazgı.
Liber-Danların, Çernovların bütün siyaseti, sosyalist-devrimcilerin ve
"sol" menşeviklerin bütün siyaseti gibi bocalamaktan başka bir şey
yapmıyor. Yığınlar sola kayıyorlar, bu sol sosyalist-devrimcilerle menşevik
enternasyonalcilerin şu son zamanlarda kazanmış oldukları büyük
siyasal önemin kanıtıdır. Şu iki olay: menşeviklerin ve
sosyalist-devrimcilerin aşağı yukarı yüzde-kırkının sola geçmesi ve köylü
ayaklanması, açıkça ve reddedilmez bir şekilde birbirine bağlıdırlar.
Ama bu bağlılığın niteliği, şimdi Merkez Yürütme Komitesi ya da sol
sosyalist-devrimciler ve devamlı bocalama [sayfa 223]
içinde olan başkalarının bize karşı olduklarını söylemelerinden yakınanların
sınırsız gevşekliklerini kesin olarak ortaya koyuyor. Çünkü Martov, Kambov,
Suhanov ve diğer küçük-burjuva liderlerin bu bocalamaları, siyasal
olaylara gerçekten paralel olabilmek için köylü ayaklanmasıyla
birlikte olmalıdırlar. Kiminle birlikte yürümek gerek? Yığınların sola doğru
evrimini dolaylı olarak belirten, ve her sola dönüşte
utanılacak bir şekilde yakınan, yalpalayan, gidip Liber-Dan, Aksentiyev ve
hempalarından özür dileyen Petrograd'ın bir avuç kararsız lideri ile
birlikte mi, yoksa sola doğru kayan yığınlarla birlikte mi?
Sorun böyle, ve yalnızca böyle konulur.
Köylü ayaklanmasına, Martovlar, Kambovlar ve Suhanovlar ihanet
ettikleri için, bize, biz enternasyonalci devrimcilere onların arkasından
gitmemizi öneriyor. İşte kısaca, bize sol sosyalist-devrimcileri ve
enternasyonalci menşevikleri "onaylamayı" salık verenlerin siyasetinin
nereye vardığını görüyoruz.
Bocalayanlara yardım etmek için ilkin kendimiz bocalamayı bırakalım
dedik. Bu "sevgili" küçük-burjuva sol demokratlar aynı şekilde koalisyondan
yana olduklarını söylemekte de bocalıyorlardı. En sonunda, onları ardımızdan
sürükledik, çünkü biz bocalamıyorduk. Ve yaşam bizi haklı çıkardı.
Bu beyler bocalamalarıyla devrimi kaybedeceklerdi. Onu yalnız biz
kurtardık. Ve şimdi açlık, Rodziyanko ve hempalarının teslimini
hazırladıkları Petrograd'ın kapılarını çalarken mi duracağız.
"Ama demiryolu işçileriyle ve posta personeliyle
sıkı bir bağımız bile yok. Bunların resmî temsilcileri Plansonlardır.[103]
Posta ve demiryolları elimizde olmadan savaşı kazanmak olanaklı mıdır?. ..."
Güzel, güzel. Liber-Danlar bu yana, Plansonlar öte yana.
[sayfa 224] Ama yığınlar bu adamlara
azıcık olsun güven göstermiş midir? Biz bıkmadan usanmadan bu liderlerin
yığınlara ihanet ettiklerini göstermedik mi? Moskova seçimlerinde olduğu
gibi Sovyet seçimlerinde de yığınlar bize gelmek üzere bu liderlerden
uzaklaşmadılar mı? Demiryolu işçileri ve postacılar yığını da açlık çekmiyor
mu? Kerenski hükümetine grevle karşı koymuyorlar mı?
"28 şubattan önce bu sendikalarla bir bağımız var mıydı?" diye
"kötümsere" soruldu, o da iki devrimin karşılaştırılamayacağını ileri
sürerek yanıt verdi. Bu yanıt yalnızca soruyu soranın tutumunu güçlendirir.
Çünkü bolşevikler binlerce kez burjuvaziye karşı proleter devrimin
uzun bir hazırlık gerektirdiğinden söz etmişlerdir (ve bu görüşü, hareket
anında unutmak üzere ileri sürmüş değillerdir). Posta ve demiryolu
görevlileri sendikalarının siyasal ve iktisadî yaşantısını nitelendiren şey,
asıl, yığınların proleter öğelerinin küçük-burjuva ve burjuva çevrelerden
ayrılmasıdır. Önemli olan bu iki sendikayla "bağlantının" önceden
sağlanması değildir, çünkü demiryolu görevlileri ve postacı yığınlarına
ancak proleter ayaklanmanın zaferi bir şey sağlayabilir.
"Petrograd'da yalnızca iki-üç günlük ekmeğimiz
var. Ayaklananlara ekmek verebilir miyiz? ..."
Bu, (her zaman "kuşku duyma" eğilimi gösteren ve ancak
deneyimle yanıldığı kanıtlanabilen) kuşkucuların sayısız gözlemlerinden,
suçlunun günahlarını suçsuza yükleyen gözlemlerinden biridir.
Burjuvazi, Rodziyankolar ve hempaları açlığı hazırlamaktadırlar ve
ayaklanmanın açlıkla boğulacağı üzerinde hesap yürütmektedirler. Açlıktan
kurtulmanın ancak bir yolu vardır, o da köylerde köylülerin büyük toprak
sahiplerine karşı ayaklanmaları ve kentlerde de
işçilerin kapitalistleri [sayfa 225]
yenilgiye uğratmalarıdır. Açlıktan kurtuluşun başka yolu olamaz. Ayaklanma
olmadan tahıllar zenginlerin elinden alınamaz, onların
baltalamalarına karşın nakledilemez, ahlâksız memurların ve zenginleşmekte
olan kapitalistlerin direnci kırılamaz, sıkı bir denetim kurulamaz.
Kapitalistlerin baltalamalarından durmadan yakınmış olan ve onlara
ancak kendine acındırmalarla ve yakarmalarla karşı koyabilmiş olan
"demokrasi"nin iaşe örgütlerinin ve bürokratik sisteminin tarihi, tek çözüm
yolunun bu olduğunu gösterir.
Yakınmalardan ve yalvarmalardan devrimci harekete geçebilecek,
zafer kazanmış proleter devrimin gücünden başka güç yoktur dünyada. Ve
proleter devrim ne denli geciktirilirse, kararsızların ve işe yaramaz
olanların bocalamaları da o ölçüde uzun sürecek, devrim o ölçüde daha büyük
özveriler gerektirecek ve ekmeğin ulaşımının ve dağıtımının örgütlenmesi
o ölçüde güçleşecektir.
"Ayaklanmada oyalanmak ölüm demektir", işte, büyüyen ekonomik yıkım ve
yaklaşan açlık karşısında, üzücü bir "cüret" gösterenlere ve işçileri
ayaklanmaktan caydıranlara (yani onlara beklemeyi ve burjuvaziye bir süre
daha güvenmeyi öğütleyenlere) verilecek yanıt budur.
"Cephedeki durumun da tehlikeli bir yanı yoktur.
Askerler kendi başlarına bir ateşkes yapsalar bile, bu pek kötü bir şey
olmayacaktır. ..."
Ama askerler ateş kesmeyeceklerdir. Ateş kesebilmek için siyasal bir
iktidar gerekir, ve bu iktidarı da ayaklanma olmadan kurmanın olanağı
yoktur. Askerler tüm saflığıyla [cepheyi -ç.] terk ediyorlar.
Cepheden aldığımız bütün raporlar bunu doğrulamaktadır. Rodziyanko'nun
Wilhelm ile anlaşmasına yardımcı olma tehlikesine düşmeden ve ordunun tam
çözülüp dağılmasına katkıda bulunmadan beklemek olanaksızdır, çünkü tam
umutsuzluk durumuna düşecek [sayfa 226] olan
askerler (ve onlar bu durumdan pek uzak değildirler) yığınlar halinde
cepheyi terk edecekler ve her şeyi yüzüstü bırakacaklardır.
"Ama, eğer iktidarı aldıktan sonra ne bir ateşkes
ne de demokratik bir barış elde edemezsek, belki de askerler bir devrimci
savaş fikrini kabul etmeyeceklerdir. O zaman ne yapacağız?..."
Şu ünlü özdeyişi anımsatan bir kanıt: bir aptal tek başına, on
akıllının hep birlikte yanıtlandırabileceğinden on kez daha çok soru
sorabilir.
Emperyalist savaş sırasında iktidarın karşılaşacağı güçlükleri
hiç bir zaman yadsımadık, ama gene de her zaman proletaryanın ve yoksul
köylülerin iktidarını öne sürdük. Şimdi eylem anı gelince ilkelerimizden vaz
mı geçeceğiz?
Her zaman şunu söyledik: bir tek ülkede kurulan proletarya iktidarı
uluslararası durumda ve o ülkenin ekonomisinde, aynı biçimde ordunun
durumunda, ve onun moral durumunda, pek büyük değişikliklere neden olur,
bugün bütün bunları "unutarak" devrimin "güçlükleri" karşısında dehşete mi
kapılacağız?
"Genel kanıya göre, yığınlar sokağa dökülmek için
yanıp tutuşmuyorlar. Aşırı-gerici basının, yüz-karalar basınının son derece
yaygın bir durum alması kötümserliği doğrulayan belirtilerden biridir."
Kendini burjuvazinin saldığı korkuya kaptıranlar, elbette ki her şeyi
ve her olayı sarıya boyanmış görürler. Önce marksist ölçütün yerine
aydın-izlenimci bir ölçüt koymakla başlanır, sonra, bütün ülkedeki ve
uluslararası konjonktürdeki sınıf savaşımının ve olayların akışının siyasal
tahlilinin yerini, yığınların ruhsal durumu üstüne öznel izlenimler
alır; ama parti çizgisinin siyasal sağlamlığının, değişmezliğinin
[sayfa 227] de bu ruhsal durumu, özellikle
devrimin kritik anlarında belirleyen bir etken oluşturduğu "tam
zamanında" unutulur elbette. Sorumlu önderlerin, yığınların bazı
çevrelerindeki bocalamaları kendi yalpalamalarıyla, dün çok beğendiklerini
bugün yıkmaya eğilim göstermeleriyle, kendilerinin yarattığını unutmak bazen
"pek elverişli"dir.
İkinci olarak, -ki, bu durumda başlıca olan- güçsüz kişiler,
yığınların ruhsal durumundan söz ederken şunları eklemeyi unutuyorlar.
"herkes" bu ruhsal durumun can sıkıcı ve yoğunlaşmış olduğunu;
"herkes" işçilerin, Sovyetlerin çağrısına ve Sovyetlerin savunulması
uğruna bir tek insan gibi hep birden ayağa kalkacaklarını;
"herkes" işçilerin, kendi liderlerinin, önüne geçilmez olduğunun kesin
bilincine varmış oldukları "sonal savaş" konusundaki karasızlıklarından
hoşnut olmadıklarını;
"herkes" yığınların umutsuzluğa çok yaklaşmış olduklarını, bunun da
anarşizmin gelişmesine pek elverişli bir taban hazırladığını;
"herkes" tek tek grevlerin, gösterilerin ve eylemlerin boşuna olduğunu
gördüğü ve tümüyle kavradığı halde, yalnızca gösteri için kısmî
savaşımın değil, genel savaşımın gündemde olması nedeniyle yalnızca
kısmî savaşım için sokağa dökülmek konusunda bilinçli işçiler arasında bir
isteksizliğin olduğunu da kabul etmektedir.
Ve bunun gibi.
Eğer, yığınların ruhsal durumunun bu görünüşünü, devrimin altı ayı
içinde sınıf savaşımı, siyasal savaşım ve olayların gidişi bakımından ele
alacak olursak, kendilerini burjuvazinin saldığı korkuya kaptıranların ne
kadar yanlış bir görüşe sahip bulunduklarını açıkça görürüz. Bugünkü durum,
20-21 nisandan önce, 9 haziran, 3 temmuzdan önce olduğu gibi değildir;
çünkü, o zaman, bir parti olarak bizim, [sayfa 228]
kavrayamadığımız (20 nisan), ya da tuttuğumuz ve barışçıl bir gösteri haline
dönüştürdüğümüz (9 haziran ve 3 temmuz) kendiliğinden bir kaynaşma
vardı. Çünkü, o zaman, biz, çok iyi biliyorduk ki, Sovyetler, henüz
kazanılmamıştı; köylüler henüz bolşevik yöntemine (ayaklanma) değil,
Liberdan-Çernov yöntemine inanıyordu; dolayısıyla halkın çoğunluğunu
arkamıza alamamıştık, dolayısıyla da ayaklanma henüz olgunlaşmamıştı.
Sonal savaş sorunu, henüz bilinçli işçilerin çoğunluğunun aklına
yatmamıştı; partinin hiç bir komitesi bu sorunu koymuyordu bile. Ve
yarı-bilinçli büyük yığına gelince, onda, henüz, ne gerilim vardı, ne
umutsuzların cesareti, ama Kerenski ve Burjuvaziyi basit bir "müdahale"nin,
basit bir "gösteri"nin "etkileyeceğine" çocukça bir umutla birleşen
kendiliğinden bir kaynaşma vardı.
Ayaklanma için gerekli olan bu değildir; ayaklanma, bilinçli öğelerin
sonuna kadar savaşmak için pürüzsüz, kesin, değişmez ve sarsılmaz bir
şekilde kararlı olmalarını ister; bundan böyle yarı-önlemlerin kurtuluş
getirmeyeceğini, hükümeti "etkileme"nin mümkün olmadığını, eğer bolşevikler
kesin kararlı bir savaşımda kendilerini yönetmeyi beceremezlerse, ayaklanma
için, açların "her şeyi tam bir anarşi içinde silip süpüreceklerini, her
şeyi ezeceklerini" hisseden yığınların sessiz umutsuzluğu gereklidir.
Ve işte işçileri ve köylüleri, kesin olarak bu deneyimle
yetişmiş bilinçli öğelerin yoğun ruhsal durumuna, yığınların kapitalistlere
ve lokavtçı patronlara karşı hemen hemen umutsuz kinine, devrimin gelişmesi
götürmüştür.
Bolşevikliği taklit eden yüz-karalar basınının itlerinin "başarıları"
da böyle açıklanabilir. Kralcılar proletarya ile burjuvazi arasında kesin
savaşın yaklaşmakta olduğunu görerek seviniyorlar; bu, bütün devrimlerde
böyle olmuştur ve hiç bir şekilde bundan kaçınılamaz. Eğer bu durum yüzünden
insan kendini korkuya kaptırırsa, o zaman, yalnızca
[sayfa 229] ayaklanmadan değil, genel olarak proletarya devriminden
vazgeçmek gerekir. Çünkü, kapitalist toplumda, bu devrim, aşırı-gericilerin
iğrenç neşesi ve dünyalığını doğrultmak isteyenlerin umudu birbirine eşlik
etmeksizin olgunlaşamaz.
