Trockizm
Uzerine DEVRİMİN
İKİ ÇİZGİSİ ÜZERİNE
V. İ. LENİN
"Priziv" No. 3'te Bay
Plehanov, yaklaşan Rus devriminin temel teorik sorununu koymaya
çalışıyor.[38] Marx'tan, Fransa'da 1789 devriminin yükselen bir
çizgide, 1848 devriminin ise alçalan bir çizgide hareket ettiğinin
söylendiği bir alıntı yapıyor. Birinci durumda iktidar, birbiri ardı
sıra daha ılımlı partiden, daha radikal partilere geçmişti:
Meşrutiyetçiler —Jirondenler— Jakobenler. İkinci durumda tam tersini
görüyoruz: Proletarya —küçük-burjuva demokratları— burjuva
cumhuriyetçileri — III. Napoleon. Yazarımız, "Rus devriminin yükselen
bir çizgide hareket etmesinin", yani iktidarın önce Kadetler ve
Oktobristlere, sonra Trudoviklere geçmesinin "temenni edilecek bir şey"
olduğu sonucuna varıyor. Ve bu gözlemden elbette, Rusya'da solcuların
akılsız oldukları, çünkü Kadetleri desteklemek niyetinde olmadıkları,
tersine, zamanından önce onların itibarını sarsmak istedikleri sonucu
çıkarılıyor.
Bay Plehanov'un bu "teorik" gözlemi, Marksizmin
yerine nasıl liberalizmin geçirildiğine bir kez daha yeni bir örnek
sunmaktadır. Bay Plehanov, meseleyi, ileri unsurların "stratejik
kavramları"nm "doğru" olup olmadığı sorununa bırakıyor. Marx farklı
muhakeme yürütüyordu. O, devrimin her iki durumda da farklı bir seyir
izlediği olgusuna işaret etmiş, fakat bu farkın açıklamasını "stratejik
kavramlar"da aramamıştı. Bu farkı kavramlarda aramak Marksizm açısından
gülünçtür. Bu fark, sınıfların karşılıklı ilişkisinin değişikliğinde
aranmalıdır. Aynı Marx, Fransa'da 1789'da burjuvazinin köylülükle
birleştiğini ve 1848'de küçük-burjuva demokrasisinin proletaryaya ihanet
ettiğini yazdı. Bay Plehanov Marx'ın bu düşüncesini biliyor, fakat
Marx'ı "Struve'vari" kılığa sokmak için bunu gizliyor. 1789'da Fransa'da
sözkonu-su olan, otokrasinin ve soyluluğun yıkılmasıydı. Ekonomik ve
politik gelişmenin o zamanki seviyesinde burjuvazi çıkarların uyumuna
inanıyordu, egemenliğinin sürekliliğinden kaygı .duymuyordu ve
köylülükle ittifaka girmişti. Devrimin tam zaferini garantileyen bu
ittifaktı. 1848 yılında söz konusu olan, burjuvazinin proletarya
tarafından yıkılmasıydı. Proletarya küçük-burjuvaziyi yanına çekmeyi
başaramadı ve küçük-burjuvazinin ihaneti devrimin yenilgisine yol açtı.
1789'da yükselen çizgi, devrimin halk kitlesinin otokrasiyi yenilgiye
uğrattığı biçimini oluşturuyordu. 1848 yılının alçalan çizgisi,
devrimin, küçük-burjuva kitlesinin proletaryaya ihanet etmesinin
devrimin yenilgisine yol açtığı bir biçimini oluşturuyordu.
Bay
Plehanov, meseleyi sınıfların karşılıklı ilişkisine dayandıracak yerde
"stratejik kavramlar"a dayandırırken, Marksizmin yerine kaba bir
idealizmi koymuştur.
1905 Rus devriminin ve bunu izleyen
karşı-devrimci dönemin deneyiminin gösterdiği gibi, ülkemizde kitleler
üzerinde yönlendirici etki uğruna iki sınıfın —proletaryanın ve liberal
burjuvazinin— mücadelesi anlamında devrimin iki çizgisi mevcuttu.
