KÜTÜPHANE | Marks-Engels

ENGELS'TEN HUBERTUSBURG'DAKİ A. BEBEL'E

Londra">

KÜTÜPHANE | Marks-Engels

ENGELS'TEN HUBERTUSBURG'DAKİ A. BEBEL'E

Londra, 20 Haziran 1873


      İlkin senin mektubunu yanıtlıyorum, çünkü Liebknecht'inki hâlâ Marx'ta ve o da mektubu şu anda bulamıyor.

      Bizim burada, senin cezaevinde bulunmanın, ne yazık ki, tamamıyla lasalcı olan parti yetkilileri tarafından Volksstaat'ı "içten" bir Neuer Social-Demakrat haline getirmek için kullanılacağından korkmamıza yolaçan Hepner'in mektubu değil, komitenin imzasını taşıyan York'un mektubu oldu. York, böyle bir niyetin bulunduğunu açıkça itiraf ediyordu ve Komite de yazıkurulunu atama ya da görevden alma hakkına sahip olduğunu iddia ettiğinden, tehlike gerçekten büyüktü. Hepner'in beklenen sınırdışı edilmesi bu tasarıları daha da güçlendiriyordu. Bu koşullar altında durumun ne olduğunu öğrenmemiz kesinlikle gerekliydi; bu mektubun nedeni de bu.

      Partinin lasalcılık karşısındaki tavrına ilişkin olarak, hangi taktiklerin uygulanması gerektiğini sen elbette bizden daha iyi takdir edersin, özellikle özel durumlarda. Ama dikkate alınması gereken bir de şu var. Senin durumunda olduğu gibi insan Alman İşçileri Genel Birliğinin289 sahibi durumunda oldu mu, hasmını çok fazla gözetmeye başlaması kolaylaşır ve onu her şeyden önce düşünme alışkanlığı edinir. Ama Alman İşçileri Genel Birliği ile Sosyal-Demokrat İşçi Partisi, ikisi birlikte, Alman işçi sınıfının hâlâ çok küçük bir azınlığını oluşturuyorlar. Uzun deneyimlerle doğrulandığını gördüğümüz bizim düşüncemize göre, propaganda sırasındaki doğru taktik, kişinin şurada burada hasmından birkaç adam ve üye koparması değil, henüz harekete katılmamış olan geniş yığın üzerinde çalışmasıdır. Kişinin hamlıktan çekip çıkardığı tek bir bireyin ham gücü, partinin içine o hatalı eğilimlerinin mikrobunu hep kendileriyle birlikte getiren on lasalcı dönekten daha değerlidir. Ve eğer yığınlar ancak yerel önderleri olmaksızın kazanılabiliyorsa, o da olur. Ama kişi, her zaman, daha önceki görüşleriyle olmasa bile, daha önceki açıklamaları ile kendilerini bağlamış olan bu önderlerin tümünü birden pazarlığa çekmeli ve (sayfa 514) her şeyden önce de bunların ilkelerini bir yana bırakmadıklarını, tersine Sosyal-Demokrat İşçi Partisinin gerçek lasalcılık vaazettiğini göstermelidir. Eisenach'ta
[310] olan ve o sıra belki de kaçınılmaz olan talihsizlik de buydu, ama bu unsurların partiye zarar verdiklerinden hiç kuşku yoktur ve ben o katılma olmasaydı partinin bugün en azından gene o kadar güçlü olmayacağından emin değilim. Her ne ise, eğer bu unsurlar takviye alsaydılar, bunu bir talihsizlik olarak görürdüm.

      "Birlik" çığlıkları insanı yanıltmamalı. Bu sözcüğü dillerinden düşürmeyenler, tıpkı bugün İsviçre'de bütün bölünmeleri yaratmış olan Jura bakunincilerin birlik için olduğu kadar başka hiç bir şey için bu kadar gürültü koparmamaları gibi, çoğu kez ayrılık tohumlarını en çok ekenlerdir. Bu birlik fanatikleri, ya her şeyi belirsiz bir bulamaç haline getirmeye çalışan kaz kafalılardır - ki bunun gerçekleşmesine bir kez izin verildi mi, ayrılıkları çok daha katı zıtlıklar halinde tekrar ortaya atarlar, çünkü o zaman hepsi aynı kefeye gireceklerdir (Almanya'da işçilerle küçük-burjuvazinin uzlaşmasını vaazedenler bunun güzel bir örneğidirler) ya da bunlar bilmeden (örneğin Mülberger gibi) ya da bilerek hareketi çarpıtmak isteyenlerdir. İşte bundan ötürü en büyük sekterler ve en büyük kavgacılar ve sahtekarlar, belirli anlarda, birlik için en fazla bağırıp çağıranlardır. Yaşamımız boyunca kimse bize birlik çığırtkanları kadar yük olmamış ve oyun oynamamıştır.

