I
GERİCİLİK YILLARI
1908 1911
II BOLŞEVİKLERİN PARTİ GÖREVLERİ
II. Dumanın dağıtılmasını izleyen karşı-devrimin kesin zaferi döneminde, Parti'nin tüm faaliyetinin önüne, koşulların zorlamasıyla, şu kaçınılmaz görev kondu: gericiliğin çabalarına ve proleter sınıf mücadelesindeki derin düşmeye rağmen, mücadelenin en fazla yükseldiği yıllarda yaratılmış Parti örgütünü ayakta tutmak hem de bilinçli bir şekilde ortodoks Marksizm zemini üzerinde duran ve tüm ulusal sosyal-demokrat örgütleri birleşik devrimci sosyal-demokrat taktiğin uygulanması için birleştiren bir örgüt olarak.
Parti ve parti ruhu için bu iki yıllık mücadele süreci içinde, apaçık bir şekilde, bir yandan Parti'nin, burjuva-demokratik devrimin özel koşullarından dolayı onun içine sürüklenmiş olan unsurlardan uzaklaşması, öte yandan devrimci sosyal-demokratların daha sıkı birleşmesi görüldü. Bir yandan sosyal-demokrasinin eski yol arkadaşları kozadan çıkar gibi tamamen ortaya çıktı, bunlar Parti'yi terkettiklerinde faaliyetlerini tamamen çeşitli legal örgütlere (kooperatiflere, sendikalara, eğitim kurumlarına, Duma fraksiyonunda komisyonlara) kaydırdılar ve buralarda yalnızca Parti politikasını uygulamamakla kalmayıp, bilakis tam tersine bu örgütleri Parti'den koparmaya ve karşısına çıkarmaya çalışarak Parti'ye karşı mücadele ettiler. Legaliteyi bir fetiş haline getiren, işçi sınıfına geçici bitkinliği ve dağınıklığı yüzünden zorla kabul ettirilen dar faaliyet çerçevesini ilke düzeyine çıkaran açıktan Parti tasfiyecileri olarak bu unsurlar, herkes
için elle tutulur bir açıklıkla, teorik ve taktik revizyonizm zemininde duruyorlar. Örgütsel tasfiyecilik Parti kurumlarına karşı mücadele ile Marksist teoriye ve RSDİP programının esaslarına karşı ilkesel mücadele arasındaki en yakın bağşimdi tüm açıklığıyla gösterilmiş ve Duma fraksiyonumuza oportünist çizgiyi dayatan entelektüel akıl hocalarının faaliyetinin tüm tarihiyle, Tasfiyecilerle Parti'ye sadık unsurlar arasında legal işçi örgütlerindeki ve dört kongrenin: yüksek okullar, kooperatifler, kadınlar ve fabrika ve işletme doktorları kongrelerinin işçi grupları içindeki tüm mücadeleyle kanıtlanmıştır.[15]
Öte yandan, karşı-devrimin bu kesin zaferi döneminde Parti'yi yönetme görevi kendisine düşen Parti'nin sol kanadı, illegal ve legal parti çalışmasının amaca uygun biçimde kombine edilmesi taktiğini teorik olarak kabul etti ve pratikte izledi. Parti'nin Duma fraksiyonu üzerindeki tüm çalışması ile legal ve yarı-legal proleter örgütlerdeki tüm çalışması buna dahildir. Tam da bu çalışma biçimleri, şimdiki tarihsel anın özgül koşulları tarafından, parti çalışmasının esas biçimlerinin bir tamamlayıcısı olarak, illegal Parti'nin az çok geniş kitleleri etkileme biçimleri olarak ortaya çıkarılmıştır. Tam da bu faaliyet biçimlerinde Parti pratikte ve gerçekten Tasfiyecilikle çarpışıyor ve ona ağır darbeler indiriyor. Bu aynı zemin üzerinde, çeşitli fraksiyonların Parti yanlısı sosyal-demokratları pratikte birbirlerine yaklaştılar ya da yaklaşıyorlar.* Ve yine burada, III. Duma dönemi koşulları altında parti taktiği ve örgütüne ilişkin aynı sorularda, Bolşevik fraksiyon, Otzovizm bayrağı altında parti faaliyetinin yeni biçimlerine karşı çıkan sahte devrimci, kararsız, Marksist olmayan unsurlardan açıkça uzaklaşıyor.
