KÜTÜPHANE | LENIN | ESERLER 4

Al k 1913

 III 1908–1914 YILLARINDA TARIM VE KÖYLÜ SORUNU

I. I. SKVORZOV-STEPANOV’A MEKTUP[101]

29 [16] Aralık 1909.

Sevgili arkadaş! Yanıtınızı aldım ve sohbeti sürdürmek için kale-me sarılıyorum.

Sorunu daha çok (taktik değil) teorik zemine çekmek istiyorsunuz. Kabul. Ben sadece sizin hareket noktanızın taktik olduğunu anımsatırım: Siz">

KÜTÜPHANE | LENIN | ESERLER 4

Al k 1913

 III 1908–1914 YILLARINDA TARIM VE KÖYLÜ SORUNU

I. I. SKVORZOV-STEPANOV’A MEKTUP[101]

29 [16] Aralık 1909.

Sevgili arkadaş! Yanıtınızı aldım ve sohbeti sürdürmek için kale-me sarılıyorum.

Sorunu daha çok (taktik değil) teorik zemine çekmek istiyorsunuz. Kabul. Ben sadece sizin hareket noktanızın taktik olduğunu anımsatırım: Siz, temel taktik tezin “klasik konuluşu”nu reddettiniz. Bu taktik kararı (bundan çıkan taktik sonuçları tam olarak ifade etmeksizin) “Amerikan olasılığı”nın yadsınmasıyla bağıntılı olarak öngördünüz. Bu nedenle ben, aramızdaki görüş ayrılıklarını şu sözlerle dile getirmenizi doğru görmüyorum: “Siz (yani ben) köylülüğün hareketi olgusunu vurguluyorsunuz. Ben, proleterleşen köylülüğün hareketi olgusunu tanıyorum.” Görüş ayrılığı burada yatmıyor. Gerçekten ben de köylülüğün proleterleştiğini yadsımıyorum. Görüş ayrılığı şundan ibarettir: Rusya’da burjuva tarım rejimi, tarım kapitalizminin “Prusya” tipi gelişiminden, tarım kapitalizminin “Amerikan” tipi gelişimine katı geçişini nesnel olarak imkânsız kılacak kadar sağlamlaşmış mıdır, sağlamlaşmamış mıdır. Eğer evetse, temel taktik sorunun “klasik” konuluşu düşer. Eğer değilse, varlığını sürdürür.

Ben bunun varlığını sürdürmek zorunda olduğunu düşünüyorum. “Prusya” yolu olasılığını yadsımıyorum; ben, bir Marksistin, ne bu yollardan biri için “güvence vermesi”, ne de bunlardan sadece birine kendini bağlaması gerektiğini kabul ediyorum; Stolypin’in politikasının “Prusya” yolunda bir adım daha attığını ve bu yol üzerinde belli bir aşamada “Amerikan” yoluna ilişkin tüm umut ve olasılıkları gündemden kaldıran diyalektik bir dönüşümün meydana gelebileceğini kabul ediyorum. Fakat ben şu anda bu dönüşümün kesinlikle ortaya çıkmadığını ve bu nedenle bir Marksistin sorunun “klasik” konuşunu reddetmesinin kesinlikle gayri-caiz, teorik olarak kesinlikle yanlış olduğunu iddia ediyorum. Görüş ayrılıklarımız işte buradadır.

Teorik olarak bunlar, eğer yanılmıyorsam, iki ana maddede toplanabilir: 1. “Müttefikiniz” V. İlyin[102] benim tavrımın yerinde olduğunu göstermek için tarafımdan yokedilmelidir. Başka bir deyişle bu tavır, Rusya’nın devrim öncesi ekonomisinin Marksist tahlilinden çıkan sonuçlara aykırıdır. 2. Sorunun “klasik” konuluşu, reformistlerin (David ve ortakları) tarımsal oportünizmiyle kıyaslanabilir ve kıyaslanmak zorundadır, çünkü Rusya’da ve Almanya’da işçinin “köylücük”e karşı tavrı sorununun konuluşunda özsel, ilkesel ve temel bir fark yoktur.

Ben bu tezlerin ikisini de temelden yanlış buluyorum. 1’e ilişkin. “Taktik”le uğraşmamak için, Martov’un İlyin’e karşı hakaretlerini dikkate almıyor ve sadece teorik sorunu koyuşunuza geçiyorum.

