KÜTÜPHANE |
LENIN |
Proletarya Devrimi ve Dönek Kautsky
proleter devrim ve dönek kautsky
SOVYET ANAYASASI
DAHA önce de belirttiğim gibi, burjuvazinin
seçim haklarından yoksun bırakılma olgusu
proletarya diktatörlüğünün zorunlu ve
vazgeçilmez bir göstergesi değildir. Rusya'da
bile ekimden çok zaman önce bu diktatörlük
belgisini ilan etmiş olan bolşevikler, önceden
sömürücüleri seçim haklarından yoksun
bırakmaktan söz etmemişlerdi. Diktatörlüğün bu
bütünleyen öğesi bir partinin "planına göre"
ortaya çıkmadı; savaşım içinde kendiliğinden
beliriverdi. Hiç kuşku yok, tarihçi Kautsky buna
dikkat etmemiş. Daha Sovyetlerde (burjuvazi ile
uzlaşmadan yana olan) menşeviklerin egemenliği
altında, burjuvazinin Sovyetlerden kendisinin
ayrıldığını, Sovyetleri boykot ettiğini, onlara
karşı çıktığını, onlara karşı entrikalar
çevirdiğini anlamamış Kautsky. Sovyetler hiçbir
anayasa olmaksızın ortaya çıktılar ve bir yoldan
çok bir zaman boyunca (1917 ilkyazından 1918
yazına değin) varlıklarını herhangi bir anayasa
dışında sürdürdüler. Burjuvazinin ezilenlerin
bağımsız ve (genel olduğu için) son derece güçlü
örgütlenmesine karşı öfkesi; burjuvazinin
Sovyetlere karşı -en yüzsüz, çıkarcı ve iğrenç-
savaşımı; ensonu [sayfa 58]
(Kadetlerden sağ devrimci-sosyalistlere,
Milyukov'dan Kerenski'ye değin) burjuvazinin
Komilov darbesine[23]
açık katılımı): İşte burjuvazinin Sovyetlerden
kesin dıştalanmasını hazırlayan şeyler.
Kautsky Komilov darbesinden söz edildiğini
duymuş, ama diktatörlüğün biçimlerini belirleyen
tarihsel olguların, savaşım gelişme ve
biçimlerinin görkemle içine tükürüyor: gerçekte,
"arı" demokrasi söz konusu olduğuna göre,
olguların bu işle ne ilgisi var? İşte bu yüzden
de Kautsky'nin burjuvazinin seçim haklarının
kaldırılmasına karşı eleştirisi,... bir çocukta
görülse duygulandırıcı olabilecek, ama henüz
resmen geri zekalı olarak tanınmamış bir kişiden
geldiği için, tiksinti uyandıran iyilik
taslayıcı bir bönlükle kendini gösteriyor.
"...Eğer, genel oy rejimi altında,
kapitalistler kendilerini çok küçük bir azınlık
olarak görselerdi, yazgılarına daha çabuk boyun
eğerlerdi" (s. 33)... Çok güzel, değil mi?
Ezilen çoğunluğun iradesine saygı gösteren büyük
toprak sahipleri ve kapitalistler örneklerini,
akıllı Kautsky tarihte birçok kez saptamıştır,
ve genel olarak, gerçek yaşam üzerindeki
gözlemleri ile de, bunun böyle olduğunu çok iyi
bilir. Akıllı Kautsky kesin olarak "muhalefet"
görüşü ile, yani parlamento-içi savaşım görüşü
ile yetiniyor. Tıpatıp şöyle yazıyor: "Muhalefet"
( s. 34 ve başka yerlerde).