Proletarinin genişletilmiş yazı kurulu, Bolşeviklerin temel görevlerini tespit ederken şunları saptar:
1) Parti ve parti ruhu uğruna mücadelenin devamında, Parti'de
* MKda sendikalar, kooperatifler üzerine kararlar ve Dumada çalışma üzerine bir dizi karar oybirliğiyle kabul edildi. Son Tüm-Rusya Konferansının ezici çoğunluğu Parti çizgisinden yana. Merkez organın yönetimindeki deneyimler, yukarıda anılan kongrelerin işçi grupları vs.[16]
parti ruhu ve devrimci sosyal-demokrat çizgi için öncü savaşçı olarak kalması gereken Bolşevik fraksiyonun görevleri, Parti Merkez Komitesini ve Merkez Organını çok yönlü, enerjik şekilde desteklemek olmalıdır. Parti güçlerinin bugünkü yeniden gruplaşması döneminde, parti çizgisinin yetkili ve güçlü temsilcisi olarak ancak, çevresinde gerçekten Parti'ye bağlı ve gerçekten sosyal-demokrat unsurların birleşeceği, tüm Parti'yi temsil eden merkezi organlar sözkonusu olabilir;
2) resmi fraksiyon organı Golos Sosyal-Demokrataya Tasfiyeci Menşeviklerin tam egemen olması karşısında, Partinin Menşevik kampında, Tasfiyecilik yolunun sonuna kadar tadına bakmış olan fraksiyon azınlığı, bu yola karşı protesto için şimdiden sesini yükseltiyor ve faaliyeti için Parti zeminini yeniden kazanmaya çalışıyor. (St. Petersburgda Viborglu Menşeviklerin mektubu, Moskovada Menşeviklerin bölünmesi, Golos Sosyal-Demokrata yazı kurulunda bölünme, Bunddaki ilgili ayrışma vs.)];[17]
3) bu koşullar altında, Parti'nin birbirine sımsıkı bağlı öncüsü olarak kalan Bolşeviklerin görevi, yalnızca Tasfiyeciliğe ve revizyonizmin her türüne karşı mücadeleyi sürdürmek değil, aynı zamanda, RSDİPin korunması ve sağlamlaştırılması için mücadelede ortak hedeflerin emrettiği gibi, diğer fraksiyonların Marksist ve Parti'ye sadık unsurlarına yakınlaşmaktır da.
Temmuz [Haziran] 1909
PARTİ'NİN VE ONUN BİRLİĞİNİN
SAĞLAMLAŞTIRILMASI ÜZERİNE
BİR KARAR TASLAĞI[18]
Merkez Organın yazı kurulu, Partimizin ve onun birliğinin sağlamlaştırılmasının, mevcut durumda ancak, fraksiyonların yok edilmesi konusu üzerine ahlak dersi veren mızmızlıklarla değil, güçlü ve pratik işçi hareketi içinde etkili belirli
fraksiyonların artık yolu açılmış olan yakınlaşmasıyla gerçekleşebileceğini tanır; bu yakınlaşma, gerek soldan gerek sağdan ve artık yenilmiş olan sol tasfiyeciliğin daha az tehlikeli olduğu göz önüne alınarak, özellikle sağdan Tasfiyeciliğe karşı kararlı mücadeleye yönelmiş olan devrimci sosyal-demokrat
taktik ve örgüt politikası temelinde gerçekleşmeli ve gelişmelidir.
Kasım [Ekim] 1909
BİR YAZARIN NOTLARI
I OTZOVİZM YANDAŞLARI VE SAVUNUCULARININ PLATFORMU ÜZERİNE[19]
Kısa süre önce Pariste Vperyod grubunun yayınevinde bir boşür yayınlandı: Mevcut Durum ve Partinin Görevleri. Bir Bolşevikler Grubu Tarafından Hazırlanmış Platform. Bu, (yeni fraksiyon olarak) oluşumunu Proletarinin genişletilmiş yazı kurulunun geçen yılın ilkbaharında bildirdiği aynı Bolşevikler grubudur. Şimdi (bildirdiklerine göre) 7si işçi ve 8i entelektüel 15 Parti üyesi mevcutlu bu grup, kendi özel Platformunu tutarlı, sistematik, pozitif bir şekilde ortaya koyma çabasıyla ortaya çıkıyor. Bu platform metni, her türlü pürüzü gidermeye, keskin kenarları törpülemeye ve grubun Partiyle ayrıldığı noktaları değil de, uyuştuğu noktaları vurgulamaya önem veren dikkatli ve özenli bir kollektif hazırlığın tipik izlerini taşıyor. Bu yüzden bu yeni platform, bizim için, belirli bir akımın görüşlerinin resmi ifadesi olarak daha da değerlidir.
Bolşevikler grubu ilkönce, ülkemizin mevcut, tarihsel durumunu nasıl kavradığını (§1, sayfa 313), sonra Bolşevizmden ne anladığını (§2, sayfa 1317) ortaya koyuyor. İkisini de kötü anlıyor.
