KÜTÜPHANE | LENIN | Proletarya Devrimi ve Dönek Kautsky

proleter devrim ve dönek kautsky

SOVYET ANAYASASI

      DAHA önce de belirttiğim gibi">

KÜTÜPHANE | LENIN | Proletarya Devrimi ve Dönek Kautsky

proleter devrim ve dönek kautsky

SOVYET ANAYASASI

      DAHA önce de belirttiğim gibi, burjuvazinin seçim haklarından yoksun bırakılma olgusu proletarya diktatörlüğünün zorunlu ve vazgeçilmez bir göstergesi değildir. Rusya'da bile ekimden çok zaman önce bu diktatörlük belgisini ilan etmiş olan bolşevikler, önceden sömürücüleri seçim haklarından yoksun bırakmaktan söz etmemişlerdi. Diktatörlüğün bu bütünleyen öğesi bir partinin "planına göre" ortaya çıkmadı; savaşım içinde kendiliğinden beliriverdi. Hiç kuşku yok, tarihçi Kautsky buna dikkat etmemiş. Daha Sovyetlerde (burjuvazi ile uzlaşmadan yana olan) menşeviklerin egemenliği altında, burjuvazinin Sovyetlerden kendisinin ayrıldığını, Sovyetleri boykot ettiğini, onlara karşı çıktığını, onlara karşı entrikalar çevirdiğini anlamamış Kautsky. Sovyetler hiçbir anayasa olmaksızın ortaya çıktılar ve bir yoldan çok bir zaman boyunca (1917 ilkyazından 1918 yazına değin) varlıklarını herhangi bir anayasa dışında sürdürdüler. Burjuvazinin ezilenlerin bağımsız ve (genel olduğu için) son derece güçlü örgütlenmesine karşı öfkesi; burjuvazinin Sovyetlere karşı -en yüzsüz, çıkarcı ve iğrenç- savaşımı; ensonu [sayfa 58] (Kadetlerden sağ devrimci-sosyalistlere, Milyukov'dan Kerenski'ye değin) burjuvazinin Komilov darbesine[23] açık katılımı): İşte burjuvazinin Sovyetlerden kesin dıştalanmasını hazırlayan şeyler.

      Kautsky Komilov darbesinden söz edildiğini duymuş, ama diktatörlüğün biçimlerini belirleyen tarihsel olguların, savaşım gelişme ve biçimlerinin görkemle içine tükürüyor: gerçekte, "arı" demokrasi söz konusu olduğuna göre, olguların bu işle ne ilgisi var? İşte bu yüzden de Kautsky'nin burjuvazinin seçim haklarının kaldırılmasına karşı eleştirisi,... bir çocukta görülse duygulandırıcı olabilecek, ama henüz resmen geri zekalı olarak tanınmamış bir kişiden geldiği için, tiksinti uyandıran iyilik taslayıcı bir bönlükle kendini gösteriyor.

      "...Eğer, genel oy rejimi altında, kapitalistler kendilerini çok küçük bir azınlık olarak görselerdi, yazgılarına daha çabuk boyun eğerlerdi" (s. 33)... Çok güzel, değil mi? Ezilen çoğunluğun iradesine saygı gösteren büyük toprak sahipleri ve kapitalistler örneklerini, akıllı Kautsky tarihte birçok kez saptamıştır, ve genel olarak, gerçek yaşam üzerindeki gözlemleri ile de, bunun böyle olduğunu çok iyi bilir. Akıllı Kautsky kesin olarak "muhalefet" görüşü ile, yani parlamento-içi savaşım görüşü ile yetiniyor. Tıpatıp şöyle yazıyor: "Muhalefet" ( s. 34 ve başka yerlerde).