Bilinçli işçiler çok iyi biliyorlar ki, kralcılar burjuvaziyle el ele
çalışmaktadırlar, ve proletaryanın kesin zaferi (küçük-burjuvazinin
inanmadığı, kapitalistlerin korktuğu, bolşeviklerin iktidarı
koruyamayacakları kanısında olan yüz-karaların zaman zaman diledikleri
zaferi) yüz-karaları kesin olarak yok edecektir; bilinçli işçiler
biliyorlar ki, bolşevikler iktidarı ellerinde tutacaklar ve iktidardan,
savaşın kemirip bitirdiği insanlığa en büyük iyiliği sağlamak için
yararlanmasını bileceklerdir.
Rodziyanko ile Suvorin'in birbirlerinin suç ortağı olduklarından
ve rolleri paylaştıklarından kuşkulanacak aklı başında bir insan var mıdır?
Olaylar, Rodziyanko'nun Kerenski'yi parmağının ucunda oynattığını ve
"Rus Cumhuriyeti Ulusal Basımevi"nin (gülmeyiniz!) "Devlet Duması"nın
kralcılarının yüz-karaların söylevlerini devlet hesabına yayınladığını
tanıtlamadı mı? Bu olay, "kendi yarattıklarının" karşısında secde eden
Diyelo Naroda'nın uşakları tarafından bile bütün çıplaklığıyla ortaya
konulmuş değil midir? Bütün seçimlerin deneyimi, çarlıktan yana büyük
toprak sahiplerinin organı, satılmış Novoye Vremya[104]
kadetlerin seçim listelerini desteklediğini göstermemiş midir?
Dün, ticaret ve sanayi sermayesinin (partisiz, elbette partisiz
Vihliyayevler, Rakitnikov'lar, Gvozdevler ve Nikitinler kadetlerle koalisyon
kurmuyorlar, tanrıya şükür! Partisiz sanayi ve ticaret çevreleriyle
kuruyorlar.), kadetlere, 300.000 rublelik küçük bir meblağ verdiklerini
okumadık mı?
Duygusal bir açıdan değil, sınıf savaşımı açısından bakıldığında tüm
yüz-karalar basını "Riyabuşinski, Milyukov ve hempaları" firmasının bir
şubesinden başka bir şey değildir. [sayfa 230]
Sermaye, bir yandan, Milyukovları, Zaslavskileri, Potressovları ve
hempalarını, öte yandan ise yüz-karaları satın alıyor.
Bu rezaletten, halkın yüz-karalar basını tarafından zehirlenmesi
rezaletinden kurtulmak, proletaryanın zaferiyle olanaklıdır.
Açlıktan ve uzayan savaştan iler tutar yeri kalmamış ve işkence
altında kıvranıp duran yığının yüz-karaların bu ağısı üzerine "atılması"na
şaşılabilir mi?
Ezilen yığınlar arasında umutsuzluk olmadan, çöküntünün
eşiğinde bulunan bir kapitalist toplumu kavramak olanaklı mıdır? İçinde
bilinçsiz öğelerin çok kalabalık olduğu yığınların umutsuzluğu, her türden
ağıların tüketiminin her artışında kendi kendini ifade etmemesi
olanaklı mı?
Yığınların ruhsal durumundan söz ederken kendi gevşekliklerini
yığınlara yükleyenlerin durumunun tutulacak yanı yoktur. Yığınlar, zamanın
gelmesini bekleyen bilinçli öğeler ile umutsuzluğa düşmeye hazır bilinçsiz
öğelere bölünmüştür; ama ezilen ve açlık çeken yığınlar gevşek
değillerdir.
"Bir marksist parti, ayrıca, ayaklanmayı bir
askerî komplo haline indirgeyemez...."
Marksizm, son derece derinliği olan, son derece karmaşık bir
öğretidir. Bu yüzden, marksizmle bağlarını koparanlarda, kendi "kanıtlarını"
doğrular gibi görünen -özellikle kötü niyetle yapıldıkları zaman- Marx'tan
aktarmalara sık sık rastlanmasında şaşılacak bir şey yoktur. Eğer
belirli bir sınıfın siyasal partisi tarafından örgütlendirilmemişse, eğer
örgütleyicileri genel olarak siyasal anı ve özel olarak da uluslararası
durumu doğru biçimde değerlendirmemişlerse, eğer onlar halkın
çoğunluğunun (olaylarla kanıtlanmış) sevgi [sayfa 231]
ve güvenini kazanmamışlarsa, eğer devrimin izlediği seyir,
küçük-burjuvazinin sınıflar arasında anlaşmanın olanağına ve etkinliğine
olan inancını ve umutlarını kırmamışsa, eğer komplonun
düzenleyicileri, "tam yetkiye sahip" ya da Sovyetler gibi ulusun
yaşantısında önemli bir yeri olan devrimci savaşım organları içinde
çoğunluğu elde etmemişlerse; eğer (savaş halinde) orduda, halkın
iradesine karşın, haksız bir kâr savaşı sürdüren bîr hükümete karşı belirli
bir düşmanlık duygusu yoksa; eğer ayaklanmanın sloganları ("bütün iktidar
Sovyetlere", "toprak köylüye", "savaş halinde bulunan bütün devletlere
derhal yapılacak bir demokratik barış önerisi", "gizli anlaşmaların derhal
yürürlükten kaldırılması", "gizli diplomasinin yasaklanması" vb.) büyük
çoğunluk arasında yaygın değilse, eğer ileri bilinçte olan işçiler
yığınların durumunun umutsuzluğu kanısında değillerse ve köylülerin (önemli
bir köylü hareketi ile ya da büyük toprak sahiplerine karşı ve onları
savunan hükümete karşı büyük ölçüde bir ayaklanmayla kanıtlanan) desteğini
sağlamamışlarsa; eğer iktisadî durum, bunalımın olumlu biçimde
barışçı araçlarla ve parlamenter yoldan çözüme bağlanmasının ciddî olarak
umulmasına izin veriyorsa (bu kadarı belki yeterlidir) askerî bir komploya
girişmek blankicilikten başka bir şey değildir.
Bolşevikler İktidarı Koruyabilecekler mi? başlıklı (bugünlerde
çıkacağını umduğum) broşürümde, Marx'tan, ayaklanma sorununa gerçekten uygun
gelen ve bir "sanat" olarak ele alınan ayaklanmanın kurallarını saptayan bir
metni aktardım.
Bahse girerim ki, bugün, askerî komplo diye bağırıp duran
çığırtkanlar, silahlı ayaklanma "sanat"ıyla her bakımdan kınanmaya lâyık bir
askerî komplo arasındaki farkı açıklamaya davet edilselerdi, yukarda
söylenenleri yinelemekten öte bir şey yapamazlardı ya da işçileri
kendilerine kahkahalarla güldürecek utanç verici bir duruma düşerlerdi.
[sayfa 232] Hele bir deneyin, marksist
bozuntuları. Hele bir "askerî komplo"yu yeren türkünüzü söyleyin bize
bakalım!
SONSÖZ
Yukarıdaki satırlar, salı akşamı saat 8'de, pazar sabahı
Petersburg'dan çıkan gazeteleri aldığım zaman yazılmıştı; bu gazeteler
arasında, V. Bazarov'un makalesinin bulunduğu Novaya Jizn gazetesi de
vardı. Bay V. Bazarov, "ileri gelen iki marksistin harekete karşı
olduklarını belirttikleri, elle yazılmış bir bildirinin kentte elden ele
dolaştığını" açıklıyor.
Eğer bu doğruysa, mektubumu, çarşamba gününden önce alamayacak olan
yoldaşlarımdan bunu, mümkün olan en kısa zamanda basmalarını dilerim.
Mektup basına gönderilmek üzere yazılmamıştı; kendileriyle haberleşme
halinde bulunduğum parti üyeleriyle ancak bir konuşma niteliğindeydi. Ama,
eğer (önceki gün bolşeviklere, dün menşeviklere oy veren ve ünlü birleşme
kongresinde onları birbirleriyle bir araya getirmeyi hemen hemen başarmış
olan), bizim partimizden olmayan ve bizim binlerce kez hor görüye lâyık
gevşekliklerinden ötürü alaya aldığımız Novaya Jizn'in kahramanları,
eğer bu gibi adamlar, ayaklanma aleyhine ajitasyon yapan partimizin iki
üyesinden bir kâğıt alıyorlarsa, buna susulamaz. Biz de ayaklanmadan
yana ajitasyon yapmalıyız. Adları bilinmeyenler kendilerini açıkça
ortaya koysunlar, bu salt bütün bilinçli işçilerin alayları biçiminde olsa
bile, utanç verici bocalamalara yüzünden lâyık oldukları cezayı görsünler.
Bu mektubu Petrograd'a yollamadan önce ancak bir saat kadar bir zamanım var,
bu yüzden, kafasız Novaya Jizn'in zavallı kahramanlarının
"yöntemler"inden birini, bir-iki sözcükle belirtmekle yetinmek zorundayım.
Bay Bazarov, pek haklı olarak, "ayaklanma yığınlar arasında umutsuzluk ve
[sayfa 233] umursamazlık yaratanlar tarafından
hazırlanmıştır" diyen Riyazanov yoldaşla polemiğe kalkışıyor.
Bahtsız bir davanın bahtsız bir kahramanı "yanıt veriyor":
"Umutsuzluk ve umursamazlık hiç bir zaman yenilmiş midir?"
Novaya Jizn'in aşağılık budalaları. Tarihte, ezilen yığınların
uzun zaman çekilen acılar yüzünden ve her türlü sıkıntının son haddini
bulması yüzünden tam bir umutsuzluğa düşmedikçe, umutsuz bir savaşımda zafer
kazandıkları ayaklanma örnekleri biliyorlar mı acaba? Bu yığınların,
parlamentoların evet-efendimciliği yüzünden, devrimin yerinde sayması
yüzünden ve iktidar organları olan Sovyetleri, birer sohbet ve buluşma
yerine çeviren Liber-Danların manevraları yüzünden umursamazlığa,
kayıtsızlığa sürüklenmedikleri ne zaman görülmüştür?
Yoksa, Novaya Jizn'in aşağılık budalaları yığınlar arasında,
günlük ekmeklerine karşı, savaşın sürüp gitmesine karşı, köylülerin olacak
olan toprağa karşı... umursamazlığı keşfedebilirler miydi acaba?
16-17 (29-30) Ekim 1917'de yazıldı.
Raboçi Put’un 19-20-21 Ekim (1-2-3 Kasım) 1917
tarihli 40, 41, 42. sayılarında yayınlandı.
İmza: N. Lenin.
[sayfa 234]
BOLŞEVİK PARTİSİ ÜYELERİNE MEKTUP[ 105]
YOLDAŞLAR! 18 ekim çarşamba günkü Petersburg gazetelerini henüz elde
edemedim. Kamenev ve Zinovyev'in imzalarını taşıyan, partimize yabancı bir
gazetede Novaya Jizn'de yayınlanan belgenin tam metni telefonla bana
iletildiği zaman, öğrendiğim şeye ilkin inanmak istemedim; ama kuşkulanmam
olanaksızdı ve bu mektubu, perşembe akşamı ya da cuma sabahı ellerine
geçebilecek bir şekilde parti üyelerine göndermek fırsatından yararlanmak
zorunda görüyorum kendimi, çünkü grev kırıcılarının bu kadar rezilce,
akıl almaz bu davranışı karşısında susmak bir cinayet olacaktı.
Pratik bir sorun ne kadar ciddiyse, grev kırıcısı olarak
[sayfa 235] hareket edenler ne kadar sorumlu ve
"ünlü" kişilerse, bunların hareketi o ölçüde tehlikeli olur ve o ölçüde
enerjik olarak bu grev kırıcıları defedilmelidirler, ve bunlar "saygın
kişiler"dirler diye duraksama göstermek, aynı ölçüde bağışlanmaz bir yanılgı
olur.
Düşününüz bir kez, partinin eylülden beri ayaklanma sorununu
incelemekte olduğunu militanlar bilmektedirler. Adı geçen bu iki kişi
tarafından herhangi bir mektubun ya da belgenin kaleme alındığından söz
edildiğini kimse işitmemiştir. Ve bir de bakıyoruz ki, Sovyetler Kongresinin
hemen hemen öngününde iki ünlü bolşevik, çoğunluğa karşı -besbelli ki
bu böyledir- Merkez Komitesi çoğunluğuna karşı dikiliyorlar. Bu,
açıkça söylenmiyor, ama söylenmemesi daha da kötü; çünkü ima ile konuşmak
daha da tehlikeli bir şey.
Kamenev ve Zinovyev'in imzalamış oldukları metin, Merkez Komitesine
karşı çıktıklarını açıkça belli etmektedir; yoksa bildirileri bir anlam
taşımazdı. Merkez Komitesinin hangi kararına karşı çıkmaktadırlar?
Bildiride söylenmiyor.
Niçin?
Nedeni açık: çünkü Merkez Komitesi kararını yayınlamış değildir.
Bundan ne sonuç çıkar?
İki "saygın bolşevik", en nazik bir an olan 20 ekim gününün eşiğinde,
partiye y a b a n c ı basında, daha doğrusu, bu sıra burjuvaziyle
el ele işçi partisine karşı yürümekte olan bir gazetede, partinin
yönetici merkezinin yayınlanmamış bir kararına saldırıyor.
Ama bu, bir Plehanov'un 1906-1907'de partiye yabancı olan basındaki
bütün müdahalelerinden, partinin o kadar şiddetle mahkûm etmiş olduğu
müdahalelerden bin kez daha alçakça, m i l y o n k e z d a h a z a r a r
l ı bir şey. O sıralarda söz konusu olan seçimlerdi, şimdi ise iktidarın
ele geçirilmesi için ayaklanma söz konusudur. [sayfa
236]
Ve işte böyle bir sorunda, partinin yönetici merkezi tarafından alınan
karardan sonra yayınlanmamış yayınlanmayan bu karara, partiye yabancı
olan bir gazetede Rodziyankoların ve Kerenskilerin önünde meydan
okunmaktadır. Bundan daha haince bir grev kırıcı, bozguncu davranışı
düşünülebilir mi?
Eğer bu eski yoldaşlarla olan eski sıkı ilişkilerimden ötürü onları
suçlamakta duraksama gösterseydim, kendimi onursuz olarak kabul ederdim.
Ben, kendilerini, açıkça artık yoldaş saymadığımı söylüyorum ve bunların
partiden kovulmaları için Merkez Komitesinde ve kongrede olanca gücümle
savaşacağım.