Proletarya devrimci bir şekilde ortaya çıkıp, monarşiyi ve çiftlik
sahiplerini alaşağı etmek için demokratik köylülüğü beraberinde
sürükledi. Köylülüğün demokratik anlamda devrimci çabalar ortaya
koyduğunu, bütün büyük politik olayların seyrinde kitle hareketlerinin
boyutları gösteriyordu: 1905 ve 1906 köylü ayaklanmaları, aynı yıllarda
ordu içindeki huzursuzluklar, 1905 yılının "Köylü Birliği" ve köylü
Trudoviklerin, sadece "Kadetlerden daha radikal" olarak değil, aynı
zamanda Sosyal-Devrimci ve Trudovik aydınlardan da daha devrimci olarak
ortaya çıktıkları Birinci ve İkinci Duma'lar. Ne yazık ki bu çoğu kez
unutuluyor, ama bir olgudur. Üçüncü ve Dördüncü Duma'da köylü
Trudovikler, bütün zaaflarına rağmen, kırsal kitlelerin ruh halinin
çiftlik sahiplerine karşı olduğunu göstermişlerdir.
Rus
burjuva-demokratik devriminin "stratejik" gevezeliklerden değil,
gerçeklerden çıkan ilk çizgisi, proletaryanın kararlı biçimde mücadele
etmesi ve köylülüğün onu kararsız biçimde izlemesinden oluşuyordu. Bu
iki sınıf monarşiye ve çiftlik sahiplerine karşı yürümüşlerdi. Bu
sınıfların yeterli güç ve kararlılıkta olmaması (otokraside kısmen bir
gedik açmasına rağmen) yenilgiye yol açti.
İkinci çizgi liberal
burjuvazinin tavrıydı. Biz Bolşevikler daima, özellikle de 1906
ilkbaharından beri, bu çizginin, birleşik bir güç olarak Kadetler ve
Oktobristler tarafından temsil edildiğini ileri sürdük. 1905-1915
arasındaki on yıl düşüncemizi doğruladı. Mücadelenin tayin edici
anlarında, Oktobristlerle birlikte Kadetler demokrasiye ihanet ettiler
ve Çar'ın ve toprak sahiplerinin yardımına "koştular". Rus devriminin
"liberal" çizgisi, kitlelerin mücadelesinin, burjuvazinin monarşiyle
uzlaşması adına "yatıştırılması" ve parçalanması olarak kendini
gösteriyordu. Rus devriminin uluslararası durumu ve aynı şekilde Rus
proletaryasının gücü, liberallerin böyle davranmasını kaçınılmaz
kılmıştı.
Bolşevikler, en ön safta yürümesi, sınırsız bir
cesaretle savaşması ve köylülüğü peşinden sürüklemesi için proletaryaya
bilinçle yardım ettiler. Menşevikler sürekli olarak ikinci plana
kaydılar, Buligin Duması'na katılma talebinden başlayarak (Ağustos
1905), 1906 yılında Kadet Hükümeti kurulması talebi ve 1907 yılında
demokrasiye karşı Kadet-lerle blok kurmaya [39] kadar, proleter hareketi
liberallere uydurarak proletaryayı bozdular. (Bay Plehanov açısından,
parantez içinde belirtelim, Kadetlerle Menşeviklerin "doğru stratejik
kavramları" bir yenilgi almıştı. Neden olmuştu bu? Neden kitleler,
akıllı Bay Plehanov'u ve Kaderlerin, Bolşeviklerinkinden yüz kez fazla
yaygınlaştırmaları öğütlerini dinlemediler?)
Sadece bu iki akım,
Bolşevik ve Menşevik akım, sadece bunlar, 1904-1908 yıllarında ve daha
sonra 1908-1914 yıllarında kitlelerin politikasında ortaya çıkmıştır.
Neden? Çünkü sadece bu iki akım, sağ lam sınıf temeline sahipti;
birincisi proletarya içinde, ikincisi liberal burjuvazi içinde.