İlyin neyi kanıtlamaya çalıştı ve kanıtladı? Birincisi, Rusya’da tarımsal ilişkilerin gelişiminin gerek çiftlik beyi, gerekse de köylü iktisadında, Köy Birliğinin gerek dışında, gerekse de içinde, kapitalist tarzda gerçekleştiğini. İkincisi, bu gelişmenin sadece kapitalist yolu ve sadece kapitalist sınıfsal gruplaşmayı şimdiden geri döndürülmez biçimde belirlediğini.

Narodniklerle anlaşmazlık konusu buydu. Bunun kanıtlanması gerekiyordu ve kanıtlandı. Kanıtlanmış olarak kalacak. Şu anda önümüzde duran soru (ve 1905–1907 hareketinin önümüze koyduğu soru), İlyin’in (elbette sadece onun değil) karara bağladığı sorunun sonucunu önşart koşan başka, daha kapsamlı bir sorundur, fakat sadece bunu değil, daha öte, daha karmaşık, daha yeni bir şeyi önşart koşan bir sorun. 1883–1885 yıllarında, 1895–1899 yıllarında nihai ve doğru olarak karara bağlanan sorun dışında, Rusya’da yirminci yüzyıl tarihi bizim önümüze bir sorun daha koymuştur — ve bu sorun önünde gerilemek ve eskiden kararlaştırılmış olana dikkat çekerek başından savmaya, halletmeye kalkışmak kadar teorik olarak daha yanlış bir şey yoktur. Bu, ikinci, yani daha yüksek sınıftan sorunları, daha alt, yani birinci sınıf sorunlara indirgemek anlamına gelirdi. Yeni olayların (hem de 1905–1907 yılı olayları gibi dünya çapında tarihsel öneme sahip olaylar) daha somut, daha ayrıntılı bir sorunu, kapitalist tarımsal gelişmenin iki yolu ya da yönteminin mücadelesi sorununu ortaya atmasından sonra, kapitalizm sorununu genel bir hükme bağlamada takılıp kalmak caiz değildir. Bu yolun kaçınılmaz ve geriye döndürülmez biçimde kapitalist olduğunu kanıtladığımızdan dolayı, Narodniklerle mücadele ederken tamamen haklıydık ve bütün gücümüzü, bütün dikkatimizi kapitalizm mi, yoksa “halk üretimi” mi sorununa yoğunlaştırmadan edemezdik. Bu hem doğal hem de kaçınılmaz ve haklıydı. Ancak bugün bu sorun gerek teori gerekse de hayatın kendisi tarafından karara bağlanmıştır (zira kütle halinde Trudoviklerin küçük-burjuva özü Rusya’nın yakın geçmişi tarafından kanıtlanmıştır), gündemde artık daha başka, daha yüksek bir sorun var: a tipi bir kapitalizm mi, yoksa b tipi bir kapitalizm mi. Ve benim kesin kanıma göre, İlyin kitabın ikinci baskısının önsözünde, kitaptan kapitalist tarımsal gelişimin iki türü olasılığının çıktığına ve bu iki tür uğruna tarihsel mücadelenin henüz bitmediğine dikkat çekerken haklıydı.
 

Marksizm içinde Rus oportünizminin, yani günümüz Menşevizminin özelliği, onun, Marksizmin lafzının doktriner bir basitleştirme, yavanlaştırma ve çarpıtılmasıyla, onun ruhuna ihanetle el ele yürümesidir (hem “Raboçeye Dyelo” eğiliminde, hem de Struve eğiliminde durum buydu). Menşevikler, yanlış bir sosyalizm doktrini olarak Narodnik harekete karşı mücadele ederken, doktriner bir tarzda, liberal-toprak beyi kapitalizmine karşı demokratik kapitalizmin, “Prusya” kapitalizmine karşı “Amerikan” kapitalizminin kitlesel bir karakter taşıyan küçük-burjuva mücadelesinin teorisi olarak, Narodnik hareketin tarihteki gerçek ve ilerici tarihsel içeriğini görmemiş, gözden kaçırmışlardır. Onların, köylü hareketinin gerici olduğu, Kadetlerin Trudoviklerden daha ilerici olduğu, “proletarya ve köylülüğün diktatörlüğü”nün (= klasik koyuş) “ekonomik gelişmenin tüm seyri” ile çeliştiği (“Obşçestvennoye Dvijeniye”nin 661. sayfası) korkunç, aptalca ve dönek fikri bundandır (bu fikir “Obşçestvennoye Dvijeniye”nin de iliğine kadar işlemiştir). “Ekonomik gelişmenin tüm seyri ile çelişmek” — bu cümle içinde gericiliğin ruhunu taşımıyor mu?
 

