KLASİKLER, SOSYAL-DEMOKRASİ İÇERİSİNDEKİ AYDIN OPORTÜNİZMİNİ NASIL
DEĞERLENDİRMİŞLERDİR?
Yıl 1894. Köylü Sorunu. Engels, 10 Kasım 1894'te, "Kıta Avrupası'nda," diye
yazıyordu "başarı daha fazla basan için iştah kabartıyor ve köylüyü
yakalamak, sözcüğün tam anlamında moda haline geliyor. Önce Fransızlar
Nantes'da, Lafargue aracılığıyla ... kapitalizmin bizim adımıza icabına
bakmakta olduğu küçük köylülerin yıkımını... hızlandırmak bizim işimiz
değildir diye açıklamakla kalmıyorlar, ayrıca küçük köylüleri, vergilenmeye,
tefeciliğe ve toprakbeylerine karşı doğrudan korumalıyız diye ekliyorlar da.
Ama biz bu işe karışamayız, birincisi, bu aptalca bir iş olduğundan,
ikincisi de olanaksız olduğundan ötürü. Sonra, Frankfurt'tan Vallmar geliyor
ve bir tüm olarak köylülüğe rüşvet vermek istiyor, oysa ilgilenmek
durumunda olduğu yukarı Bavyera köylüleri, Ren Bölgesinin boğazlarına dek
borçlanmış küçük köylüsü değildir, erkek ve kadın çiftlik işçilerini sömüren
ve bir miktar da hayvan ve tahıl satan orta ve hatta büyük köylülerdir. Ve
büktüm ilkeyi bir yana itmeden yapılamaz."
Yıl 1894, Aralığın 4'ü. "... çok çok
oportünistleşen ve hemen hemen sıradan bir halk partisine dönüşen
(yani önderlerinin çoğundan ve son zamanlarda partiye katılanlardan söz
ediyorum) Bavyeralılar, Bavyera Meclisinde, bütçeyi tümüyle onayladılar; ve
özellikle Vollmar, yukarı Bavyeranın çiftlik işçilerinin desteğini
sağlayacağına —25'le 80 akrlık (10'la 30 hektarlık) toprağı olan ve bu
yüzden ücretli emekçiler olmaksızın edemeyen— büyük köylülerin desteğini
sağlamak amacıyla, köylüler arasında ajitasyona başladı."
Böylece görüyoruz ki, Marx ve Engels, on
yıldan fazla bir süre, sistemli olarak ve şaşmadan, Alman Sosyal-Demokrat
Partisi içerisindeki oportünizmle savaştılar ve sosyalizm içerisindeki aydın
darkafalılığına ve küçük-burjuva anlayışına saldırdılar. Bu son derece
önemli bir olgudur. Kamuoyu, Alman Sosyal-Demokrat Partisinin, marksist
proletarya politikası ve taktiklerinin modeli olduğunu bilir, ama marksizmin
kurucularının, Partinin "sağ kanadına" (Engels'in deyimi) karşı nasıl
sürekli bir savaş yürütmek zorunda kaldığını bilmez. Ve Engels'in hemen
ölümünden sonra bu gizli tutulmuş savaşın açığa çıkması hiç de raslantı
değildir. Ama, Alman sosyal-demokrasisinin tarihsel gelişiminin on
yıllarının kaçınılmaz bir sonucuydu.
Ve şimdi biz, çok açık bir biçimde, Engels'in
(ve Marx'ın) önerilerinin, yöneltmelerinin, düzeltmelerinin tehdit ve
öğütlerinin iki çizgisini görüyoruz. Onların İngiliz ve Amerikan
sosyalistlerine yapmış oldukları başvurmaların en ısrarlısı, işçi sınıfı
hareketi ile kaynaşmaları ve örgütleri içerisinden dar ve geri kafalı sekter
tutumun sökülüp atılması yolunda olmuştur. Alman sosyal-demokratlarına en
ısrarlı bir biçimde öğretmek istedikleri, darkafalılığa, "parlamenter
ahmaklığa" (Marx'ın 19 Eylül, 1879 tarihli mektupta kullandığı ifade) ve
küçük-burjuva aydın oportünizmine kapılmaktan sakınmaları yolundadır.
