KÜTÜPHANE | LENIN | ULUSAL SORUN

Viladimir İliç Lenin Ulusların Kaderlerini Tayin Hakkı

["ÖZERKLEŞTİRME" ÜZERİNE NOTLAR]

ULUSAL-TOPLULUKLAR  YA DA "ÖZERKLEŞTİRME" SORUNU
[
93]


      Resmen Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği sorunu olarak adlandırılan o ünlü özerkleştirme sorununa">

KÜTÜPHANE | LENIN | ULUSAL SORUN

Viladimir İliç Lenin Ulusların Kaderlerini Tayin Hakkı

["ÖZERKLEŞTİRME" ÜZERİNE NOTLAR]

ULUSAL-TOPLULUKLAR  YA DA "ÖZERKLEŞTİRME" SORUNU
[
93]


      Resmen Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği sorunu olarak adlandırılan o ünlü özerkleştirme sorununa, Rus işçilerinin yeterli etkinlikle ve kararlılıkla müdahale etmemiş olmaları konusunda çok ihmalkar davrandığımı sanıyorum. Geçen yaz bu sorun ortaya çıktığında ben hastaydım; ve daha sonra, sonbaharda, bana bu soruna müdahale etme fırsatını verecek olan iyileşmeme ve Ekim ve Aralık aylarındaki genel toplantılara
[94] çok fazla güvenmiştim. Ama (bu sorunun ortaya çıktığı) Ekim Genel Toplantısına ve Aralıkta yapılmış olanlara katılamadım, ve böylece bu sorun, hemen tümüyle benim dışımda kaldı.

      Kafkasya'dan gelen ve Gürcistan'daki durum konusunda  bana bilgi veren Jerjinski yoldaş ile konuşacak kadar zaman bulabildim ancak. Zinovyev yoldaş ile de birkaç sözcük konuşma ve bu konudaki kaygılarımı belirtme olanağını da buldum. Gürcistan olayını "araştırmak" üzere MK tarafından gönderilen komisyonun başında bulunan Jerjinski yoldaşın bana söylediklerinden ancak büyük bir kaygıya kapılabilirdim. Jerjinski yoldaşın bana söylediği gibi, eğer olaylar Orjonikitze'nin maddi şiddet kullanmasına yolaçacak kadar gelişmiş ise, kendimizi ne büyük bir çıkmaz içine sokmuş olduğumuzu görebiliriz. Besbelli ki, tüm bu "özerkleştirme" işi kökten yanlış ve kötü bir biçimde zamanlanmıştı.

      Birleşik bir aygıtın gerekli olduğu söyleniyor. Bu inanç nereden geliyordu? Bu, günlüğümün daha önceki bölümlerinden birinde belirtmiş olduğum gibi, çarlıktan aldığımız ve bir miktar Sovyet yağı ile yağladığımız o aynı Rus aygıtından gelmiyor mu?

      Kuşkusuz, bu önlem, bu aygıtımızın kendi öz aygıtımız olduğu konusunda emin olduğumuzu söyleyebilene dek bir süre ertelenmeliydi. Ama şimdi mutlaka bunun tersini, kabul etmek zorundayız; kendimizin diye adlandırdığımız bu aygıt, gerçekte, henüz bize oldukça yabancıdır; bu, bir burjuya ve çarlık türlüsüdür ve öteki ülkelerin yardımları olmaksızın geçen beş yıl içersinde bundan kurtulma olanağı yoktu ve çünkü zamanımızın büyük bir bölümünde askeri çarpışmalarla ve açlığa karşı savaşımla "uğraşmaktaydık".

      Pek doğaldır ki, bu koşullar altında, kendimizi onunla mazur gösterdiğimiz "birlikten çekilme özgürlüğü", halis Rus olanların, Büyük-Rus şoveninin, tipik Rus bürokratı gibi, özünde bir alçak ve müstebit olanın saldırısından, Rus olmayanları savunamayan bir kağıt parçası olacaktır. Sovyetin ve sovyetleşmiş işçilerin son derece az bir oranının, süte düşmüş sinek gibi, şoven Büyük-Rus ayaktakımının (sayfa 228) dalgası içersinde boğulacağından kuşku yoktur.