Çünkü, yaşamın gittikçe daha sık olarak ayaklanmayla yüz yüze
getirdiği bir işçi partisinin, yönetici merkezinin yayınlanmamış kararları,
kabul edildikten sonra, partiye yabancı olan basında eleştiriliyorsa ve
böylelikle parti militanları arasında şaşkınlık ve kararsızlık
yaratılıyorsa, o parti, ayaklanma gibi çetin bir görevi başaracak durumda
değildir.
Bay Zinovyev ile Bay Kamenev varsınlar Kurucu Meclisten alınma on
kadar yönünü şaşırmışla ya da Kurucu Meclis adayıyla kendi partilerini
kursunlar. İşçiler böyle bir partiye girmeyeceklerdir, çünkü partinin
birinci sloganı şöyle olacaktır:
"Merkez Komitesinin genel toplantısında kesin savaşa girişme sorununda
yenilgiye uğramış olan Merkez Komitesi üyelerinin, partiye yabancı olan
basında partinin yayınlanmamış kararlarına saldırma yetkileri vardır."
Varsınlar bu modele uygun olarak kendi partilerini kursunlar;
bizim bolşevik işçi partimiz bundan ancak kazançlı çıkar.
Bütün belgeler yayınlandığı zaman, Kamenev ve Zinovyev'in grev
bozguncusu olarak tutumları daha da açık olarak ortaya çıkacaktır. O zamana
kadar işçiler kendi kendilerine [sayfa 237] şu
soruyu sorsunlar
"Diyelim ki, Bütün Rusya Sendikalar Konseyi bir ay tartıştıktan sonra,
%80'i aşan bir çoğunlukla bir grev hazırlamanın gerekli olduğuna, ama grevin
tarihini ya da bu konuyla ilgili herhangi bir şeyi yayınlamamaya karar
vermiş olsun. Diyelim ki, konseyin iki üyesi karar alındıktan sonra,
"kişisel görüşlerini" yineleyerek, kararın yeniden gözden geçirilmesi için
yerel gruplara yazmakla yetinmesinler, ama partiye yabancı gazetelere
de mektuplarının bir suretini versinler. Ve en sonu diyelim ki, bunlar,
bizzat partiye yabancı olan basında, henüz yayınlanmadığı halde alınmış olan
karara saldırsınlar; diyelim ki, kapitalistlerin önünde grevi kötülemeye
girişsinler.
"İşçiler böyle grev kırıcılarını kendi çevrelerinden kovmakta
duraksıyorlar mıydı?"
AYAKLANMA sorununa gelince, 20 ekime bu kadar yakınken, sarıların,
yabancı basındaki hareketinin ne kadar zararlı olduğu konusunda bu kadar
uzaktan hüküm veremem. Hiç kuşku yok ki, pratik yönden zarar pek büyüktür.
Bunu onarabilmek için her şeyden önce grev bozguncularını kovarak, bolşevik
cephenin birliğini yeniden kurmak gerekir.
Ayaklanmaya karşı ileri sürülen ideolojik kanıtların zayıflığı,
bunları günışığına çıkardığımız ölçüde belli olacaktır. Şu son günlerde
Raboçi Put gazetesine bu konuyla ilgili bir yazı gönderdim, eğer
gazetenin yazı kurulu bunun yayınlanmasına olanak görmüyorsa, parti üyeleri
herhalde el yazısını okuyacaklardır.
Eğer bunlara kanıt denebilirse, bu "ideolojik" kanıtlar ikiye
indirgenebilir: birincisi, Kurucu Meclisin "beklenmesi". Bekleyiniz bakalım,
belki de beklemekle bir şeye varırsınız, işte hepsi bu. Belki de açlığa
karşın, iktisadî kargaşalığa karşın, sabrının sonuna gelmiş askerlere
karşın, [sayfa 238] Rodziyanko'nun Petrograd'ı
Almanlara teslim etme hazırlıklarına karşın (ve lokavtlara da karşın)
bekleyerek gene de bir yere varılır.
"Belki, umudumuzu yitirmeyelim." İşte ileri sürdükleri kanıtların gücü
bu kadar.
İkincisi, göze batan bir kötümserlik. Burjuvaların ve Kerenski'nin
bütün işleri yolunda, bizde ise her şey kötü gidiyor. Kapitalistler iyi
hazırlanmışlardır, işçiler ise kötü durumdadırlar. Askerî durum hakkında
"kötümserler" avazları çıktığı kadar haykırıyorlar, "iyimserler" ise
susuyorlar, kimse, grev kırıcılarından başka, Rodziyanko ve Kerenski önünde,
gelişigüzel, bir şeyi açığa vurmakla gönül eğlendirme durumuna düşmüyor.
Zor günler. Görev ağır. İhanet vahim.
Ama her şeye karşın sorun çözüme bağlanacaktır, işçiler saflarını
sıklaştıracaklar, köylü ayaklanması ve cephedeki askerlerin aşırı
sabırsızlığı etkisini gösterecektir. Safları sıklaştıralım, proletarya zafer
kazanmalıdır.
18 (31) Ekim 1917'de yazıldı.
4 Kasım 1927'de Pravda
n° 182'de yayımlandı.
[sayfa 239]
MERKEZ KOMİTESİ ÜYELERİNE MEKTUP[ 106]
Yoldaşlar!
Bu satırları durumun son derece nazik olduğu 24 ekim akşamı yazıyorum.
Bugün için ayaklanmayı geciktirmenin ölüm demek olduğu gün gibi apaçık
ortadadır.
Yoldaşları bütün gücümle inandırma çabasındayım ki, şu anda, her şey
kopma noktasına varmış bulunmaktadır ve öyle sorunlar gündeme girmiştir ki,
bunları, ne konferanslar, ne de kongreler (sovyetler kongreleri olsa bile)
çözüme bağlayamaz, bu sorunları ancak halklar, yığınlar, silahlanmış
yığınların savaşımı çözümleyebilir.
Burjuvazinin hizmetindeki Kornilov'ların saldırısı ve Verhovski'nin[107]
görevden alınması, beklemenin mümkün olmadığını [sayfa
240] göstermektedir. Her ne pahasına olursa olsun, bu akşam, bu gece,
yunkerleri (askerî öğrencileri) vb. silahtan tecrit ettikten sonra (eğer
direnirlerse tepeledikten sonra) hükümeti tutuklamak gerekir.
Artık beklemek mümkün değildir. Bu, her şeyi yitirmek tehlikesini göze
almak olur.
Verhovski'yi kovan ve bir ikinci Kornilov komplosu kurmuş olan
kornilovcu hükümete karşı halkı (bir kongreyi değil, ordu ve köylüler
başta olmak üzere halkı) savunmak, işte iktidarı almanın ilk ve en yakın
hedefi budur.
İktidarı kim almalıdır?
Bu o kadar önemli değil: iktidarı isterse Askerî Devrimci Komite
ya da, ancak halkın çıkarlarının, ordunun çıkarlarının (derhal barış
önerisi), köylülerin çıkarlarının (toprak hemen alınmalı ve özel mülkiyet
kaldırılmalıdır), açların çıkarlarının gerçek temsilcilerine iktidarı
devretmek istediğini açıklayan "başka bir kuruluş" alsın.
Bütün bölgeler, bütün alaylar, bütün kuvvetler, tam zamanında seferber
olmalı ve Askerî Devrimci Komiteye ve Bolşevik Merkez Komitesine, iktidarın
artık hiç bir durumda, hiç bir şekilde 25 Ekime kadar Kerenski ve
hempalarına bırakılmamasını emredercesine isteyen delegasyonlar
göndermelidirler; bu iş kesin olarak bu akşam ya da bu gece
kararlaştırılmalıdır.
Tarih, bugün kazanabilecek (ve bugün kesin olarak kazanacak) olan ama
yarın çok şeyi, her şeyi yitirme tehlikesinde olan devrimcilerin
oyalanmasını, gecikmesini bağışlamayacaktır.
Bugün iktidarı ele geçirmekle, onu, Sovyetlere karşı değil, Sovyet
için almış oluyoruz.
İktidarın alınması, ayaklanmanın işi olacaktır: onun siyasal hedefi
daha sonra kesin olarak belirecektir.
25 Ekimin kuşkulu oylamasını beklemek zararlı ya da biçimsel bir
davranış olur; bu gibi sorunları oylarla değil, [sayfa
241] ama kuvvetle kesin çözüme bağlamak halkın hakkı ve görevidir;
devrimin nazik anlarında kendi temsilcilerini beklemektense, onlara yol
göstermek halkın hakkı ve görevidir.
Bütün devrimlerin tarihi bunu kanıtlamıştır ve devrimin
kurtuluşunun, barış önerisinin, Petrograd'ın kurtuluşunun, açlığa karşı
çarenin, toprağın köylülere devredilmesinin kendilerine bağlı olduğunu
bilerek bu fırsat anının kaçmasına izin veren devrimciler en büyük cinayeti
işlemiş olacaklardır.
Hükümet bocalıyor. Her ne pahasına olursa olsun işini bitirmek
gerekir.
Eylemde duraklama ölüm demektir.
24 Ekim (Kasım) 1917'de yazıldı,
1924'te ilk kez, 1925'te Trotski'nin
1917 adlı kitabında yayınlandı.
Makinede yazılmış iki nüshaya uygundur
[sayfa 242]
Açıklayıcı Notlar
[1] Pravda'nın 7 Nisan 1917 günü 26. sayısında
N. Lenin imzasıyla yayınlanan Bugünkü Devrimde Proletaryanın
Görevleri başlıklı yazı, Lenin'in 4 (17) Nisan 1917'de Tauride
sarayındaki iki toplantıda okumuş olduğu ünlü tezlerini içermektedir (Bolşeviklerin
toplantısı ve Rusya işçi, asker vekilleri Sovyetleri konferansında delege
olan Bolşeviklerin ve Menşeviklerin ortak toplantısı). Bu yazı
Sosyal-Demokrat (Moskova), Proletari (Harkov), Krasnoyarski
Raboçi (Krasnoyarsk), Vperyod (Ufa), Bakinski Raboçi
(Baku), Kafkaski Raboçi (Tiflis) gibi Bolşevik gazetelerde ve başka
yayın organlarında yayınlanmıştır. - 9.
[2] Rus Sosyal-Demokrat işçi Partisi (RSDİP) Örgütlenme
Komitesi. - Menşeviklerin yönetim merkezi; 1912'de likidatör
menşeviklerin ve partiye karşı olan bütün grup ve akımların ortak
kongresinde kurulmuştur. Menşevik partisinin 1917 ağustosunda
[sayfa 243] Merkez Komitesinin seçilmesine kadar
eylemde bulunmuştur. -11.
[3] Fransızca metinde: salairé (ücretli), İngilizce
metinde: labourer (emekçi). ç.
[4] Yani, sürekli ordunun yerini almak üzere bütün halkın
silahlanması. [Lenin'in notu]
[5] Yani Paris Komünü örneğinde bir devlet. [Lenin'in notu]
[6] Resmî önderleri ("savaşı sonuna kadar sürdürme yanlısı"
[ulusal savunma yanlısı] ve duraksayan "kautskiciler" olan resmî önderleri)
bütün dünyada sosyalizme ihanet etmiş ve burjuvazinin yanına geçmiş
olan "sosyal-demokrasi" yerine. Komünist Partisi adı alınmalıdır. [Lenin'in
notu]
[7] Uluslararası sosyal-demokraside "merkez" diye
adlandırılan şey, şovenlerle ("savaşı sonuna kadar sürdürme yanlıları")
enternasyonalistler arasında bocalama eğilimidir. Örneğin Almanya'da Kautsky
ve hempaları, Fransa'da Longuet ve hempaları, Rusya'da Çheydze ve hempaları,
İtalya'da Turati ve hempaları, İngiltere'de MacDonald ve hempaları vb. gibi.
[Lenin'in notu]
[8] Edinstvo. - 1917 martından ekim ayına kadar
Petrograd'da çıkan günlük gazete, başka bir ad altında aralık 1917'de ve
ocak 1918'de de yayınlanmıştır; başında G. Plehanov bulunuyordu. Savaşı
sonuna kadar sürdürme politikasından yana aşırı sağ-kanat menşevikleri
birleştirdi ve geçici burjuva hükümetini kayıtsız şartsız destekledi; bu
gazete, bolşevik partisine karşı çıkmıştır. - 13.
[9] Ruskaya Volya. - Bazı büyük bankalar tarafından
kurulan ve malî bakımdan beslenen burjuva günlük gazetesi. Bolşeviklere
karşı en insafsız bir propaganda yürütüyordu. Lenin, bu gazetenin en iğrenç
burjuva gazetelerinden biri olduğunu söylemiştir. Petrograd'da aralık
1916'dan ekim 1917'ye kadar yayınlandı. - 14.
[10] Bkz: K. Marx-F. Engels, Komünist Parti Manifestosu,
1872 Almanca Baskısına Önsöz: K. Marx, Fransa'da iç Savaş,
1871’de Fransa'da iç savaş konusunda, "Uluslararası Emekçiler Derneği Genel
Konseyinin Bildirisi". F. Engels, A. Bebel'e mektup, 18-28 Mart 1875
(Gotha ve Erfurt Programlarının Eleştirisi, s. 49-63). K. Marx, L.
Kugelmann'a Mektuplar, 12 ve 17 Nisan 1871. - 15.
[11] Lenin'in, Taktik Üzerine Mektuplar, Birinci Mektup
adlı broşürü 1917'de Petrograd'da, bolşeviklerin malı olan Priboy
yayınevinde yayınlandı. Bundan üç baskı yapıldı ve her üçüne de "Nisan
Tezleri" ek olarak konmuştur. - 21.
[12] Pravda. - 1912 ilkyazında Petersburg
işçilerinin girişimiyle kurulan yasal bolşevik günlük gazetesi.
Petersburg'da yayınlanmıştır.
Birinci sayısının 22 Nisan (5 Mayıs) 1912'de çıkışından itibaren
çarlık hükümeti Pravda'yı sekiz kez yasakladı, ama Pravda
başka adlar altında çıkmaya devam etti. Emperyalist savaş öngününde, 8 (21)
Temmuz 1914'te gazete yayınını durdurdu.
Şubat devriminden sonra, 5 (18) Mart 1917'de Pravda yeniden
çıkmaya başladı. Bu kez gazete, bolşevik partisinin merkez organı olarak
yayınlandı.
15 (28) martta Rus Sosyal-Demokrat İşçi Partisi (Bolşevikler) Merkez
Komitesinin genişletilmiş bürosunun toplantısında, Sta1in, Pravda'nın
yazı kuruluna girdi. Nisan 1917'de, Rusya'ya dönüşünde Lenin gazetenin
yönetimini üzerine aldı. 5 (18) Temmuzda gazetenin yönetim yeri, Junkerler
ve Kazaklar tarafından tahrip edildi. Temmuz günlerinden sonra, Lenin
illegal eyleme geçtiğinden, partinin merkezî organının yönetimim Stalin
üzerine almıştır.