Bizim sosyal-demokrat dedikoducularının
birinci türden öğütler konusunda gevezelik ederlerken, ikincisi sözkonusu
olduğunda, dillerini tutup sessiz sedasız kalmaları ilginç değil mi? Marx ve
Engels'in mektuplarının değerlendirilmesinde böylesine bir tek
yanlılık, bazı Rus sosyal-demokratlarının... [sayfa 165]
"tek yanlılıklarının en iyi göstergesi değil mi?
Şu sıralarda, uluslararası işçi sınıfı
hareketinin derin bir mayalanma ve aşılanma belirtileri gösterdiği bir
dönemde, oportünizmin aşırılıklarının, "parlamenter budalalığın" ve
dar-kafalı reformizmin, devrimci sendikacılığın öteki aşırılıklarına
yolaçtığı bir sırada — Marx ve Engels'in, İngiliz, Amerikan ve Alman
sosyalizmini "düzeltme" biçimindeki genel çizgisi olağanüstü bir önem
kazanmaktadır.
Sosyal-demokrat işçi partilerinin
bulunmadığı, sosyal-demokrat parlamento üyelerinin bulunmadığı ve
gerek seçimlerde, gerek basında vb. sistemli ve sağlam bir sosyal-demokrat
politikanın bulunmadığı ülkelerde —böyle ülkelerde—, Marx ve Engels,
sosyalistlere ne pahasına olursa olsun
dar sekterlikten kaçınmalarını, proletaryayı siyasal olarak sarsmak
üzere işçi sınıfı hareketine katılmayı öğretmişlerdi. 19.
yüzyılın son otuz yılı içerisinde proletarya, ne İngiltere’de, ne de
Amerika'da, hemen hemen hiç siyasal bağımsızlık göstermemiştir.
Tarihsel burjuva demokratik görevlerin hemen hemen hiç bulunmadığı bu
ülkelerde, siyasal alan, tümüyle yengin ve kendinden hoşnut, işçileri
aldatma, bozma ve baştan çıkarma sanatında, dünyanın bir başka yerinde eşi
olmayan burjuvazi tarafından tutulmuştu.
Marx ve Engels tarafından İngiliz ve Amerikan
işçi sınıfı hareketlerine verilen bu öğütlerin Rusya koşullarına kolayca ve
doğrudan uygulanabileceğini düşünmek, marksizmi, onun yöntemini iyice
kavramak, belirli ülkelerdeki işçi sınıfı hareketinin somut tarihsel
özelliklerini
incelemek için değil de, küçük, hizipçi ve aydınca hesapların acısını
çıkarmak için kullanmak demektir.
Öte yandan, burjuva demokratik devrimin daha
tamamlanmamış olduğu, "parlamenter biçimlerle süslenmiş askerî despotluğun"
(Marx'ın Gotha Programının Eleştirisi'nde kullanmış olduğu ifade)[9*]
egemen olduğu ve bu egemenliğin daha devam ettiği, proletaryanın uzun zaman
önce politikaya [sayfa 166] çekildiği ve
sosyal-demokrat bir politika izlediği bir ülkede — böylesine bir ülkede—
Marx ve Engels'in en korktuğu şey, parlamenter bayağılaştırma ve işçi sınıfı
hareketinin görevlerinin ve amaçlarının darkafalılıkla alçaltılmasıydı.
Rusya'da burjuva demokratik devrim döneminde
marksizmin bu
yanını vurgulamak ve onu öne geçirmek her şeyden önce bizim görevimizdir,
çünkü ülkemizde geniş, "parlak" ve zengin bir liberal burjuva basın, komşu
Alman işçi sınıfı hareketinin "örnek" bağlılığını, parlamenter yasallığını,
alçakgönüllülüğünü ve yumuşaklığını proletaryaya gürültüyle ilân etmektedir.
Rus devriminin bu burjuva hainlerinin çıkarcı
yalanı bir raslantı, ya da kadet kampının geçmiş ya da gelecekteki bazı
bakanlarının kişisel ahlâksızlığı yüzünden değildir. Rus liberal
toprakbeylerinin ve liberal burjuvazinin köklü ekonomik çıkarlarından
doğmaktadır. Ve bu yalanla, bu "yığınların sersemletilmesi"yle
("Massenverdumung" — Engels'in 29 Kasım 1886 tarihli mektubunda
kullandığı ifade) savaşmakta Marx ve Engels'in mektupları bütün Rus
sosyalistleri için vazgeçilmez bir silah görevi görmelidir.
