Karl Marx'ın Capital, A Critical Analysis of Capitalist Productuon, Volume II,
(Progress Publishers, Moscow 1974) adlı yapıtını İngilizcesinden Alaattin Bilgi dilimize çevirmiş, ve kitap, Kapital, Ekonomi Politiğin Eleştirisi, İkinci Cilt, adı ile, Sol Yayınları tarafından Haziran 1979 (Birinci baskı: Ağustos 1976) tarihinde yayınlanmıştır.
Eriş Yayınları tarafından düzenlenmiştir.
İKİNCİ BÖLÜM
ÜRETKEN SERMAYENİN DEVRESİ
ÜRETKEN sermaye devresinin genel formülü R ... M'–P'–M ... R'dir. Bu formül, üretken sermayenin işlemesinin devresel yenilenmesini, yani yeniden-üretimini ya da değerin kendisini genişletmesini amaçlayan yeniden-üretim süreci olarak bu sermayenin üretim sürecini; artı-değerin yalnız üretimini değil, devresel yeniden-üretimini; sanayi sermayesinin işlevini üretken biçimi içersinde ve bu işlevi bir kez değil devresel yinelenmesi biçiminde, ve böylece yenilenmenin çıkış noktası tarafından saptandığını belirler. M''nün bir bolümü (bazı durumlarda sermayesinin çeşitli yatırım kollarında) meta biçiminde çıktığı aynı emek-sürecine, doğrudan üretim aracı olarak tekrar girebilir. Bu, yalnızca bu bölümün değerini, gerçek para ya da itibari paraya dönüşmekten kurtarır; yoksa meta ancak hesap parası olarak bağımsız bir ifade kazanır. Değerin bu kısmı dolaşıma girmez. Böylece, dolaşım sürecine girmeyen değerler üretim sürecine girerler. Kapitalistin, M''nün artı-ürünün parçası biçiminde ayni olarak tükettiği kısmı için de aynı şey
(sayfa 72) geçerlidir. Ne var ki, kapitalist üretim için bunun pek önemi yoktur. Bu, olsa olsa ancak tarımda dikkate alınmaya değer.
Bu biçim içersinde iki şey göze çarpar.
Birincisi, ilk P ... P' biçiminde üretim süreci R'nin işlevi, para-sermaye dolaşımını kesintiye uğrattığı ve iki evre, P–M ve M'–P' evreleri arasında yalnızca bir aracı rolü oynadığı halde, burada sanayi sermayesinin tüm dolaşım süreci, dolaşım evresi içerisindeki bütün hareketi yalnız bir kesinti oluşturur ve dolayısıyla, ilk uç olarak devreyi açan üretken sermaye ile aynı biçimin diğer ucu olarak onu kapayan ve bu hareketi ile aynı biçim içersinde onu yeniden başlatan üretken sermaye arasında yalnızca bağlayıcı bir halkadır. Asıl dolaşım yalnızca yenilenmelerle devamlı hale getirilen devresel yeniden-üretimi sağlayan bir araç gibi görünür.
İkincisi, dolaşımın tamamı, para-sermaye devresinde olduğunun tam tersine bir biçim içersinde kendini gösterir. Orada değerin belirlenmesinden ayrı, P–M–P (P–M. M–P) biçimindeydi; burada gene değerin belirlenmesinde ayrı, M–P–M (M–P. P–M) biçimindedir, yani basit meta dolaşımı biçiminde.
I. BASİT YENİDEN ÜRETİM
Önce, R ... R'nin iki ucu arasında dolaşım alanında yer alan M'–P'–M sürecini gözden geçirelim.
Bu dolaşımın çıkış noktası meta-sermayedir: M' = M +
m = R +
m. Meta-sermayenin işlevi M'–P' (bunun içerdiği gerçekleşen sermaye-değer R'ye eşittir ve o da şimdi, M''nü oluşturan M kısmı ile, aynı miktar metaın bir kısmı olarak varolan,
m değerine sahip artı-değer biçiminde bulunur) devrenin ilk biçimi içersinde incelenmişti. Ama orada bu işlev, kesintiye uğratılan dolaşımın ikinci evresini ve tüm devrenin tamamlayıcı evresini oluşturuyordu. Burada, devrenin ikinci, dolaşımın ise ilk evresini oluşturur. İlk devre P' ile sona erer ve hem P' hem de ilk P ikinci devreyi tekrar para-sermaye biçiminde açabilecekleri için, başlangıçta, P ile P''nün içerdiği
p'nin (artı-değerin) yollarına birlikte devam edip etmediklerini ya da ayrı ayrı yollar izleyip izlemediklerini dikkate almak gereksizdi. Eğer biz, ilk devreyi yenilenen yolu içersinde izlemeye devam etmiş olsaydık, bu, o zaman gerekli hale gelirdi. Ama bu noktanın, üretken
(sayfa 73) sermaye devresinde kararlaştırılması gerekir, çünkü. bunun daha ilk devresinin belirlenmesi ona bağlı olduğu gibi, M'–P', burada, P–M ile tamamlanması gerekli dolaşımın birinci evresi olarak görünmektedir. Formülün yalnızca basit yeniden-üretimi, ya da genişlemiş boyutlarda yeniden-üretimi temsil etmesi bu karara bağlıdır. Devrenin niteliği, alınan karara göre değişir.
Öyleyse, önce, üretken sermayenin basit yeniden-üretimini gözden geçirelim ve birinci bölümde olduğu gibi koşulların sabit kaldığını ve metaların değerleri üzerinden alınıp satıldığını kabul edelim. Bu varsayıma göre artı-değerin tamamı kapitalistin bireysel tüketimine girer. Meta-sermaye M''nün paraya dönüşmesi gerçekleşir gerçekleşmez, paranın sermaye-değeri temsil eden kısmı, sanayi sermayesinin devresinde dolaşmaya devam eder; diğer kısmı, paraya dönüşen artı-değer, genel meta dolaşımına girer ve kapitalistten çıkan, ama bireysel sermayesinin dolaşımı dışında yer alan bir para dolaşımı oluşturur.
Örneğimizde, elimizde 500 sterlin değerinde 10.000 libre iplik olarak meta-sermaye M' vardır; bunun 422 sterlini üretken sermaye değerini temsil eder ve 8.440 libre ipliğin para-biçimi olarak M' ile başlayan sermaye dolaşımına devam eder, oysa meta-ürün fazlalığı 1.560 libre ipliğin para-biçimi 78 sterlinlik artı-değer bu dolaşımı terkeder ve genel meta dolaşımı içersinde ayrı bir yol izler.
M' |
{ |
M
+
m |
} |
–
– P'
– |
{ |
P
+
p |
} |
– M<
– m |
p–m, kapitalistin, kendi aziz varlığı ya da ailesine özgü meta ya da kişisel hizmet için harcadığı parayla yaptığı bir dizi satınalmaları temsil eder. Bu satınalmalar çeşitli zamanlarda parça parça yapılır. Bu yüzden para, günlük tüketime ayrılmış geçici bir yedek ya da, para-yığma halinde bulunur, çünkü dolaşımı kesintiye uğramış para, para-yığma biçimine bürünmüştür. Paranın geçici para-yığma biçimini de kapsayan dolaşım araçlığı işlevi, para-biçim P' içersinde sermaye dolaşımına girmez, Bu para, yatırılmamış, harcanmıştır.