Birinci sorunu alalım. Bolşeviklerin görüşü (ve Partinin görüşü), 1908 Aralık Konferansının mevcut durum üzerine kararında ortaya konmuştur.* Yeni platformun yazarları bu kararda ifade edilen görüşleri paylaşıyorlar mı? Eğer paylaşıyorlarsa, neden bunu açıkça söylemiyorlar? Eğer paylaşıyorlarsa, o zaman özel bir Platform hazırlamak ve durum hakkında kendi özel görüşünü ortaya koymaya girişmek ne diye gerekliydi? Eğer paylaşmıyorlarsa, o zaman yeni grubun aslında hangi sorunlarda Partinin görüşlerine muhalefet ettiğini neden açıkça söylemiyorlar?
Aslında mesele, yeni grubun bizzat bu kararın anlamı hakkında açık olmamasından kaynaklanıyor. Yeni grup bilinçsizce (ya da yarı bilinçsizce), bu kararla
bağdaşmaz
olan Otzovistlerin görüşlerine meylediyor. Yeni grup, broşüründe, bu kararın tüm tezlerinin değil, diğerlerini anlamaksızın (evet hatta belki de önemini bile farketmeksizin) sadece bir bölümünün popüler bir açıklamasını veriyor. 1905 Devrimi'ni ortaya çıkaran temel faktörler etkisini sürdürmektedir, deniyor kararda. Yeni bir devrimci kriz olgunlaşıyor (f maddesi). Mücadelenin hedefi Çarlığın devrilmesi ve cumhuriyetin ele geçirilmesi olarak kalıyor; proletarya mücadelede önder rolü oynamalı ve siyasi iktidarı ele geçirmeyi amaçlamalıdır (e ve l maddeleri). Dünya pazarındaki ve dünya politikasındaki koşullar uluslararası durumu gittikçe daha da devrimcileştiriyor (g maddesi). Yeni Platform
bu
tezleri popüler biçimde ortaya koyuyor ve Bolşeviklerle ve Parti'yle elele yürüdüğü
ölçüde,
doğru görüşler sunuyor ve yararlı bir iş yapıyor.
Ama şanssızlık tam da bu
ölçüde sözünün altının çizilmek zorunda oluşundadır. Şanssızlık tam da, yeni grubun, bu kararın
diğer
tezlerini
anlamamasında,
bunların diğerleriyle bağıntısını, özellikle Bolşeviklere özgü olan ama bu gruba özgü olmayan Otzovizme karşı
o uzlaşmaz tavırla
bağıntısını anlamamasındadır.
Devrim bir kez daha kaçınılmaz hale gelmiştir. Devrim yine otokrasiyi düşürmek ve devirmekle yükümlüdür diyor yeni platfor
* Konferans tarafından, özünde bir şey değiştirmeyen bazı değişikliklerle kabul edilen bu kararın Lenin tarafından kaleme alınan taslağı için bkz. elinizdeki cilt, s. 21 Red.
mun yazarları. Bu doğru. Fakat
günümüz devrimci sosyal-demokratının bilmesi ve tartması gereken her şey bu değildir. O, bu yeni devrimin karşımıza yeni bir biçimde çıktığını ve bizim de ona yeni bir biçimde yaklaşmak zorunda olduğumuzu (eskisinden farklı; yalnızca eskisi gibi değil; yalnızca o eski silahlarla ve mücadele araçlarıyla değil), bizzat otokrasinin artık eskisi gibi olmadığını anlayacak durumda olmalıdır. Fakat Otzovizmin savunucuları tam da bunu görmek istemiyorlar! Israrla tek yanlı kalmak istiyorlar ve
böylelikle kendi iradelerine rağmen ve bunun bilincinde olup olmadıklarından bağımsız olarak oportünistlere ve Tasfiyecilere bir
hizmette bulunuyorlar;
bir yanın tekyanlılığıyla diğerinin tekyanlılığını destekliyorlar.
Otokrasi
yeni bir tarihsel döneme girdi. Bir burjuva monarşisine dönüşme yönünde bir adım atıyor. III. Duma, belirli sınıflarla bir ittifaktır. Bu yeni monarşi sistemi içinde III. Duma, tesadüfen ortaya çıkmış bir kuruluş değil, bilakis zorunlu bir kuruluştur. Otokrasinin yeni tarım politikası da aynı şekilde tesadüf değil, bilakis zorunlu bir şeydir, burjuva bakış açısından zorunlu bir şey ve burjuva tarzı içinde yeni Çarlığın politikasının zorunlu, önemli bir halkasıdır. Önümüzde yeni devrimin
özgül
oluşma koşullarıyla
özgül
bir tarihsel dönem var. Eğer sadece eski tarzda hareket edilirse, eğer bizzat Duma kürsüsünden yararlanma bilinmezse vs., bu özgüllüğe egemen olunamayacak ve bu yeni devrime hazırlanılamayacaktır.