Liberal burjuvazinin çıkarcı yalanı, halka
Alman sosyal-demokratlarının örnek "alçakgönüllülüğünü" sunuyor. Bu
sosyal-demokratların önderleri, marksizm teorisinin kurucuları bize şöyle
diyorlar:
"Fransızların devrimci dili ve eylemi,
Viereck ve ortaklarının [Alman Reichstag'ında sosyal-demokrat grubundaki
oportünist sosyal-demokratlar] ikiyüzlülüğünü oldukça zayıf kılıyor"
(bunlar, Fransız radikallerinin Fransız proletaryasından kopmasına yolaçan
Decazville grevi51
ve Fransız meclisinde bir işçi sınıfı grubunun kurulmasına değinilirken
söylenmiştir). "Yalnız Liebknecht ve Bebel son sosyalist tartışmada
konuştular ve her ikisi de iyi konuştu. Bu tartışmayla bir kez daha nazik
bir toplumda kendimizi gösterebiliriz, ki hepsi için durum hiç de böyle
değildir. Uluslararası harekette Almanların önderliğine, özellikle bu kadar
çok darkafalıyı Reichstag'a göndermelerinden sonra (ki bunun kaçınılmaz
olduğu da doğrudur) meydan okunması genel olarak iyi bir şeydir.
Almanya'da [sayfa 167] her şey barış
zamanlarında darkafalı hale gelir; ve bu yüzden Fransız rekabetinin
iğnesi kesinlikle gereklidir. ..." (29 Nisan 1886 tarihli mektup.)
Bunlar esas olarak Alman
sosyal-demokrasisinin ideolojik etkisi altında kalan Rus Sosyal-Demokrat
işçi Partisinin en kapsamlı bir biçimde öğrenmesi gereken derslerdir.
Bu dersler, 19. yüzyılın en büyük adamlarının
mektuplaşmasındaki herhangi bir bölümde değil de, onların proletaryanın
uluslararası deneyiminin yoldaşça ve içten eleştirilerinin, diplomasinin ve
küçük hesapların bulunmadığı bir eleştirinin tüm havası ve özü ile bize
öğretiliyor.
Marx ve Engels'in bütün mektuplarının
gerçekten de bu hava ile ne denli dolu olduğu, biraz daha özel, ama son
derece ilginç şu bölümlerden de görülebilir.
1889'da, eğitilmemiş ve niteliksiz işçilerin
(gaz işçileri ve dok işçileri, vb.) genç ve taze bir hareketi, İngiltere'de
boy gösterdi. Yeni ve devrimci bir ruhun damgasını taşıyan bir hareketti bu.
Engels bundan çok hoşnuttu. O, bu işçiler arasında ajitasyon yöneten Marx'ın
kızı Tussy'nin oynadığı rolden övünerek sözetmiştir. 7 Aralık 1899'da
Londra'dan yazdığı mektupta, "... Burda en kötü şey" diyor "işçilerin
kemiklerine işlemiş olan burjuva 'saygınlığı'dır. Toplumun herbiri sorgusuz
kabul edilen, herbiri kendi gururuna, ama yanı zamanda da 'yüksek' ve
'üstün' büyüklerine karşı yaradılıştan bir saygıya sahip olan sayısız
katmanlara bölünmesi öylesine eskidir ve sağlam yerleşmiştir ki, burjuvazi,
zokasını yutturmayı hâlâ oldukça kolay bulmaktadır. Örneğin John Burns'un
gizliden gizliye genel olarak burjuvazi ve kardinal Banning, Lord Mayor
yanındaki gözdeliğinden, kendi sınıfı arasındaki gözdeliğine oranla daha
fazla gururlanmadığından hiç de emin değilim. Ve yıllarca önce burjuvazi ile
ve özellikle tutucu unsurlarla iş çevirmiş olan Champion —eski bir teğmen—,
papazların Kilise Kongresinde, sosyalizmi övmüştür vb.. Çoğunun en iyisi
diye gördüğüm Tom Mann bile Lord Mayor ile birlikte öğle yemeği yiyeceğinden
sözetmekten hoşlanıyor. Eğer, bu, Fransızlar ile karşılaştınlırsa, sonunda
bir devrimin ne için yararlı olduğu anlaşılır." [sayfa
168]
Hiç yorum gerektirmiyor.
