tarımdan ayrılamayacağından, bu en önemli iki iktisat dalının gelişmesinin, onların sosyalist iktisatta koordinasyonuna, birleşmesine götüren bir çizgide yürümesi gerektiğinden yola çıkıyor.
Sanayileşmesinin gelişmesi için en önemli temel olarak köylülüğün ana kütlesinin de arasında bulunduğu emekçi kitlelerin maddi durumunun sürekli iyileştirilmesi ile bağlı olan, ülkenin sanayileştirilmesindeki sosyalist yöntemimiz bundandır. Emekçi tabakaların milyonluk kitlelerinin yoksullaştırılması ile bağlı olan kapitalist sanayileşme yönteminden farklı olarak sosyalist sanayileşme yönteminden söz ediyorum.
Kapitalist sanayileşme yönteminin tayin edici eksisi nedir? O, sanayileşmenin çıkarlarının emekçi kitlelerin çıkarlarına ters düşmesine, ülkede iç çelişkilerin keskinleşmesine, işçilerin ve köylülerin milyonlarca kitlesinin yoksullaşmasına, kârların ülke içindeki en geniş kitlelerin maddi ve kültürel durumlarının iyileştirilmesi için değil, bilakis sermaye ihracı ve ülke içinde ve dışında kapitalist sömürü temelinin genişletilmesi için kullanılmasına yol açar.
Sosyalist sanayileşme yönteminin tayin edici artısı nedir? O, sanayileşmenin çıkarlarıyla emekçi nüfus katmanlarının ana kitlelerinin çıkarlarının birliğine yol açar, milyonlarca kitlenin yoksullaşmasına değil, bilakis bu kitlelerin maddi durumunun iyileşmesine, iç çelişkilerin keskinleşmesine değil, hafiflemesine ve üstesinden gelinmesine yol açar, iç pazarın sürekli genişlemesine ve bu pazarın kapasitesinin büyümesine yol açar, bununla sanayileşmenin gelişmesi için sağlam bir iç temel yaratılır.
Köylülüğün ana kitlelerinin sosyalist sanayileşme yolundaki doğrudan çıkarı bundandır.
Genelde sosyalist inşada ve özelde de ülkemizin sanayileşmesinde köylülük karşısında proletaryanın hegemonyasını gerçekleştirme imkanı ve zorunluluğu bundandır.
Sosyalist sanayinin köylü iktisadıyla herşeyden önce köylülüğün kitle halinde kooperatiflerde birleşmesi yoluyla birleşmesi fikri, sanayinin tarım karşısında önder rolü fikri bundandır.
Vergi siyasetimiz, sanayi malları vs. için fiyat indirimi siyaseti, proletarya ile köylülük arasındaki iktisadi işbirliğinin korunması yararına, işçi-köylü ittifakının sağlamlaştırılması yararına olan bir siyaset bundandır.
Partimizdeki Sosyal-Demokrat Sapma Üzerine 335
Buna karşılık Muhalefet Bloku, sanayi ile tarımı karşı karşıya koymaktan yola çıkıyor, ve sanayiyi tarımdan ayırmaya götüren bir yola ulaşıyor. Tarımın çıkarları görmezden gelinirse, bu çıkarlara karşı gelinirse sanayinin ilerletilemeyeceğini kavramıyor ve görmüyor. Sanayi halk iktisadının önder unsuruysa, tarımın da sanayimizin onun üzerinde gelişebileceği temel olduğunu kavramıyor.
Köylü iktisadının, proleter devletin "sömürmesi" gereken "sömürge" (Preobrajenski) olarak görülmesi bundandır. Güya iktisadımızı dezorganize edebilecek bir faktör olan iyi bir hasattan korku (Troçki) bundandır.
Muhalefet Bloku'nun sanayi ile tarım arasındaki iç çelişkilerin keskinleştirilmesine, ülkenin sanayileşmesinde kapitalist yöntemlerin uygulanmasına rota tutan tuhaf siyaseti bundandır.