Ey bilgin tarihçi ve siyasetçi! Gene de "muhalefet"in
barışçıl ve salt parlamenter bir savaşım fikrini,
yani devrimci olmayan bir duruma karşılık düşen
bir fikri, devrim yokluğuna karşılık düşen bir
fikri içerdiğini bilmeliydiniz. Devrim döneminde,
iç savaşta amansız bir düşman söz konusudur, ve,
Kautsky'nin korktuğu gibi, bu savaştan korkan
hiçbir gerici küçük-burjuva ağlayıp sızlaması bu
olguda hiçbir şeyi değiştiremez. Burjuvazinin
hiçbir cinayet karşısında gerilemediği, -Versaylılar
ve onların Bismarck'la pazarlıkları örneği,
tarihe Gogol'un Petruşka'sından[24]
başka türlü bakan herkes için bu konuda
yeterince anlamlıdır,- burjuvazinin yabancı
hükümetleri yardımına çağırdığı ve devrime karşı
onlarla, entrikalar
[sayfa 59] çevirdiği bir sırada, amansız bir iç
savaşın sorunlarını "muhalefet" açısından
düşünmek gülünç bir şey. "Her şeyi karıştıran
danışman" Kautsky gibi, devrimci proletarya da
kafasına bir gece takkesi geçirmeli, ve Dutovlar,
Krasnovlar ve Çekler karşı-devrimci
ayaklanmalarını düzenleyen ve baltalayıcılara
milyonlar saçan burjuvaziye yasal bir "muhalefet"
olarak bakmalıydı. Ne derin zeka! Kautsky'yi
sorunun salt biçimsel, salt hukuksal yanı
ilgilendiriyor; bu nedenle onun Sovyet Anayasası
konusundaki bilimsel incelemelerini okurken,
insan elinde olmadan Bebel'in şu sözlerini
düşünüyor: Hukukçular gericinin gericisi
kimselerdir. "Gerçeklikte, diye yazıyor Kautsky,
haklarından yalnızca kapitalistler yoksun
bırakılamaz. Hukuksal anlamda nedir bir
kapitalist? Bir mülk sahibi mi? Proletaryasının
o denli çok olduğu Almanya gibi iktisadi gelişme
yolunda öylesine ilerlemiş bir ülkede bile,
Sovyetler Cumhuriyetinin kuruluşu büyük
yığınların siyasal haklarından yoksun
bırakılması sonucunu verirdi. 1907 yılında,
tarım, sanayi ve ticaret, üç büyük faaliyet
kolunda çalışan kimselerin sayısı, aileleri de
içinde, Alman İmparatorluğunda, ücretli,
müstahdem ve işçiler grubu için 35 milyon, ve
bağımsız emekçiler grubu için de 17 milyon
dolaylarındaydı. Öyleyse, bir parti ücretli
işçiler çoğunluğunu pekala toplayabilir, ve gene
de nüfus içinde bir azınlıktan başka bir şey
olmayabilir" (s. 33).
İşte Kautsky'nin düşüncelerinden bir örnek.
Eh peki! Karşı-devrimci bir burjuva sızlanması
değil mi bu? Rus köylülerinin engin çoğunluğunun
ücretli işçi çalıştırmadığını ve, bunun sonucu,
haklardan yoksun olmadıklarını çok iyi bilmemize
karşın, peki neden bütün "bağımsız"ları
haklarından yoksun edilmişler arasında
sayıyorsunuz Bay Kautsky? Bir tahrifat değil mi
bu?
İşletme grupları bakımından tarımdaki ücretli
emek üzerine, sizce çok iyi bilinen ve bu aynı
1907 Alman istatistiğinin sağladığı verileri, ey
bilgin iktisatçı, neden aktarmadınız? Alman
istatistiğine göre toplam "kırsal mülk sahipleri"
içinde n e k a d a r s ö
m ü r ü c ü, ne kadar az sömürücü bulunduğunu
gösterecek olan bu verileri,
[sayfa 60] broşürünüzün okuyucuları Alman işçilerinin
incelemesine neden sunmadınız?
Yadsımanız sizi sıradan bir burjuva muhbiri
durumuna getirdiğinden.
Kapitalist, görüyorsunuz, çok belirsiz
bir hukuksal kavram, ve Kautsky sayfalar boyu
Sovyet Anayasasının "keyfi"liğine verip
veriştiriyor. İngiliz burjuvazisine, bu "kılı
kırk yaran bilgin", yüzyıllar boyunca yeni (ortaçağ
için yeni) bir burjuva anayasası hazırlama ve
derleyip toplama iznini veriyor; ama bize, Rusya
işçi ve köylülerine, aşağılık bir bilimin bu
temsilcisi, hiçbir süre tanımıyor. Bizden birkaç
ay içinde en önemsiz ayrıntısına değin
hazırlanmış bir anayasa istiyor...