Bu son tezi Otzovistler kavrayamıyor. Fakat onu haklı bir varyasyon (ele alınan broşürün 28. sayfası) olarak açıklayan Otzovizm savunucuları, bu tezle,
tüm bir düşünce çerçevesi
arasında, mevcut anın özgüllüğünü tanıma ile bu özgüllüğü kendi taktiğinde
hesaba katma çabası arasında varolan
bağıntıyı
bugüne dek kavramış değiller! İki devrim arasında bir dönemden geçtiğimizi (s. 29), mevcut durumun, demokratik devrimin iki dalgası arasında bir geçiş aşaması olduğunu (s. 32) tekrarlıyorlar, ama bu
geçişin özgüllüğünün
neden ibaret olduğunu kavrayamıyorlar. Fakat bu geçişi kavramadan, ondan devrim yararına yararlanmak olanaksızdır, yeni devrime hazırlanmak olanaksızdır, ikinci dalgaya geçmek kaçınılmaz olduğu cümlesini tekrarlamaya indirgenemez; hazırlık, propaganda, ajitasyon ve örgütlenmenin bu
geçiş aşamasının özgüllüğünü
hesaba katacak şekilde biçimlendirilmesinden ibaret olmalıdır.
İşte insanların bu
geçişin
neden ibaret olduğunu kavramadan
geçiş dönemi üzerine konuşmalarına bir örnek. Rusyada asla gerçek bir anayasa bulunmadığını ve Dumanın sadece, hiçbir güce ve öneme sahip olmayan yanıltıcı bir görüntü olduğunu, deneyimlerine dayanarak yalnızca halk kitleleri çok iyi bilmekle kalmıyor, bu artık şimdi bütün dünya için de açıktır (s. 11). Bunun karşısına Aralık kararındaki III. Duma değerlendirmesini koymak gerekiyor, orada şöyle deniyordu:
16 [3] Haziran hükümet darbesiyle ve Üçüncü Dumanın kurulmasıyla, Çarlığın gerici çiftlik sahipleriyle ve ticaret ve sanayi burjuvazisinin önde gelenleriyle ittifakı açıkça belgelenmiş ve kabul edilmiştir.
Gerçekten de bir yıl boyunca parti basınında binbir yönden uzun uzadıya tartışılmış ve kafalara sokulmuş olmasına rağmen, platform yazarlarının kararı yine de anlamadıkları bütün dünya için açık değil mi? Elbette ki kalın kafalılıklarından değil, üzerlerine yük olan Otzovizm belası ve Otzovist düşünce zincirinden dolayı bunu anlamadılar.
III. Dumamıza Kara Yüzler yandaşları ve Oktobristler egemendir. Oktobristlerin ve Kara Yüzlerin Rusyada güç ve önemden yoksun oldukları (platform yazarlarından bu sonuç çıkıyor) bir saçmalıktır. Gerçek bir anayasanın yokluğu, otokrasi için sınırsız yetkinin korunması, bu iktidarın tüm imparatorlukta, devlet çapında genel öneme sahip kamu faaliyetinde bulunan kurumlarda belirli sınıfların karşı-devrimci bir ittifakını örgütlemeye zorlandığı o özgül tarihsel durumun, belirli sınıfların kendiliğinden, aşağıdan yukarıya, Çarlığa yardım elini uzatan karşı-devrimci bloklar örgütledikleri bir durumun oluşmasını asla dışlamaz. Eğer Çarlığın bu sınıflarla ittifakı (derebeyi çiftlik sahiplerinin gücünü ve gelirini korumayı amaçlayan bir ittifak), mevcut
geçiş
döneminde sınıf egemenliğinin ve kliğiyle birlikte Çarlık egemenliğinin özgül bir biçimiyse, devrimin birinci dalgasının yenilgisi koşulu altında ülkenin burjuva evrimiyle ortaya çıkan bir biçimse o zaman Duma kürsüsünden yararlanmadan geçiş döneminden yararlanmak
sözkonusu bile olamaz.