      Bu önlemi savunmak için, Halk Komiserlerinin ulusal psikoloji ve ulusal eğitimle doğrudan ilgilenen ayrı organlar oluşturdukları söyleniyor. Ama orada şu soru ortaya çıkıyor: bu Halk Komiserleri tamamen bağımsız bir duruma getirilibilir mi? ve ikinci olarak: halis Rus zorbalarına karşı Rus olmayanlara gerçek bir güven sağlayacak önlemleri almakta yeterli titizliği gosterdik mi? Böyle önlemler alabilecekken ve almamız gerekirken, bu önlemleri aldığımız kanısında değilim.

      Sanıyorum ki, Stalin'in aceleciliği ve katıksız yönetim sevdası, onun o ünlü "sosyal-milliyetçiliğe" karşı duyduğu kin ile birlikte burada vahim bir rol oynamıştır. Genel olarak siyasette, kin, en aşağılık şeydir.

      Ayrıca, korkarım ki, şu "sosyal-milliyetçiler"in, "cinayeti"ni incelemek üzere Kafkasya'ya giden Jerjinski yoldaş, orada, halis Rus kafa yapısıyla hareket etmiştir (öteki ulusal-topluluklardan gelen ruslaşmış kimselerin bu Rus kafa yapısını aşırılaştırdığı, herkesçe bilinen bir gerçektir) ve onun komisyonunun tümünün yansızlığı Orjonikitze'nin kaba kuvvete başvurmasıyla yeterince ortaya çıkmıştır. Böylesine Ruslara özgü kaba kuvvet kullanılmasını hiç bir provokasyonun ve hatta hiç bir hakaretin haklı gösteremeyeceğini ve Jerjinski yoldaşın buna karşı yumuşak bir tutum takınmakla bağişlanmaz bir biçimde suçlu olduğunu sanıyorum.

      Kafkasya'daki bütün yurttaşlar için yetkili olan Orjonikitze idi. Orjonikitze'nin, kendisinin ve Jerjinski'nin sözünü ettikleri aşırı alınganlığa kapılmaya hakkı yoktu. Tersine, Orjonikitze'nin, herhangi sıradan bir yurttaştan, ve "siyasal" bir suçla suçlanan bir kimseden ise hele hiç istenemeyecek bir soğukkanlılıkla hareket etmesi gerekirdi. Ve doğruyu söylemek gerekirse bu sosyal-milliyetçiler, siyasal bir suçla suçlanan yurttaşlardı ve onlara yüklenilen suç bir başka biçimde ifade edilemezdi.
      Burada önemli bir ilke sorunu ile karşı karşıyayız; enternasyonalizm nasıl anlaşılmalıdır?
     
      30 Aralık 1922
      M. V. tarafından yazıya geçirilmiştir.LENİN
 

ULUSAL-TOPLULUKLAR YA DA "ÖZERKLEŞTİRME" SORUNU
(DEVAM)

 

      Ulusal sorun konusundaki yazılarımda genel olarak milliyetçilik sorununun soyut bir biçimde konuluşunun hiç bir yararı olmadığını söylemiştim. Ezen bir ulusun milliyetçiliği ile ezilen bir ulusun milliyetçiliği arasında, büyük bir ulusun milliyetçiliği ile küçük bir ulusun milliyetçiliği arasında zorunlu olarak bir ayrım yapmak gerekir.

      İkinci türden milliyetçilik açısından, büyük bir ulusun mensupları olan bizler, tarihsel pratiğe, sayısız şiddet olaylarının hemen her zaman suçlusu olduk. Ayrıca, çoğu kez, farkında olmadan, şiddete başvurur ve başkalarına horgörüyle davranırız. Rus olmayanlara karşı nasıl davranıldığı konusunda Volga anılarımı, ve Polonyalıların nasıl Polyaçişkadan başka bir adla çağrılmadıklarını, Tatarlara nasıl Prens takma adı verildiğini, Ukraynalıların nasıl her zaman Hohollar ve Gürcü ve öteki Kafkas uluslarına mensüp olanların nasıl hep Kafkasyalılar diye adlandırıldıklarını anımsamak yeter.