Bence, Marksizmin bu korkunç çarpıtılmasına karşı mücadele “sorunun klasik konuluşu”nun temeliydi ve bu mücadele, dönemin doğal koşulları nedeniyle ne yazık ki taktik olarak son derece gayretli ve teorik olarak yeterince gayretli yürütülmemiş olsa da doğru bir temeldi. Ayrıca “ne yazık ki” ifadesi doğru değil ve çıkarılması gerekir!
 

Zaten Rusya’da bugün de burjuva gelişmenin ulusal sorunu işte bu tarım sorunudur. Ve pekçok açıdan doğru ve her bakımdan son derece değerli Alman örneğini bize (mekanik biçimde) aktarma yanlışına düşmemek için, Almanya’nın tamamen pekişmiş burjuva gelişiminin ulusal sorununun, tarım sorunu değil birleşme vs. olduğu, buna karşılık Rusya’nın burjuva gelişimini nihai olarak pekiştirme ulusal sorununun tam da tarım (hatta artık köylü) sorunu olduğu konusunda kafaların açık olması gerekir.
 

İşte Marksizmin (takriben) 1848–1868 yıllarında Almanya’da ve 1905–19?? yıllarında Rusya’ya uygulanmasındaki farkın salt teorik temeli budur.

Bizde burjuva gelişim için başka bir sorunun değil de tarım sorununun ulusal önem kazandığını neyle kanıtlayabilirim? Böyle bir kanıta gerek olup olmadığını gerçekten bilmiyorum. Ben bunun kesin olduğuna inanıyorum. Fakat teorik temel tam da burada bulunuyor ve tüm kısmi sorunlar buna bağlanmak zorundadır. Anlaşmazlık çıkacak olursa, o zaman kısaca (önce kısaca), tam da olayların ve olguların seyrinin, 1905–1907 yıllarının tarihinin, benim tarafımdan ortaya konan Rusya’da tarım (köylü ve elbette küçük-burjuva köylü, ama Köy Birliği içindeki köylü değil) sorununun önemini kanıtladığını göstereceğim. Bunu bugün, hem 16 [3] Haziran 1907 yasası, hem de

III. Duma’nın bileşimi ve faaliyeti, ayrıca özel bir durum kanıtlıyor — 3 Aralık [20 Kasım] 1909[103] ve (ki bu özellikle önemlidir) hükümetin tarım politikası.

Rusya’nın yakın tarihinin, 1905–1909 yıllarının tarihinin, Rusya’da burjuva evrimin belli bir tipinin sağlamlaştırılmasında tarım sorununun temel, birinci sınıf, (bu anlamda kavranan) ulusal önemini kanıtladığı konusunda görüş birliğindeysek, devam edebiliriz. Eğer değilsek, devam etmemiz mümkün değil.

1905 yılı dolaylarında Rusya’nın burjuva gelişimi, eskimiş üstyapının, eskimiş, ortaçağdan kalma toprak mülkiyetinin derhal parçalanmasını gerektirecek kadar tamamen olgunlaşmış durumdaydı (burada tüm üstyapı içinden neden sadece toprak mülkiyetini öne çıkardığımı elbette anlamışsınızdır). Bu parçalanma döneminde yaşıyoruz, burjuva Rusya’nın çeşitli sınıfları bunu kendi tarzlarında tamamlama, sonuçlandırma çabasındalar: köylüler (+ işçiler) millileştirme yoluyla (belediyeleştirmenin tam bir saçmalık olduğu hususunda sizinle görüş birliğinde olmamıza çok sevindim; “Artı-Değer Üzerine Teoriler”den millileştirme lehinde alıntıları, kısmen Polonya dilinde yayınlanmış olan bir çalışmamda[104] aktardım), büyük toprak sahipleri (+ eski burjuvazi, Jironden burjuvazi) 22 [9] Kasım 1906 vs. yoluyla… Toprağın millileştirilmesi = eski toprak mülkiyetinin köylüler tarafından yokedilmesidir, Amerikan yolunun iktisadi temelidir. 22