Örneğin Muhalefet Bloku'nun liderlerinden biri olan Preobrajenski'yi dinleyin bir. Makalelerinden birinde şunları anlatıyor:
"Üretimin sosyalist organizasyonuna geçen şu ya da bu ülke iktisadi açıdan ne kadar geriyse, ne kadar küçük-burjuvaysa, ne kadar köylüyse... sosyalist birikim, pre-sosyalist [sosyalizm öncesi] iktisat biçimlerinin sömürüsüne o kadar çok dayanmak zorundadır... Ve tersine, sosyal devrimin zafere ulaştığı şu ya da bu ülke, iktisadi ve sanayi bakımdan ne kadar gelişkinse... ilgili ülkenin proletaryası için, ürünlerinin sömürgelerin ürünleriyle değiş-tokuşunun eşdeğersizliğini azaltmak, yani onların sömürüsünü sınırlamak ne kadar gerekliyse, sosyalist birikimin ağırlık noktası da o kadar çok sosyalist biçimlerdeki üretim temeline doğru kayacaktır, yani sosyalist birikim, kendi sanayisinin ve kendi tarımının artı-ürününe o kadar fazla dayanacaktır."
(Y. Preobrajenski, "Sosyalist Birikimin Anayasası" makalesi, "Vyestnik Komakademii", 1924, No. 8.)
Preobrajenski'nin, sanayimizin çıkarlarıyla ülkemizin köylü iktisadının çıkarları arasında uzlaşmaz çelişkiler yoluna, yani kapitalist sanayileşme yöntemleri yoluna kaydığını kanıtlamaya gerek yoktur herhalde.
Preobrajenski'nin, köylü iktisadını bir "sömürge" ile aynılaştırarak ve proletarya ile köylülük arasındaki ilişkiyi sömürü ilişkisi olarak şekillendirmeye kalkışarak sosyalist bir sanayileşmenin her türlü olanağının temelini dinamitlediği, kendisi bunu kavramaksızın dinamitlemeye çalıştığı düşüncesindeyim.
Bu siyasetin, manayileşme eserini proletarya ile köylülük arasındaki iktisadi işbirliği üzerine kuran parti siyasetiyle hiçbir ortak yanı olmadığını iddia ediyorum.
Aynı şey ya da hemen hemen aynı şey, "iyi hasat"tan korkan ve öyle anlaşılıyor ki, iyi bir hasatın, ülkemizin iktisadi gelişmesi için bir tehlike olduğuna inanan Troçki için de geçerlidir. Nisan Plenumunda örneğin şunları söylüyordu o:
"Bu koşullar altında (Troçki mevcut oransızlıktan söz ediyor. J.St.) iyi bir hasat, yani tarımın mal fazlalıklarının potansiyel artışı, iktisadi gelişmenin temposunu sosyalizm yönünde hızlandırmayıp, bilakis tersine iktisadı dezorganize eden, kent ile kır arasındaki ve bizzat kentte tüketicilerle devlet arasındaki ilişkileri keskinleştiren bir faktör haline gelebilir. Pratik olarak, iyi bir hasat sanayi mallarının eksikliği halinde, tahılın artan ölçüde ev yapımı içki üretimi için kullanılması ve kentte dükkanların önünde kuyrukların büyümesi anlamına gelebilir. Politik olarak bu, köylünün dış ticaret tekeline karşı, yani sosyalist sanayiye karşı mücadelesi anlamına gelecektir."* (MK Nisan Plenumu Oturumlarının Stenografik Tutanağı, Rikov'un Karar Tasarısına Troçki'nin Değişiklik Önergeleri, s. 264.)
Troçki'nin açıklamasının ne kadar yanlış olduğunu görmek için, sırf, onun tuhaftan da öte bir etki uyandıran bu açıklamasını, Lenin yoldaşın, iyi bir hasatın "devletin kurtuluşu" anlamına geldiği[98] açıklamasıyla en büyük mal açlığı zamanına rastlayan bir açıklama karşılaştırmak yeter.