      Ey bilgin tarihçi ve siyasetçi! Gene de "muhalefet"in barışçıl ve salt parlamenter bir savaşım fikrini, yani devrimci olmayan bir duruma karşılık düşen bir fikri, devrim yokluğuna karşılık düşen bir fikri içerdiğini bilmeliydiniz. Devrim döneminde, iç savaşta amansız bir düşman söz konusudur, ve, Kautsky'nin korktuğu gibi, bu savaştan korkan hiçbir gerici küçük-burjuva ağlayıp sızlaması bu olguda hiçbir şeyi değiştiremez. Burjuvazinin hiçbir cinayet karşısında gerilemediği, -Versaylılar ve onların Bismarck'la pazarlıkları örneği, tarihe Gogol'un Petruşka'sından
[24] başka türlü bakan herkes için bu konuda yeterince anlamlıdır,- burjuvazinin yabancı hükümetleri yardımına çağırdığı ve devrime karşı onlarla, entrikalar [sayfa 59] çevirdiği bir sırada, amansız bir iç savaşın sorunlarını "muhalefet" açısından düşünmek gülünç bir şey. "Her şeyi karıştıran danışman" Kautsky gibi, devrimci proletarya da kafasına bir gece takkesi geçirmeli, ve Dutovlar, Krasnovlar ve Çekler karşı-devrimci ayaklanmalarını düzenleyen ve baltalayıcılara milyonlar saçan burjuvaziye yasal bir "muhalefet" olarak bakmalıydı. Ne derin zeka! Kautsky'yi sorunun salt biçimsel, salt hukuksal yanı ilgilendiriyor; bu nedenle onun Sovyet Anayasası konusundaki bilimsel incelemelerini okurken, insan elinde olmadan Bebel'in şu sözlerini düşünüyor: Hukukçular gericinin gericisi kimselerdir. "Gerçeklikte, diye yazıyor Kautsky, haklarından yalnızca kapitalistler yoksun bırakılamaz. Hukuksal anlamda nedir bir kapitalist? Bir mülk sahibi mi? Proletaryasının o denli çok olduğu Almanya gibi iktisadi gelişme yolunda öylesine ilerlemiş bir ülkede bile, Sovyetler Cumhuriyetinin kuruluşu büyük yığınların siyasal haklarından yoksun bırakılması sonucunu verirdi. 1907 yılında, tarım, sanayi ve ticaret, üç büyük faaliyet kolunda çalışan kimselerin sayısı, aileleri de içinde, Alman İmparatorluğunda, ücretli, müstahdem ve işçiler grubu için 35 milyon, ve bağımsız emekçiler grubu için de 17 milyon dolaylarındaydı. Öyleyse, bir parti ücretli işçiler çoğunluğunu pekala toplayabilir, ve gene de nüfus içinde bir azınlıktan başka bir şey olmayabilir" (s. 33).

      İşte Kautsky'nin düşüncelerinden bir örnek. Eh peki! Karşı-devrimci bir burjuva sızlanması değil mi bu? Rus köylülerinin engin çoğunluğunun ücretli işçi çalıştırmadığını ve, bunun sonucu, haklardan yoksun olmadıklarını çok iyi bilmemize karşın, peki neden bütün "bağımsız"ları haklarından yoksun edilmişler arasında sayıyorsunuz Bay Kautsky? Bir tahrifat değil mi bu?

      İşletme grupları bakımından tarımdaki ücretli emek üzerine, sizce çok iyi bilinen ve bu aynı 1907 Alman istatistiğinin sağladığı verileri, ey bilgin iktisatçı, neden aktarmadınız? Alman istatistiğine göre toplam "kırsal mülk sahipleri" içinde n e   k a d a r   s ö m ü r ü c ü, ne kadar az sömürücü bulunduğunu gösterecek olan bu verileri, [sayfa 60] broşürünüzün okuyucuları Alman işçilerinin incelemesine neden sunmadınız?

      Yadsımanız sizi sıradan bir burjuva muhbiri durumuna getirdiğinden.

      Kapitalist, görüyorsunuz, çok belirsiz bir hukuksal kavram, ve Kautsky sayfalar boyu Sovyet Anayasasının "keyfi"liğine verip veriştiriyor. İngiliz burjuvazisine, bu "kılı kırk yaran bilgin", yüzyıllar boyunca yeni (ortaçağ için yeni) bir burjuva anayasası hazırlama ve derleyip toplama iznini veriyor; ama bize, Rusya işçi ve köylülerine, aşağılık bir bilimin bu temsilcisi, hiçbir süre tanımıyor. Bizden birkaç ay içinde en önemsiz ayrıntısına değin hazırlanmış bir anayasa istiyor...