Temmuz-Ekim 1917 döneminde, geçici hükümetin kovuşturmasına uğrayan
Pravda birçok kez ad değiştirmiş ve Listok [sayfa
244] Pravdi, Proletari, Raboçi Put adlarıyla çıkmıştır. 27
ekim (9 kasım) tarihinden başlayarak, gazete gene Pravda adıyla
çıkmaya başlamıştır. -22.
[13] Bu mektuba ek olarak, bu tezleri ve bunlarla birlikte
kısa açıklayıcı notları, Pravda'nın bu sayısına uygun olarak
sunuyorum. [Lenin'in notu] (Bu kitapta bkz: s. 10-15). -Ed.
[14] Bkz: Lénine, Euvres, t. 23, s. 335. -Ed.
[15] Belli bir biçimde ve belli bir noktaya kadar. [Lenin'in
notu]
[16] " Goethe'nin Faust'undan alınma bir parça. -25.
[17] **** Sözlerimin yanlış yorumlanmaması için hemen
söyleyeyim ki: tarım ücretlilerinin ve köylülerin S o v y e t l e r i,
makinelerin, binaların ve hayvanların en ufak bir tahribe uğramalarına
meydân vermeksizin ve buğday ekim ve üretiminde kargaşalık yaratmak şöyle
dursun, bu üretimi y o ğ u n l a ş t ı r m a k üzere düzen ve
disiplini b i z z a t k e n d i l e r i en sıkı şekilde uygulayarak
d e r h a l b ü t ü n topraklara el koymalıdırlar, çünkü askerlerin
tayını i k i k a t ı n a çıkarılmalıdır ve halk açlık çekmemelidir.
[Lenin'in notu]
[18] Majestelerinin muhalefeti. Bu sözler Kadet
Partisi lideri Milyukov tarafından kullanılmıştır. Kapitalist düzene ve
kralın iktidarına bağlı kalmakla birlikte, parti ya da grup düşünceleriyle
iktidardaki hükümeti desteklemeyen ve onun politikasına karşı çıkan burjuva
milletvekillerinin azınlık muhalefeti için kullanılan İngiliz parlamenter
deyimi. Bu parlamenter muhalefet taktiği, burjuva ve küçük-burjuva partiler
tarafından yığınları aldatmak için geniş ölçüde kullanılır.
Bu deyimle Lenin, sözde emperyalist burjuvaziye karşı çıkıyor görünen,
ama burjuva demokratik devrim sosyalist devrime dönüştüğü anda onu
destekleyen, onunla, tıpkı burjuva demokratik devrimde kadetlerin çarlıkla
uzlaşmaları gibi, anlaşmalara varan menşeviklerin ve sosyalist-devrimcilerin
siyasetini tanımlamaktadır. - 23.
[19] "Çar yok, işçi hükümeti var", 1905'te Parvus
ve Trotski tarafından atılan anti-bolşevik slogan; bu, karşı-devrimci
trotskizmin başlıca tezlerinden biri haline gelen köylü olmadan devrim
sloganı, Lenin'in en sert eleştirilerime uğramıştır. - 28.
[20] Bkz: Karl Marx, Fransa'da iç Savaş, Fransa'da
1871 iç savaşı konusunda "Uluslararası İşçi Birliği Genel Konseyinin
Çağrısı", Marx-Engels, Seçme Yapıtlar, 2, Sol Yayınları, Ankara 1977,
s. 241-277; Friedrich Engels, 1891 Sosyal-Demokrat Program Tasarısının
Eleştirisi, "Siyasal Talepler", [bkz: Gotha ve Erfurt Programlarının
Eleştirisi, s. 102-109.] - 29.
[21] Marksizm-leninizmin klasikleri, Blanqui'yi büyük bir
devrimci ve sosyalizm yanlısı saymakla birlikte, onu, sektarizminden ve
komplolar hazırlama yöntemlerinden ötürü eleştirmişlerdir. Blankicilik sınıf
savaşımına önem vermiyordu ve insanlığın ücretli kölelik boyunduruğundan
kurtuluşunu, proletaryanın sınıf savaşımından değil, küçük bir aydın
azınlığın komplosundan bekliyordu. - 29.
[22] Lenin, G. Plehanov'un Anarşizm ve Sosyalizm'inin
1894'te Berlin'de yayınlanan Almanca çevirisinde atıfta bulunuyor. - 30.
[23] İngilizce metinde: "paralel bir hükümet", -ç.
[24] 1907 sonunda, Oniki Yıl başlığıyla
Petersburg'da yayınlanan Lenin'in yapıtlarından seçmelerin birinci cildinde
yayınlanan "Rus Marksizmi ve Sosyal-Demokrasisinde iki Eğilim" adlı yazı. -
33.
[25] V. i. Lenin, Demokratik Devrimde
Sosyal-Demokrasinin iki Taktiği, Sol Yayınları, Ankara 1977, s. 98. -Ed.
[26] Bkz: Bu kitabın 12-13. sayfaları. -Ed.
[27] Meşrutî Demokrat Parti (Kadetler), Rusya'da başlıca
burjuva partisi, liberal-kralcı burjuvazinin partisi, 1905 ekiminde
kurulmuştur. [sayfa 245] Kendisine "halkçı
özgürlük" partisi adını takarak sahte bir demokratizm arkasına gizlenen
kadetler, köylüyü saflarına kazanma ve çarlığı meşrutî krallık şeklinde
muhafaza etme yolunda çaba harcamışlardır. Ekim Sosyalist Devriminden hemen
sonra, kadetler, karşı-devrimci komplolara giriştiler ve Sovyetler
Cumhuriyetine karşı ayaklanmalar düzenlediler. - 38.
[28] Krilov'un Kedi ve Aşçı adlı masalı ima
ediliyor. - 44.
[29] F. Engels, Bebel'e Mektup, 18-28 Mart 1875.
[Bkz: Gotha ve Erfurt Programlarının Eleştirisi, s. 49-58.] -49.
[30] Bkz: K. Marx, Fransa'da iç Savaş, 1871
Fransa'da iç savaş konusunda "Uluslararası İşçi Birliği Genel Konseyinin
Çağrısı", [Marx-Engels, Seçme Yapıtlar, 2, s. 241-277.] - 50.
[31] Manilovizm, Gogol'ün ölü Canlar adlı yapıtının
kahramanı, büyük toprak sahibi Manilov'dan gelmedir. Kaygısızlığı, aşırı
duygusallığı ve hafifliği ifade eder. - 57.
[32] Fabyenler. - İngiltere'de 1884'te bir burjuva
aydın grubu tarafından kurulan, reformist, aşırı oportünist "Fabyenler
Derneği"nin üyesi. Bu dernek, adını, kesin sonuçlu savaşlar karşısında
gerileyip uygun zamanı kollama taktiği ile ün salmış olan Romalı komutan
Fabius Conctator'dan almıştır. Lenin'e göre, "Fabyenler Derneği,
oportünizmin ve liberal işçi politikasının en son şeklini bulmuş
ifadesidir". Fabyenler, proletaryayı sınıf savaşımından vazgeçiriyorlar,
dönüşümler yoluyla kapitalizmden sosyalizme barış içinde tedricî geçişi
savunuyorlardı. 1914-1918 Emperyalist Dünya Savaşı sırasında, fabyenler,
sosyal-şoven bir tutum benimsemişlerdir. Fabyenlerin özellikleri için
Lenin'in şu yapıtlarına bakınız: "J. Becker, J. Dietzgen, F. Engels, K. Marx
ve Başkalarının F. Sorge'ye Mektupları Adlı Kitabın Rusça Çevirisine Önsöz"
(Tüm Yapıtlar, Rusça, 4. baskı, s. 330-331), "Rus Devriminde
Sosyal-Demokrasinin Tarım Programı" (Bütün Yapıtları, 4. baskı, c.
XV, s. 154), bkz: V. İ. Lenin, İşçi Sınıfı ve Köylülük, Sol
Yayınları, Ankara 1977, s. 33-81. "İngiliz Pasifizmi ve İngiliz Teori
Düşmanlığı (Tüm Yapıtlar, 4. baskı, c. XXI, s. 234) vb.. - 58.
[33] İşçi Partisi (Labour Party). - Sendikalar,
sosyalist parti ve gruplar gibi işçi örgütlerini birleştirerek parlamentoda
işçilerin temsil edilmesini sağlamak amacıyla 1900 yılında kurulmuştur. Bu
gruplaşmanın ilk adı "İşçi Temsil Komitesi" idi. 1906'da Labour Party
adını aldı. İdeolojisi ve taktiği bakımından en oportünist, "özünde burjuva"
(Lenin) bir örgüt olduğundan, Labour Party burjuvaziyle sınıf
işbirliği siyasetini açıkça izlemektedir. 1914-1918 Emperyalist Dünya Savaşı
sırasında İşçi Partisi önderleri sosyal-şoven [sayfa
246] bir tutum benimsemişlerdir. Lenin bunları, "emperyalist
haydutluğun suç ortakları" olarak nitelemiştir.
İşçi Partisi 1924, 1929, 1945 ve 1950'de iktidara gelmiş ve her zaman
İngiliz emperyalizminin siyasetini uygulayan hükümetler kurmuştur. - 58.
[34] İşçi ya da Emek Birliği
(Arbeitsgemeinschaft). - Alman merkezcilerinin örgütü; mart 1916'da
Reichstag'daki resmî sosyal-demokrat gruptan ayrılan milletvekilleri
tarafından kuruldu. Bu grup, 1917'de kurulan, sosyal-şovenleri haklı bulan
ve onlarla birlikten yana olan Almanya Bağımsız Sosyal-Demokrat Partisinin
merkezî çekirdeğini oluşturdu. - 59.
[35] Azınlıkçılar ya da Longuet'çiler. -
1915'te kurulan Fransız sosyalist partisinin azınlık grubu.
(Sosyal-reformist Longuet yanlısı olan) Longuet'çiler merkezci kavramları
benimsiyorlar ve sosyal-şovenlerle bir anlaşma siyasetini uyguluyorlardı.
Birinci Dünya Savaşı sırasında Longuet'çiler sosyal-pasifist bir tutum
benimsemişlerdi. Rusya'da Ekim Sosyalist Devriminin zaferinin ertesi günü,
bunlar, sözde proleter iktidarından yana olduklarını söylediler, ama
gerçekte ona düşmandılar. Onlar sosyal-şovenlerle anlaşma siyasetini
izlemekte, bir haydutluk barışı olan Versay Barışını desteklemektedirler.
Sol-kanadın muzaffer olduğu aralık 1920'deki Fransız Sosyalist Partisi
kongresinde azınlıkta kalınca Longuet'çiler partisiz reformistlerle birlikte
partiden ayrıldılar ve 2,5'uncu diye nitelendirilen Enternasyonale
katıldılar ve bu enternasyonalin dağılmasından sonra da II. Enternasyonale
girdiler. - 59.
[36] Bağımsız İşçi Partisi (Independent Labour Party).
- 1893'te kurulmuştur. Başında James Cair Hardie, Ramsay MacDonald ve
başkaları bulunmaktaydı. Burjuva partilere karşı bağımsızlığı savunan ILP,
gerçekte "sosyalizmden bağımsız ama liberalizme bağımlı idi" (Lenin).
1914-1918 Emperyalist Dünya Savaşı sırasında, ILP, ilkin savaşa karşı bir
bildiri yayınladı (13 Ağustos 1914). Bağımsızlar, 1915 şubatında Antant
devletlerinin Londra'daki sosyalist konferansında kabul edilen sosyal-şoven
karara katıldılar. O zamandan beri bağımsızların önderleri pasifist tümceler
arkasına gizlenerek sosyal-şoven bir tutumu benimsemişlerdir. 1919'da III.
Enternasyonalin kurulmasından sonra partinin sola kaymış olan yığınlarının
baskısıyla, ILP'nin yöneticileri II. Enternasyonalden çekilmeye karar
verdiler. 1921’de bağımsızlar 2,5'uncu diye nitelendirilen Enternasyonale
katıldılar ve bu da dağılınca yeniden II. Enternasyonale girdiler. - 59.
[37] Britanya Sosyalist Partisi (BSP - British
Socialist Party).[sayfa 247] - 1911'de
Manchester'de kurulmuştur. BSP marksist zihniyette ajitasyon ve propagandada
bulunma çabasını gösterdi. "Bu parti liberallerden gerçekten bağımsız
olan ve oportünist olmayan bir parti idi" (Lenin). Üyeleri az sayıda
olduğundan ve yığınlarla bağları bulunmadığından, daha çok sekter bir
niteliğe bürünüyordu.
1914-1918 savaşı sırasında partinin içinde iki eğilim belirdi: biri
açıkça sosyal-şoven, ki Hyndman bunun başında idi, öteki ise A. İnkpin'in
vb. başında bulunduğu enternasyonalist eğilim. Nisan 1916'-da partide bir
bölünme oldu. Hyndman ve yandaşları azınlıkta kaldılar ve partiden
ayrıldılar. O andan başlayarak emperyalist savaşa karşı savaşım veren
enternasyonalist unsurlar BSP'nin başına geçmişlerdi. 1920'de kurulan Büyük
Britanya Komünist Partisinin kurulması inisiyatifi BSP'den gelmiştir. - 59.
[38] Zimmerwald Solu. - Eylül 1915'de İsviçre'nin
Zimmerwald kentinde toplanan enternasyonalci sosyalistlerin I. Kongresinde
Lenin tarafından kurulmuştur. Lenin bu kongrenin uluslararası hareketin
savaşa karşı gelişmesinde bir "ilk adım" olabileceğini söylüyordu.
Bolşevikler, Lenin'le birlikte, Zimmerwald Solunda doğru ve sonuna kadar
tutarlı bir tutum benimsiyorlardı. Bu grupta tutarsız enternasyonalistler de
yok değildi. Bunların yanılgılarının eleştirisi için Lenin'in şu yazılarına
bakınız: Junius'un Broşürü Üzerine, Ulusların Kendi Kaderlerini Tayin
Hakkı Üzerine Bir Tartışmanın Özeti, "Silahsızlanma" Sloganı Hakkında (Tüm
Yapıtlar, 4. Baskı, c. 22, s. 291-301, 306-344 ve c. 23, s. 83-93). Aynı
zamanda bkz: Stalin'in "Bolşevik Tarihin Bazı Sorunları Üzerine" başlıklı
mektubu (Stalin, Les Questions du Leninisme, Moskova, 1951, s.
532-548). [bkz: Stalin, Leninizmin Sorunları, Sol Yayınları, Ankara 1977, s.