Yatırılan toplam sermayenin daima bütünüyle bir evreden diğerine geçtiğini varsaymıştık; şimdi burada da gene, R'nin
(sayfa 74) ürettiği metaların üretken sermaye R'nin toplam değerini, yani 422 sterlin ile, üretim sürecinde yaratılan 78 sterlinlik artı-değeri temsil ettiğini varsayıyoruz. Bir tek metaı ele alan örneğimizde artı-değer, 1.560 libre iplikte bulunmaktadır; eğer bir libre ipliğe göre hesaplarsak 2.496 ons iplik biçiminde bulunacaktır. Ama eğer meta, sözgelişi, aynı değerdeki öğelerden oluşan 500 sterlin değerinde bir makine olsaydı, bu makinenin değerinin bir kısmı, 78 sterlini, artı-değer olacaktı, ama bu 78 sterlin ancak makinede bir bütün olarak bulunacaktı. Bu makine, kırılıp parçalanmaksızın, kullanım-değeri ile birlikte değeri de yokedilmeksizin, sermaye-değer ve artı-değer olarak ayrılamaz. Bu nedenle, bu iki değer öğesi, 10.000 librelik bir metaın birbirinden ayrılabilir bağımsız öğelerini temsil eden şu kadar libre iplik gibi bir M' metaının bağımsız öğeleri olarak değil de, bir metaın ancak zihnen tasarlanabilen öğeleri olarak temsil edilebilir. İlk durumda,
p'nin kendi ayrı dolaşımına girebilmesi için, toplam metaın, meta-sermayenin, makinenin bütünüyle satılması gerekir. Öte yandan, kapitalist, 8.440 libreyi sattığı zaman, geriye kalan 1.560 librenin satışı,
m (1.560 libre iplik) -
p (78 sterlin) -
m (tüketim malları) biçimdeki artı-değerin büsbütün ayrı bir dolaşımını temsil eder. Ama 10.000 libre ipliğin, ürünün her bireysel bölümünün değer öğeleri, ürünün kısımları tarafından olduğu kadar toplam ürün tarafından da temsil edilebilir. Tıpkı 10.000 libre iplik; değişmeyen-sermaye (
d), 372 sterlin değerinde 7.440 libre iplik; değişen-sermaye (
v), 50 sterlin değerinde 1.000 libre iplik; ve artı-değer (
a), yani 78 sterlin değerinde 1.560 libre iplik diye bölünebileceği gibi, her libre iplik de, 8.928 peni değerinde 11.906 onsa eşit
d'ye; 1.200 peni değerinde 1.600 ons ipliğe eşit
v'ye; ve 1.872 peni değerinde 2.496 ons ipliğe eşit
a'ya bölünebilir. Kapitalist, ayrıca, 10.000 libre ipliğin çeşitli kısımlarını birbiri ardına satarak bunlarda bulunan artı- değer öğelerini ardarda tüketebilir, ve böylece, aynı zamanda,
d artı v miktarlarını da ardarda gerçekleştirmiş olur. Ama son tahlilde bu işlev de, gene 10.000 librenin tümünün satışı gibidir ve bu nedenle de
d ve
v'nin değerinin yerini 8.440 librenin satışı alacaktır. (Buch I, Kap. VII, 2.)
[1*]
Her nasıl olursa olsun, M'–P' ile,, M''nde bulunan hem sermaye-değer ve hem de artı-değer, ayrılabilir bir varlık,
(sayfa 75) farklı para miktarları varlığı kazanırlar. Her iki durumda da, P ve
p, gerçekte, başlangıçta M''nde yalnızca metaın fiyatı olarak özel ve hayali bir ifadeye sahip bulunan değerin dönüşmüş bir biçimidir.
m–p–m, basit meta dolaşımını temsil eder; ilk evresi
m–p, meta-sermayenin dolaşımında, M'–P''nde, yani sermayenin devresinde bulunur; tamamlayıcı evre
p–m ise tersine, genel meta dolaşımında ayrı bir hareket olarak bu devrenin dışına düşer. Sermaye-değer ve artı-değerin, M' ve
m'nin dolaşımı M''nün P''ne dönüşmesinden sonra ayrılır. Şu halde:
Birincisi, meta-sermaye, M'–P' = M'–(P +
p) ile gerçekleşirken, M'–P' dolaşımında henüz birlikte bulunan ve aynı miktarda meta tarafından yürütülen sermaye-değer ile artı-değerin hareketi ayrılabilir duruma gelir ve bundan böyle her ikisi de ayrı para miktarları olarak bağımsız biçimlere sahip olurlar.
İkincisi, bu ayrılma olunca,
p, kapitalistin geliri olarak harcandığı halde, sermaye-değerin işlevsel biçimi olan P, devrenin belirlediği yoluna devam eder, ilk hareket M'–P', daha sonraki P–M ve
p–m hareketleriyle bağıntılı olarak iki farklı dolaşım, M–P–M ve
m–p–m biçiminde gösterilebilir; bu dizilerin her ikisi de, genel biçimleri yönünden olağan meta dolaşımına aittir.
Yeri gelmişken şunu da belirtelim, metaların sürekliliği ve bölünemezliği durumunda değer öğelerini zihnen ayırmak, bir uygulama sorunudur. Sözgelişi, Londra'da genellikle krediyle yürütülen inşaat işlerinde müteahhit, avansları, inşaatın belli aşamalarına göre alır. Bu aşamadan hiç biri tam bir ev değil, yalnızca gelecekte tamamlanacak bir evin halen yapılmış bulunan gerçek kısımlarıdır; dolayısıyla bu gerçekliğe karşın, tam bir evin düşüncedeki parçalarıdır, ama gene de yeni bir avans verilmesi için güven yerecek derecede gerçektir. (Bu konuda, aşağıda onikinci bölüme bakınız.)
[2*]
Üçüncüsü, M ve P'de henüz birlikte devam etmekte olan sermaye-değer ve artı-değerin hareketi, yalnızca kısmen ayrılır (artı-değerin gelir olarak harcanmayan bir bölümü) ya da hiç ayrılmazsa, sermaye-değerin bizzat kendi devresi içersinde, daha bu devre tamamlanmadan, bir değişme olur. Örneğimizde, üretken sermayenin değeri 422 sterline eşitti. Eğer bu sermaye diyelim 480 ya da 500 sterlin olarak, P–M hareketine devam ederse,
(sayfa 76) devresinin sonraki aşamalarına, ilk değerine göre 58 ya da 78 sterlin bir artışla devam etmiş olur. Bu, aynı zamanda, değerinin bileşiminde bir değişme ile birlikte de olabilir.
M'–P', dolaşımının ikinci ve I. devrenin (P ... P') son aşaması, bizim devremizde ikinci, meta dolaşımında ilk aşamadır. Dolaşımla ilgisi yönünden, bunun, P'–M' ile tamamlanması gerekir. Yalnız onun ardında bulunan kendini genişletme süreci M'–P' değil (bu durumda R'nin işlevi olan ilk aşama), onun sonucu M' metaı da zaten gerçekleştirilmiştir. Demek oluyor ki, hem sermayenin kendisini genişletme süreci ve hem de genişlemiş bulunan sermaye-değeri temsil eden metaların gerçekleşmesi M'–P''nde tamamlanmış oluyor.
Ve böylece basit yeniden-üretimi, yani
p–m'nin P–M'den tamamen ayrıldığını belirtmiş olduk. Her iki dolaşımda, hem
m–p–m ve hem de M–P–M, genel biçimlerini ilgilendirdiği ölçüde meta dolaşımına dahil oldukları için (ve bu nedenle, dolaşımların uçlarında herhangi bir değer farkı göstermezler), kapitalist üretim sürecini tıpkı vülger ekonominin yaptığı gibi, şu ya da bu biçimde tüketilmek üzere salt bir meta ya da kullanım-değeri üretimi olarak anlamak ve gene vülger ekonominin yanılarak söylediği gibi, kapitalistin bunları yalnızca yerlerine farklı kullanım-değerleri almak ya da bu kullanım-değerleriyle değişmek için ürettiğini söylemek çok kolaydır.
M', daha başlangıçtan beri meta-sermaye olarak hareket eder ve sürecin baştan sona amacı olan zenginleşme (artı-değer üretme), kapitalistin artı-değeri (ve böylece sermayesi) arttıkça tüketiminin de artmasını hiç bir biçimde dıştalamayacağı gibi, tam tersine, bunu kesinlikle kapsar.
Gerçekten de, kapitalistin gelir dolaşımında, üretilen meta
m (ya da üretilen meta M''nün düşünsel olarak ona tekabül eden parçası), ancak önce onun paraya sonra da paradan özel tüketime hizmet eden diğer metalara dönüşmesine yarar. Ama bu noktada, şu küçük durumu da görmezlikten gelmemeliyiz: başlangıçta meta-sermaye M''nün bir kısmı olarak sahneye çıktığı için,
m, kapitaliste hiç bir şeye malolmayan bir meta-değer, artı-emeğin bir nesnelleşmesidir. Bu
m, varlığı gereği, süreç içindeki sermaye-değerin devresine bağlıdır ve eğer bu devre durgunlaşır ya da başka bir biçimde bozulmaya başlarsa, yalnız
m'nin tüketimi kısıtlanmakla ya da büsbütün durmakla kalmaz,
(sayfa 77) m'nin yerini alacak metalar dizisi düzeni de bozulmuş olur. M'–P–' başarısızlıkla sona erdiği ya da M''nün ancak bir kısmı satılabildiği zaman, gene aynı şey olur.
Kapitalist gelir dolaşımını temsil eden
m–p–m'nin sermaye dolaşımına ancak
m'nin M''nün değerinin, meta-sermayenin işlevsel biçimi içersindeki sermayenin, bir parçası olduğu sürece girdiğini görmüş bulunuyoruz; ama
p–m hareketi içersinde bağımsızlık kazanır kazanmaz, böylece bütün bir
m–p–m biçimi boyunca bu gelirin dolaşımı, kapitalistin yatırdığı sermayeden kaynaklandığı halde, bu sermayenin hareketine girmez. Sermayenin varlığı kapitalistin varlığını öngördüğü ve kapitalistin varlığı da artı-değeri tüketmesi koşuluna bağlı olduğu ölçüde, bu dolaşım, yatırılan sermaye hareketi ile bağlı haldedir.