Öyleyse karşı-devrimcilerin konuştukları bu kürsüden devrimi hazırlamak amacıyla yararlanma özgül taktiği zorunludur ve
tüm
tarihsel durumun özelliğinden çıkar. Buna karşılık eğer Duma güç ve önemden yoksun ise, bir anayasanın sadece yanıltıcı görüntüsü ise, o zaman burjuva Rusyanın, burjuva monarşisinin gelişiminde, en üst sınıfların egemenlik biçiminin gelişiminde vs. herhangi bir
yeni
aşama yok demektir ve o zaman tabii ki Otzovistlerin
prensip olarak
haklı oldukları anlaşılır!
Platformdan aldığımız cümlenin sakın tesadüfi bir dil sürçmesi olduğu sanılmasın. Devlet Duması Üzerine özel bölümde (s. 2528) hemen en başta şunları okuyoruz:
Şimdiye kadarki bütün seçim dönemlerinin Devlet Dumaları, gerçek güç ve iktidara sahip olmayan ve ülkedeki gerçek sosyal güçler dengesini dile getirmeyen kurumlardı. Hükümet bunları halk hareketinin saldırısı altında, bir yandan kitlenin öfkesini dolaysız mücadeleden, oy verme barışçıl yoluna çekmek ve öte yandan bu Dumalarda, hükümeti devrime karşı mücadelede destekleyen sosyal gruplarla pazarlık kesmek için topladı
Bu, karmakarışık düşüncelerden ya da daha çok düşünce parçacıklarından oluşan bir yumaktır. Hükümet, Dumaları karşıdevrimci sınıflarla pazarlık kesmek için topladıysa, o zaman tam da buradan, I. ve II. Dumanın (devrime yardım etmek için)
hiçbir güç ve iktidara sahip olmadığı, buna karşılık III. Dumanın geçmişte ve şimdi (karşı-devrime yardım etmek için) güç ve iktidara
sahip olduğu
sonucu çıkar. Devrimciler, devrime yardım edecek durumda olmayan bir kuruma katılamazlardı (ve belirli koşullar altında katılmamaları gerekirdi). Bu tartışma götürmez biçimde kesindir. Platform yazarları, devrimci dönemin bu tür kurumlarını, karşı-devrimi destekleme gücüne sahip iki devrim arası dönemin Dumasıyla aynı kefeye koyduklarında, korkunç bir hata işliyorlar. Doğru Bolşevik argümanları, gerçekte onların kapsamadığı durumlara genişletiyorlar! Bu ise Bolşevizmi tam da bir karikatüre dönüştürmek demektir.
Platform yazarları Bolşevizmi kavrayışlarını özetlerken, devrimciliğin bu karikatürünün deyim yerindeyse klasik ifadesini bulduğu özel bir d) maddesi (s. 16) bile açmışlardır. Bu maddede şöyle deniyor:
d) Devrimin tamamlanmasına kadar, aralarında Devlet Dumasına katılımın da bulunduğu işçi sınıfının tüm yarı-legal ve legal mücadele yöntemleri ve yolları, bağımsız ve tayin edici bir öneme sahip olamaz, bilakis sadece, doğrudan devrimci, açık kitle mücadelesi için güçlerin toplanması ve hazırlanması için bir araçtır.
Demek ki, devrimin tamamlanmasından
sonra,
aralarında parlamentarizmin de bulunduğu legal mücadele yöntemleri, bağımsız ve tayin edici öneme sahip
olabilecektir!
Bu yanlıştır. O zaman da böyle bir öneme sahip olamazlar. Vperyodcuların platformunda bir saçmalık kotarılmıştır.
Devam. Buna göre, devrim tamamlanıncaya kadar, legal ve yarı-legal
dışındaki bütün mücadele yöntemleri, yani
tüm illegal
mücadele yöntemleri bağımsız ve tayin edici öneme sahip
olabilecektir!
Bu yanlıştır. Öyle illegal mücadele yöntemleri vardır ki, bunlar devrimin tamamlanmasından sonra da (örneğin illegal propaganda çevreleri) ve devrim tamamlanıncaya kadar (örneğin düşmanın paralarına el konması ya da tutsakların zor yoluyla kurtarılması, muhbirlerin öldürülmesi vs.),
platform
metninde dendiği gibi, bağımsız ve tayin edici öneme sahip olamazlar, bilakis
sadece
vs.
Devam. Burada hangi türde devrimin tamamlanmasından söz ediliyor? Herhalde sosyalist devrimin tamamlanmasından
değil,
çünkü
o zaman genel olarak sınıflar bulunmayacağı için, işçi sınıfının mücadelesi de olmayacaktır. Yani
burjuva-demokratik
devrimin tamamlanması söz konusudur. Şimdi platform yazarlarının, burjuvademokratik devrimin
tamamlanmasından aslında ne anladıklarına daha yakından bakalım.