      İşte bundan ötürü, ezenlerin ya da (salt şiddetlerinden, salt büyük zorbalar olmalarından ötürü büyük olmalarına karşın) "büyük" uluslar diye adlandırılanların enternasyonalizmi, yalnızca ulusların biçimsel eşitliklerini kabul etmekle kalmamalı, ezen ulusun, büyük ulusun eşit olmayan (sayfa 230) davranışlarını da günlük uygulamada görülen eşitsizliği giderecek biçimde kucaklamalıdır. Bunu anlamayan bir kimse, ulusal soruna karşı gerçek proleter tutumu kavramamış demektir, görüşleri açısından henüz esas olarak küçük-burjuva görüşe sahiptir, ve bu yüzden de, burjuva görüş açısı düzeyine indiğinden kuşku yoktur.

      Proleter için önemli olan nedir? Rus olmayanların proleter sınıf savaşımına mümkün olan en büyük güveni duyacakları konusunda kendisine güvence verilmesi, proleter için yalnızca önemli değil, aynı zamanda, mutlaka gereklidir. Bunu güvence altına almak için neye gerek vardır? Bunu yalnızca eşitlik formülü ile değil, "emperyalist" ulusun hükümetinin, başka soydan gelenlerde tarih boyunca doğurduğu güvensizliği, kuşkuyu, şikayetleri, şu ya da bu biçimde takınılacak bir tutumla ya da ödünlerle gidermek de gerekir.

      Sanırım bunu, ayrıntılarıyla,bolşeviklere, komünistlere açıklamanın gereği yoktur. Gürcü ulusu sözkonusu olduğu kadarıyla, bu olayın bizi tipik bir durumla, gerçek proleter tutumun derin dikkati, anlayışlılığı ve uzlaşmaya hazır oluşunun bizim için bir zorunluluk haline getirdiği bir durumla karşı karşıya getirdiğini sanıyorum. Sorunun bu yanına kayıtsız kalan, ya da (bizzat kendisi asıl ve gerçek "sosyal-milliyetçi" ve hatta kaba bir Büyük-Rus zorbası olduğu halde) dikkatsizce sağa sola "sosyal-milliyetçi" suçlamaları yağdıran bu Gürcü, özünde proleter sınıf dayanışmasının çıkarlarını ayaklar altına alıyor; çünkü ulusal adaletsizlik kadar başka hiç bir şey proleter sınıf dayanışmasının gelişmesini ve güçlenmesini engelleyemez; "küskün" uluslara mensup olanlar, salt ihmal ya da tavırdan ötürü olsa bile, eşitlik duygusuna ve bu eşitliğin çiğnenmesine ―bu eşitliğin proleter yoldaşlar tarafından çiğnenmesine- olduğu kadar başka hiç bir şeye karşı böylesine duyarlı değillerdir. İşte bu yüzdendir ki, bu durumda, ulusal azınlıklara (sayfa 231) gereğinden fazla ödün vermek ve yumuşak davranmak, gereğinden daha az ödün vermekten ve yumuşak davranmaktan daha iyidir. İşte bu yüzdendir ki, bu durumda proleter dayanışmanın temel çıkarı ve bunun sonucu olarak da proleter sınıf savaşımı, ulusal sorun karşısında hiç bir zaman biçimsel bir tutum takınınamamızı, her zaman ezilen (ya da küçük) ulusun proletaryasının, ezen (ya da büyük) ulusa karşı özgün tutumunu hesaba katmamızı gerektirir.
     
      M. V. tarafından yazıya geçirilmiştir.
      31 Aralık 1922 LENİN
 

NOTLARA DEVAM
     
31 Aralık 1922

      Şimdiki durumda ne gibi pratik önlemler alınmalıdır?

      Birincisi,
sosyalist ctımhuriyetlerin birliğini sürdürmeli ve güçlendirmeliyiz. Bu konuda kuşkuya yer olamaz. Bu önlem, bizim için ve dünya burjuvazisine karşı savaşımında ve burjuva entrikalarına karşı savunmasında dünya komünist proletaryası için zorunludur.

      İkincisi,
sosyalist cumhuriyetlerin birliği, kendi diplomatik aygıtı için korunmalıdır. Yeri gelmişken, bu aygıtın, devlet aygıtımızın müstesna bir parçası olduğunu belirtelim. Eski çarlık aygıtından etkin bir tek kişiyi bile bu aygıtın içersine sokmadık. Herhangi bir yetkiye sahip bütün kesimler komünistlerden oluşturulmuştur. Bu yüzdendir ki, bu aygıt daha şımdiden, öteki Halk Komiserliklerinde yapmak zorunda kaldığımızdan çok daha büyük bir ölçüde eski çarcı burjuva ve küçük-burjuva öğeleri temizleyip atan güvenli bir komünist aygıt adını (bu çok rahatlıkla söylenebilir)(sayfa 232) haketmiştir.