Genel dolaşım içersinde, M', diyelim iplik, yalnızca bir meta olarak işlev yapar; sermaye dolaşımında bir öğe olarak, sermaye-değerin sırasıyla bir bürünüp bir sıyrıldığı bir biçim olan
meta-sermaye işlevini yerine getirir. İpliğin tüccara satılmasından sonra, ürünü olduğu sermayenin dairesel hareketinin dışına çıkar, ama bir meta olarak gene de genel dolaşım alanındaki hareketine devam eder. Bir ve aynı meta kitlesi, iplikçiye ait sermayenin bağımsız devresinde bir evre olmaktan çıktığı halde, dolaşıma devam eder. Demek ki, kapitalist tarafından dolaşıma sokulan meta kitlesinin gerçek belirleyici başkalaşımı, M–P, bunların tüketim alanına nihai geçişi, bu meta kitlesinin, kapitalistin meta-sermayesi olarak işlev yaptığı başkalaşımdan zaman ve yer olarak tamamen ayrı olabilir. Sermaye dolaşımında tamamlanmış bulunan aynı başkalaşım, genel dolaşım alanında henüz tamamlanması gereken bir şey olarak bulunur.
Bu ipliğin bir diğer' sanayi sermayesinin devresine girmesi, bu durumu zerre kadar değiştirmez. Sermaye olarak pazara sürülmeyip bireysel tüketime giren değerlerin dolaşımı ne kadar devreden oluşuyorsa, genel dolaşım da, toplumsal, sermayenin çeşitli bağımsız kısımlarının, yanı bireysel sermayeler toplamının içiçe geçmiş o kadar devresinden oluşur.
Genel dolaşımın bir kısmını oluşturan bir sermaye devresi ile bağımsız bir devredeki halkaları oluşturan bir devre arasındaki bağıntı, P
artı p'ye eşit olan P''nün dolaşımını incelerken daha ayrıntılı olarak gösterilmiştir. Para-sermaye olarak P, sermayenin devresindeki hareketine devam eder; gelir olarak
(sayfa 78) harcanmış (
p–m) bulunan
p genel dolaşıma girer, ama sermaye devresinden hemen çıkıp gider. Yalnızca ek para-sermaye işlevini yerine getiren kısmıdır ki, sermaye devresine girer.
m–p–m'de para, yalnız sikke olarak hizmet eder; bu dolaşımın amacı, kapitalistin bireysel tüketimidir. Sermaye devresine girmeyen bu dolaşımı -üretilen değerin gelir olarak tüketilen kısmının dolaşımını- sermayenin karakteristik devresi diye göstermek, vülger iktisadın tipik budalalığıdır.
İkinci evrede, P–M, R'ye eşit olan sermaye-değer P (bu noktada, sanayi sermayesi devresini başlatan üretken sermaye değeri), artı-değerden kurtulmuştur ve bu nedenle de para-sermaye devresinin ilk aşamasındaki P–M, aynı değer büyüklüğüne sahip olarak gene vardır. Yer değiştirmiş olduğu halde, meta-sermayenin şimdi dönüşmüş bulunduğu para-sermayenin işlevi gene aynıdır: yani ÜA ile E'ye, üretim araçları ile emek-gücüne dönüşmesi.
Meta-sermayenin işlevini yerine getirmesinde, M'–P''nde, sermaye-değer,
m–p ile birlikte M–P evresinden geçmiştir ve şimdi tamamlayıcı P–M<
evresine girmektedir. Bu nedenle de, dolaşımın tamamı M–P–M<
'dır.
Birincisi: Para-sermaye P, sermaye-değerin yatırıldığı ilk biçim olarak Biçim I'de (P ... P' devresinde) ortaya çıkmıştı; burada, daha başlangıçta, meta-sermayenin, ilk dolaşım evresi M'–P''nde kendisini dönüştürdüğü para miktarının bir kısmı olarak, dolayısıyla, daha başlangıçta, üretken sermaye R'nin, metaların satışı yoluyla para-biçime dönüşmesi olarak görülür. Para-sermaye, burada, daha başlangıçta, sermaye-değerin ne ilk, ne de son olan biçimi olarak vardır, çünkü, M–P evresini tamamlayan P–M evresi, yeniden ancak para-biçimden çıkarak gerçekleştirilebilir. Demek oluyor ki, P–M'nin aynı zamanda P–E olan kısmı, şimdi artık, emek-gücü satın alınması için salt bir para yatırımı olarak değil, emek-gücünün yarattığı meta-değerin bir kısmını oluşturan 50 sterlin değerinde aynı 1.000 libre ipliğin üretilmesi için para biçiminde yapılan bir yatırım olarak da ortaya çıkıyor. Burada emekçiye verilen para, kendi ürettiği meta-değerin bir kısmının dönüşmüş eşdeğer biçiminden başka bir şey değildir. Ve başka nedenle olmasa bile salt bu nedenle, P–M hareketi, P–E anlamına geldiği sürece, hiç bir zaman para biçiminde bir metaın kullanım-biçiminde bir meta
(sayfa 79) ile değişilmesi demek değildir, bu hareket, genel meta dolaşımından bağımsız başka öğeleri de içerir.
P', kendisi, R'nin bir önceki işlevinin, üretim sürecinin bir ürünü olan M''nün dönüşmüş bir biçimi olarak ortaya çıkar. Toplam para P', bu nedenle, geçmiş emeğin para-ifadesidir. Örneğimizde 500 sterlin değerindeki 10.000 libre iplik, eğirme sürecinin ürünüdür. Bu miktardan 7.440 libre iplik, yatırılmış bulunan 372 sterlin değerinde değişmeyen sermaye
d'ye; 1.000 libre iplik, yatırılmış bulunan 50 sterlin değerinde değişen sermaye
v'ye eşittir ve 1.560 libre iplik ise 77 sterlin değerinde artı-değer
a'yı temsil eder. Eğer P''nden yalnız 422 sterlinlik başlangıç sermayesi tekrar yatırılacak olsa, diğer koşullar aynı kalmak kaydıyla, işçiye bunu izleyen haftada P–E olarak, o hafta üretilen ipliğin yalnızca bir kısmı (1.000 libre ipliğin para-değeri) ödenir. M–P'nin bir sonucu olarak, para, daima geçmiş emeğin ifadesidir. Eğer tamamlayıcı P–M hareketi, hemen meta-pazarında yer alırsa, yani pazardaki metalar karşılığında P verilirse, bu gene geçmiş emeğin bir biçimden (paradan) başka biçime (metalara) dönüşmesidir. Ne var ki, P–M zaman bakımından M–P'den farklıdır. Bunlar nadiren aynı zamanda yer alabilir, sözgelişi P–M hareketini yapan kapitalist ile, bu hareketin kendisi için M–P anlamına geldiği kapitalistin, metalarını karşılıklı olarak sevketmeleri halinde, P, yalnızca bakiyeyi ödemek için kullanılır. M–P hareketi ile P–M hareketi arasındaki zaman farkı biraz uzun olabilir, M–P hareketinin sonucu olan P, geçmiş emeği temsil ettiği halde, P–M hareketinde, henüz pazarda bulunmayan ama gelecekte pazara sürülecek olan metaların dönüşmüş biçimini temsil edebilir, çünkü M yeniden üretilene kadar P–M hareketinin yapılmasına gerek yoktur. P, aynı şekilde, para-ifadesi olduğu M ile aynı zamanda üretilen metaların karşılığı olabilir. Örneğin, P–M değişiminde (üretim araçları satın alınmasında) kömür, henüz ocaktan çıkartılmadan satın alınmış olabilir.
p, para birikimi olarak sayıldığı ve gelir olarak harcanmadığı sürece, ancak gelecek yıl üretilecek olan pamuğun karşılığı olabilir. Aynı şey, kapitalistin gelirinin harcanması,
p–m, için de geçerlidir. Bu ayrıca, ücretler için de, E
eşittir 50 sterlin için de geçerlidir. Bu para, emekçinin geçmiş emeğinin yalnızca para-biçimi olmayıp, aynı zamanda, daha henüz gerçekleşmiş ya da gelecekte gerçekleşmesi gereken emek
(sayfa 80)
için yapılmış bir ödemedir. Emekçi, ücretleri ile, ancak gelecek hafta yapılacak olan bir ceket satın alabilir. Bu, özellikle, bozulmasını önlemek için, neredeyse üretilir üretilmez tüketilmesi gerekli olan çok sayıda zorunlu tüketim maddeleri için geçerlidir. Böylece emekçi, ücret olarak kendisine ödenen para ile, kendi gelecekteki emeğinin ya da diğer emekçilerin gelecekteki emeklerinin dönüşmüş biçimini almış olur. Kapitalist, emekçiye geçmiş emeğinin bir kısmını vermekle, onun gelecekteki emeği için bir bono vermiş olur. Emekçinin geçmiş emeğini karşılayacak olan ama henüz varolmayan malları oluşturan, emekçinin o andaki ya da gelecekteki emeğidir. Bu durumda, para-yığma düşüncesi bütünüyle ortadan kalkar.