      ..."Keyfi"! Böyle bir kınamada burjuvazi karşısında nasıl bir iğrenç kölelik, nasıl bir dar kafalı bilgiçlik uçurumunun kendini gösterdiğini düşünün biraz. Kapitalist ülkelerde, tırnaklarının ucuna değin burjuva ve çoğunlukla da gerici olan hukukçular, işçinin belini büken, yoksulu eli ayağı bağlı tutan, sıradan emekçinin, halktan birinin karşısına binbir mızıkçılık ve engel çıkaran en ince eleyip sık dokuyan kuralları hazırlamak, onlarca ve yüzlerce yasa ve yorum ciltleri yazmak için yüzyıllar ya da onyıllar istedikleri zaman, oh! o zaman liberal burjuvalar ve Bay Kautsky bunda hiçbir "keyfi"lik görmezler! "Düzen" ve "yasallık" egemendir bu işte! Burada yoksulun daha iyi "sıkıp suyunu çıkarmak" için her şey düşünülmüş ve düzenlenmiştir. Binlerce burjuva avukat ve memur (bunlardan genellikle, Kautsky tek söz etmiyor; bunun, Marx'ın bürokratik makinenin yıkılmasına çok büyük bir önem verdiği için olduğuna inanmak gerekiyor...), yasaları, bu yasaların diktikleri dikenli teller barajını işçi ve orta köylünün parçalamasını olanaksız kılacak biçimde yorumlamasını bilirler. Burjuvazinin "keyfi"liği değildir bu, halkın kanına susamış açgözlü ve alçak sömürücülerin diktatörlüğü değildir bu. Ne münasebet. Günden güne daha da anlaşan "arı demokrasi"dir bu.

      Ve yabancı ülkelerdeki kardeşlerinden emperyalist savaş tarafından ayrılmış bulunan emekçi ve sömürülen [sayfa 61] sınıflar, ilk kez olarak kendi Sovyetlerini kurdukları, burjuvazinin ezdiği, bunalttığı, alıklaştırdığı yığınları siyasal kuruluşa çağırdıkları, ve yeni, proleter bir devleti kendileri kurmaya giriştikleri zaman; savaşımın kudurmuşluğu ve iç savaşın ateşi içinde sömürücüsüz bir devletin temel ilkelerini belirlemeye başladıkları zaman, burjuvazinin bütün anasının ipini satmış kopukları, bütün kan emiciler çetesi, pohpohçuları Kautsky ile birlikte, "keyfilik" diye ulumaya koyuluyorlar! Gerçekten, bu karacahil işçiler ve köylüler, bu "halk tabakası" yasalarını yorumlamayı nasıl bilebilsin? Bunlar, kültürlü avukatların, burjuva yazarların, Kautsky'lerin ve bilgelik dolu eski memurların öğütlerinden hiç yararlanmayan bu basit emekçiler, adalet duygusunu nerede edinebilsinler?

      Benim 28 nisan 1918 günlü konuşmamdan, Bay Kautsky şu tümceyi aktarıyor: "Seçimlerin yöntem ve zamanını, yığınların kendileri belirler." Ve "arı demokrat" olarak, Kautsky şu sonucu çıkarıyor:

      "Öyleyse her seçmenler topluluğunun seçimlerin yöntemini canının istediği gibi saptayacağı anlaşılıyor. Keyfilik ve proletaryanın içinde bile. can sıkıcı muhalefet öğelerinden kurtulma olanağı, böylece en yüksek noktaya çıkarılabilir" (s. 37).

      Eğer kapitalistler tarafından kiralanmış ve bir grev sırasında, "çalışmak isteyen" gayretli işçiler üzerinde yığın tarafından uygulanan zora karşı kulak tırmalayıcı çığlıklar atan bir kalem uşağının sözleri değilse, nedir bu peki? "Arı" burjuva demokraside burjuva memurlar tarafından saptanan seçim biçimi neden keyfi değil? Her zamanki sömürücülerine karşı savaşım için eğitilmiş yığınlarda, bu amansız savaşım tarafından aydınlatılmış ve savaşkanlaştırılmış yığınlarda, adalet duygusu neden burjuva önyargılar anlayışı içinde yetişmiş bir avuç memur, aydın ve avukattakinden daha az olsun?

      Kautsky gerçek bir sosyalist; bu saygıdeğer aile babasının, bu dürüst yurttaşın iyi niyetinden kuşkulanmayın. İşçilerin, proleter devrimin zaferinin ateşli ve inanmış bir yandaşıdır o. O yalnızca, küçük-burjuva aydın çevreler ile gece takkeli hamkafaların, ilkin, yığınların hareketinden önce, onların sömürücülere karşı amansız [sayfa 62] savaşımlarından önce ve özellikle iç savaşsız, devrimin gelişmesinin ölçülü, özene bezene düzenlenmiş kurallarını hazırlamalarından hoşlanırdı...