      Üçüncüsü
, Orjonikitze yoldaş örnek olabilecek bir biçimde cezalandırılmalıdır (onun kişisel bir dostu ve yurtdışında birlikte çalışmış olduğum bir kimse olarak, bunu büyük bir üzüntüyle söylüyorum) ve Jerjinski komisyonunun toplamış olduğu bütün malzemenin, incelemek, tamamlamak ya da yığınla yanlışı ve kesinlikle içerdiği önyargıları düzeltmek için, yeniden gözden geçirilmesi gereklidir. Bütün bu halis Büyük-Rus milliyetçi seferberliğinin siyasal sorumluluğu, elbette, Stalin'in ve Jerjinski'nin sırtına yüklenmelidir.

      Dördüncüsü
, birliğimizin Rus olmayan cumhuriyetlerinde ulusal dilin kullanılması konusunda çok kesin, kurallar konulmalı ve bu kurallar özel bir dikkatle denetlenmelidir. Kuşkusuz, bugünkü durumuyla, aygıtımızda, demiryolu hizmetleri birliği, mali hizmetler birliği, vb. örtüler altında yığınla halis Rus yolsuzlukları bulunması kaçınılmazdır. Bu yolsuzluklara karşı savaşım için, bu savaşıma katılanların özel içtenliği dışında, özel bir yaratıcılık gereklidir. Ayrıntılı bir yasa gerekecektir, ve ancak sözkonusu cumhuriyette yaşayan kimseler böyle bir yasayı başarılı bir biçimde hazırlayabilirler. Ama bununla birlikte, bu çalışmanın bir sonucu olarak, önümüzdeki Sovyetler kongresinde geriye doğru bir adım atmayacağımızdan, yani Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'ni yalnızca askeri ve diplomatik işlerle sınırlayıp bütün öteki alanlarda tek tek Halk Komiserliklerinin tam bağımsızlıklarını yeniden sağlayacağımız konusunda şimdiden güvenli olamayız.

      Akılda tutmak gerekir ki, Moskova ve öteki merkezleri ilgilendirdiği kadarıyla, Halk Komiserliklerinin ademi-metkezileştirilmesi ve çalışmalarında uyumluluk yokluğu, eğer bu yeterli bir sağduyu ve yansızlıkla uygulanırsa, parti otoritesi tarafından yeterince dengelenebilir: ulusal aygıtlarla Rus aygıtı arasında birlik bulunmayışının devletimize (sayfa 233) getireceği zararlar, yalnızca bize gelecek olandan değil, bütün Enternasyonale ve yakın geleceğin tarih sahnesinde bizi izlemek durumunda olan Asya'nın yüzmilyonlarca halkına gelecek zararlardan çok daha azdır. Kendi öz Rus olmayan milliyetlerimize karşı çok önemsiz de olsa, küçük bir kabalık ya da haksızlık, Doğunun doğuşunun şafağında, tam da uyandığı bir sırada, Doğu halklarının yanında saygınlığımızı yıkacak olursak, bu, bağışlanmaz bir oportünizm olur. Kapitalist dünyayı savunan Batının emperyalistlerine karşı birleşme gerekli bir şeydir. Bu konuda küşku olamaz ve benim bunu kayıtsız şartsız onayladığımı söylemem yersizdir. Ama, önemsiz konularda da olsa, ezilen ulusal-topluluklara karşı emperyalist bir tutuma düşmemiz ve böylece bütün inançlı içtenliğimizi, emperyalizme karşı savaşımda bütün inançlı savunmamızı yıkmak ise bir başka şeydir. Ama dünya tarihinin yarını, emperyalizm tarafından ezilen ve uyanmakta olan halkların ensonu ayağa kalktığı ve kurtuluşları için kesin, uzun ve zorlu bir savaşıma başladığı gün olacaktır.
     


      31 Aralık 1922
      M. V. tarafından yazıya geçirilmiştir.

      LENIN
(sayfa 334)