      Her parti önderliği doğal olarak başarılı olmak ister, ve bu çok iyi bir şeydir. Ama öyle durumlar vardır ki, kişi o anlık başarıyı daha önemli şeyler için feda edebilme yürekliliğine sahip olmalıdır. Özellikle nihai başarısı kadar kesin olan ve bizim yaşamımız sırasında ve gözlerimizin önünde bunca büyük bir gelişme göstermiş olan bizimki gibi bir parti için, anlık başarı hiç de her zaman ve mutlaka gerekli değildir. Örneğin Enternasyonali al. Komünden sonra muazzam bir başarı elde etti. Hep bir ağızdan kıyameti koparan burjuvazi ona mutlak kudret atfetti. Üyelerin büyük bir yığını, durumun sonsuza dek böyle gideceğini sandı. Biz bu balonun patlamak zorunda olduğunu biliyorduk. Her türden ayaktakımı ona elattı. İçindeki sekterler küstahlaştılar ve en (sayfa 515) aşağılık ve en aptalca şeyleri yapmalarına izin verileceği umuduyla Enternasyonali istismar ettiler. Buna izin vermedik. Balonun bir gün patlayacağını bildiğimizden, bizim için sorun, yıkımı geciktirmek değil, Enternasyonalin bundan bozulmadan ve çarpıtılmadan çıkmasını sağlamaktı. Balon Lahey'de patladı ve Kongre üyelerinin çoğunluğunun ülkelerine hayal kırıklığı ile döndüklerini biliyorsun. Bununla birlikte, evrensel kardeşlik ve uzlaşma idealini Enternasyonal içinde bulacaklarını sanmış olan bütün bu hayal kırıklığı içindeki insanlar, kendi ülkelerinde Lahey'de çıkmış olanlardan çok daha sert kavgalara girdiler. Sekter kavgacılar şimdi uzlaşma vaazediyorlar ve bizi geçimsiz ve diktatör olmakla suçluyorlar. Ama eğer Lahey'de uzlaşmacı bir tavır takınmış olsaydık, bölünmenin ortaya çıkmasını engellemiş olsaydık - bu nasıl bir sonuç verirdi? Sekterler, özellikle bakuninciler, Enternasyonal adına daha da büyük aptallıklar ve rezillikler yapmak için bir yıl daha elde etmiş olacaklar; en gelişkin ülkelerin işçileri tiksinti içinde yüzçevirecekler; balon patlamayacak ama ufak iğne delikleri yüzünden yavaş yavaş sönecek ve bunalımı nasıl olsa ortaya çıkaracak olan bir sonraki Kongre, ilkeler Lahey'de zaten feda edilmiş olduklarından, en bayağısından kişisel çelişmelere indirgenecekti. O zaman gerçekten paramparça olacaktı -"birlik" yüzünden paramparça olacaktı! Bunun yerine artık çürümüş unsurlardan kurtulmuş olma onurunu taşıyoruz-. Son ve belirleyici oturumda hazır bulunan Komün üyeleri, hiç bir Komün toplantısının, kendileri üzerinde Avrupa proletaryasına ihanet edenleri yargılayan bu mahkeme oturumu kadar korkunç bir etki bırakmadığını söylüyorlar. On ay boyunca bütün enerjilerini yalan, iftira ve entrikaya harcamalarına izin verdik - ve şimdi neredeler? Bunlar, sözümona Enternasyonalin büyük çoğunluğunun temsilcileri, gelecek Kongreye gelemeyeceklerini kendileri açıklıyorlar. (Ayrıntılar bu mektupla birlikte Volksstaat'a gönderilen makalede.)
[27] Ve eğer bunu tekrar yapmak zorunda kalsaydık, bir bütün olarak alındığında, bundan farklı davranmazdık - taktik hatalar elbet her zaman yapılır. (

      Her ne ise, lasalcılar arasındaki etkin unsurların zaman içersinde kendiliklerinden size geleceklerini sanırım ve bu yüzden, birlik güruhunun yapmak istediği gibi, meyveyi olgunlaşmadan koparmak akıllıca olmayacaktır.

      Dahası, Hegel, bundan çok önceleri şöyle demişti: Bir parti bölünmekle ve bu bölünmeyi göğüsleyebilmekle muzaffer olduğunu tanıtlar.
[311] Proletaryanın hareketi zorunlu olarak değişik gelişme aşamalarından geçer; her aşamada bazı insanlar tükenirler ve daha sonraki ilerlemede yer almazlar; tek başına bu bile, Roma İmparatorluğundaki hıristiyan tarikatlarının en kötü baskılar altında yaptıkları gibi, birbirleriyle ölüm-kalım kavgaları sürdüren çeşitli parti gruplarında, "proleter dayanışma"nın her yerde niçin fiilen gerçekleştirildiğini açıklar.

      Şunu da unutmamalısın ki, eğer örneğin Neuer Social-Demokrat'ın aboneleri Volksstaat'ınkinden daha çoksa, bu her tekkenin zorunlu olarak fanatik olmasından ve bu fanatiklik sayesinde, özellikle yeni olduğu yörelerde (örneğin Schleswig-Hoistein'daki Alman İşçileri Genel Birliği gibi), hiç bir sekter sapıklık olmaksızın gerçek hareketi temsil eden partiden çok daha büyük, anlık başarılar elde edebilmesindendir. Bu yüzden de bu fanatiklik fazla sürmez.

      Posta kapanacağından, ben de mektubuma son vermeliyim. Yalnız hemen şunu ekleyeyim: Fransızca. çeviri tamamlanana kadar (yaklaşık temmuz sonu) -ki kendisini çok yorduğundan bundan sonra kesinlikle dinlenmesi gerekir- Marx, Lassalle'la uğraşamaz. ...
[312] (sayfa 517)

      İlk kez kısaltılmış olarak
      F. Engels, Politisches Vermächtnis.
      Aus unveröffentlichten Briefen,

      Berlin 1920'de, ve Rusça
      tam metin olarak da
      Bolşevik,
n° 10, 1932'de
      yayımlanmıştır