Genel konuşulduğunda, bu tabirden iki şey anlaşılabilir. Geniş anlamda kullanıldığında, burjuva devrimin objektif tarihsel görevlerinin çözülmesi, onun tamamlanması, yani burjuva devrimi ortaya çıkaran zeminin ortadan kaldırılması, burjuva devrimlerin
tüm devresinin
tamamlanması anlaşılır. Bu anlamda örneğin Fransada burjuvademokratik devrim ancak 1871 yılında
tamamlanmıştır
(buna karşılık 1789 da başlamıştır).[20] Ancak sözcük dar anlamda kullanıldığında, o zaman tek bir devrim, burjuva devrimlerinden biri, deyim yerindeyse, eski rejimi kırbaçlayan ama tam olarak işini bitirmeyen, sonraki burjuva devrimler için zemini ortadan kaldırmayan dalgalardan biri kastedilir. Bu anlamda Almanyada 1848 Devrimi, 60lı yılların devrimci yükselişi için zemini bir nebze dahi olsa ortadan kaldırmaksızın 1850 yılında ya da 50li yıllarda tamamlandı. Fransada 1789 yılı devrimi, diyelim ki 1794te tamamlandı, fakat bununla 1830 ve 1848 devrimleri için zemin herhangi bir biçimde ortadan kaldırılmadı.
Platformun, devrim tamamlanıncaya kadar sözleri, ister geniş ister dar anlamda alınsın, hiç farketmez, hiçbir durumda bir anlam ifade etmiyor. Söylemeye gerek yok ki, devrimci sosyal-demokrasinin taktiğini Rusyanın olası burjuva devrimlerinin bütün dönemi tamamlanıncaya kadar
peşinen
saptama yönündeki her çaba tam bir saçmalık olurdu. 19051907 yıllarının devrimci dalgası, yani Rusyada ilk burjuva devrimi ile ilgili olarak ise, bizzat platform, onun (otokrasinin) devrimin birinci dalgasını atlattığını (s. 12), iki devrim arasında, demokratik devrimin iki dalgası arasında bir dönemden geçtiğimizi kabul etmek zorunda kalıyor.
Platformdaki bu sonsuz ve umarsız kargaşanın kökleri nerede yatıyor? Platformun, diplomatik bir biçimde Otzovizmden, onun düşünce zincirini bir nebze dahi olsa terketmeden, onun temel hatasını düzeltmeden ya da hiç olmadı belirtmeden uzaklaşmasından başka bir şeyde değil. Tam da, Vperyodcular için Otzovizmin haklı bir varyasyon,
yani
Bolşevizmin Otzovist, karikatürümsü varyasyonunun onlar için
meşru
bir şey, bir ideal, eşi görülmedik bir ideal olmasında yatıyor. Bu yanlış yola adımını bir kez atan, zorunlu olarak çözümsüz
kargaşanın bataklığına varmak zorundadır ve de varır; uygulanabilirliğinin koşullarını ve anlamının sınırlarını
iyice düşünüp taşınmayı
bilmeden sözleri ve şiarları tekrarlar.
Örneğin Bolşevikler 19061907 yıllarında oportünistlere karşı neden sık sık şu şiarı attılar: Devrim bitmedi? Çünkü objektif koşullar, sözcüğün dar anlamında devrimin tamamlanmasından söz bile edilemeyecek durumdaydı. Örneğin II. Duma dönemini alalım. O, herhalde en gerici otokratik hükümetle yan yana dünyanın en devrimci parlamentosuydu. Bu koşullardan, yukarıdan darbe ya da aşağıdan ayaklanma dışında bir başka dolaysız çıkar yol yoktu, ve şimdi çokbilmiş ukalalar istedikleri kadar hayır diye başlarını sallasınlar, darbeden önce hükümetin bunda başarılı olacağına, her şeyin pürüzsüz gideceğine, II. Nikolanın boynunun altında kalmayacağına kimse garanti veremezdi. Devrim bitmedi şiarının, en canlı, dolaysız öneme sahip, pratik olarak hissedilebilir bir anlamı vardı, çünkü
sadece o, meselenin ne olduğunu, olayların objektif mantığı sayesinde meselelerin nereye sürüklendiğini doğru bir şekilde ifade ediyordu. Fakat bizzat Otzovistlerin mevcut durumu iki devrim arasında bir durum olarak kabul ettikleri bugün, bu Otzovizmi, devrim tamamlanıncaya kadar, devrimci kanadın haklı bir varyasyonu olarak lanse etme çabasında bulunmak bu umarsız bir kargaşa değil midir?