Bugün yine devrime doğru gidiyoruz. Bunu herkes görüyor. Kvostov gibi
biri bile, köylüler arasında, 1905 ve 1906 yıllarını anımsatan bir ruh
hali olduğunu söylüyor. Ve yine devrimin aynı iki çizgisi, sınıfların
aynı karşılıklı ilişkisi ile karşı karşıyayız, sadece bu kez, değişik
uluslararası durumla değişikliğe uğratılmış haliyle. 1905 yılında tüm
Avrupa burjuvazisi Çarlıktan yanaydı ve gerek milyarlar biçiminde
(Fransızlar), gerekse de bir karşı-devrimci ordu kurmaya hazırlık
biçiminde (Almanlar) ona destek vermişlerdi. 1914'te Avrupa savaşı
patlak verdi; her yerde burjuvazi proletaryayı geçici olarak yenilgiye
uğratmayı, onu milliyetçiliğin ve şovenizmin karanlık dalgalarında
boğmayı başardı. Rusya'da küçük-burjuva halk kitleleri, ilk planda da
köylülük, nüfusun çoğunluğunu oluşturmaya devam ediyor. Bunlar her
şeyden önce çiftlik sahipleri tarafından ezilmektedir. Politik olarak
kısmen hâlâ uykudadırlar, kısmen de şovenizmle ("Almanya üstünde zafer",
"anavatan savunması") devrimci düşünce arasında yalpalıyorlar. Bu
kitlelerin —ve bu yalpalamaların— politik temsilcileri bir yanda
Narodnikler (Trudovikler ve Sosyal-Devrimciler), öte yanda, 1910'dan
beri liberal işçi politikası yoluna iyice kayan ve 1915'te yolun sonuna,
Bay Potre-sov'un, Çerevanin'in, Levitski ve Maslov'un
sosyal-şovenizmine, ya da bunlarla "birleşme" talebine varan oportünist
sosyal-demokratlardır ("Naşa Dyelo[40], Plehanov, Çaydze fraksiyonu,
Örgütleme Komitesi).
Bu fiili durumdan proletaryanın görevi
apaçık ortaya çıkmaktadır. ' Monarşiye karşı sınırsız bir cesaretle
yürütülen mücadele (1912 Ocak Konferansı'nın şiarları, üç temel
talep[41] — tüm demokratik kitleleri, yani esas olarak köylülüğü
peşinden sürüklemek zorunda olan bir mücadele. Fakat aynı zamanda,
şovenizme karşı amansız bir mücadele, Avrupa proletaryasıyla ittifak
halinde Avrupa'da sosyalist devrim için mücadele. Küçük-burjuvazinin
yalpalamaları tesadüfi değildir, kaçınılmazdır, onun sınıfsal
konumundan kaynaklanır. Savaşın zincirlerinden boşandırdığı kriz,
küçük-burjuvaziyi —köylülük dahil—sola iten ekonomik ve politik
faktörleri güçlendirmiştir. Rusya'da demokratik devrimin zaferi için
kesin olanağın nesnel zemini burada yatmaktadır. Batı Avrupa'da
sosyalist devrim için nesnel koşulların tamamen olgunlaşmış olduğunu
burada kanıtlamamıza gerek yok; bunu savaştan önce uygar ülkelerin
bütün öndegelen sosyalistleri kabul etmişlerdir.
Yaklaşan
devrimde sınıfların karşılıklı ilişkisini açığa çıkarmak devrimci
partinin baş görevidir. Örgütleme Komitesi bu göreve yan çiziyor,
Rusya'da "Naşa Dyelo"nun sadık müttefiki obuayı sürdürüyor ve
yurtdışında, hiçbir şey ifade etmeyen "sol" laflar atıp tutuyor. Troçki
ise "Naşe Slovo"da bu göreve yanlış bir çözüm getiriyor: 1905'deki
"orijinal" teorisini tekrar ediyor ve geçen tüm on yıl boyunca, yaşamın
neden bu mükemmel teorinin yanından geçip gittiğini düşünmek istemiyor.
Troçki'nin orijinal teorisi[42], Bolşeviklerden, proletaryanın
kararlı devrimci mücadele yürütmesi ve politik iktidarın proletarya
tarafından ele geçirilmesi çağrısını alıyor, Menşeviklerden ise
köylülüğün rolünün "yadsınması"nı. Köylülük içinde bir ayrışma, bir
farklılaşma süreci yaşanmıştır; onun olası devrimci rolü giderek
azalmıştır; Rusya'da "ulusal" bir devrim imkânsızdır: "Emperyalizm
çağında yaşıyoruz", "emperyalizm" ise "burjuva ulusla eski rejimi
değil, proletaryayla burjuva ulusu karşı karşıya getiriyor."