      Bilginler bilgini Küçük-Yuda Golovlev'imiz,
[25] 14 haziran 1918 günü, Rusya Sovyetleri Merkez Yürütme Komitesinin sağ devrimci-sosyalist ve menşevik partiler temsilcilerini Sovyetlerden çıkarmayı kararlaştırdığını, Alman işçilerine derin bir öfke içinde anlatıyor. "Bu önlem, diye yazıyor soylu bir öfke ile alev alev yanan Küçük-Yuda Kautsky, bazı cezalandırılır işler yapan belli kişilere karşı yöneltilmemiştir... Sovyet Cumhuriyeti anayasası Sovyetler üyesi vekillerin yasama dokunulmazlığı üzerine tek söz söylemiyor. Sovyetlerden atılanlar , bu durumda, belli kişiler değil, ama belli partiler'dir" (s .37).

      Evet, gerçekten korkunç, bizim devrimci Küçük-Yuda Kautsky'mizin kurallarına göre devrim yapmak istediği an demokrasiye hoşgörülmez bir aykırılıktır bu. Biz, Rus bolşevikleri, ilkin Savinkovlar ve hempalarına, Liberdanlara
[26] ve Potresovlar ("aktivistler") ile hempalarına dokunulmazlık güvencesi vermekle başlamalı, sonra da Çekoslovakların karşı-devrimci savaşına katılmayı, ya da, Ukrayna ya da Gürcistan'da, kendi ülkeleri işçilerine karşı Alman emperyalistleri ile bağlaşmayı "cezalandırılabilir" ilan eden bir ceza yasası yapmalıydık. Yalnız o zaman, ceza yasası gereğince, "arı demokrasi" anlayışına göre, "belli kişiler"i Sovyetlerden atma hakkına sahip olurduk. Kuşku yok ki, Savinkov, Potresovve Liberdanların aracılığı ile (ya da propagandaları aracıyla) İngiliz-Fransız kapitalistlerinden para alan Çekoslovaklar, tıpkı Ukrayna ve Tiflis menşeviklerinin yardımı sonucu Alman obüsleri ile silah gereksinimleri karşılanan Krasnovlar gibi, kurala uygun bir ceza yasası hazırlamayı tamamlamamızı uslu uslu bekler ve, en arı demokratlar olarak, bir "muhalefet" rolüyle yetinirlerdi...

      Kautsky, Sovyet Anayasasının "kâr sağlamak amacıyla ücretli işçi çalıştıran" kimseleri de seçim haklarından yoksun bırakmasına daha az öfkelenmemiş. "Bir ev emekçisi ya da yardımcı bir işçi çalıştıran bir küçük [sayfa 63] patron, diye yazıyor Kautsky, gerek proleterlerin yaşama koşulları ve duygularına sahip olabilirler, ama seçim hakları yoktur" (s. 36).

      "Arı demokrasi"ye amma da aykırılık! Amma da adaletsizlik! Gerçi şimdiye değin bütün marksistler küçük patronların utanmadan en yoksun kişiler, ücretli işçilerin en kötü sömürücüleri olduklarını düşünüyorlardı, ve binlerce olgu da bunu doğruluyor; ne var ki Küçük- Yuda Kautsky doğal olarak küçük patronlar sınıfından değil (tehlikeli sınıf savaşımı teorisini de kim icat etti?), ama bireylerden, "yaşam ve duyguları gerçek proleterlerin yaşam ve duyguları olan" sömürücülerden söz ediyor. Uzun zamandan beri öldüğü sanılan ünlü "tutumlu Agnes", Kautsky'nin kalemi altında yeniden canlanıyor. Bu tutumlu Agnes, bundan birkaç on yıl önce, Alman edebiyatında, "arı" burjuva demokrat Eugene Richter tarafından yaratılmış ve moda edilmişti. Richter proletarya diktatörlüğünün, sömürücülerin sermayesinin zoralımının getireceği, sözle anlatılmaz felaketleri önceden kestiriyor; masum bir görünüşle, hukuksal anlamda bir kapitalistin ne olduğunu soruyordu. Kötü "proletarya diktatörleri"nin son meteliklerini de elinden aldıkları yoksul ve tutumlu ("tutumlu Agnes") bir terzi kadın örneğini veriyordu. Bir zamanlar tüm Alman sosyal-demokrasisi, arı demokrat Eugene Richter'in bu "tutumlu Agnes"i ile gırgır geçiyordu. Ama bu, eskiye, Bebel'in henüz yaşadığı ve Alman partisinde ulusal-liberaller
[27] sayısının çok olduğu gerçeğini açıkça söylediği o eski zamana ait. Bu iş Kautsky'nin henüz bir dönek olmadığı o eski zamanın işi.