Bu çözümsüz çelişkiler çemberinden çıkmak için Otzovizmle diplomasi oyunu oynanmamalı, bilakis onun ideolojik temelleri kökünden kurutulmalı, Aralık kararının bakış açısı benimsenmeli ve iyice düşünülmelidir. Mevcut devrim arası dönem bir tesadüfle açıklanamaz. Bugün artık, otokrasinin gelişiminde, burjuva monarşisinin, burjuva-gerici parlamentarizmin, kırda Çarlığın burjuva politikasının gelişmesinde özel bir aşamayla ve bütün bunların karşıdevrimci burjuvazi tarafından desteklenmesiyle karşı karşıya olduğumuza hiç kuşku yoktur. Bu dönem hiç kuşkusuz devrimin iki dalgası arasında bir
geçiş dönemidir; fakat ikinci devrime hazırlanabilmek için, tam da bu geçişin özgüllüğünü iyice kavramak, onu anlamak, kendi taktiğini ve örgütünü bu zor, ağır ve karanlıkla tehdit eden, ama bize kampanyanın gidişatının dayattığı geçişe uydurmak sözkonusudur. Her türlü diğer legal olanaklar gibi Duma kürsüsünden yararlanmak da, aslında etkileyici bir şey olmayan, asla en üst düzeyde olmayan mücadele araçları arasındadır. Fakat geçiş dönemi, tam da, onun özgül görevi
güçlerin doğrudan ve tayin edici biçimde harekete geçirilmesi değil, hazırlanması ve biriktirilmesi olduğu için bir geçiş dönemidir. Her türlü parıltıdan yoksun bu faaliyeti doğru biçimde sahneleyebilmek, Kara Yüzlerin ve Oktobristlerin egemen olduğu Duma dönemi için karakteristik olan tüm yarı-legal kurumları onun hizmetine sunmayı bilmek,
bu zemin üzerinde de
devrimci sosyal-demokrasinin tüm geleneklerini, en yakın kahramanca geçmişinin tüm şiarlarını, tüm çalışma ruhunu, oportünizme ve reformizme karşı tüm uzlaşmazlığını korumayı bilmek
Parti'nin görevi budur, anın görevi budur.
Yeni platformun, 1908 Aralık Konferansı'nın kararında ortaya konan taktikten ilk sapmasını ayrıntısıyla inceledik. Bunun Otzovist düşünceler yönünde bir sapma olduğunu, ne mevcut durumun Marksist bir tahliliyle, ne de bir bütün olarak devrimci sosyal-demokratların taktiğinin temel önkoşullarıyla en ufak bir ortak noktası bulunmayan düşünceler yönünde bir sapma olduğunu gördük. Şimdi yeni platformun ikinci orijinal özelliğini incelemeye koyulmak zorundayız.
Bu, yeni grup tarafından ilan edilen kitleler içinde yeni bir proleter kültür yaratma ve yaygınlaştırma:
proleter bilimi geliştirme, proleter çevrelerde gerçekten yoldaşça ilişkileri sağlamlaştırma, proleter bir felsefe ortaya koyma, sanatı proleter özlemlere ve proleter deneyime ayarlama (s. 17) görevinden ibarettir.
İşte size, yeni platformda meselenin özünü gizlemek için yararlanılan o çocuksu diplomasinin ideal örneği! Bilim ile felsefenin arasına, gerçekten yoldaşça ilişkilerin sağlamlaştırılmasını sokmak çocukça değil mi acaba? Yeni grup tarafından platforma, diğer gruplara karşı (özellikle ilk planda ortodoks Bolşeviklere karşı) yöneltilen, güya kendilerinin rencide edildiği, gerçekten yoldaşça
ilişkileri onların zedeledikleri yönündeki suçlamalar alınmıştır. Bu eğlendirici noktanın
gerçek içeriği tam da budur.
Proleter bilim de burada aynı şekilde üzücü ve damdan düşmüş gibi görünüyor. Birincisi, şimdi yalnızca bir tek proleter bilim tanıyoruz Marksizm. Platform yazarları herhangi bir sebeple bu biricik tam tanımdan sistematik olarak kaçınıyorlar ve her yere bilimsel sosyalizm sözcüğünü koyuyorlar (s. 13, 15, 16, 20 ve 21). Bilindiği gibi bizde Rusyada, Marksizmin doğrudan karşıtları da bu tanım üzerinde hak iddia ediyorlar. İkincisi, platforma proleter bilimi geliştirme görevi de alındığında, burada aslında zamanımızın hangi ideolojik, teorik mücadelesinin kastedildiği ve platform yazarlarının aslında kimin yanında olduklarının açıkça söylenmesi gerekir. Bu konuda susmak, safça bir kurnazlıktır, çünkü 1908-1909 yıllarına ait sosyal-demokrat literatürü tanıyan herkes için
meselenin özü
açıktır.