Anlaşılan Troçki, bizde sanayileşmenin ancak, ona köylü emekçi kitlelerinin maddi durumunun giderek iyileştirilmesi eşlik ettiği taktirde ilerleyebileceği ilkesini tanımıyor.
Anlaşılan Troçki, bizde sanayileşmenin deyim yerindeyse "kötü bir hasat" aracılığıyla gerçekleştirilmek zorunda olduğundan yola çıkıyor.
Muhalefet Bloku'nun, satış fiyatlarını yükseltme, köylülük üzerinde vergi baskısını artırma vs. pratik önerileri, köylülükle proletarya arasında iktisadi işbirliğinin sağlamlaşmasına değil bozulmasına, iktibirliğine değil bilakis bunun tam tersine götüren önerileri bundandır.
Köylülüğün farklılaşması üzerine birkaç söz. Muhalefetin artan farklılaşma yüzünden yaygara kopardığı ve panik içine düştüğü herkesçe biliniyor. Kırda küçük özel sermayenin artmasından dolayı hiç kimsenin muhalefet kadar panik yaratmadığı herkesçe biliniyor. Ama gerçekte ne görüyoruz? Şunu görüyoruz:
Birincisi, bizde köylülük içinde farklılaşma, olguların kanıtladığı gibi, gayet kendine özgü biçimlerde cereyan ediyor, öyle ki, orta köylünün "silinip gitmesi" şeklinde değil, bilakis o güçlenirken, aşırı kutupların oldukça küçülmesi şeklinde oluyor, ve burada toprak ve arazinin millileştirilmesi, köylülüğün kitle halinde kooperatiflerde birleşmesi, vergi siyasetimiz vs. gibi faktörler, bizzat farklılaşmaya mecburen belirli sınırlar çiziyor, belirli engeller koyuyor.
İkincisi ve önemli olan da budur kırda küçük özel sermayenin artması, proletaryanın ve sosyalist iktisat biçimlerinin pozisyonlarını sağlamlaştıran ve özel sermayenin tüm ve her türlü biçimlerine karşı en etkili panzehir olan sanayimizin gelişmesi gibi tayin edici bir moment tarafından dengelenmektedir ve kat kat dengelenmektedir.
Bütün bu koşullar, eski alışkanlıkla kırda özel sermaye üzerine yaygara koparıp panik yaratmaya devam eden "Yeni Muhalefet"in gözünden kaçtı anlaşılan.
Muhalefete Lenin'in bu konuda söylediği sözleri anımsatmak belki de gereksiz olmayacaktır. Lenin yoldaşşunları söyledi:
"Büyük sanayinin durumunun her iyileştirilmesi, bazı büyük fabrikaları faaliyete sokma imkanı, proletaryanın durumunu öylesine sağlamlaştırır ki, doğal afet gücündeki küçük-burjuva unsurdan bu artsa bile korkmak için hiçbir neden yoktur. Korkacağımız şey, küçük-burjuvazinin ve özel sermayenin artması değildir. Korkacağımız şey, en kötü açlık, sefalet ve gıda maddesi kıtlığı durumunun çok uzun sürmesidir, çünkü bu durum şimdiden proletaryanın tamamen güçten düşmesine yol açıyor ve küçük-burjuva yalpalamalar ve ümitsizlik tufanına direnmesini olanaksız kılıyor. Bu çok daha kötüdür. Ürün miktarının artması halinde, küçük-burjuvazinin gelişmesi, bu büyük sanayinin gelişmesine katkıda bulunduğundan, büyük bir eksi oluşturmayacaktır." (Bkz. 4. baskı, cilt XXXII, s. 214, Rusça.)
Muhalifler, köyde farklılaşma ve özel sermaye yüzünden panikleri