Bir başka örnek. 1891'de bir Avrupa savaşı
tehlikesi vardı. Konu üzerine Engels, Bebel ile mektuplaştı ve Rusya'nın
Almanya'ya saldırması halinde, Alman sosyalistlerinin çaresiz Ruslara ve
herhangi bir Rus müttefikine karşı savaşmaları gerektiği konusunda
görüşbirliğine vardılar. "Eğer Almanya ezilirse biz de ezileceğiz, oysa en
iyi durumda savaşım öylesine şiddetli bir savaşım olacaktır ki, Almanya
varlığını ancak devrimci araçlarla koruyabilecek, öyle ki, pek olası olarak
yönetimi ele almayı ve 1793'ü sahnelemeye zorlanacağız." (24 Ekim 1891
tarihli mektup.)
Şu damların tepesinden 1905'te Rus işçi
partisi için "Jakoben" umutların sosyal-demokratça olmadığı yaygarasını
koparan oportünistler buna dikkat etmeliler! Engels, Bebel'e,
sosyal-demokratların geçici hükümete katılma olasılığını açıkça önermiştir.
Sosyal-Demokrat İşçi Partisinin görevleri
konusunda bu tür görüşleri benimseyen Marx ve Engels, doğal olarak bir Rus
devriminin ve onun dünya çapındaki öneminin en ateşli inancını taşıyorlardı.
Bu mektuplarda, hemen hemen yirmi yıllık bir dönem boyunca, Rusya'da bir
devrimin ateşle beklendiğini görüyoruz.
Marx'ın 27 Eylül 1877 tarihli mektubunu
alalım. Doğu bunalımı[10*]
konusunda oldukça heyecanlıdır: "Rusya uzun bir süreden beri büyük bir
karışıklığın eşiğinde bulunuyor, bunun bütün unsurları hazırdır. ... Cesur
Türkler yıllardan beri attıkları dayaklarla patlamayı hızlandırdılar, ...
Karışıklık secundum artem [sanatın kurallarına göre] başlayacak, kimi
anayasacılık oynayacak, et puis ily aura beau topage [ve o zaman iyi
bir patırtı kopacak]. Eğer Doğa Ana bize karşı özel olarak kötü davranmaz
ise, o zaman eğlenceyi görecek kadar yaşarız!" (Marx o zaman ellidokuz
yaşındaydı.)
Doğa Ana, Marx'ın "eğlenceyi görmek için"
yaşamasına izin vermedi, veremezdi de. Ama "anayasacılık oynamayı"
[sayfa 169]
önceden gördü, ve sanki sözleri Birinci ve İkinci Rus Duması için dün
yazılmış gibidir. Ve biz biliyoruz ki, halkı "anayasacılık oynamaya" karşı bu
uyarma, liberaller ve oportünistler tarafından o denli tiksinilen boykot
taktiklerinin "yaşayan ruhu" idi...