Zamanımızda, bilim, felsefe ve sanat alanında Marksistlerin Machçılara[21] karşı mücadelesi ortaya çıkmıştır. Herkesçe bilinen bu gerçeğe gözlerini kapamak en azından gülünçtür. Platformlar, görüş ayrılıklarını örtbas etmek için değil, sonuca bağlamak için yazılmalıdır.
Yazarlarımız, platformdan alıntılanan pasajla, kendilerini çok beceriksizce ele veriyorlar. Proleter felsefe denince
gerçekte Machizmin
kastedildiğini herkes biliyor ve beş duyusu yerinde olan her sosyal-demokrat bu yeni
takma adı
derhal çıkartacaktır. Yani, bu takma adı uydurmanın hiçbir anlamı yoktu. Onun ardına gizlenmek hiçbir işe yaramaz. Gerçekten de yeni grubun en etkin yazarlar çekirdeği, Machçı olmayan felsefeyi proleter olmayan felsefe olarak gören Machçı bir çekirdektir.
Eğer platformda bundan sözedilmek isteniyorduysa, şöyle denmeliydi: yeni grup, felsefede ve sanatta proleter olmayan, yani Machçı olmayan teorilere karşı mücadele yürütecek kişileri birleştirmektedir. Bu herkesçe bilinen
ideolojik
bir akımın doğrudan, gerçeğe uygun, açık bir hareketi olurdu, diğer akımlara karşı bir mücadeleye girişmek olurdu. Parti için ideolojik mücadeleye önem verdiğinde, insan doğrudan bir savaş ilanıyla harekete geçer, kendini gizlemez.
Biz de herkesi, Platformda gizlice ilan edilen Marksizme karşı felsefi mücadeleye karşı kesin, açık bir yanıta çağırmak istiyoruz. Proleter kültür üzerine bütün boş laflar
gerçekte tam da
Marksizme karşı mücadeleyi
gizliyor. Yeni grubun orijinalitesi, felsefede
aslında hangi akımı temsil ettiğini doğrudan söylemeden, Parti platformuna
felsefeyi
taşımış olmasından ibarettir.
Geçerken, platformun alıntılanan sözlerinin gerçek içeriğinin tamamen negatif olduğunu söylemek doğru olmaz. Bu sözlerin ardında belli bir pozitif içerik de gizlidir. Bu pozitif içerik tek bir sözcükle ifade edilebilir: M. Gorki.
Gerçekten de, burjuva basının çoktan açıkladığı (ve bu arada saptırıp çarpıttığı), yani M.WGorkinin yeni grubun yandaşı olduğu gerçeğini gizlemenin hiçbir anlamı yok.[22] Gorki ise
proleter
sanatın, onun için çok şey yapmış ve daha da fazlasını yapabilecek olan, kesinlikle son derece önemli bir temsilcisidir. Sosyal-Demokrat Partinin her fraksiyonu, Gorkinin ona dahil olmasından haklı olarak gurur duyabilir, ama buna dayanarak
platforma proleter sanatı katmak, bu platforma bir yoksulluk belgesi çıkarmak, kendi kendisinin tam da otorite sersemliği suçunu kanıtlayan grubu bir edebi
çevreye indirgemek anlamına gelir
Platform yazarları çokça otoritelerin tanınmasına karşı konuşuyorlar, ama bununla neyi kastettiklerini doğrudan açıklamıyorlar. Mesele şudur: Felsefede materyalizmin savunulması ve Bolşeviklerin Otzovizme karşı mücadelesi, onlara, Machizm düşmanlarının söylendiği gibi körü körüne güvendiği tek tek otoritelerin girişimi gibi görünüyor (epey sert koşullara nazik bir ima!). Bu tür saldırılar tabii ki son derece çocukçadır. Ama tam da Vperyodcular otoritelere pek iyi davranmıyorlar. Gorki, proleter sanat alanında bir otoritedir, bu kesin. Bu otoriteden Machizmi ve Otzovizmi sağlamlaştırmakta (tabii ki ideolojik anlamda) yararlanmaya çalışmak, otoritelere nasıl davranılmaması gerektiğine
ideal
bir
örnek
sunmak demektir.
Proleter sanat alanında Gorki, Machizme ve Otzovizme sempatisine rağmen, muazzam bir
artıdır. Sosyal-demokrat proleter hareketin gelişimi alanında, Parti içinden bir grup Otzovisti ve Machisti ayıran
Lenin:
secme eserler 4 PARTİMİZDEKİ BİRLEŞME KRİZİ