[3*]
İkincisi, M–P–M<
dolaşımında aynı para iki kez yer değiştirir; kapitalist, parayı önce satıcı olarak alır ve alıcı olarak elden çıkartır; metaların para-biçime dönüşümü, yalnızca onun bu para-biçiminden meta-biçimine tekrar dönüşümü amacına hizmet eder; sermayenin para-biçimi, para-sermaye olarak varlığı, bu yüzden, bu harekette ancak geçici bir evredir; ya da, hareketin akıcılığı ölçüsünde para-sermaye, satınalma aracı olarak hizmet ettiği zaman yalnızca bir dolaşım aracı olarak ortaya çıkar; kapitalistler birbirlerinden satın almada bulundukları ve bu nedenle de yalnızca hesaplarını karşılıklı olarak kapatmak durumunda oldukları zaman, tam anlamıyla ödeme aracı olarak iş görür.
Üçüncüsü, para-sermayenin işlevi, ister salt dolaşım aracı olsun, isterse ödeme aracı, yalnızca M'nin yerini E ve ÜA'nin almasını sağlamaktır; yani ipliğin, üretken sermayenin sonucunu temsil eden metaın yerini (gelir olarak kullanılacak artı-değer düşüldükten sonra) onun üretim öğelerinin almasıdır; bir başka deyişle, sermaye-değerin, meta biçiminden, bu metayı oluşturan öğelere tekrar dönüşmesidir. Son tahlilde, para-sermayenin işlevi, yalnızca meta-sermayenin üretken sermayeye tekrar dönüşmesine yardımcı olmaktır.
Devrenin normal biçimde tamamlanabilmesi için, M''nün değeri üzerinden ve bütünüyle satılması gerekir. Ayrıca, M–P–M salt bir metaın yerini diğerinin almasını içermekle kalmaz, aynı kalan değer-bağıntılarının yerinin alınmasını da içerir. Biz
(sayfa 81) bunun burada böyle olduğunu varsayıyoruz. Ne var ki, aslında üretim araçlarının değerleri değişiklik gösterir. Kapitalist üretimi niteleyen emeğin üretkenliğindeki sürekli değişiklik nedeniyle olsa bile, değer-bağıntılarının sürekli olarak değişmesi zaten salt bu üretim tarzına özgü bir şeydir. Üretim öğelerinin değerlerindeki bu değişme daha sonra ele alınacaktır,
[4*] biz, burada, buna yalnızca değinmiş oluyoruz. Üretim öğelerinin meta-ürünlere, R'nin M''ne dönüşmesi üretim alanında olduğu halde M''nün R'ye tekrar dönüşümü, dolaşım alanında olur. Bu, metaların basit bir başkalaşımı ile olur, ama bütünüyle bakıldığında, içeriği, yeniden-üretim sürecinde bir evredir. Bir sermaye dolaşımı şekli olarak M–P–M, işlevsel olarak belirlenmiş bir madde değişimini içerir. M–P–M ayrıca, M' meta-miktarının üretim öğelerine eşit olmasını ve bu öğelerin birbirleriyle başlangıçtaki değer-bağıntılarını korumalarını gerektirir. İşte bunun için, metaların yalnız kendi değerleri üzerinden satın alındıkları değil, aynı zamanda, dairesel hareketleri sırasında herhangi bir değer değişikliğine uğramadıkları da varsayılmıştır. Aksi takdirde, bu süreç, normal biçimde devam edemez.
P ... P' hareketinde, P, tekrar eski durumunu almak üzere elden çıkartılan sermaye-değerin ilk biçimini temsil eder. R ... M'–P'–M ... R dolaşımında, P, yalnızca süreçte bürünülen ve bu süreç sona ermeden terkedilen bir biçimi temsil eder. Para- biçim, burada, yalnızca sermaye-değerin geçici bağımsız bir biçimi olarak ortaya çıkar. M' biçimindeki sermayenin para-biçime bürünmekteki acelesi, bu biçimden P' biçimine dönüşmek üzere kurtulmak içindir; daha bu kılığa büründüğü anda kendisini yeniden üretken sermayeye dönüştürmek ister. Para kılığında kaldığı sürece, sermaye olarak görev yapamaz ve bunun için de değeri genişlemez. Sermaye atıl kalır. P, burada, bir dolaşım aracı olarak hizmet eder, ama sermayenin bir dolaşım aracı olarak.
[5*] Sermaye-değerin para-biçiminin kendi devresinin ilk biçiminde (para-sermaye biçiminde) sahip olduğu bağımsız görünüş, bu ikinci biçimde kaybolur ve bu, Biçim I'in bir eleştirisi olup, onu salt bir özel biçime indirger. Eğer ikinci başkalaşım, P–M, herhangi bir engel ile karşılaşırsa -sözgelişi, pazarda üretim aracı yoksa- devre, yeniden-üretim sürecinin akışı, tıpkı sermayenin
(sayfa 82) meta-sermaye biçiminde tutulduğu zamanki kadar kesintiye uğrar. Ama arada şu fark vardır metaların geçici biçiminden daha uzun süre para-biçiminde kalabilir. Para-sermaye, işlevlerini yerine getirmemekle, para olmaktan çıkmaz, ama meta-sermaye, işlevini yapmakta çok fazla gecikirse, bir meta, ya da genellikle kullanım-değeri olmaktan çıkar. Ayrıca, para-biçimde iken, başlangıçtaki üretken sermaye biçimi yerine başka bir biçime girebilir, ama M' biçiminde tutulduğu sürece yerinden hiç oynamaz.
M'–P'–M yalnız M' için ve onun biçimi uyarınca dolaşım hareketlerini içerir ve bu hareketler onun yeniden-üretiminin evreleridir; ama M''nün kendisini dönüştürdüğü M'nin gerçekten yeniden-üretimi, M'–P'–M dolaşımı için gereklidir. Ne var ki, bu, M' tarafından temsil edilen bireysel sermayenin yeniden-üretimi sürecinin dışında bulunan yeniden-üretim süreciyle koşullanmıştır.
Biçim I'de P–M<
hareketi, yalnızca para-sermayenin üretken sermayeye ilk dönüşümünü hazırlar; Biçim II'de, bu hareket, meta-sermayenin üretken sermayeye tekrar dönüşümünü hazırlar; yani sanayi sermayesi yatırımı aynı kaldığı sürece, meta-sermayenin, kendilerinden çıktığı aynı üretim öğelerine tekrar dönüşmesi demektir. Dolayısıyla, hem bunda ve hem de Biçim I'de bu hareket, üretim sürecinin hazırlayıcı bir evresi, ona bir dönüş, onun bir yenilenmesi olarak görülür; yani yeniden-üretim sürecinin bir habercisi ve aynı zamanda değerin kendisini genişletme sürecinin bir yinelenmesidir.
Şurasını bir kez daha belirtmek gerekir ki, P–E basit bir meta değişimi olmayıp, artı-değer üretimine hizmet edecek bir metaın, E'nin satın alınmasıdır, tıpkı P–ÜA'nın yalnızca, bu amaca ulaşmak için maddeten vazgeçilmez bir işlem olması gibi.
P–M <
hareketinin tamamlanması ile P, üretken sermaye R'ye çevrilmiştir ve devre yeni baştan başlar.
Bu nedenle R ... M'–P–M ... R hareketinin genişlemiş biçimi şudur:
R ... M' |
{ |
M
+
m |
} |
–
– |
{ |
P
+
p |
} |
–M< –R
–m |
Para-sermayenin üretken sermayeye dönüşümü, meta üretimi için meta satın alınmasıdır. Tüketimin kendisi ancak üretken
(sayfa 83) tüketim olduğu sürece sermaye devresine dahildir; bunun sonucu, böylece tüketilen metalar aracılığı ile üretilen artı-değerdir. Ve bu, üretimden çok farklı olduğu gibi, üreticinin varlığını amaç edinen meta üretiminden bile farklıdır. Artı-değer üretimine bu derece bağlı bulunan metaın yerine bir başka metaın konması, sırf para aracılığı ile yapılan basit ürün değişiminden tamamen farklı bir konudur. Ama iktisatçılar, bunu, aşırı-üretimin olanaksızlığına kanıt diye almaktadır.