434-448.] - 60.
[39] Enternasyonal Grubu. - Birinci Dünya Savaşının
başlangıcında K. Liebknecht, R. Luxemburg, C. Zetkin, F. Mehring gibi sol
Alman sosyal-demokratlar tarafından kurulmuştur. Daha sonraları bu grubun
adı "Spartaküs" olacaktır. Spartakistler yığınlar karşısında emperyalist
savaşa karşı devrimci propaganda yapmışlardır; onlar Alman
emperyalistlerinin uyguladıkları ilhak politikasını ve sosyal-demokrat
önderlerin ihanetini suçlamışlardır. Bununla birlikte, Spartakistler
teorinin ve politikanın temel sorunlarında yarı-menşevik yanılgılardan
kendilerini kurtaramamışlardır. Emperyalizmin yarı-menşevik teorisini
geliştirdiler, marksist anlamıyla (yani ayrılmaya ve bağımsız devletler
kurmaya kadar) ulusların kendi kaderlerini tayin hakkı ilkesini kabul
etmediler. Spartakistler emperyalizm çağında ulusal kurtuluş savaşları
olanağını yadsıyorlardı, devrimci partinin rolünü küçümsüyorlar, hareketin
kendiliğindenliği önünde boyun eğiyorlardı. Alman sollarının yanılgılarına
ilişkin eleştirileri Lenin'in şu yapıtlarında bulunabilir: Junius'un
Broşürü Üzerine, Marksizmin Karikatürü ve "Emperyalist Ekonomizm", vb.. (Tüm
Yapıtlar, 4. baskı, c. 22, s. 291-305 ve c. 23, s. 16-64), aynı zamanda
bkz: Stalin'in "Bolşevik Tarihin Bazı Sorunları Üzerine" başlıklı mektubu
(J. Stalin, Les Questions du Leninisme, Moskova, 1951, s. 532-548).
[bkz: Stalin, Leninizmin Sorunları, s. 434-448.] 1917'de
Spartakistler merkezci "bağımsızların" partisine girdiler ama örgütlenme
alanında özerkliklerini korudular. 1918 Kasım devriminden sonra
Spartakistler "bağımsızlarla" arayı bozdular ve aynı yılın aralık ayında
Alman Komünist Partisini kurdular. - 60.
[40] Sosyalist işçi Partisi. - 1876'da I.
Enternasyonalin Amerika seksiyonlarının, Sosyal-Demokrat İşçi Partisinin ve
ABD'deki bir dizi sosyalist grupların birleşip kaynaşmasıyla kuruldu. Bu
parti, sekter bir nitelik takınmıştır ve proleter yığınlarıyla geniş bağlar
hiç bir zaman kuramamıştır. Birinci Dünya Savaşı sırasında, Amerika
Sosyalist İşçi Partisi enternasyonalizme eğilim gösteriyordu. - 61.
[41] Söz konusu olan 1901'de kurulmuş (reformist ve
oportünist) Amerika Sosyalist Partisinin devrimci azınlığıdır. Devrimci
azınlık enternasyonalist bir tutum benimsemiş ve 1914-1918 emperyalist
savaşma karşı durmuştur. Rusya'da Ekim Devriminin etkisinde kalan bu parti,
sol-kanadını teşkil ederek, 1921'de Birleşik Devletler Komünist Partisinin
girişkenliğini ele aldı ve bu, partinin merkezî çekirdeği oldu.
1914-1918 Birinci Dünya Savaşı sırasında Amerika Sosyalist Partisinin
sağcı çoğunluğu emperyalist savaşı tutuyor ve Amerikan emperyalizminin
politikasını destekliyordu. - 61.
[42] Tribüncüler Partisi. - Lenin, 1909'da kurulan
Hollanda Sosyal-Demokrat Partisini böyle adlandırırdı. Başlangıçta
tribüncüler Hollanda Sosyal-Demokrat İşçi Partisi içinde 1907'de De
Tribüne adlı gazeteyi yayınlayan ve bunun çevresinde toplanan sol-kanadı
oluşturdular. 1909'da partiden çıkarılınca tribüncüler bağımsız bir parti
kurdular. Hollanda işçi hareketinin sol-kanadını temsil etmelerine karşın,
bunlar tutarlı bir devrimci parti değillerdi. 1918'de Hollanda Komünist
Partisinin kurulmasına katıldılar. 1909'dan başlayarak De Tribüne
Hollanda Sosyal-Demokrat Partisinin ve 1918'den sonra da Komünist Partisinin
organı oldu; bu gazete 1930'dan 1940'a kadar Volksdagblad ("Halkçı
Gazete") [sayfa 249] adı altında yayınlandı.-62.
[43] Gençler ya da Sollar Partisi. - Lenin,
İsveç sosyal-demokrasisindeki sol eğilime bu adı takmıştı. Emperyalist Dünya
Savaşı sırasında "gençler"in tutumu enternasyonalist bir tutumdu; onlar
Zimmerwald soluna katıldılar. Mayıs 1917'de İsveç Sol Sosyal-Demokrat
Partisini kurdular. Bu partinin 1919 Kongresi, III. Enternasyonale katılan
İsveç Komünist Partisini kurdu. - 62.
[44] Darlar. - 1903'te Bulgar Sosyal-Demokrat
Partisinin bölünmesinden hemen sonra kurulan Bulgaristan Devrimci
Sosyal-Demokrat İşçi Partisi Lideri D. Blagoyev idi; sonraları parti
Blagoyev'in öğretilileri G. Dimitrov, V. Kolarov ve başkaları tarafından
yönetilmiştir. 1914-1918 döneminde Darlar emperyalist savaşa karşı
çıktılar. 1919'da III. Enternasyonale katıldılar. - 62.
[45] Avanti. - Günlük gazete, İtalyan Sosyalist
Partisinin merkezî organı; Aralık 1896'da kurulmuştur. 1914-1918 Dünya
Savaşı sırasında (pek tutarlı olmamakla birlikte) enternasyonalist bir tutum
benimsedi, ama reformistlerle de bağını koparmadı. Halen İtalyan Sosyalist
Partisinin merkezî organıdır. - 62.
[46] Yukarıdaki öneri Lenin tarafından kaleme alındı ve
Zürih sosyal-demokrat örgütlerinin Kienthal Kongresinde, İsviçre sol
sosyal-demokratları adına önerildi (Tüm Yapıtlar, 4. baskı, c. 23, s.
277).-62.
[47] Die Glocke ("Çan"). - 1915'ten 1925'e kadar
Alman Sosyal-Demokrat Partisinin üyesi ve Alman emperyalizminin ajanı
sosyal-şoven Parvus (Helfand) tarafından Münih'te ve sonra da Berlin'de
yayınlanan 15 günlük dergi. - 64.
[48] Söz konusu olan, zimmerwaldçıların İsviçre'nin
Kienthal kentinde 24 ile 30 Nisan 1916 tarihinde toplanan II. Enternasyonal
kongresinde kabul edilen "yıkıma ve ölüme sürüklenmiş halklara" başlıklı
bildiridir. - 64.
[49] Gençler Enternasyonali ("Internationale des
Jeunes"). - Zimmerwald Soluna katılan gençlerin sosyalist örgütlerinin
uluslararası birliğinin organı; Zürih'de Eylül 1915'ten Mayıs 1918'e kadar
çıkmıştır. - 65.
[50] Lenin, burada, 7 (20) Nisan 1917 Petrograd Sovyeti
Yürütme Komitesi toplantısında menşeviklerin, savaş harcamalarını karşılamak
üzere geçici hükümet tarafından kabul edilen "özgürlük istikrazı"nın lehine
oy kullanmasından söz etmektedir. - 67.
[51] Bkz: F. Engels, Internationales aus dem "Volksstat’’ın
(1871-1875) önsözü. - 68.
[52] Bkz: Karl Marx ve Friedrich Engels, Alman
İdeolojisi. Hakikî Sosyalizm. Bu deyim oradan alınmadır. - 70.
[sayfa 250]
[53] RSDİP(B) Yedinci Kongresi (Nisan Konferansı.)
- Petrograd'da 24 ile 29 Nisan (7 ile 12 Mayıs 1917 tarihleri arasında
toplandı. Bu kongreye, partinin 80.000 üyesini temsil eden 133 asıl ve 18 de
danışman delege katıldı. Bu, bolşeviklerin ilk yasal kongresi idi ve parti
kongresi önemindeydi.
Lenin, burada, gündemdeki bütün temel sorunlar üzerinde raporlarını
sundu ve konuşmalar yaptı. Kongre, Lenin'in, savaş, geçici hükümete karşı
tutum, güncel durum, parti programının gözden geçirilmesi, toprak sorunu,
savaşı sonuna kadar vardırma siyaseti yanlısı küçük-burjuvalar blokuna karşı
enternasyonalistlerin birleşmesi, Sovyetler, ulusal sorun ve Borgbjerg'in
önerisi ile ilgili karar tasarılarını kabul etti.
Stalin, güncel durum üzerine Lenin'in karar önerisinin lehinde konuştu
ve ulusal sorun konusunda bir rapor sundu. Lenin ve Stalin, kongrede,
sosyalist devrime karşı çıkan Kamenev ve Rikov'un menşevik ve teslimiyetçi
tutumlarını suçladılar. Partinin ulusal sorundaki siyasetine karşı duran ve
savaşın başlamasından beri Buharin'le birlikte sosyal-şoven bir tutum
benimseyen Pyatakov'un görüşlerini de sert biçimde eleştirdiler. Pyatakov ve
Buharin, ulusların kendi kaderlerini tayin etme hakkına karşıydılar. Lenin,
bolşeviklerin Zimmerwaldcılarla işbirliğini savunan ve yeni bir
enternasyonalin örgütlenmesine karşı koyan Zinovyev'i sert biçimde
eleştirdi. Kongre, çalışmalarının temeli olarak, Lenin'in Nisan Tezlerini
kabul etti ve devrimin tüm temel sorunlarında partinin çizgisini belirledi
ve burjuva demokratik devrimin sosyalist devrime dönüştürülmesi amacıyla
savaşım için partiyi biledi. - 72.
[54] Soldatskaya Pravda. - Bolşeviklerin günlük
gazetesi. Birinci sayısı 15 (28) Nisan 1917'de yayınlanmıştır. RSDİP(B)
Petrograd komitesi askerî örgütünün organıdır; 19 Mayıs (1 Haziran) 1917'den
itibaren RSDİP(B) Merkez Komitesi askerî örgütünün organı oldu. Temmuz 1917
günlerinde gazetenin yönetim yeri tıpkı Prauda'nınki gibi geçici hükümet
tarafından tahrip ettirildi. Temmuz 1917'den Ekim ayına kadar Raboçi
Soldat ve Soldat adlarıyla yayınlandı. Ekim devriminden sonra gazete
eski adıyla çıktı. Mart 1918'de yayınına son verdi. - 72.
[55] Bkz: s. 65. -Ed.
[56] Bkz: s. 60-63. -Ed.
[57] Bkz: s. 43. -Ed.
[58] Bkz: s. 44. -Ed.
[59] Bu eylemler konusunda 20 ve 22. sorulara bakınız.
[Lenin'in notu]
[60] Anarşizm, devlet iktidarını tüm olarak reddeder.
Oysa, asker ve işçi vekilleri Sovyetleri de bir devlet iktidarıdır.
[Lenin'in notu]
[61] Emperyalist savaşta, Rus emperyalizmim öteki
emperyalistlere karşı, özellikle Alman emperyalizmine karşı savunmak.
-Ed.
[62] Lenin'in Bolşevikler İktidarı Almalıdırlar ve
Marksizm ve Ayaklanma adlı mektupları, Merkez Komitesinin 15 (28)
Eylül 1917 günlü oturumunda görüşüldü. Lenin'in mektuplarından yalnızca bir
tek nüshasının saklanması önerisi oya sunuldu. Toplantı,
[sayfa 251] 4 aleyhte ve 6 çekimser oya karşı 6 oyla bu öneriyi kabul
etti. Partinin sosyalist devrimi amaç olarak belirlemesine karşı olan
Kamenev, oturumda, Lenin tarafından sunulan silahlı ayaklanmaya geçme
önerilerine karşı bir karar tasarısı sundu. Merkez Komitesi, Kamenev'in
karar tasarısını kabul etmedi. - 147
[63] Adı geçen tarihler şu olaylarla ilgilidir: 6 mayısta,
birinci geçici koalisyon hükümetinin kurulduğu bildirildi; 31 ağustosta
Petrograd İşçi ve Asker Vekilleri Sovyeti, bir Sovyetler hükümetinin
kurulmasını isteyen bir karar aldı; İşçi ve Asker Vekilleri Sovyetlerinin
Merkez Yürütme Komitesi ve Rusya Köylü Vekilleri Sovyetinin Yürütme Komitesi
-her ikisi de sosyalist-devrimci ve menşevik olan bu komiteler- tarafından
Demokratik Konferansın toplantı tarihi 12 eylül olarak saptandı.
Konferans 14 ve 22 Eylül (27 Eylül ve 5 Ekim) 1917 tarihleri arasında
Petrograd'da yapıldı. -148.
[64] Sosyalist Devrimci (S-D). - 1901 sonu, 1902
başında, çeşitli popülist çevre ve grupların ("Sosyalist-Devrimciler
Birliği", Sosyalist-Devrimciler Partisi ve ötekilerin) birleşmesi sonucunda
kurulmuş olan parti, İdeolojik programı, popülizmle revizyonizmin eklektik
bir alaşımıdır. Birinci Dünya Savaşı sırasında sosyalist-devrimciler,
sosyal-şoven bir tutum benimsemişlerdir.
1917 Şubat devriminin zaferinden sonra, menşeviklerle blok kuran
S-D'ler geçici hükümeti, bu burjuvazinin ve büyük toprak sahiplerinin
karşı-devrimci hükümetini kuvvetle desteklediler; S-D liderleri (Avksentiev,
Kerenski ve Çernov) geçici hükümete girdiler. S-D'ler köylülerin büyük
toprak mülkiyetine karşı savaşımını desteklemediler; S-D'li bakanlar, toprak
sahiplerinin istemlerine katılarak, topraklarına el koyan köylülere karşı
tenkil birlikleri gönderdiler.
1917 Kasımı sonunda sosyalist-devrimcilerin sol-kanadı, Sol
Sosyalist-Devrimciler adıyla bağımsız bir parti oluşturdular. Köylü
yığınları arasındaki etkilerini devam ettirmeye çalışan Sol S-D'ler,
Sovyetler iktidarını sözde tanıdılar ve bolşeviklerle anlaşmaya vardılar.
Daha sonra, Sovyetler iktidarına karşı savaş açtılar.