..."Keyfi"! Böyle bir kınamada burjuvazi
karşısında nasıl bir iğrenç kölelik, nasıl bir
dar kafalı bilgiçlik uçurumunun kendini
gösterdiğini düşünün biraz. Kapitalist ülkelerde,
tırnaklarının ucuna değin burjuva ve çoğunlukla
da gerici olan hukukçular, işçinin belini büken,
yoksulu eli ayağı bağlı tutan, sıradan emekçinin,
halktan birinin karşısına binbir mızıkçılık ve
engel çıkaran en ince eleyip sık dokuyan
kuralları hazırlamak, onlarca ve yüzlerce yasa
ve yorum ciltleri yazmak için yüzyıllar ya da
onyıllar istedikleri zaman, oh! o zaman liberal
burjuvalar ve Bay Kautsky bunda hiçbir "keyfi"lik
görmezler! "Düzen" ve "yasallık" egemendir bu
işte! Burada yoksulun daha iyi "sıkıp suyunu
çıkarmak" için her şey düşünülmüş ve
düzenlenmiştir. Binlerce burjuva avukat ve memur
(bunlardan genellikle, Kautsky tek söz etmiyor;
bunun, Marx'ın bürokratik makinenin yıkılmasına
çok büyük bir önem verdiği için olduğuna inanmak
gerekiyor...), yasaları, bu yasaların diktikleri
dikenli teller barajını işçi ve orta köylünün
parçalamasını olanaksız kılacak biçimde
yorumlamasını bilirler. Burjuvazinin "keyfi"liği
değildir bu, halkın kanına susamış açgözlü ve
alçak sömürücülerin diktatörlüğü değildir bu. Ne
münasebet. Günden güne daha da anlaşan "arı
demokrasi"dir bu.
Ve yabancı ülkelerdeki kardeşlerinden
emperyalist savaş tarafından ayrılmış bulunan
emekçi ve sömürülen
[sayfa 61]
sınıflar, ilk kez olarak kendi Sovyetlerini
kurdukları, burjuvazinin ezdiği, bunalttığı,
alıklaştırdığı yığınları siyasal kuruluşa
çağırdıkları, ve yeni, proleter bir devleti
kendileri kurmaya giriştikleri zaman; savaşımın
kudurmuşluğu ve iç savaşın ateşi içinde
sömürücüsüz bir devletin temel ilkelerini
belirlemeye başladıkları zaman, burjuvazinin
bütün anasının ipini satmış kopukları, bütün kan
emiciler çetesi, pohpohçuları Kautsky ile
birlikte, "keyfilik" diye ulumaya koyuluyorlar!
Gerçekten, bu karacahil işçiler ve köylüler, bu
"halk tabakası" yasalarını yorumlamayı nasıl
bilebilsin? Bunlar, kültürlü avukatların,
burjuva yazarların, Kautsky'lerin ve bilgelik
dolu eski memurların öğütlerinden hiç
yararlanmayan bu basit emekçiler, adalet
duygusunu nerede edinebilsinler?
Benim 28 nisan 1918 günlü konuşmamdan, Bay
Kautsky şu tümceyi aktarıyor: "Seçimlerin yöntem
ve zamanını, yığınların kendileri belirler." Ve
"arı demokrat" olarak, Kautsky şu sonucu
çıkarıyor:
"Öyleyse her
seçmenler topluluğunun seçimlerin yöntemini canının istediği gibi
saptayacağı anlaşılıyor. Keyfilik ve proletaryanın içinde bile. can sıkıcı
muhalefet öğelerinden kurtulma olanağı, böylece en yüksek noktaya
çıkarılabilir" (s. 37).
Eğer
kapitalistler tarafından kiralanmış ve bir grev
sırasında, "çalışmak isteyen" gayretli işçiler
üzerinde yığın tarafından uygulanan zora karşı
kulak tırmalayıcı çığlıklar atan bir kalem
uşağının sözleri değilse, nedir bu peki? "Arı"
burjuva demokraside burjuva memurlar tarafından
saptanan seçim biçimi neden keyfi değil? Her
zamanki sömürücülerine karşı savaşım için
eğitilmiş yığınlarda, bu amansız savaşım
tarafından aydınlatılmış ve savaşkanlaştırılmış
yığınlarda, adalet duygusu neden burjuva
önyargılar anlayışı içinde yetişmiş bir avuç
memur, aydın ve avukattakinden daha az olsun?
Kautsky gerçek bir sosyalist; bu saygıdeğer
aile babasının, bu dürüst yurttaşın iyi
niyetinden kuşkulanmayın. İşçilerin, proleter
devrimin zaferinin ateşli ve inanmış bir
yandaşıdır o. O yalnızca, küçük-burjuva aydın
çevreler ile gece takkeli hamkafaların, ilkin,
yığınların hareketinden önce, onların
sömürücülere karşı amansız
[sayfa 62]
savaşımlarından önce ve özellikle iç savaşsız,
devrimin gelişmesinin ölçülü, özene bezene
düzenlenmiş kurallarını hazırlamalarından
hoşlanırdı...