      "Tutumlu Agnes" bugün bir "yardımcı işçi çalıştıran ve yaşamı ile duyguları gerçek proleterin yaşamı ve duyguları olan küçük patron türleri altında yeniden canlanıyor. Kötü bolşevikler ona karşı adaletsiz davranıyor, onu seçim haklarından yoksun bırakıyorlar. Gerçi Sovyet Cumhuriyetinde, aynı Kautsky'nin dediği gibi "her seçim topluluğu" örneğin belli bir işyerine bağlı yoksul bir zanaatçıyı, eğer, istisna olarak, bir sömürücü değilse, eğer gerçekten "yaşamı ve duyguları gerçek bir proleterin [sayfa 64] yaşamı ve duyguları" ise, kabul edebilir. Ama işyerindeki basit işçilerin, kötü düzenlenmiş ve kuralsız (amanın!) çalışan bir topluluğun yaşam deneyine, adalet duygusuna güvenilebilir mi! İşçilerin, "tutumlu Agnes"i ve "yaşam ve duyguları gerçek proleterin yaşam ve duyguları olan küçük zanaatçı"yı incitmeleri tehlikesini göze almaktansa, bütün sömürücülere, bütün ücretli işçi çalıştıran kimselere seçim haklarını tanımanın daha iyi olduğu açık değil mi?
       

*


      Aşağılık dönekler, burjuvazinin ve sosyal-şovenlerin alkışları arasında,
[5*] sömürücülerin seçim haklarını ellerinden aldığı için bizim Sovyet Anayasamızı küçümseyip kötüleyebilirler. Çok iyi bir şey bu, çünkü devrimci Avrupa işçileri ile Scheidemannlar ve Kautskyler, RenaudeIler ve Longuetler, Hendersonlar ve Ramsay MacDonaldlar, bütün bu eski önderler ve eski sosyalizm hainleri arasındaki kopma, bundan ötürü daha çabuk ve daha derin olacaktır.

      Ezilen sınıfların içindeki yığınlar, devrimci proleterlerin bilinçli ve dürüst önderleri bizden yana olacaklar. Bu proleterlere ve bu yığınlara, hemen: "işte gerçekten b i z i m   a d a m l a r ı m ı z , işte gerçek işçi partisi, gerçek işçi hükümeti", demeleri için, bizim Sovyet Anayasamızı tanıtmak yeter. Bu hükümet, yukarıda adlarını andığım bütün önderlerin yaptıkları gibi, işçileri reformlar konusundaki boş sözlerle aldatmıyor; sömürücülerle gerçekten savaşıyor, gerçekten devrim yapıyor, emekçilerin tam kurtuluşu için gerçekten savaşım veriyor.

      Eğer Sovyetler, bir yıllık "deney"den sonra, sömürücüleri seçim haklarından yoksun bırakmışlarsa, bunun nedeni Sovyetlerin burjuvaziye satılmış sosyal-emperyalistlerin ve sosyal-pasifistlerin örgütleri değil, ama [sayfa 65] gerçekten ezilen yığınların örgütleri olmalarıdır. Eğer bu Sovyetler sömürücülerin seçim haklarını ellerinden almışlarsa, bunun nedeni onların kapitalistlerle küçük-burjuva uzlaşma örgenlikleri ya da (Kautsky, Longuet ve McDonaldların) parlamenter gevezelik örgenlikleri değil, ama sömürücülere karşı kıyasıya bir savaşım yürüten gerçekten devrimci proletaryanın örgenlikleri olmalarıdır.