Yabancı askerî müdahale ve iç savaş döneminde S-D'ler, karşı-devrim
hizmetinde büyük çabalar gösterdiler ve müdahalecilere ve beyaz muhafızlara
yardım ettiler, karşı-devrimci komplolar hazırladılar, sovyet devletinin ve
Komünist Partisinin liderlerine karşı terörist hareketler düzenlediler; iç
savaş sonunda, S-D'ler ülke içinde ve beyaz muhafızlar kampında sovyet
devletine karşı düşmanca eylemlerini sürdürdüler. - 148.
[sayfa 252]
[65] Demokratik Konferans sosyalist-devrimcilerin
ve menşeviklerin egemen durumda oldukları Sovyetlerin merkez yürütme
komitesi tarafından iktidar sorununa karar vermek bahanesiyle, amacı
yığınların gittikçe büyüyen devrimci atılımına bir saptırıcı bulmak üzere
toplandı. Konferans tarihi, önce, 12 (25) eylül olarak saptandı, sonra
ertelendi ve 1917 yılında 14 eylül-22 eylül (27 Eylül-5 Ekim) arasında
Petrograd'da yapıldı. Konferansa 1.500'den fazla temsilci katılıyordu.
Menşeviklerin ve sosyalist-devrimcilerin liderleri, küçük-burjuva ve burjuva
örgütler lehine olarak işçi ve köylü temsilcilerinin sayısını azaltmak için
mümkün olan her şeyi yaptılar, böylece onlar konferansta çoğunluğu elde
ettiler.
Rus Sosyal-Demokrat (Bolşevik) İşçi Partisi Merkez Komitesi 3 (16)
eylül toplantısında, konferansa katılmaya karar verdi ve partinin taban
örgütlerine, "Konferansta partimizin temsilcilerinin mümkün olduğu kadar
kalabalık ve mümkün olduğu kadar birlik halinde bir grup olarak
katılmalarını sağlamak için bütün çabaların sarf edilmesi" gereğini belirten
bir genelge yolladı. Konferansa katılmayı kabul ederken, bolşevikler,
menşevikleri ve sosyalist-devrimcileri suçlamak için konferans- kürsüsünden
yararlanmak istiyorlardı.
RSDİP(B) Merkez Komitesine, Petrograd ve Moskova komitelerine
gönderdiği "Bolşevikler İktidarı Almalıdırlar" başlıklı mektubunda ve
RSDİP(B) Merkez Komitesine gönderdiği "Marksizm ve Ayaklanma" başlıklı
mektupta Lenin, bolşeviklerin Demokratik Konferans karşısındaki tutumlarını
belirliyor.
Konferans, parlamenter düzenin Rusya'da kurulduğu izlenimini verecek
bir ön parlamento (Geçici Cumhuriyet Konseyi) kurulmasına karar verdi. Oysa
bizzat geçici hükümet tarafından kabul edilen bir kararnameye göre,
ön-parlamento, hükümetin yanında ancak istişarî bir rol oynayacaktı. Parti
Merkez Komitesi tarafından toplantıya çağrılan Demokratik Konferansa katılan
bolşeviklerin toplantısında, 50'ye karşı 77 oyla ön-parlamentoya katılma
kararı alındı.
"Sahtekârlığın Şampiyonları ve Bolşeviklerin Yanılgıları", "Bir
Yazarın Notları", "Partimizin Yanılgıları" ve "Bunalım Olgunlaşmıştır"
başlıklı yazılarında Lenin, Demokratik Konferans konusunda bolşevikler
tarafından işlenen taktik yanılgıları eleştirdi; Lenin, açıkça bolşeviklerin
ön-parlamentoyu terk etmelerini istedi ve bütün çabaların ayaklanmanın
hazırlanmasına yöneltilmesi gereğini belirtti. Merkez Komitesi Lenin'in
önerisini inceledi ve ön-parlamentoya katılmayı savunan Kamenev, Zukov ve
ötekilerin [sayfa 253] muhalefetine karşın,
temsilcilerini, ön-parlamentodan çekmeye karar verdi. Ön-parlamentonun
açılış günü olan 7 (20) ekimde, bolşevikler, bir bildiri okudular ve
parlamentoyu terk ettiler. - 148.
[66] Geçici Hükümet 2 (15) Mart 1917 günlü bir bildiri ile
Kurucu Meclisin toplantıya çağrılacağını bildirmişti; 14 (27) haziran
tarihinde geçici hükümetin bir kararı ile seçim tarihi 17 (30) Eylül 1917
olarak saptanmıştı. Bununla birlikte, ağustosta, geçici hükümet, seçimleri
12 (25) Kasım 1917 tarihine erteledi.
Kurucu Meclis seçimleri, saptanılan tarihte, 12 (25) Kasım 1917'de,
Ekim Devriminden sonra yapıldı. Bu seçimler, devrimden önce hazırlanmış olan
listelere göre ve geçici hükümet tarafından kabul edilmiş olan yönetmeliğe
uygun olarak yapıldı. Bu, henüz halkın önemli bir kısmının, başarılmış olan
sosyalist devrimin kapsamını anlamamış olduğu bir dönemdi. Sağ
sosyalist-devrimciler, bundan yararlanmakta kusur etmediler ve eyaletlerde
olsun, başkentten ve sanayi merkezlerinden uzak bölgelerde olsun oyların
çoğunluğunu elde ettiler. Kurucu Meclis 5 (18) Ocak 1918'de Sovyetler
Hükümeti tarafından Petrograd'da toplantıya çağrıldı. Rusya Merkez Yürütme
Komitesi tarafından önerilen "Emekçi ve Sömürülen Halkın Hakları
Bildirisi"ni reddedince ve Sovyetler iktidarını tanımamakta direnince,
çoğunluğu karşı-devrimci olan Kurucu Meclis, Rusya Merkez Yürütme
Komitesinin kararıyla 6 (19) Ocak 1918'de lağvedildi. -148.
[67] F. Engels, "Ayaklanma", Almanya'da Burjuva
Demokratik Devrim, Sol Yayınları, Ankara 1975, s. 381. Bu derleme
yapıtın bir bölümünü oluşturan, "Almanya'da Devrim ve Karşı-Devrim", Engels
tarafından yazılarak 1851-1852'de bir makaleler dizisi halinde New York
Daily Tribüne gazetesinde yayınlandı. Makaleler, Marx tarafından
imzalanmıştır. Marx, bu konu hakkında kendisi bir şey yazmak niyetindeydi.
Ama iktisadî araştırmalar bütün zamanını aldığından bu işi Engels'e
devretti. Çalışması sırasında Engels, her zaman Marx'a danışıyordu. Marx
makaleleri yayınlanmadan önce okuyordu. Bu durum, ancak, Marx ile Engels
arasındaki mektuplar yayınlandığı zaman anlaşıldı. -149.
[68] Blankicilik. - Önderi ütopik sosyalizmin yüce
temsilcisi Louis Auguste Blanaui (1805-1881) olan Fransız sosyalist
hareketinde bir akım. Blankiciler insanlığın ''ücretli kölelikten
proletaryanın sınıf savaşımıyla değil bir aydın azınlığın komplosu sayesinde
kurtulacağına" (Lenin) inanıyorlardı. Bir avuç komplocunun eylemini devrimci
bir partinin eyleminin yerine koyan blankiciler ayaklanma için gerekli
koşulların var olup olmadığını doğru [sayfa 254]
olarak saptayamıyorlar ve yığınlarla bağı ihmal ediyorlardı. - 151.
[69] Lenin, burada, Petrograd'da 3 ve 4 (16 ve 17) Temmuz
1917 tarihindeki gösterileri ima etmektedir. Tahmin edildiği gibi, Rus
birliklerinin cephedeki saldırısı başarısızlığa uğradı. Daha başından
başarısızlığa mahkûm olan bu saldırının yapılmasını emretmiş olan geçici
hükümetin icraatı karşısında öfkeye kapılan askerler, bahriyeliler ve
işçiler sokağa indiler. İlk harekete geçen Viborgkaya Storona mahallesindeki
Petrograd birinci makineli alayı oldu (3 (16) temmuz). Gösteri silahlı
ayaklanma şeklini alma tehlikesi gösteriyordu.
Bu dönemde, Bolşevik Partisi, devrim bunalımının henüz olgunlaşmadığı
düşüncesiyle silahlı ayaklanmaya karşıydı. 3 (16) temmuz günü öğleden sonra
saat dörtte toplantıya çağrılan Merkez Komitesi hareketlere ve gösterilere
girişmekten vazgeçilmesine karar verdi. Aynı zamanda toplanmakta olan
Petrograd kenti bolşeviklerinin II. Konferansı da aynı kararı aldı.
Konferans delegeleri, fabrikalara ve mahallelere giderek yığınları
gösterilere katılmaktan vazgeçirmeye çalıştılar. Ama hareket daha o zaman
genişlemişti ve durdurmanın olanağı yoktu. Yığınların durumunu göz önünde
tutan Merkez Komitesi, Petersburg Komitesi ve askerî örgüt ile de anlaşarak,
3 (16) temmuz akşamı geç vakit, barışçı ve örgütlü bir karakter kazandırmak
amacıyla, harekete katılma kararı aldı. Bu sırada Lenin Petrograd'da
değildi; hastalanmıştı. Birkaç gün dinlenmek üzere kentten ayrılmıştı.
Olayları öğrenince genişlemekte olan hareketi doğrudan doğruya yönetmek için
4 (17) temmuz sabahı başkente geldi.
Aynı gün 500.000 insan, "bütün iktidar Sovyetlere" bolşevik sloganını
haykırarak gösterilerde bulundular. Gösterilere katılanlar, Sovyetler Merkez
Yürütme Komitesinden iktidarı almasını istediler. Ama sosyalist-devrimciler
ve menşevikler bunu reddettiler.
Sosyalist-devrimcilerin ve menşeviklerin egemen oldukları Merkez
Yürütme Komitesinin de rızasıyla geçici hükümet göstericilere karşı subay
adayı ve Kazak birliklerini sevk etti ve bunlar, silahsız göstericilere ateş
açtı. Geçici hükümet yığınların hareketini ezmek için cepheden
karşı-devrimci birlikler getirtti.
4-5 temmuz gecesi Lenin'in başkanlığında yapılan Merkez Komitesi ve
Petrograd Komitesinin bir toplantısında gösterileri durdurma kararı alındı.
Bu, kuvvetlerin büyük kısmını yenilgiden korumak için, uygun anda geri
çekilme kararıydı. Sosyalist-devrimciler ve menşevikler, pratikte
tenkilcilerin suç ortakları oldular. Gösteriler bastırılınca burjuvazi ile
birlikte bolşevik partisine karşı [sayfa 255]
saldırıya geçtiler. Pravda, Soldatskaya Pravda ve öteki bolşevik
gazeteler, geçici hükümet tarafından yasaklandı. İşçilerin parasıyla kurulan
"Trud" matbaası tahrip edildi. Geçici hükümet işçileri silahsızlandırmaya
girişti. Yığın halinde tutuklamalar, evlere baskınlar ve katliamlar
birbirini izledi. Devrimci birlikler Petrograd garnizonundan çekilip cepheye
gönderildi.
Temmuz günlerinden sonra iktidar tam olarak karşı-devrimci geçici
hükümetin eline geçti ve Sovyetler ancak sınırlı bir rol oynayabildiler.
İktidarın yığın niteliği sona ermişti. Devrimin barışçı dönemi son bulmuştu.
- 152.
[70] Yani Petrograd ve Moskova. - 153.
[71] Burjuvaların ve büyük toprak sahiplerinin
kışkırttıkları, 1917 ağustosundaki karşı-devrimci başkaldırma söz konusu
ediliyor. Komplo, çarlık ordusunun generali, başkomutan Kornilov tarafından
yönetildi. Asiler, Petrograd'ı ele geçirmeyi, bolşevik partisini yıkmayı,
Sovyetleri dağıtmayı ve ülkede, krallığın yeniden ihya edilmesini
gerçekleştirmek üzere, askerî bir diktatörlük kurmayı hesaplıyorlardı.
Geçici hükümetin başkanı Kerenski, komploya katıldı, ama ayaklanma
başlayınca, karşı-devrimcilerin kendisini de temizleyeceklerinden korkarak,
işin içinden ustaca sıyrıldı. Ve Kornilov'un geçici hükümete karşı
başkaldırdığını ilân etti.
Ayaklanma 25 ağustosta (7 eylülde) başlamıştı. Kornilov 3. Süvari
Birliğini Petrograd üzerine sürdü. Bizzat başkentte Kornilov'un
karşı-devrimci örgütleri de başkaldırmaya hazırlanıyorlardı.
Bolşevik Partisi, yığınları, Kornilov'a karşı ayaklandırırken, geçici
hükümeti ve onun suç ortakları sosyalist-devrimcilerin ve menşeviklerin
gerçek kimliklerini sergilemekten geri kalmadı. Bolşevik Partisi Merkez
Komitesinin çağrısı üzerine, Petrograd işçileri, devrimci asker ve
bahriyeliler, isyancılara karşı dikildiler. Petrograd işçileri hemen Kızıl
Muhafız birlikleri kurmaya başladılar. Bazı bölgelerde devrimci komiteler
ortaya çıktı. Kornilov birliklerinin saldırısı durduruldu. Bolşevikler
tarafından yürütülen propaganda sayesinde kornilovcu askerler çözülüp
dağılıyorlardı.
Kornilov ayaklanması, Bolşevik Partisi tarafından örgütlendirilen işçi
ve köylüler tarafından bastırıldı. Yığınların baskısı ile geçici hükümet,
Kornilov ve suç ortaklarının tutuklanması ve mahkeme huzurunda sorguya
çekilmeleri için bir buyrultu çıkarmak zorunda kaldı. - 153.
[72] Aleksandra Tiyatrosu, Demokratik Konferansın
toplandığı Petrograd tiyatrosu.
Pierre-Paul kalesi Neza üzerinde ve Kışlık Sarayın karşısında
[sayfa 256] bulunan kale; çarlık zamanında
siyasal mahkûmlar bu kaleye hapsediliyordu; kalede, muazzam bir askerî
fabrika ve mühimmat deposu vardı ve Petrograd'ın önemli stratejik bir
noktasını tenkil ediyordu. Şimdi, devrimin tarih müzesi olarak
kullanılmaktadır. -157.
[73] Vahşi Tümen. - 1914-1918 savaşı sırasında
Kuzey Kafkasya'nın dağ halkları arasından başlayarak toplanan gönüllülerden
meydana getirilmiştir. General Kornilov Petrograd'a karşı saldırısında
bunları mızrak demiri gibi kullanmaya çalıştı. - 157.
[74] Gazette de la Bourse, Birjevye Viyedemosti.