Bilginler bilgini Küçük-Yuda Golovlev'imiz,[25]
14 haziran 1918 günü, Rusya Sovyetleri Merkez
Yürütme Komitesinin sağ devrimci-sosyalist ve
menşevik partiler temsilcilerini Sovyetlerden
çıkarmayı kararlaştırdığını, Alman işçilerine
derin bir öfke içinde anlatıyor. "Bu önlem, diye
yazıyor soylu bir öfke ile alev alev yanan
Küçük-Yuda Kautsky, bazı cezalandırılır işler
yapan belli kişilere karşı yöneltilmemiştir...
Sovyet Cumhuriyeti anayasası Sovyetler üyesi
vekillerin yasama dokunulmazlığı üzerine tek söz
söylemiyor. Sovyetlerden atılanlar , bu durumda,
belli kişiler değil, ama belli partiler'dir" (s
.37).
Evet, gerçekten korkunç, bizim devrimci
Küçük-Yuda Kautsky'mizin kurallarına göre devrim
yapmak istediği an demokrasiye hoşgörülmez bir
aykırılıktır bu. Biz, Rus bolşevikleri, ilkin
Savinkovlar ve hempalarına, Liberdanlara[26]
ve Potresovlar ("aktivistler") ile hempalarına
dokunulmazlık güvencesi vermekle başlamalı,
sonra da Çekoslovakların karşı-devrimci savaşına
katılmayı, ya da, Ukrayna ya da Gürcistan'da,
kendi ülkeleri işçilerine karşı Alman
emperyalistleri ile bağlaşmayı
"cezalandırılabilir" ilan eden bir ceza yasası
yapmalıydık. Yalnız o zaman, ceza yasası
gereğince, "arı demokrasi" anlayışına göre,
"belli kişiler"i Sovyetlerden atma hakkına sahip
olurduk. Kuşku yok ki, Savinkov, Potresovve
Liberdanların aracılığı ile (ya da
propagandaları aracıyla) İngiliz-Fransız
kapitalistlerinden para alan Çekoslovaklar,
tıpkı Ukrayna ve Tiflis menşeviklerinin yardımı
sonucu Alman obüsleri ile silah gereksinimleri
karşılanan Krasnovlar gibi, kurala uygun bir
ceza yasası hazırlamayı tamamlamamızı uslu uslu
bekler ve, en arı demokratlar olarak, bir
"muhalefet" rolüyle yetinirlerdi...
Kautsky, Sovyet Anayasasının "kâr sağlamak
amacıyla ücretli işçi çalıştıran" kimseleri de
seçim haklarından yoksun bırakmasına daha az
öfkelenmemiş. "Bir ev emekçisi ya da yardımcı
bir işçi çalıştıran bir küçük
[sayfa 63] patron, diye yazıyor Kautsky, gerek
proleterlerin yaşama koşulları ve duygularına
sahip olabilirler, ama seçim hakları yoktur" (s.
36).
"Arı demokrasi"ye amma da aykırılık! Amma da
adaletsizlik! Gerçi şimdiye değin bütün
marksistler küçük patronların utanmadan en
yoksun kişiler, ücretli işçilerin en kötü
sömürücüleri olduklarını düşünüyorlardı, ve
binlerce olgu da bunu doğruluyor; ne var ki
Küçük- Yuda Kautsky doğal olarak küçük patronlar
sınıfından değil (tehlikeli sınıf savaşımı
teorisini de kim icat etti?), ama bireylerden,
"yaşam ve duyguları gerçek proleterlerin yaşam
ve duyguları olan" sömürücülerden söz ediyor.
Uzun zamandan beri öldüğü sanılan ünlü "tutumlu
Agnes", Kautsky'nin kalemi altında yeniden
canlanıyor. Bu tutumlu Agnes, bundan birkaç on
yıl önce, Alman edebiyatında, "arı" burjuva
demokrat Eugene Richter tarafından yaratılmış ve
moda edilmişti. Richter proletarya
diktatörlüğünün, sömürücülerin sermayesinin
zoralımının getireceği, sözle anlatılmaz
felaketleri önceden kestiriyor; masum bir
görünüşle, hukuksal anlamda bir kapitalistin ne
olduğunu soruyordu. Kötü "proletarya
diktatörleri"nin son meteliklerini de elinden
aldıkları yoksul ve tutumlu ("tutumlu Agnes")
bir terzi kadın örneğini veriyordu. Bir zamanlar
tüm Alman sosyal-demokrasisi, arı demokrat
Eugene Richter'in bu "tutumlu Agnes"i ile gırgır
geçiyordu. Ama bu, eskiye, Bebel'in henüz
yaşadığı ve Alman partisinde ulusal-liberaller[27]
sayısının çok olduğu gerçeğini açıkça söylediği
o eski zamana ait. Bu iş Kautsky'nin henüz bir
dönek olmadığı o eski zamanın işi.