[9] Kasım 1906 Yasası = eski toprak mülkiyetinin büyük toprak sahipleri tarafından yokedilmesidir, Prusya yolunun iktisadi temelidir. 1905–19?? yıllarını kapsayan bizim dönemimiz, tıpkı 1848–1871 yıllarında Almanya’da birleşmenin (= Almanya’nın burjuva gelişiminin ulusal sorununun çözümü) iki yolu, büyük Alman Cumhuriyeti yolu ve Prusya monarşisi yolu için sırasıyla devrimci ve karşıdevrimci mücadele gibi, bu yollar uğruna sırasıyla devrimci ve karşıdevrimci mücadele dönemidir. İkinci yol ancak 1871’de kesin (benim kullandığım “tam” sözcüğü buraya dayanır) zafer kazanmıştı. Ve o zaman Liebknecht parlamento boykotundan vazgeçti. Ve Lassallecilerin Eisenachçılarla kavgası o zaman söndü gitti. Ve Almanya’da genel demokratik devrim sorunu o zaman yavaş yavaş ortadan kalktı — Naumann, David ve hempaları ise 90’lı yıllarda (yirmi yıl sonra!) bir ce

234 1908-1914 Yıllarında Tarım ve Köylü Sorunu

sedi yeniden diriltmek istediler.[105]

Bizde mücadele henüz sürüyor. Henüz tarımsal gelişmenin iki yolundan hiçbiri zafer kazanmış değil. Bizde bizim dönemimizin her krizinde (1905–1909–19??) “küçük köylü”nün “genel demokratik” hareketi ortaya çıkacak, hem de mutlaka ortaya çıkacaktır, ve bu durumun görmezden gelinmesi, teoride mücadele başka bir alana kaydırılsa da gerçekte Menşevizme götüren temel bir yanlış olacaktır. Tartışmayı “Menşevizm”e “indirgeyen” ben değilim, bilakis çağımızın tarihi, Rusya’nın burjuva gelişimi ulusal görevinin proletarya tarafından görmezden gelinmesini Menşevizme indirgiyor, çünkü Menşevizmin özü tam da burada yatmaktadır.

Sırası gelmişken. Çerevanin’in “Mevcut Durum”unda sorunun Bolşevikler tarafından “klasik konuluşu”nun oportünizmini okudunuz mu? Bunu okuyun!

2’ye ilişkin. Aslında ikinci hususa ilişkin neredeyse her şeyi söyledim. Almanya’da “küçük köylü”nün, büyük toprak sahibinin, junkerin toprak ve arazisini kendi (yani küçük köylünün) eline geçirme isteğinin işçiler tarafından desteklenmesi gericidir. Böyle değil mi? Değil mi? Rusya’da 1905–1909–19?? yıllarında bu desteğin reddedilmesi gericidir. Hic Rhodus, hic salta.* Burada ya tüm tarım programından vazgeçmek ve … neredeyse Kadetçiliğe geçiş, ya da Almanya’da ve Rusya’da sorunun konuluşundaki ilkesel farkı – bizde kapitalist bir dönemin olmaması anlamında değil, kapitalizmin tamamen başka, ilkesel olarak başka dönemlerinde olduğumuz anlamında ilkesel farkı – tanımak söz konusudur: kapitalizmin ulusal yolunun nihai olarak sağlamlaştırılmasına kadarki dönem ve bu sağlamlaştırmadan sonraki dönem.

Şimdilik bitiriyorum ve size sohbetlerimizin konusuna ilişkin kupürler göndermeye çalışacağım. Boş bir an yakalayabildiğinizde lütfen yazın.

Elinizi sımsıkı sıkarım.

Sizin İhtiyar

* İşte Rodos, hadi atla. Ortaçağdan bir masal. Anlamı yaklaşık olarak şöyle: Ne yapabildiğini hemen göster. —Red. [Halep oradaysa, arşın burada!

–ÇN]