E ve ÜA 'ya dönüştürülmüş bulunan P'nin üretken tüketiminden başka devre, emekçi açısından, E–P anlamına gelen ve M–P'ye eşit olan birinci terim P–E'yi içerir. Emekçi açısından dolaşımda, tüketimini de içine alan E–P–M, yalnızca birinci terim, P–E'nin sonucu olarak sermaye devresinin içine girer. İkinci hareket P–M, bireysel sermayenin dolaşımından çıktığı halde bu dolaşımın içerisine girmez. Ama, emekçi sınıfının devamlı varlığı, kapitalist sınıf için gerekli olduğu gibi, gene bu nedenle, emekçinin tüketimi P–M ile olanaklı hale getirilmiştir.
M'–P' hareketinin sermaye-değerin devresine devam etmesi ve artı-değerin kapitalist tarafından tüketilmesi için öngördüğü tek koşul, M''nün paraya dönüştürülmüş, satılmış bulunmasıdır. M', kuşkusuz, bu nesnenin bir kullanım-değeri ve dolayısıyla, üretken ya da bireysel herhangi türden bir tüketim için uygun olması nedeniyle satın alınmıştır. Ama, eğer M', diyelim ipliği satın almış bulunan tüccarın elinde dolaşıma devam ederse, bu, başlangıçta ipliği üreten ve tüccara satan bireysel sermayenin devrinin sürekliliğine hiç bir etkide bulunmaz. Bütün süreç devam eder ve onunla birlikte kapitalistin bireysel tüketimi ve bunun zorunlu kıldığı, emekçinin bireysel tüketimi de devam eder. Bu, bunalımların irdelenmesinde önemli bir noktadır.
Çünkü, M' satılır satılmaz, paraya çevrilir çevrilmez, iş sürecinin ve böylece yeniden üretkenlik sürecinin gerçek etmenleri haline yeniden çevrilebilir. M''nün sonal tüketici ya da tekrar satmak üzere bir tüccar tarafından satın alınmış olması, durumu etkilemez. Kapitalist üretimin kitle halinde yarattığı metalar miktarı, üretimin boyutlarına ve bu üretimi devamlı genişletme gereksinmesine bağlıdır, yoksa önceden belirlenen arz talep alanına, karşılanması zorunlu gereksinmelere değil. Kitlesel üretimin, öteki sanayi kapitalistleri dışında, toptancılardan başka doğrudan alıcısı olamaz. Belli sınırlar içerisinde, yeniden-üretim süreci,
(sayfa 84) bu sürecin dışına çıkartılan metalar, bireysel ya da üretken tüketime gerçekten girmeseler bile, bu süreç aynı ya da artmış boyutlarda yer alabilir. Metaların tüketimi, bu metaların doğmuş bulundukları sermaye devresine dahil değildir. Örneğin, iplik satılır satılmaz, bu satılan ipliğin daha sonra ne olacağı hiç hesaba katılmaksızın, ipliğin temsil ettiği sermaye-değerin devresi yeniden başlayabilir. Ürün satıldığı sürece, kapitalist üretici açısından her şey yolunda demektir. Özdeşleşmiş olduğu sermaye-değerin devresi kesintiye uğramamıştır. Ve eğer bu süreç genişlerse -bu, üretim araçlarının artan üretken tüketimini içerir- sermayenin bu yeniden-üretiminin yanısıra, emekçilerin bireysel tüketimi (yani talep) artabilir, çünkü bu süreci üretken tüketim başlatmış ve devam ettirmiştir. Böylece, artı-değer üretimi ve onunla birlikte kapitalistin bireysel tüketimi artabilir, yeniden-üretim süreci tümüyle gelişme halinde olabilir, ama metaların büyük bir kısmı tüketime yalnızca görünüşte girmişlerdir, oysa gerçekte, bayilerin elinde hâlâ satılmamış halde durmakta, hâlâ pazarda beklemekte olabilirler. Meta akımını meta akımı izleyebilir, ama en sonunda daha önceki akımların tüketim tarafından yalnızca görünüşte emilmiş olduğunun farkına varılır. Meta-sermayeler, pazarda yer kapmak için birbirleriyle rekabet ederler. Gecikenler, satsa bile, ucuza satarlar. Ödeme zamanı geldiği halde, daha önceki akımlar hâlâ elden çıkarılmamıştır. Bu metaları ellerinde bulunduranlar ya iflas ettiklerini ilan etmek, ya da yükümlülüklerini karşılamak için, bunları ne pahasına olursa olsun satmak zorunda kalırlar. Bu satışın fiili talep durumu ile en küçük bir ilişkisi yoktur. Bu, yalnızca
ödeme talebi ile, metaları paraya dönüştürme ivedi zorunluluğu ile ilişkilidir. Ardından bir bunalım patlak verir. Bu, yalnız, tüketici talebindeki, bireysel tüketim talebindeki doğrudan azalmayla değil, sermayenin sermayeyle değişilmesindeki, sermayenin yeniden üretkenlik sürecindeki azalmayla da görülür duruma gelir.
Eğer P'nin para-sermaye, sermaye-değer işlevini yerine getirmek üzere dönüştüğü ÜA ve E metalarının üretken sermayeye tekrar dönüşmeleri kaçınılmaz ise, eğer bu metalar farklı koşullarla satın alınacak ya da bedelleri buna göre ödenecekse, ve böylece. P–M ardarda bir dizi satın almaları ve ödemeleri temsil ediyorsa, P'nin bir kısmı P–M hareketini yaptığı halde, diğer bir kısmı para biçiminde kalmakta devam eder ve bu sürecin
(sayfa 85) kendi koşullarının belirleyebileceği bir zamana dek, eşzamanlı ya da ardarda gelen P–M hareketlerini yerine getirme görevini yapmaz. Bu kısım, harekete geçmek, zamanı gelince işlevini yerine getirmek üzere, yalnızca geçici bir süre için dolaşımdan alıkonulur. Demek ki, bu birikme, sırası gelince, dolaşım amacıyla ve dolaşımı tarafından belirlenen bir işlevdir. Satınalma ve ödeme fonu olarak varlığı, hareketindeki duraklama, dolaşımdaki bu kesintili durum, paranın, para-sermaye olarak işlevlerinden birisini yaptığı bir durum oluşturacaktır. Para-sermaye olarak; çünkü bu durumda, geçici bir süre için hareketsiz kalan paranın kendisi, para-sermaye P'nin (P'–
p = P) bir kısmı; R'ye, devreyi başlatan üretken sermayenin değerine eşit olan meta-sermaye değerinin bu kısmıdır. Öte yandan, dolaşımdan çekilen bütün paralar para-yığma biçimini taşır. Para-yığma biçimindeki para, demek ki, burada, para-sermayenin bir işlevi halini alıyor, tıpkı P–M hareketinde paranın ödeme ve satınalma aracı olma işlevinin, para-sermayenin bir işlevi haline gelmesi gibi, Bu böyledir, çünkü sermaye-değer, burada, para biçiminde vardır, çünkü para hali, burada, sanayi sermayesinin kendisini, kendi aşamalarından birisinde bulduğu ve devre içerisindeki iç bağıntıların öngördüğü bir durumdur. Aynı zamanda, burada şurası da bir kez daha tanıtlanmış oluyor ki, sanayi sermayesi devresi içerisindeki para-sermaye, paranın işlevlerinden başka bir işlevi yerine getirmiyor ve bu para-işlevleri, salt bu devrenin diğer aşamaları ile olan iç bağıntıları nedeniyle sermaye-işlevlerin özelliklerini kazanmış oluyor.
P''nün,
p'nin P'ye bağıntısı olarak, bir sermaye bağıntısı olarak gösterilmesi, doğrudan doğruya para-sermayenin değil, meta-sermaye M''nün bir işlevidir ve
m ile M'nin bağıntısı olarak M' de yalnızca üretim sürecinin, bu süreçte yeralan sermaye-değerin kendisini genişletmesinin sonucunu ifade eder. Eğer dolaşım sürecinin sürekliliği engellerle karşılaşır ve pazar koşulları, vb. gibi dış etkenler nedeniyle P, P–M işlevini geçici olarak kesmek zorunda kalırsa ve bu nedenle uzun ya da kısa bir süre para-biçimde kalırsa, elimizde gene para-yığma biçiminde para bulunmuş olur; ve bu durum, bir de, basit meta dolaşımında, M–P'den P–M'ye geçiş, dış koşullar tarafından kesintiye uğratılırsa ortaya çıkar. Bu istek-dışı bir para-yığma oluşumudur. Bu durumda para, dinlenme haline bırakılmış gizil para-sermaye biçimine sahiptir. Ama biz bu noktayı şimdilik daha
(sayfa 86) fazla irdelemeyeceğiz.