Ya da Marx'ın 5 Kasım 1880 tarihli mektubunu
alalım, Kapital’in Rusya'daki başarısından çok memnundu ve yeni ortaya
çıkan Genel Yeniden Dağılım grubuna karşı Narodnaya Volya örgütünün üyelerinin
yanında yer aldı. Marx, onların görüşlerindeki anarşist unsurları doğru bir
biçimde kavramıştı. Genel Yeniden Dağılım narodniklerinin gelecekte
sosyal-demokratlara dönüşeceğini bilmeden ve bu sırada bunu bilme olanağına
sahip değilken, Marx, bunlara en acımasız alaylı sözleriyle saldırdı :
"Bu baylar her türlü siyasal devrimci eylemin
karşısında-dırlar. Rusya anarşist-komünist-ateist bir ortama balıklama atlamak
üzeredir! Bu sırada, bu atlayışa en usandırıcı doktrincilikle hazırlanıyorlar,
ki bu doktrinciliğin sözde principes courent la rue depuis le feu Bakounine.[11*]"
Burdan biz, Marx'ın, 1905'in Rusya için
önemini ve
sosyal-demokrasinin "siyasal devrimci eyleminin" daha sonraki yıllarını
nasıl değerlendireceğini çıkarabiliriz.[12*]
Engels'in 6 Nisan 1887 tarihini taşıyan bir
mektubu var: "Öte yandan Rusya'da sanki bir bunalım yaklaşıyormuş gibi
görünüyor. En son suikastler işleri epeyce bozmuş bulunuyor. ..." 9 Nisan 1887
tarihli bir mektup da aynı şeyi söylüyor. "... Ordu hoşnut olmayanlarla, gizli
tertipçi subaylarla doludur. [Engels, o zamanlar Narodnaya Volya örgütünün
devrimci savaşımının etkisi altındaydı; umudunu subaylara bağlamıştı ve onsekiz
yıl sonra çok hayranlık verici bir biçimde ortaya [sayfa
170]
çıkacak olan Rus askerleri nineye denizcilerinin devrimci ruhunu görmemişti
henüz...] İşin bir yıl daha süreceğini sanmıyorum; ve bir kez Rusya'da [devrim]
patlak verirse [losgeht], o zaman hurra!"
23 Nisan 1887 tarihli bir mektup: "Almanya'da
[sosyalistlerin] işkenceleri birbirini izliyor. Öyle görünüyor ki Bismarck her
şeyin hazır olmasını istiyor, öyle ki, şimdi Rusya'da yalnızca ay meselesi olan
devrimin patlak verdiği [losgesehlagen werden] anda, Almanya, hemen, onun
örneğini izleyebilir."
Ayların çok, çok uzun olduğu ortaya çıktı.
Kuşkusuz, kaşlarını çatıp alınlarını kırıştırarak Engels'in "devrimciliğini"
sert bir biçimde suçlayacak, ya da yaşlı sürgün devrimcinin eski ütopyacılarına
hoşgörüyle gülecek darkafalılar bulunacaktır.
Evet, Marx ve Engels, devrimin yakınlığının
belirlenmesinde, devrimin zaferiyle ilgili umutlarında (örneğin 1848'de
Almanya'da), bir Alman "cumhuriyeti"nin kapıyı çaldığına olan inançlarında
(1848-49'da bir Reich anayasası için yürütülen askerî kampanyaya katılan bir
kimse olarak duygularını anımsayan Engels, bu döneme ilişkin olarak, "cumhuriyet
için ölmek" diye yazmıştı[13*])
pek çok ve sık sık yanlışlar yapmışlardı. Onlar, "uğruna insanca olabilen bütün
şeyleri feda ettikleri ve tehlikeye attıkları [Becker kendini ve en yakın
dostlarını kastederek "biz" diye sözediyor: 21 Temmuz 1871 tarihli 14 Nolu
mektup] Güney Fransa'daki isyanı yükseltmeye"... "giriştikleri zaman, 1871'de de
yanlış yapmışlardı." Aynı mektup şöyle diyor: "Eğer Martta ve Nisanda daha çok
araca sahip olsaydık, Güney Fransa'yı ayaklandırır ve Paris'teki Komün'ü
kurtarırdık" (s. 29). Ama böylesine yanılgılar —bütün dünyanın
proletaryasını küçük, basmakalıp ve önemsiz görevlerin üstüne çıkartmaya çalışan
ve çıkaran devrimci düşüncenin devlerinin yanılgıları— devrimci gururun boşluğu,
devrimci savaşımın yararsızlığı ve karşı-devrimci "anayasal" kuruntuların
çekiciliği konusunda alkış tutan, yaygara koparan, yalvaran ve nutuk
[sayfa 171]
atan resmî liberalizmin bayatlaşmış erdeminden bin kez daha soylu ve daha
yüce ve tarihsel olarak daha değerli ve doğrudur...
Rus işçi sınıfı, özgürlüğünü kazanacak ve
yanılgılarla dolu da olsa, devrimci eylemi ile Avrupa'ya bir hız verecektir — ve
bırakın darkafalılar kendi devrimci eylemlerinin yanılmaz-lığıyla böbürlenip
dursunlar.
[sayfa 172]
6 Nisan 1907