      Son günlerde (bugün 30 Ekim) iyi haber alan bir yoldaş bana Berlin'den: "Kautsky'nun kitabı burada hemen hemen bilinmiyor", diye yazıyordu. Hanidir "kokuşmuş bir ceset"ten başka bir şey olmayan bu "Avrupalı" -emperyalist ve reformist okuyun- sosyal-demokratı çamura batırmak ereğiyle, Almanya ve İsviçre'deki elçilerimize kitabın bütün baskısını satın almak ve onu bilinçli işçilere parasız dağıtmak için hiç düşünmeden para harcamalarını öğütlemek isterdim.
      *

      Kitabının sonunda, 61-63. sayfalarda, Bay Kautsky, "yeni teorinin (Paris Komünü'nün Marx: ile Engels tarafından yapılan çözümlemesine değinmekten korktuğu için, bolşevizmi böyle adlandırıyor), örneğin İsviçre gibi eski demokrasilerde bile yandaş bulmasından acı acı yakınıyor. "Alman sosyal-demokratların bu teoriyi kabul etmeleri" Kautsky için "anlaşılmaz" bir şey.

      Tersine, çok anlaşılır bir şey bu, çünkü, savaşın şaka götürmez derslerinden sonra, devrimci yığınlar hem Scheidemannlara hem de Kautskylere karşı tiksinti duyuyorlar. "Biz" her zaman demokrasiden yana olduk, diye yazıyor Kautsky, demokrasiye sırt çeviren meğer bizmişiz!

      "Biz", sosyal-demokrasi oportünistleri, biz her zaman proletarya diktatörlüğüne karşı olduk; Kolb ile hempaları bunu uzun zamandır açıkça doğruladılar. Kautsky bunu iyi biliyor, ve Bernsteinların ve Kolbların "kucağı dönüşü" apaçık olgusunu okurlarından saklayabileceğine inanmakla da hata ediyor [sayfa 66]
      "Biz", devrimci marksistler, biz "arı" (burjuva) demokrasiyi hiçbir zaman bir fetiş durumuna getirmedik. Bilindiği gibi, Plehanov 1903'te (onu bir Rus Scheidemann'ı durumuna getiren acıklı dönüşünden önce) devrimci bir marksistti. Ve programın kabul edildiği parti kongresinde, Plehanov, proletaryanın devrimde gerekirse kapitalistlerin elinden seçim haklarını alacağını, karşı-devrimci olduğu anlaşılacak her parlamentoyu dağıtacağını söylüyordu. Marx ile Engels'in, aktardığım bildirimlerinden de olsa, bunun marksizme uygun tek görüş olduğunu herkes anlayacaktır. Marksizmin bütün ilkelerinden açıkça ortaya çıkan şey , budur.

      "Biz", devrimci marksistler, biz halka, bütün ulusların, burjuvazi karşısında boyun eğen, kendilerini burjuva parlamentarizmine uyduran, güncel demokrasinin burjuva niteliğini gizleyen ve bu demokrasinin genişlemesini, bu demokrasinin sonuna değin gerçekleşmesini istemekle yetinen kautskicilerin çekmekten hoşlandıkları gibi söylevler çekmedik.

      "Biz" burjuvaziye şöyle diyorduk: Sizler, sömürücüler ve ikiyüzlüler, siz demokrasiden söz ediyor, oysa ezilen yığınların siyasal yaşama katılmasını önlemek için her adımda binlerce engel dikiyorsunuz. Sözünüzü kabul ediyoruz ve, yığınları devrime hazırlama ereğiyle, sizi, siz sömürücüleri alaşağı etmek için, bu yığınlar yararına, s i z i n burjuva demokrasinizin genişlemesini istiyoruz. Ve eğer siz, sömürücüler, bizim proleter devrimimize direnmeye kalkışırsanız, sizi acımasızca bastıracak, siyasal haklarınızı elinizden alacağız; dahası, size ekmek de vermeyeceğiz, çünkü bizim proleter cumhuriyetimizde sömürücülerin hakları olmayacak, sudan ve ateşten yoksun kalacaklar, çünkü biz Scheidemann ve Kautsky gibi sosyalistler değil, gerçek sosyalistleriz.
      "Biz"im, biz devrimci marksistlerin konuştuğumuz ve konuşacağımız dil, işte bu; Scheidemannlar ile Kautskyler dönekler çöplüğüne atılırken, ezilen yığınlar işte bu yüzden bizden yana ve bizimle birlikte olacaklar. [sayfa 67]
     
DEVAMI