Her ne durumda olursa olsun para-sermayenin para halinde durup kalması, uygun olsun, olmasın, isteyerek ya da istemeyerek olsun, işlevleri uyarınca ya da bunun tersine bulunsun, hareketin kesintiye uğramasının bir sonucu olarak ortaya çıkmış oluyor.
II. BİRİKİM VE GENİŞLEMİŞ ÖLÇEKTE
YENİDEN-ÜRETİM
Üretken sürecin ulaşacağı genişliğin boyutları keyfi olmayıp teknoloji tarafından belirlendiği için, gerçekleşen artı-değer her ne kadar sermayeleştirilmeye ayrılmış ise de, birbirini izleyen birkaç devre sonucu çoğu kez ek sermaye olarak etkili bir işlev yapmaya ya da işlev yapmakta olan sermaye-değer devresine girmeye yetecek büyüklüğe ulaşır (ve zaten bu büyüklüğe ulaşana kadar da birikmesi gerekir). Artı-değer böylece bir para-yığma biçiminde katılaşır ve bu biçim içerisinde potansiyel para-sermayeyi oluşturur: potansiyel olmasının nedeni, para-biçimde kalmaya devam ettiği sürece sermaye olarak hareket edememesidir.
[6a] Para-yığmanın oluşumu, burada, kapitalist birikim sürecine dahil, ama onunla birlikte olduğu halde temelden ondan farklı bir etmen gibi gözükmektedir; çünkü, yeniden-üretim sürecinin kendisi, gizil para-sermayenin oluşumu ile genişlemiş olmaz. Tersine, burada gizil para-sermayenin oluşma nedeni, kapitalist üreticinin üretiminin ölçeğini doğrudan doğruya genişletememesidir; Eğer üretici, artı-ürününü, dolaşıma yeni altın ya da gümüş süren bir altın ya da gümüş üreticisine, ya da aynı şey demek olan, dış ülkelerden, ulusal artı-ürünün bir kısmı karşılığında ek altın ya da gümüş ithal eden bir tüccara satmış olsa, gene bu gizil para-sermayesi, ulusal altın ve gümüş yığmada bir artış oluşturur. Diğer bütün durumlarda, sözgelişi, satın alıcının elinde dolaşım aracı olan 78 sterlin, ancak kapitalistin elinde para-yığma biçimine bürünür. Demek oluyor ki, bütün bunlar, yalnızca, ulusal altın ya da gümüş yığmadaki farklı bir dağılımdır.
Eğer kapitalistimizin alışverişinde para, ödeme aracı olarak
(sayfa 87) hizmet ediyorsa (metaların bedelinin satın alan tarafından uzun ya da kısa vadelerle ödenmesi gerekiyorsa) sermayeleşmeye ayrılan artı-ürün, paraya dönüşmeyip, alacaklının alacağına, satın alanın mülkiyetine geçmiş bulunan ya da geçmesini umduğu bir eşdeğerin tasarruf hakkına dönüşmüş oluyor. Bu artı-ürün, diğer bireysel sanayi sermayelerinin devresine girmekle birlikte, bu devrenin yeniden üretken sürecine faiz getiren tahvillere vb. yatırılan paradan daha fazla girmez.
Kapitalist üretimin tüm niteliği, yatırılmış bulunan sermaye-değerin kendisini genişletmesi ile belirlenir; yani, önce, elden geldiğince fazla artı-değer üretimiyle; sonra (bkz: Buch I, Kap. XXII)
[6*] sermaye üretimiyle, böylece de artı-değerin sermayeye dönüşmesiyle belirlenir. Durmadan daha fazla artı-değer üretmesinin -dolayısıyla, kişisel amaç olarak kapitalistin zenginleşmesinin- aracı olarak görülen ve kapitalist üretimin genel eğiliminde bulunan birikim ya da geniş ölçekli üretim, ne var ki, sonraları, birinci ciltte gösterildiği gibi, gelişmesi gereği, her bireysel kapitalist için bir zorunluluk halini alıyor. Sermayesindeki devamlı büyüme, bu sermayenin korunmasının koşulu haline geliyor. Ama burada daha önce işlenen bir konuya yeniden dönmemize gerek yok.
Biz, önce, bütün artı-değerin gelir olarak harcandığını varsayarak basit yeniden-üretimi inceledik. Gerçekte, normal koşullar altında artı-değerin bir kısmının daima gelir olarak harcanması, diğer kısmının ise sermayeleştirilmesi gerekir. Belli bir dönemde üretilen şu miktardaki artı-değerin tümüyle tüketilmiş olması, ya da sermayeleştirilmesi pek önemli değildir. Ortalama olarak -genel formül ancak ortalama hareketi temsil edebilir- her iki durumda da görülür. Ama formülü karmaşık hale getirmemek için artı-değerin bütünüyle biriktirildiğini kabul etmek daha yerinde olur. R ... M'–P'–M'<
... R' formülü üretken sermayeyi temsil eder; bu sermaye, genişletilmiş ölçekte daha büyük bir değerle yeniden-üretilmiş ve artmış üretken sermaye olarak ikinci devresine başlamış, ya da aynı şey demek olan, ilk devresini yenilemiştir. Bu ikinci devre başlar başlamaz, biz, R'yi, gene başlangıç noktası olarak görürüz; ancak bu R, ilk R'den daha büyük bir üretken sermayedir. Dolayısıyla, eğer P ... P' formülünde, ikinci devre P' ile başlıyorsa, bu P' P olarak, yani
(sayfa 88) yatırılmış bulunan belli büyüklükte bir para-sermaye işlevini yerine getirir. Ve bu, ilk dairesel hareketi başlatan daha büyük bir para-sermayedir; ama bu değer, yatırılmış para-sermaye işlevini yüklendiği andan başlayarak, artı-değerin sermayeleştirilmesi yoluyla kendisinde meydana gelen genişlemeler artık sözkonusu olmaktan çıkar. Devresine para-sermaye biçiminde başlayan bu köken yokolur. Bu, ayrıca, yeni bir devrenin çıkış noktası olarak işlev yapmaya başlar başlamaz R' için de geçerlidir.
Eğer R ... R' hareketini, P. ... P' ile, ya da ilk devre ile karşılaştırırsak, bunların hiç de aynı özelliği taşımadıklarını görürüz. P ... P', yalıtık bir devre olarak tek başına ele alındığında, P'nin, para-sermayenin, (ya da, devresinde para-sermaye olarak bulunan sanayi sermayesinin) yalnızca, para doğuran para, değer doğuran değer olduğunu, bir başka deyişle, artı-değer ürettiğini ifade eder. Ama R devresinde, artı-değer üretme süreci, ilk aşamanın, üretim sürecinin bitiminde zaten tamamlanmış bulunuyor, ikinci aşamadan, M'–P' hareketinden (dolaşımın ilk aşamasından) geçtikten sonra, sermaye-değer
artı artı-değer, ilk devresinde son uç olarak görülen gerçekleşmiş para-sermaye, M, biçiminde zaten vardır. Artı-değerin üretilmiş bulunması, ilk ele alınan P ... P formülü içinde (bkz: genişletilmiş formül, s. 83)
m–p–m ile gösterilmektedir, ki bu, ikinci aşamada, sermaye dolaşımının dışına düşmekte ve artı-değerin gelir olarak dolaşımını temsil etmektedir. Hareketin tamamının P ... P ile temsil edildiği, dolayısıyla da iki uç arasında değer bakımından bir fark bulunmadığı bu biçimde, yatırılan değerin kendisini genişletmesi, artı-değer üretimi, P ... P''nde son aşama ve devrede de ikinci aşama olarak görünen M'–P' hareketinin R ... R dolaşımında ilk aşama olarak hizmet etmesi dışında, bu yüzden P ... P'nde olduğu gibi temsil olunur.
R ... R' hareketinde R', artı-değerin üretildiğini değil, üretilen artı-değerin sermayeleştirildiğini, dolayısıyla sermayenin biriktiğini ve bu nedenle, R'nin tersine R''nün, sermaye-değerin hareketi yüzünden, ilk sermaye-değer ile birikmiş bulunan sermaye-değeri içerdiğini belirtir.