("Borsa Gazetesi") - 1880'de Petersburg'da kurulan, önce haftada üç, sonra
dört kez, en sonu her gün çıkmaya başlayan bir burjuva gazetesi. 1902'den
beri haftada iki kez çıkmıştır. Gazetenin adı, ilke yoksunluğunun,
satılmışlığın eşanlamı haline gelmiştir. Şubat Devriminden sonra, gazete,
Bolşevik Partisine ve Lenin'e iftira etmekte büyük bir maharet kazanmıştır.
1917 Ekimi sonunda Petrograd Sovyeti Askerî Devrimci Komitesi tarafından
yasaklanmıştır. - 159.
[75] Reç ("Söz"). - Kadet partisinin organı, 23
Şubat (8 Mart) 1906'da Petrograd'da çıkmaya başlayan günlük gazete. 1917
Şubat Devriminden sonra geçici hükümetin iç ve dış siyasetini etkin biçimde
desteklemiş, Lenin'e ve Bolşevik Partisine karşı bir zulüm kampanyası
yürütmüştür. Gazete, Petrograd Sovyeti nezdindeki Askerî Devrimci Komite
tarafından 26 Ekim (8 Kasım) 1917'de yasaklanmıştır. Bundan sonra 1918'e
kadar Naşa Reç, Svobodnaya Reç, Vek, Novaya Reç, Naş Vek adlarıyla
yayınlanmıştır. - 160.
[76] Lenin, şu olayları ima ediyor. 20 nisan (3 mayıs)'da
gazeteler. Dışişleri Bakanı Milyukov'un müttefik devletlere verdiği ve
geçici hükümetin çarlık hükümetinin bütün anlaşmalarına saygı göstereceğini
ve kesin zafere kadar savaşa devam edeceğini doğruladığı notayı
yayınladılar. Geçici hükümetin emperyalist siyaseti, emekçi yığınların
nefretini uyandırmıştı. 21 nisan (4 mayıs)'da Bolşevik Partisinin
çağrısıyla, Petrograd işçileri, işi bıraktılar ve barış lehinde gösteride
bulundular. 100.000'den fazla işçi ve asker, gösteriye katıldı. Moskova'da
Urallar'da, Ukrayna'da, Kronştad'da da gösteriler yapıldı. Milyukov'un
notasına karşı protesto kararları, birçok kentlerin sovyetlerinden Petrograd
Sovyetinin adresine yağdı.
Nisan gösterileri siyasal bir bunalımın başlangıç noktası oldu.
Yığınların tepkisiyle Bakan Milyukov ve Bakan Guçkov istifa etti. 5 (18)
mayısta ilk koalisyon hükümeti kuruldu, bu hükümette on kapitalist bakanın
yanında, uzlaşma taraftarı partilerin liderleri, [sayfa
257] sosyalist-devrimci Kerenski ve Çernov, menşevik Çereteli ve
Skobelev de yer alıyorlardı. Burjuva hükümet, açıkça burjuvaziden yana geçen
sosyalist-devrimciler ve menşevikler sayesinde kurtuldu. -161.
[77] Raboçaya Gazeta ("İşçilerin Gazetesi"). -
Petrograd'da 7 (20) marttan 30 kasıma (13 ocak) kadar yayınlanan
menşeviklerin organı günlük gazete. 30 ağustostan (12 eylül) itibaren
menşevik Merkez Komitesinin organı olmuştur. Gazete geçici burjuva
hükümetini tutuyor, Bolşevik Partisine ve onun önderi Lenin'e karşı savaşım
veriyordu. Ekim Devrimine Sovyetler iktidarının kuruluşuna karşı düşmanca
bir tutum aldı. - 161.
[78] Diyelo Naroda ("Halkın Davası"). -
Sosyalist-devrimci partinin organı; Petrograd'da, 1917 martından 1918
temmuzuna kadar birkaç kez ad değiştirerek yayınlanan günlük gazete. Savaşı
sonuna kadar sürdürme siyasetini ve uzlaşma siyasetini övüyordu. Bu gazete,
ekim 1918'de Samara'da (4 sayı), mart 1919'da Moskova'da (10 sayı) yeniden
yayınlandı. Karşı-devrimci eyleminden dolayı yasaklandı. -162.
[79] Proletarskoye Diyelo ("Proletarya Davası"). -
Günlük gazete, Kronştad İşçi ve Asker Vekilleri Sovyeti bolşevik
fraksiyonunun organı; 1917'de, Kronştad'ın bolşevik gazetesi Golos Pravdi
("Gerçeğin Sesi"), yerine çıkmıştır, temmuz günleri sırasında geçici
hükümet tarafından yasaklanmıştır. - 162.
[80] 9 (22) Haziran 1917'de, Rusya Sovyetleri I. Kongresi
Bolşevik Merkez Komitesi tarafından 10 (23) Haziran 1917 günü için saptanan
gösteriyi yasakladı. Gösteri hakkındaki karar, 8 (21) haziranda, RSDİP(B)
Merkez Komitesinin ve Petrograd Komitesinin oturumunda alınmıştı, bu
oturuma, kentin ilçelerinin askerî kuruluşları, sendikalar ve fabrika
komiteleri temsilcileri katılmıştı. Bu gösteri Rusya Sovyetlerinin I.
Kongresine, tüm iktidarın Sovyetlere teslimini isteyen Petrograd işçi ve
askerlerinin isteğini gösterecek, tanıtacaktı. Menşevikler ve
sosyalist-devrimciler hazırlanmakta olan gösteriye karşı bir tutum aldılar
ve Kongreye gösteriyi yasaklayan bir karar aldırttılar.
9-10 (22-23) haziran gecesi bir oturum yapan Bolşevik Partisi Merkez
Komitesi, Sovyetler kongresinin bu kararına karşı gelmek istemeyerek,
Lenin'in önerisi üzerine, gösteri kararını geri aldı. Petersburg
Komitesinin, Merkez Komitesinin üyeleri, partinin militanları işçileri ve
askerleri gösteriden vazgeçirmek için fabrikalara, işyerlerine, kışlalara
gittiler. Partinin açıklama, anlatma çalışması umulan sonuçları verdi;
işçiler ve askerler o anın [sayfa 258] gösteri
için uygun bir an olmadığını kabul ettiler.
Bununla birlikte, Kongrede çoğunlukta olan menşevikler ve
sosyalist-devrimciler, gösteriyi, geçici hükümete karşı bir güven belirtisi
gibi göstermek niyetiyle 18 hazirana (1 temmuz) attılar. Lenin tarafından
yönetilen Partinin Merkez Komitesi ve Petersburg Komitesi, gösterinin
yığınların görüşünü ifade etmesi için geniş bir gösteriye hazırlık
kampanyasına giriştiler. 17 (30) haziranda, gösteri arifesinde, Pravda,
Merkez Komitesinin, Petersburg Komitesinin, RSDİP(B) Merkez Komitesi
Devrimci Askeri Konseyinin çağrısını yayınlıyordu.
18 Haziranda (1 temmuz) yaklaşık olarak Petrograd'lı 500.000 işçi ve
asker, gösteriye katıldı. Bunlar arasından çoğunluk bolşevik sloganlarını,
küçük bir grup uzlaşma yanlısı partilerin geçici hükümete güven gösterilmesi
çağrısında bulunan sloganlarını taşıyordu. Gösteri, geçici hükümetin
yığınlar yanında artık saygınlığı kalmadığını ve yığınların,
sosyalist-devrimciler ve menşevikler tarafından yürütülen burjuvazi ile
uzlaşma siyasetine artık güvenmediklerini ortaya koydu. -165.
[81] Moskova Konferansı. - Geçici hükümet
tarafından burjuvazinin ve büyük toprak sahiplerinin kuvvetlerini seferber
etmek üzere 12 (25) Ağustos 1917'de açıldı. Moskova "Devlet Konferansı"nın
bileşimi onun karşı-devrimci özünü belirliyordu. Konferansa katılanların
çoğunluğunu tüccarların, sanayicilerin, büyük toprak sahiplerinin,
bankacıların, Çarlık Duması üyelerinin temsilcileri oluşturuyordu.
Sovyetlerin temsilcileri menşeviklerden ve sosyalist-devrimcilerden
meydana gelmişti. General Kornilov, Alakseyiev, Kaledin ve-ötekiler,
Konferansa, devrimi ezme programı önerdiler. Kerenski, söylevinde, devrimci
hareketi parçalamak ve köylülerin büyük toprak sahiplerinin topraklarına el
koyma girişimlerini silah kuvvetiyle bastırmak tehdidinde bulundu. Bolşevik
Partisi Merkez Komitesi, proletaryayı, Moskova Konferansını protesto etmeye
çağırdı. Konferansın açılış gününde, bolşevikler, Moskova'da, 400.000'den
fazla işçinin katıldığı bir günlük bir grev düzenlediler. Başka kentlerde de
protesto mitingleri ve grevler yapıldı. - 165.
[82] Vendée. - 18. yüzyılın sonunda Fransız burjuva
devrimi sırasında, karşı-devrimin bir yuvası durumunda olan eyalet.
Vendée'nin katolik kilisesinin son derece büyük bir etkinliği altında olan
geri köylüleri, devrimci Fransa'ya karşı yürütülen savaşta,
karşı-devrimcilerin bir aracı durumundaydı. - 166.
[83] Dien ("Gün"). - Burjuva-liberal doğrultuda bir
günlük gazete. [sayfa 259] Petrograd'da, 1912'den
itibaren, likidatör-menşeviklerin katılmasıyla yayınlandı. Petrograd Sovyeti
Devrimci Askerî Komitesi tarafından 26 Ekim (8 Kasım) 1917'de
yasaklanmıştır. -167.
[84] Buchanan, George William (1854-1924). -
İngiliz diplomatı. Rusya'da elçi olarak (1910-1918) karşı-devrimci
savaşımlarında Rus gericilerine yardım etmiştir. Ağustos 1917'de Kornilov
isyanını desteklemiştir. -170.
[85] İzvestiya. - Petrograd İşçi ve Asker Vekilleri
Sovyetinin gazetesi, 28 Şubat (13 Mart) 1917'de yayınlanmaya başlamıştır.
Rusya Sovyetleri I. Kongresinde, İşçi ve Asker Vekilleri Sovyetlerinin
Merkez Yürütme Komitesinin kuruluşundan sonra, gazete, Merkez Yürütme
Komitesinin organı olmuş ve 1 (14) Ağustos 1917 tarihinden (132. sayıdan)
başlayarak Merkez Yürütme Komitesinin ve Petrograd İşçi ve Asker
Vekillerinin Sovyetinin İzvestiyası adıyla yayınlanmıştır. 29 eylülden
(12 ekim) başlayarak İşçi ve Asker Vekilleri Sovyetleri Merkez Yürütme
Komitesinin İzvestiyası adını almıştır. Bütün bu zaman içinde gazete,
menşeviklerin ve sosyalist-devrimcilerin elinde bulunmuş ve Bolşevik
Partisine karşı azgın bir savaşım yürütmüştür.
Rusya Sovyetlerinin II. Kongresinden sonra İzvestiya, Sovyetler
iktidarının resmî organı olmuş, yazı işleri kurulunun bileşimi büyük bir
değişikliğe uğramıştır. Gazete, Sovyetler iktidarının ilk önemli
belgelerini, Lenin'in makale ve söylevlerini yayınlamıştır. Aralık 1922'de,
SSCB'nin kuruluşundan sonra, İzvestiya, SSCB'nin Merkez Yürütme
Komitesinin, Rusya Merkez Yürütme Komitesinin organı olmuştur. SSCB'nin
Yüksek Sovyetinin bir kararıyla, 24 Ocak 1938 tarihinde SSCB'nin Merkez
Yürütme Komitesinin ve Rusya'nın Merkez Yürütme Komitesinin
İzvestiya'sı yeniden örgütlendirildi ve 26 Ocak 1938'den itibaren de
Emekçiler Vekillerinin Sovyetlerini İzvestiyası adıyla yayınlanmaya
başladı. - 175.
[86] Rusya Köylü Vekilleri Sovyetinin İzvestiyası.
- Günlük gazete, Rusya Köylü Vekilleri Sovyetinin resmî organı; Petrograd'da
9 (22) Mayıs 1917'den aralık 1917'ye kadar yayınlanmıştır.
Sosyalist-devrimci partinin sağ kanadının görüşlerini savunuyordu. Ekim
Devrimini düşmanca karşıladı; karşı-devrimci yöneliminden dolayı yasaklandı.
- 183.
[87] Ruskoye Slovo ("Rus Sözü"). - Günlük gazete,
Moskova'da 1895'te çıkmaya başladı (deneme denilen ilk sayısı 1894'te
yayınlanmıştır); açıkça kendisini partisiz ilân etmesine karşın, gerçekte
ılımlı liberal bir görüş açısından Rus burjuvazisinin çıkarlarını
savunuyordu. [sayfa 260] 1917'de baştan sona
geçici hükümeti destekledi ve Lenin'e ve Bolşevik Partisine karşı bir
kötüleme, gözden düşürme kampanyası açtı. Kasım 1917'de Sovyet iktidarına
karşı yönelen haberler yayınladığı için yasaklandı. Ocak 1918'den itibaren,
kısa bir süre için, Novoye Slovo ("Yeni Söz") ve Naşe Slovo
("Bizim Sözümüz") adıyla yayınlandı. Son kez kesin olarak Temmuz 1918'de
yasaklandı. -186.
[88] Viborg'da dağıtılmış olan "Bunalım Olgunlaşmıştır"
adlı makale altı bölümü içeriyordu. V. bölüm, "Merkez Komitesi, Petersburg
Komitesi, Moskova Komitesi ve Sovyetler üyelerine dağıtılmak" üzere yazılmış
ve yayınlanmamıştı. Yalnız V. ve VI. bölümler el yazısı halinde
mevcutturlar. Bu yapıtı, ilk kez olarak 30. sayısında 7 (20) Ekim 1917'de
yayınlamış olan Raboçi Put gazetesi, bir bölümünü çıkartarak yalnız
dört bölümünü almıştı. V. bölüm, IV. bölümün yerinde yer alıyordu, bu da
daha sonra gazete metninin V. bölümün el yazısıyla karşılaştırılmasından
sonra ortaya çıkmıştır.
Bolşevik gazeteleri, "Bunalım Olgunlaşmıştır" makalesini geniş bir
şekilde yaymışlardı. - 189.
[89] Lenin, Ağustos 1917'de Alman donanmasının tayfaları
arasındaki ayaklanmaları kastediyor. 1917 temmuzu sonunda, dörtbin üyesi
olan gemi tayfaları devrimci örgütü, hareketi yönetti. Friedrich der
Grosse'den denizci Maxe Reichspietsch ve Albin Köbis örgütün başında
bulunuyorlardı. Örgüt, demokratik bir barış için savaşım vermek ve bir
ayaklanma hazırlamak kararı aldı. Ağustos başında donanmada açıkça harekete
geçildi. Wilhelmshaven'de demirli bulunan savaş gemisi "Prinze-régent
Luitpold"un tayfası, o günlerde yapılmış olan bir greve katılmış olmaktan
dolayı tutuklanmış bulunan arkadaşlarını kurtarmak üzere gemiden ayrıldılar.