"Tutumlu Agnes" bugün bir "yardımcı işçi
çalıştıran ve yaşamı ile duyguları gerçek
proleterin yaşamı ve duyguları olan küçük patron
türleri altında yeniden canlanıyor. Kötü
bolşevikler ona karşı adaletsiz davranıyor, onu
seçim haklarından yoksun bırakıyorlar. Gerçi
Sovyet Cumhuriyetinde, aynı Kautsky'nin dediği
gibi "her seçim topluluğu" örneğin belli bir
işyerine bağlı yoksul bir zanaatçıyı, eğer,
istisna olarak, bir sömürücü değilse, eğer
gerçekten "yaşamı ve duyguları gerçek bir
proleterin
[sayfa 64] yaşamı ve duyguları" ise, kabul
edebilir. Ama işyerindeki basit işçilerin, kötü
düzenlenmiş ve kuralsız (amanın!) çalışan bir
topluluğun yaşam deneyine, adalet duygusuna
güvenilebilir mi! İşçilerin, "tutumlu Agnes"i ve
"yaşam ve duyguları gerçek proleterin yaşam ve
duyguları olan küçük zanaatçı"yı incitmeleri
tehlikesini göze almaktansa, bütün sömürücülere,
bütün ücretli işçi çalıştıran kimselere seçim
haklarını tanımanın daha iyi olduğu açık değil
mi?
*
Aşağılık dönekler,
burjuvazinin ve sosyal-şovenlerin alkışları
arasında,[5*]
sömürücülerin seçim haklarını ellerinden aldığı
için bizim Sovyet Anayasamızı küçümseyip
kötüleyebilirler. Çok iyi bir şey bu, çünkü
devrimci Avrupa işçileri ile Scheidemannlar ve
Kautskyler, RenaudeIler ve Longuetler,
Hendersonlar ve Ramsay MacDonaldlar, bütün bu
eski önderler ve eski sosyalizm hainleri
arasındaki kopma, bundan ötürü daha çabuk ve
daha derin olacaktır.
Ezilen sınıfların içindeki yığınlar, devrimci
proleterlerin bilinçli ve dürüst önderleri
bizden yana olacaklar. Bu proleterlere ve bu
yığınlara, hemen: "işte gerçekten b i z i m
a d a m l a r ı m ı z , işte gerçek işçi partisi,
gerçek işçi hükümeti", demeleri için, bizim
Sovyet Anayasamızı tanıtmak yeter. Bu hükümet,
yukarıda adlarını andığım bütün önderlerin
yaptıkları gibi, işçileri reformlar konusundaki
boş sözlerle aldatmıyor; sömürücülerle gerçekten
savaşıyor, gerçekten devrim yapıyor, emekçilerin
tam kurtuluşu için gerçekten savaşım veriyor.
Eğer Sovyetler, bir yıllık "deney"den sonra,
sömürücüleri seçim haklarından yoksun
bırakmışlarsa, bunun nedeni Sovyetlerin
burjuvaziye satılmış sosyal-emperyalistlerin ve
sosyal-pasifistlerin örgütleri değil, ama
[sayfa 65] gerçekten ezilen yığınların
örgütleri olmalarıdır. Eğer bu Sovyetler
sömürücülerin seçim haklarını ellerinden
almışlarsa, bunun nedeni onların kapitalistlerle
küçük-burjuva uzlaşma örgenlikleri ya da (Kautsky,
Longuet ve McDonaldların) parlamenter gevezelik
örgenlikleri değil, ama sömürücülere karşı
kıyasıya bir savaşım yürüten gerçekten devrimci
proletaryanın örgenlikleri olmalarıdır.
Son günlerde (bugün 30 Ekim) iyi haber alan
bir yoldaş bana Berlin'den: "Kautsky'nun kitabı
burada hemen hemen bilinmiyor", diye yazıyordu.