P ... P''nün basitçe kapanışı olan P' ve bütün bu devrelerde ortaya çıktığı haliyle M', kendi başlarına alındığında, hareketi değil hareketin sonucunu ifade ederler: metalar ya da para
(sayfa 89) biçiminde gerçekleşen sermaye-değerin kendisini genişletmesini ve böylece P
artı p ya da M
artı m biçiminde sermaye-değeri, sermaye-değerin kendi ürünü artı-değere bağıntısı olarak ifade ederler. Bunlar bu sonucu kendini genişleten sermaye-değerin çeşitli dolaşım biçimleri olarak ifade ederler. Ama, ne M' ne. de P' biçiminde, kendi başına meydana gelen sermaye genişlemesi, para- sermayenin ya da meta-sermayenin bir işlevidir. Ôzel, farklılaşmış biçimler, sanayi sermayesinin özel işlevlerine tekabül eden varlık biçimleri olarak, para-sermaye, ancak para-işlevlerini, meta-sermaye ise ancak meta-işlevlerini yerine getirebilir, aralarındaki fark, yalnızca para ile meta arasındaki fark gibidir. Bunun gibi, üretken sermaye biçimindeki sanayi sermayesi, ancak, ürün yaratan diğer herhangi bir emek-sürecinin içerdiği aynı öğeleri içerebilir: bir yandan emeğin nesnel koşullarını (üretim araçlarını), öte yandan emek-gücünün üretken biçimde (amaca uygun biçimde) işlev yapmasını içerirler. Tıpkı sanayi sermayesinin üretim alanında, ancak genellikle üretim sürecinin, dolayısıyla kapitalist olmayan üretim sürecinin de gereklerini karşılayan bir bileşim içerisinde varolabileceği gibi, dolaşım alanında da ancak buna tekabül eden iki biçimde bulunabilir, yani meta ve para biçimlerinde. Ama üretim öğelerinin bütünüyle başlangıçta kendilerini üretken sermaye olarak ortaya koymaları, emek-gücünün başkalarına ait emek-gücü olması ve kapitalistin tıpkı üretim araçlarını bu metaların sahiplerinden satın alması gibi emek-gücünü de gene sahiplerinden satın alması olgusundan ileri gelir; işte gene bunun için, üretim sürecinin kendisi, sanayi sermayesinin üretken bir işlevi, para ve metalar aynı sanayi sermayesinin dolaşım biçimleri ve böylece de bunların işlevleri, üretken sermayenin işlevlerini ortaya koyan ya da bu işlevlerinden çıkan dolaşımın işlevleri olarak görünürler. Burada, para işlevi ve meta işlevi aynı zamanda para-sermaye ve meta-sermayenin işlevleridir, ve bunun da tek nedeni, sanayi sermayesinin, devrenin farklı aşamalarında yerine getirmek zorunda olduğu işlevlerin biçimleri olarak bunların birbirlerine bağlı olmalarıdır. Bu yüzden, paraya para, metaya meta niteliğini veren belli özellik ve işlevleri, bunların sermaye olma niteliğinden çıkarmaya çalışmak yanlış olduğu gibi, tersine, üretken sermayenin özelliklerini de üretim araçları içindeki varoluş biçiminden çıkarmaya çalışmak da yanlıştır.
(sayfa 90)
P' ya da M', P
artı p ya da M
artı m olarak, yani sermaye-değer ile bu değerin doğurduğu artı-değer arasındaki bağıntı olarak sabit hale gelir gelmez, bu bağıntının her iki biçimde de, yani birinci durumda para-biçimde, ikinci durumda meta-biçimde ifade edilmesi, durumda en küçük bir değişiklik yapmaz. Dolayısıyla bu bağıntının kökeni, para olarak parada ya da meta olarak metada bulunan herhangi özelliklerinden ya da işlevlerinden değildir. Her iki durumda da, sermayeye özgü nitelik, yani değer doğuran değer olma niteliği, yalnızca bir sonuç olarak ifade edilmiştir. M', daima R'nin işlevinin ürünüdür ve P, de daima yalnızca sanayi sermayesinin devrinde değişmiş bulunan M''nün biçimidir. Bu nedenle, gerçekleşmiş para-sermaye kendi özel para-sermaye işlevini tekrar yüklenir yüklenmez, P, = P
artı p denkleminin içerdiği sermaye bağıntısını ifade etmekten çıkar. P ... P' hareketi tamamlanıp da P' devreye yeniden başlayınca, P''nde bulunan artı-değerin tamamı sermayeleşse bile,
artı P, değil, P sayılır. Bizim örneğimizde ikinci devre, birinci devredeki 422 sterlin yerine, 500 sterlinlik para-sermaye ile başlar. Devreyi açan para-sermaye, öncekinden 78 sterlin fazladır. Her devre diğeriyle karşılaştırıldığında bu fark vardır, ama her belli devre için böyle bir karşılaştırma yapılmamıştır. 78 sterlini daha önce artı-değer olarak bulunan para-sermaye biçiminde yatırılan 500 sterlin, şimdi, başka bir kapitalistin devreyi ilk defa başlatacağı 500 sterlinden ayrı bir rol oynamaz. Üretken sermaye devresinde de aynı şey olur. Artmış bulunan R', yeni başlayan R gibi hareket eder, tıpkı R'nin R ... R basit dolaşımında yaptığı gibi.
P'–M' <
aşamasında artan büyüklük, E' ya da ÜA' ile değil, yalnızca M' ile belirtilmiştir. M, E ile ÜA'nın toplamı olduğuna göre, M', kendisinde bulunan E ile ÜA toplamının başlangıçtaki R'den daha büyük olduğunu yeterince gösterir. Ayrıca, E' ve ÜA' terimleri yanlış olurdu, çünkü biz biliyoruz ki, sermaye büyümesi kendi değer yapısında bir değişiklik getirir ve bu değişiklik ilerledikçe ÜA'nın değeri artar, ama E'nin değeri, daima nispi ve çoğu zaman da mutlak olarak azalır.
III. PARANIN BİRİKİMİ
Paraya dönüşmüş artı-değer
p'nin, süreçteki sermaye-değere derhal eklenerek şimdi P' büyüklüğüne ulaşmış bulunan P sermayesi ile birlikte devreye girip girmemesi,
p'nin kendi varlığının
(sayfa 91)
dışındaki koşullara bağlıdır. Eğer
p birincisi ile yanyana yürüyecek olan ikinci bir bağımsız işte para-sermaye olarak iş görecekse, bunun için gerekli asgari büyüklükte olmadıkça, bu amaç için kullanılamayacağı açıktır. Yok eğer, ilk girişimin genişletilmesi amacıyla kullanılması düşünülüyorsa, R'nin maddi etmenleri arasındaki bağıntı ile bunların değer bağıntıları, aynı şekilde,
p'nin asgari bir büyüklükte olmasını gerektirir. Bu işte kullanılan bütün üretim araçlarının arasında yalnız nitel değil, bir de belli bir nicel bağıntı da vardır ve bunlar nicelikçe orantılıdırlar. Bu maddi bağıntılar ile birlikte, üretken sermayeye giren ilgili etmenlerin değer bağıntıları,
p'nin ek üretim araçlarına ve emek-gücüne ya da üretken sermayeye bir ek olarak yalnız üretim araçlarına dönüşebilmesi için sahip olması gerekli asgari büyüklüğü belirlerler. Demek oluyor ki, bir iplik fabrikası sahibi, işindeki genişlemenin gerektireceği ek pamuk ve ücret giderleri dışında, yeter sayıda tarama ve germe tezgahı satın almaksızın iğlerinin sayısını artıramaz. Bunu yapabilmesi için artı-değerin önemli bir miktara (genellikle her yeni iğ için 1 sterlin hesap edilir) ulaşması gerekir. Eğer
p bu asgari büyüklüğe ulaşamamışsa, sermaye dolaşımının, ardarda üretilen
p miktarının P ile ve dolayısıyla P'–M' <
ile birlikte işlev yapabileceği büyüklüğe ulaşmasına kadar yinelenmesi gerekir. Salt ayrıntılardaki bir değişiklik, sözgelişi, daha üretken hale getirmek için eğirme makinesinde yapılan bir değişiklik bile, eğirilecek malzeme, daha fazla bükme makinesi vb. gibi ek harcamalara gereksinme gösterir. Bu arada
p birikmiş olur ve bu birikim kendi işlevi olmayıp, yinelenen R ... R hareketinin sonucudur. Onun kendi işlevi, yinelenen artı-değer yaratma devrelerinden, yani dışardan yeterli bir artış alıp da kendi işlevi için gerekli asgari büyüklüğe sahip olana kadar para durumunda kalmaya devam etmektir; ancak bu asgari büyüklüğe ulaştıktan sonradır ki, para-sermaye olarak -bizim ele aldığımız durumda, işlev yapmakta olan para-sermaye P'nin birikmiş kısmı olarak- P'nin işlevi içerisine gerçekten girebilir. Ama bu arada birikmeye devam eder, ve, oluşum süreci, büyüme süreci içerisindeki bir para-yığma biçiminde varlığını sürdürür. Demek oluyor ki, paranın birikimi, yığılması, burada, gerçek birikime, sanayi sermayesinin boyutlarındaki genişlemeye geçici bir süre eşlik eden bir süreç olarak görülüyor. Geçicidir, çünkü, para-yığma, para-yığma koşulları içerisinde kaldığı
(sayfa 92) sürece sermaye işlevini yapmaz, artı-değer yaratma sürecine katılmaz, yalnızca aynı kasaya yığılan ve hiç bir şey yapmadan miktarı çoğalan bir para topluluğu olarak kalır.