16 ağustosta "Westfalien" gemisinin ateşçileri çalışmayı kabul
etmediler. Hemen hemen aynı günlerde "Nurenberg"in mürettebatı deniz
ortasında isyan etti. Karışıklıklar Wilhelmshaven'deki öteki gemilere de
sıçradı. Ayaklanmalar vahşî bir şekilde bastırıldı. Hareketin önderleri,
Reichspietsch ve Köbis kurşuna dizildiler, etkin olarak katılan başkaları da
ağır hapis cezalarına çarptırıldılar. -190.
[90] Söz konusu olan, cepheden gelen subay Dubasov'un
Petrograd Sovyetindeki, 21 eylül (4 ekim) müdahalesidir. "
Burada ne denirse densin askerler artık savaşmayacaklardır" diye
açıkladı. -194.
[91] Ruskiye Viyedomosti ("Rusya Haberleri"). -
1863'ten beri [sayfa 261] Moskova'da çıkan bir
gazete, ılımlı liberal aydınların görüşlerini ifade ediyordu. 1905'ten
itibaren kadetlerin organı oldu; diğer karşı-devrimci yayın organları gibi
1918'de yasaklandı. - 194.
[92] Söz konusu olan, bir ücret artması isteminde bulunan
demiryolu işçi ve memurlarının grevidir. Grev, 23-24 Eylül (6-7 Ekim) 1917
gecesi başladı. Geçici hükümet alarma geçti. Burjuva basını grevcilere karşı
ateş püskürdü.
RSDİP(B) Merkez Komitesi, demiryolcular grevi sorununu 24 eylül (7
ekim) oturumunda inceledi. Raboçi Put’ta yayınlanan "Demiryolculara
yardım edelim!" adlı mesajında, geçici hükümetin karşı-devrimci siyasetini
ortaya koyuyor ve bütün proleterleri, demiryolcuları bir sempati atmosferi
ile kuşatmaya, onları karşı-devrimci kışkırtıcıların işkence ve
saldırılarına karşı korumaya, grevin tecrit edilmesine ve ezilmesine izin
vermemeye çağırıyordu. Grev, 26-27 eylül (9-10 ekim) gecesi, geçici hükümet
demiryolcuların isteklerini kısmen kabul ettikten sonra son buldu. - 195.
[93] Kamenev, Zinovyev ve Trotski ve daha başka birkaç
kişinin durumu söz konusudur. Kamenev ve Zinovyev, Rusya'nın işçi sınıfının
sosyalist devrimi gerçekleştirmek gücünde olmadığını tanıtlamaya çalışarak,
Lenin'in silahlı halk ayaklanması planına karşı çıktılar. Burjuva
cumhuriyetinin savunucuları menşeviklerin durumuna geçtiler. Trotski,
ayaklanmanın Rusya Sovyetlerinin II. Kongresinin toplanmasına kadar
bekletilmesi üzerinde ısrar etti; bu, aslında, geçici hükümete bütün eylemi
ezmeye yetecek kuvvetleri toplamak için vakit bırakarak ayaklanmayı
baltalamak demekti. -196.
[94] Sovyet kongrelerini "iktidarın alınmasına karar
vermek için" 20 ekimde "toplantıya çağırmak" akılsızca ayaklanmanın tarihini
"saptamak"la aynı şey değil midir? İktidar bugün alınabilir, ama 29 ekimde
size iktidarı aldırmazlar.
[95] Birliklerin konumlarını, durumlarını incelemek vb.
için, ayaklanmayı bir "sanat" olarak ele almak için parti ne yaptı? - Merkez
Yürütme Komitesindeki vb. konuşup görüşmelerden başka hiç bir şey!!
[Lenin'in notu]
[96] Söz konusu olan Torino'da, Ağustos 1917'de, emekçiler
tarafından başlatılan savaşa karşı önemli eylemlerdir. Bu hareketler, 21
ağustosta, büyük iaşe güçlüklerinin neden olduğu bir gösteri ile başladı.
Ertesi gün, işçiler, grev kararı aldılar, grev genelleşti, kentin
sokaklarında barikatlar yükseliverdi. Hareket siyasal bir nitelik aldı ve
savaşa karşı yöneldi. 23 ağustosta, Torino'nun kenar mahalleleri
isyancıların elindeydi. Hükümet grevciler üzerine asker gönderdi ve
sıkıyönetim ilân etti. 27 ağustosta işçiler işbaşı yaptılar. - 201.
[97] Yüz-Karalar. - Çarlık polisinin devrimci
hareketle savaşmak üzere kurduğu kralcı çeteler. Yüz-Karalar devrimcileri
öldürüyor, ilerici aydınlara saldırıyor, Yahudi katliamları düzenliyorlardı.
- 204.
[98] 10 (23) Ekim 1917'de, Merkez Komitesi, Viborg'dan
dönüşte Lenin'in de katıldığı bir oturum yaptı. Sverdlov'un başkanlık ettiği
[sayfa 262] bu oturumda, Lenin, siyasal durum
üzerine bir rapor sundu. Merkez Komitesi Lenin'in silahlı ayaklanma sorununu
gündeme alan karar önerisini kabul etti. Yalnız Zinovyev ile Kamenev bu
karara karşı çıktılar. Oturumda, Trotski, ayaklanma aleyhinde oy vermedi.
Ama ayaklanmanın Sovyetlerin II. Kongresine kadar bekletilmesi gerektiği
görüşündeydi, ki, bu da aslında geçici hükümete bütün hareketi ezmek için
yeterli kuvvetleri toplama zamanı veriyordu. Merkez Komitesi, buna karşı
çıktı. Merkez Komitesinin 10 (23) ekim oturumunun önemli bir tarihsel
kapsamı oldu. Karar ikiye karşı on oyla kabul edildi; karar bütün Bolşevik
Partisine silahlı ayaklanmayı en kısa zamanda hazırlama talimatını
veriyordu. Ayaklanmanın siyasal yönetimini sağlamak üzere, başında Lenin'in
bulunduğu bir siyasal büro kuruldu. - 208.
[99] Sverdlov'un, Merkez Komitesinin 10 (23) Ekim 1917
tarihli oturumundaki gündemin üçüncü maddesi: "Minsk ve Kuzey Cephesi"
konusundaki bildirisi söz konusudur. Sverdlov, Merkez Komitesine, Minsk'te
silahlı bir müdahalenin ve devrimci bir birlik göndererek Petrograd'a yardım
etme önerisinin teknik bakımdan mümkün olduğu konusunda bilgi verdi. - 209.
[100] Lenin, Merkez Komitesinin 16 (29) Ekim 1917
tarihindeki genişletilmiş oturumunu ima ediyor. Petrograd'da illegal olarak
bulunduğu için oturuma katıldığını gizliyor ve gerçek tarihi 15 (28) ekim
olarak değiştiriyor; güvenlik düşüncesiyle güya bu oturum konusunda
kendisine bilgi vermiş olan bir arkadaştan söz ediyor. - 212.
[101] Eylül 1917'de Tambov eyaletinde köylü ayaklanmaları
şiddetlenmişti. Köylüler büyük toprak sahiplerinin topraklarını ele
geçiriyor, onların arazisini yağma ediyor, yakıyor ve tahıl yedeklerine el
koyuyordu. Eylül ayı süresince Rusya'nın 68 eyalet ve bölgesinde başkaldıran
köylüler 82 malikâneyi yağmaladılar, bunların 32'si yalnızca Tambov
eyaletindeydi, toplam olarak Tambov eyaletinde 166 köylü ayaklanması
kaydedilmişti. Başkaldırmaların en çoğu Kozlov bölgesinde meydana geldi.
Paniğe kapılan büyük toprak sahipleri satış için çok büyük miktarda buğdayı
demiryolu garlarına getirttiler, öyle ki garlar tam anlamıyla tahılla dolup
taştı. Ayaklanmayı bastırmak için Moskova askerî bölge kumandanı, Tambov
eyaletine birlikler gönderdi. Eyalette sıkıyönetim kararı alındı. Ama
köylülerin toprak için devrimci savaşımı genişlemekten ve güçlenmekten geri
kalmadı. - 213.
[102] Scheidemann Philipp (1865-1939). - Alman
sosyal-demokrasisinin en sağ oportünist liderlerinden biri; 1918-1921'de
Alman işçi [sayfa 263] hareketinin kanlı bir
şekilde ezilmesinde rol aldı.
Renaudel Pierre (1871-1935). - Fransız Sosyalist Partisinin
oportünist liderlerinden biri. -221.
[103] Planson A. A. - Sosyalist-popülist, ilk
Merkez Yürütme Komitesi üyesi. Vickel (Rusya Demiryolcular Sendikası)'in,
uzlaşma yandaşlarının elinde bulunan örgütün yöneticilerinden biri. - 224.
[104] Novoye Vremya ("Yeni Zamanlar"). - Günlük
gazete, Petersburg'da 1868'den 1917'ye kadar yayınlanmıştır; çeşitli
yayıncılara ait olduğu için, birçok kez siyasal eğilimini "değiştirmiştir.
1905'ten başlayarak Yüz-Karaların organı olmuştur. 1917 Şubat Devriminden
sonra gazete karşı-devrimci bir yön almış ve bolşeviklere karşı saldırıya
geçmiştir. 26 Ekim (8 Kasım) 1917'de Petrograd Sovyeti nezdindeki Devrimci
Askerî Komite tarafından yayını durdurulmuştur. Lenin, Novoye Vremya'yı
satılık basının bir örneği olarak nitelendirmiştir. - 230.
[105] Bolşevik Partisi üyelerine mektup ve RSDİP(B)
Merkez Komitesine mektup, Merkez Komitesinin ayaklanma konusundaki kararını
baltalamaya çalışan Zinovyev ve Kamenev'e karşı Lenin'in savaşımını
yansıtır. Bu sorunun tartışıldığı Merkez Komitesinin 10 (23) Ekim 1917
tarihli oturumunda Zinovyev ve Kamenev yenilgiye uğrayınca, 11 (24) ekimde
Merkez Komitesine bir bildiri verdiler ve RSDİP(B)'nin Petersburg, Moskova
kenti, Moskova bölgesi, Finlandiya bölgesi komitelerine ve Sovyetlerin
merkez yürütme komitelerinin ve Kuzey Bölgesi Sovyetlerinin bolşevik
kanatlarına "Güncel Durum Üzerine" başlıklı bir mektup gönderdiler. Bu
mektupta, Merkez Komitesi tarafından kabul edilen silahlı ayaklanmayı
hazırlama kararına karşı çıktılar. Onların silahlı ayaklanmaya karşı
muhalefetleri, ne mektuplarının okunduğu 15 (28) ekim tarihli genişletilmiş
Petersburg Komitesi oturumunda, ne de bir kez daha ayaklanmaya karşı
olduklarını açıkladıkları Merkez Komitesinin 16 (29) tarihli genişletilmiş
toplantısında desteklenmeyince, Zinovyev ve Kamenev bir tertibe giriştiler:
18 (31) ekimde, yarı-menşevik Novoya Jizn gazetesinde, "Eylem
Konusunda L. Kamenev'in Fikri" adında bir not yayınladılar; bu notta,
Kamenev, kendi adına ve Zinovyev adına, Merkez Komitesinin silahlı ayaklanma
konusundaki kararı ile uygunluk içinde olmadıklarını, böylece bu gizli, bu
hayatî önemi olan kararı düşmana açıklıyordu. Aynı gün, Lenin, "Bolşevik
Partisi Üyelerine Mektup"u ve 19 ekim (1) kasım günü de "RSDİP(B) Merkez
Komitesine Mektup"u kaleme aldı. Lenin, bu mektuplarında, bu hareketi
devrime ihanet olarak nitelendirdi, Kamenev ve Zinovyev'i "sarı"
[sayfa 264] olmakla suçlayarak onların partiden
çıkarılmalarını istedi.
Lenin'in Partinin Merkez Komitesine yazdığı mektup, Merkez Komitesinin
20 ekim (2 kasım) oturumunda tartışıldı. İlk sözü alan F. Jerjinski,
"Kamenev'den bütün siyasal eylemi bırakmasını istemeyi" önerdi. Zinovyev'e
gelince, onun, hiç bir şekilde partinin gizli çalışmalarına katılamayacağını
belirtti. Jakob Sverdlov, Kamenev'in davranışının hiç bir şekilde tutulur
yanı olmadığını belirtti, ama Merkez Komitesinin onu partiden atmaya hakkı
yoktu. Kamenev'in Merkez Komitesinden istifasının kabul edilmesini önerdi.
Stalin, bu oturumda iki kez söz aldı. Önce bu sorunun görüşülmesinin Merkez
Komitesinin tam yetkili oturumuna bırakılmasını önerdi, ama bu öneri kabul
edilmeyince "Partiden çıkarmanın bir çare olmadığını" açıkladı ve Kamenev ve
Zinovyev'in partiden çıkarılmaksızın Merkez Komitesi kararlarına uymaya
zorlanmalarını önerdi.
Kamenev, Merkez Komitesinden çıkarıldı. Zinovyev ve Kamenev, ne Merkez
Komitesinin kararlarına karşı, ne de Merkez Komitesi tarafından hazırlanıp
geliştirilen çizgiye karşı herhangi bir beyanatta bulunmaktan menedildi.
Aynı zamanda, hiç bir Merkez Komitesi üyesinin, Merkez Komitesi tarafından
kabul edilen kararlara karşı bir davranışta bulunamayacağı kararlaştırıldı.
Lenin, Merkez Komitesinin Kamenev ve Zinovyev'le ilgili kararına
uymadı, bu kararı uzlaşma olarak nitelendirdi. - 235.
[106] RSDİP(B)'in Merkez Komitesi Üyelerine Mektup,
Lenin tarafından 24 ekim (6 kasım) akşamı yazıldı. Aynı gece çok geç
saatlerde Lenin, gizli olarak Smolni'ye geldi ve silahlı ayaklanmanın
yönetimini üzerine aldı. - 240.
[107] Verhovski Aleksandr İvanoviç (1886-1941). -
Burjuva geçici hükümetin son savunma bakanı. 19 Ekim (1 Kasım) 1917'de,
önparlamentonun kendisinin, ordunun büyük bir kısmını terhis etmek önerisini
ve çeşitli önlemleri kabul etmeyişine karşı bir protesto belirtisi olarak
istifasını verdi. - 240. [sayfa 265]
|