2 Parti İçindeki Karşıtlıkların Kaynağı
Peki ama bu karşıtlıklar ve görüş ayrılıkları nereden geliyor, bunların kaynağı nerede yatıyor?
Proleter partiler içindeki karşıtlıkların kaynağının iki hususta aranması gerektiğini sanıyorum.
Bu hususlar nelerdir?
Bunlar, birincisi, sınıf mücadelesi koşullarında, burjuvazinin ve burjuva ideolojisinin proletarya ve onun partisi üzerindeki baskısıdır
proletaryanın en az dirençli katmanlarının ve böylece proleter partinin en az dirençli katmanlarının çoğu kez dayanamadıkları bir baskı. Proletarya toplumdan tamamen soyutlanmış olarak, toplumun dışında duruyor olarak görülemez. Proletarya, toplumun değişik kesimlerine sayısız bağla bağlı olduğu bir parçasını oluşturur. Ama Parti proletaryanın bir parçasıdır. Bu nedenle Parti de burjuva toplumunun çeşitli katmanlarıyla bağlardan ve onların etkilerinden özgür olamaz. Burjuvazinin ve burjuva ideolojisinin proletarya ve onun Partisi üzerindeki baskısı, ifadesini sık sık, burjuva düşünce, ahlâk, gelenek ve ruh hallerinin, burjuva toplumuyla şu ya da bu biçimde ilişkide olan proletaryanın belirli katmanları aracılığıyla, proletarya ve onun partisi içine sızmasında bulur.
İkincisi, işçi sınıfının heterojen bileşimidir, işçi sınıfı içinde farklı katmanların varlığıdır. Sınıf olarak proletaryayı üç katmana ayırabileceğimizi sanıyorum.
İlk katman, proletaryanın ana kütlesi, çekirdeği, daimi kısmıdır, kapitalistler sınıfıyla bağlarını çoktan beri koparmış "saf kan" proleterler kütlesidir. Proletaryanın bu katmanı Marksizmin en güvenilir
KEYK VII. Genişletilmiş Plenumu
dayanağıdır.
İkinci katman, proleter olmayan sınıflardan, köylülükten, küçük-burjuvazi saflarından, aydınlar arasından kısa süre önce gelenlerdir. Bunlar başka sınıflardan gelen, proletaryaya yeni katılan ve kendi gelenek, alışkanlık, sallantı ve kararsızlıklarını işçi sınıfı içine taşıyan insanlardır. Bu katman her türlü anarşist, yarı-anarşist ve "ultra sol" gruplaşmalar için en uygun zemindir.
Son olarak üçüncü katman işçi aristokrasisidir, işçi sınıfının üst katmanı, burjuvaziyle uzlaşmalar yapmaya gayret eden proletaryanın maddi bakımdan en iyi durumda olan, ve "hayatta başarılı olmak için" bu dünyanın güçlülerine uyma ruh halinin egemen olduğu kesimidir. Bu katman açık reformistler ve oportünistler için en uygun zemindir.
Aralarındaki yüzeysel farklılığa rağmen, işçi sınıfının bu son iki katmanı genelde oportünizm için azçok ortak bir zemin oluştururlar; işçi aristokrasisinin ruh hali üstün geldiği ölçüde açık oportünizm için, ve küçük-burjuva çevrelerle henüz tam olarak bağlarını koparmamış işçi sınıfının yarı-küçük-burjuva katmanlarının ruh hali üstün geldiği ölçüde de "sol" lafızlarla örtülü oportünizm için. "Ultra sol" fikirlerin adım başı açık oportünist fikirlerle çakışması olgusu bu olguda şaşılacak bir şey yok. Lenin defalarca "ultra sol" muhalefetin, sağcı, Menşevik, açık oportünist muhalefetin öteki yüzü olduğunu açıklamıştır. Ve bu tamamen doğrudur. "Ultra-solcu", devrime sadece
hemen yarın
devrimin zaferini beklediği için katıldığından, devrim geciktiğinde, devrim zafere hemen yarın ulaşmadığında, onun umutsuzluğa kapılacağı ve devrimden hayal kırıklığına uğrayacağı açıktır.
Sınıf mücadelesinin gelişmesindeki her dönüm noktasında, mücadelenin her sertleşmesinde ve zorlukların her artışında, proletaryanın farklı kesimlerinin görüş, alışkanlık ve ruh hallerindeki farkın kaçınılmaz olarak belirli görüş ayrılıkları biçiminde Parti içinde ortaya çıkmak zorunda oluşu doğaldır. Ama burjuvazinin ve burjuva ideolojisinin baskısı bu görüş ayrılıklarını kaçınılmaz olarak sertleştirmek zorundadır, bu da onların [görüş ayrılıklarının ÇN] proleter parti içinde mücadeleyle sonuca bağlanmasına götürür.
Parti içi karşıtlıkların ve görüş ayrılıklarının kaynağı bunlardır.
Bu karşıtlıklardan ve görüş ayrılıklarından kaçınmak mümkün müdür? Hayır, mümkün değildir. Bu karşıtlıklardan kaçınılabileceğini düşünmek kendi kendini aldatmak demektir. Engels, Parti içinde karşıtlıkların sürekli gizlenemeyeceğini, bu karşıtlıklarla kesin sonuç alıncaya kadar mücadele etmek gerektiğini söylerken haklıydı.
Ne var ki bu, Parti'nin bir tartışma kulübüne dönüştürülmesi gerektiği anlamına gelmez. Tam tersine, proleter parti, proletaryanın bir savaş örgütüdür ve öyle de kalmalıdır. Bununla sadece şunu söylemek istiyorum ki, eğer görüş ayrılıkları ilkesel karaktere sahipse, Parti içinde bu görüş ayrılıkları es geçilemez ve görmezlikten gelinemez. Bununla sadece şunu söylemek istiyorum ki, ancak ilkeli Marksist çizgi uğruna mücadele yoluyla proleter parti, burjuvazinin baskı ve etkisine karşı korunabilir. Bununla sadece şunu söylemek istiyorum ki, ancak Parti içi karşıtlıkların aşılmasıyla Parti sağlığına kavuşabilir va sağlamlaşabilir.