Hanidir "kokuşmuş bir ceset"ten başka bir şey
olmayan bu "Avrupalı" -emperyalist ve reformist
okuyun- sosyal-demokratı çamura batırmak
ereğiyle, Almanya ve İsviçre'deki elçilerimize
kitabın bütün baskısını satın almak ve onu
bilinçli işçilere parasız dağıtmak için hiç
düşünmeden para harcamalarını öğütlemek isterdim.
*
Kitabının sonunda, 61-63. sayfalarda, Bay
Kautsky, "yeni teorinin (Paris Komünü'nün Marx:
ile Engels tarafından yapılan çözümlemesine
değinmekten korktuğu için, bolşevizmi böyle
adlandırıyor), örneğin İsviçre gibi eski
demokrasilerde bile yandaş bulmasından acı acı
yakınıyor. "Alman sosyal-demokratların bu
teoriyi kabul etmeleri" Kautsky için "anlaşılmaz"
bir şey.
Tersine, çok anlaşılır bir şey bu, çünkü,
savaşın şaka götürmez derslerinden sonra,
devrimci yığınlar hem Scheidemannlara hem de
Kautskylere karşı tiksinti duyuyorlar. "Biz" her
zaman demokrasiden yana olduk, diye yazıyor
Kautsky, demokrasiye sırt çeviren meğer bizmişiz!
"Biz", sosyal-demokrasi oportünistleri, biz
her zaman proletarya diktatörlüğüne karşı olduk;
Kolb ile hempaları bunu uzun zamandır açıkça
doğruladılar. Kautsky bunu iyi biliyor, ve
Bernsteinların ve Kolbların "kucağı dönüşü"
apaçık olgusunu okurlarından saklayabileceğine
inanmakla da hata ediyor [sayfa
66]
"Biz", devrimci marksistler, biz "arı" (burjuva)
demokrasiyi hiçbir zaman bir fetiş durumuna
getirmedik. Bilindiği gibi, Plehanov 1903'te (onu
bir Rus Scheidemann'ı durumuna getiren acıklı
dönüşünden önce) devrimci bir marksistti. Ve
programın kabul edildiği parti kongresinde,
Plehanov, proletaryanın devrimde gerekirse
kapitalistlerin elinden seçim haklarını
alacağını, karşı-devrimci olduğu anlaşılacak her
parlamentoyu dağıtacağını söylüyordu. Marx ile
Engels'in, aktardığım bildirimlerinden de olsa,
bunun marksizme uygun tek görüş olduğunu herkes
anlayacaktır. Marksizmin bütün ilkelerinden
açıkça ortaya çıkan şey , budur.
"Biz", devrimci marksistler, biz halka, bütün
ulusların, burjuvazi karşısında boyun eğen,
kendilerini burjuva parlamentarizmine uyduran,
güncel demokrasinin burjuva niteliğini gizleyen
ve bu demokrasinin genişlemesini, bu
demokrasinin sonuna değin gerçekleşmesini
istemekle yetinen kautskicilerin çekmekten
hoşlandıkları gibi söylevler çekmedik.
"Biz" burjuvaziye şöyle diyorduk: Sizler,
sömürücüler ve ikiyüzlüler, siz demokrasiden söz
ediyor, oysa ezilen yığınların siyasal yaşama
katılmasını önlemek için her adımda binlerce
engel dikiyorsunuz. Sözünüzü kabul ediyoruz ve,
yığınları devrime hazırlama ereğiyle, sizi, siz
sömürücüleri alaşağı etmek için, bu yığınlar
yararına, s i z i n burjuva demokrasinizin
genişlemesini istiyoruz. Ve eğer siz,
sömürücüler, bizim proleter devrimimize
direnmeye kalkışırsanız, sizi acımasızca
bastıracak, siyasal haklarınızı elinizden
alacağız; dahası, size ekmek de vermeyeceğiz,
çünkü bizim proleter cumhuriyetimizde
sömürücülerin hakları olmayacak, sudan ve
ateşten yoksun kalacaklar, çünkü biz Scheidemann
ve Kautsky gibi sosyalistler değil, gerçek
sosyalistleriz.
"Biz"im, biz devrimci marksistlerin konuştuğumuz
ve konuşacağımız dil, işte bu; Scheidemannlar
ile Kautskyler dönekler çöplüğüne atılırken,
ezilen yığınlar işte bu yüzden bizden yana ve
bizimle birlikte olacaklar.
[sayfa 67]
DEVAMI
|