Para-yığma biçimi, yalnızca, dolaşımda olmayan para, dolaşımı kesintiye uğratılan ve bu yüzden de para-biçim içerisinde sabit hale getirilen para biçimi demektir. Para-yığma sürecine gelince, bu, bütün meta üretiminde yaygın bir biçim olup, bu üretimin gelişmemiş, kapitalist-öncesi biçimlerinde kendi başına bir amaç olarak ortaya çıkar. Ama şu ele alınan durumda para-yığma, bir para-sermaye biçimi olarak ve para-yığmanın oluşumu, para, burada,
gizil para-sermaye olarak sayıldığı için ve sayıldığı sürece, sermaye birikimine geçici bir zaman için eşlik eden bir süreç olarak görülüyor; çünkü, para-yığmanın oluşumu, para-biçimdeki artı-değerin kendini içerisinde bulduğu para-yığma olma durumu, sermayenin belirlediği ve artı-değerin gerçekten işlev yapan sermayeye dönüşmesi için gerekli devrenin dışında geçen, işlevsel yönden belirlenmiş bir hazırlık aşamasıdır. Bu tanımı gereği o, gizil para-sermayedir. Bu nedenle de, sürece girmeden önce ulaşması gerekli büyüklük, her ayrı durumda, üretken sermayenin değer bileşimince belirlenir. Ama para-yığma durumunda kaldığı sürece para-sermaye işlevlerini henüz yerine getirmez, yalnızca atıl para-sermaye durumundadır; bundan önceki durumda olduğu gibi, işlevi kesintiye uğratılan para-sermaye değil, henüz bu işlevi yerine getiremeyecek durumda olan para-sermaye halindedir.
Biz, burada, fiili bir para-yığmanın ilk gerçek biçimi içerisindeki para birikimini irdeliyoruz. Bu, ayrıca, M''nü satmış bulunan kapitalistin borçlulardan alacağı bakiye para biçiminde de olabilir. Bu gizil para-sermayenin varolabileceği başka biçimlere gelince, faiz getiren banka mevduatı, ya da her türden esham, tahvil gibi para-doğuran ara halindeki biçimler içinde olsalar bile, bunlar, buraya ait değillerdir. Bu gibi durumlardır, para biçiminde gerçekleşen artı-değer, onu doğuran sanayi sermayesinin belirlediği devre dışında özel sermaye-işlevlerini yerine getirirler, bu işlevlerin başlangıçta bu devre ile hiç bir ilgileri olmamakla birlikte, daha sonra, sanayi sermayesinin işlevlerinden farklı ve burada henüz üzerinde durulmayan sermaye-işlevlerini öngörürler.
(sayfa 93)
IV. YEDEK FON
Yukarıda tartışmasını yaptığımız, artı-değerin varoluş biçimi olarak para-yığma, para birikimi için bir fon, sermaye birikiminin geçici olarak büründüğü bir para-biçim ve bu ölçüde de bu birikimin bir koşuludur. Bununla birlikte, bu birikim fonu, ikincil nitelikte özel hizmetleri de yerine getirebilir, yani bu süreç R ... R' biçimini almaksızın, dolayısıyla kapitalist yeniden-üretimde bir genişleme olmaksızın, devre içindeki sermaye hareketine katılabilir.
Eğer M'–P' süreci normal süresinin ötesine uzatılırsa, bu nedenle de meta-sermayenin para-biçime dönüşmesi olağan sürenin ötesinde geciktirilirse, ya da eğer sözgelişi, bu dönüşümün tamamlanmasından sonra, para-sermayenin dönüşmek zorunda olduğu üretim araçlarının fiyatı, devrenin başlangıcındaki düzeyin üzerine yükselirse, birikim fonu olarak işgören yığılı-para, para-sermaye ya da onun bir kısmı yerine kullanılabilir. Demek ki, para-birikim fonu, devredeki düzensizlikleri dengelemek için yedek fon olarak hizmet edebilir.
Bu durumuyla yedek fon, R ... R devresinde tartışılan satınalma ya da ödeme aracı fonundan farklıdır. Bu araçlar, işlev yapan para-sermayenin bir kısmıdır (dolayısıyla da, genellikle süreçten geçen sermaye-değerin bir kısmının varoluş biçimleridir). Ve bu para-sermayenin kısımları işlevlerini farklı zamanlarda ve ardarda yerine getirirler. Sürekli olan üretim sürecinde yedek para-sermaye her zaman oluşur, çünkü bir gün para gelir ve ileriki bir tarihe kadar ödeme yapma zorunluluğu yoktur, bir başka gün ise çok miktarda mal satıldığı halde, büyük miktarda mal satın alınma zorunluluğu ancak daha sonraki bir tarihte sözkonusu olacaktır. Bu aralıklarda, dolaşan sermayenin bir kısmı sürekli olarak para biçimindedir. Yedek fon, buna karşılık, halen işlevlerini yerine getirmekte olan sermayenin, daha doğrusu para-sermayenin kısımlarından birisi değildir. Bu, daha çok, birikiminin başlangıç aşamasındaki sermayenin, faal sermayeye henüz dönüşmemiş artı-değerin bir kısmıdır. Geri kalanına gelince, mali bir darboğazda bulunan kapitalistin elindeki paranın hangi özel işlerlerde bulunduğu konusunda kafasını yormayacağı açıktır. O, yalnızca sermayesini dolaşımda tutmak amacıyla elindeki para neyse onu kullanır. Sözgelişi, bizim örneğimizde,
(sayfa 94) P 422 sterline, P' 500 sterline eşittir. Eğer 422 sterlinlik sermayenin bir kısmı, satınalma ve ödeme aracı fonu, yedek akçe olarak ayrılmış ise, diğer koşullar aynı kalmak kaydıyla, bütünüyle devreye girmesi ve üstelik bu amaca yetmesi gerekir. Oysa yedek fon, 78 sterlinlik artı-değerin bir kısmıdır. 422 sterlinlik sermayenin dairesel hareketine, ancak bu devre değişen koşullar altında yer aldığı ölçüde girebilir; çünkü o, birikim fonunun bir kısmıdır ve yeniden-üretimin ölçeğinde herhangi bir genişleme olmaksızın ortaya çıkar.
Para-birikim fonu, gizil para-sermayenin varlığını, yani paranın para-sermayeye dönüşmesini ifade eder.
Aşağıdaki formül, üretken sermaye devresinin genel formülüdür. Formül, basit yeniden-üretim ile gitgide artan ölçekteki yeniden-üretimi bileştirir:
Eğer R, R 'ye eşit ise, 2 numaradaki P, P,
eksi p'ye eşittir; eğer R, R''ne eşit ise 2'deki P, P'
eksi p'den büyüktür; yani
p bütünüyle ya da kısmen para-sermayeye dönüşmüştür.
Üretken sermaye devresi, klasik ekonomi politiğin sanayi sermayesinin dairesel hareketini incelediği biçimdir.
(sayfa 95)
Dipnotlar
[1*] Kapital, Birinci Cilt, Dokuzuncu Bölüm, İkinci Kesim. -
Ed.
[2*] Bkz: s. 250-251.
-Ed.
[3*] Marx, burada, elyazmasına şu notu koymuştur: "İkinci Cildin son kısmına aittir."
-Ed.
[4*] Bkz: Onbeşinci Bölüm. V.
-Ed.
[5*] Marx, burada, elyazmasına şu
notu koymuştur: "Tooke'a karşı."
-Ed.
[6*] Kapital. Birinci Cilt. Yirmidördüncü Bölüm.
[6a] "
Gizil" terimi, şimdi hemen hemen enerjinin dönüşümü teorisine yerini bırakan fizikteki gizil ısı düşüncesinden aktarılmıştır. Bu yüzden Marx, üçüncü bölümde (daha sonraki bir gözden geçirmede) potansiyel enerji düşüncesinden aldığı bir başka terimi, "potansiyel" terimini, ya da D'Alembert'in özde hızlarını anıştıran "özde sermaye" terimini kullanmaktadır.
-F.E.