İşte
size "emperyalizm" sözcüğüyle tuhaf bir oyun örneği. Eğer Rusya'da artık
proletarya ile "burjuva ulus" karşı karşıya duruyorsa, bu şu anlama
gelir: Rusya doğrudan doğruya sosyalist devrimin arife sindedir!! O
zaman (1912 Ocak Konferansı'nın ortaya attığı ve daha sonra 1915'te
Troçki tarafından yinelenen) "çiftlik sahiplerinin topraklarına el
konması" şiarı yanlıştır, o zaman "devrimci işçi hükümeti" değil,
"sosyalist işçi hükümeti" söz konusudur!! Troçki'de kafa karı şıklığının
ne ölçülere ulaştığı şu cümleden anlaşılıyor: Proletarya kararlılığıyla
"proleter olmayan(!) halk kitleleri"ni de peşinden sürükleyecekmiş (No.
217) Troçki bunu söylerken şunu hiç düşünmemiştir: Eğer proletarya,
proleter olmayan kırsal kitleleri, çiftlik sahiplerinin topraklarına el
koymak için peşinden sürükleyip monarşiyi yıkmayı başarabilecekse, bu
tam da Rusya'da "ulusal burjuva devrimin" tamamlanması, proletarya ve
köylülüğün devrimci-demokratik diktatörlüğü olacaktır!
1905-1915
yılları arasındaki on yıl —bu büyük on yıl— Rus devriminde iki, sadece
iki sınıf çizgisinin bulunduğunu kanıtlamıştır. Köylülüğün
farklılaşması, bizzat köylülük içindeki sınıf mücadelesini
güçlendirmiş, politik olarak uyuyan pekçok unsuru sarsıp uyandırmış ve
kır proletaryasını kent proletaryasına yakınlaştırmıştır (Bolşevikler
1906'dan beri kır proletaryasının ayrı örgütlenmesinde ısrar etmişler,
bu talebi Menşevik Stockholm Kongresi kararına da sokmuşlardır).
"Köylülük'le, Markov-Romanov-Kvostov arasındaki uzlaşmaz çelişki ise
daha da güçlenmiş, büyümüş ve şiddetlenmiştir. Bu, Paris'te kaleme
alınan onlarca Troçki makalesindeki binlerce safsatanın bile
"çürütemeyeceği" kadar açık bir gerçektir. Gerçekte Troçki, köylülüğün
rolünün "yadsınması"ndan sadece, köylüleri devrim için harekete geçirme
isteğinde olmamayı anlayan Rusya'daki liberal işçi politikacılarına
yardım etmektedir.
Ve bugün asıl mesele budur. Proletarya,
iktidarın ele geçirilmesi için, cumhuriyet için, çiftliklere el konması
için, yani köylülüğün kazanılması için, köylülük içindeki devrimci
güçlerin tümünün meydana çıkarılması için, burjuva Rusya'nın
askeri-feodal "emperyalizm"den (= Çarlık) kurtarılmasına "proleter
olmayan halk kitleleri”nin katılması için mücadele ediyor — ve mücadele
etmeyi acımasızca sürdürecek. Ve proletarya, burjuva Rusya'nın
Çarlıktan, çiftlik sahiplerinin toprak üzerindeki egemenliğinden
kurtarılmasından, zengin köylüleri kır proleterlerine karşı
mücadelelerinde desteklemek için değil, tersine — Avrupa'nın
proleterleriyle ittifak halinde sosyalist devrimi gerçekleştirmek için
yararlanacaktır.
Aralık 1915
[38] Lenin burada Plehanov'un, Paris'te
sosyal-şovenler, Sosyal-Devrimciler ve sosyal-demokratlar tarafından
çıkarılan "Prisiv" adlı derginin adı gecen sayısında yayınlanan
"Devrimin İki Çizgisi" makalesini kastetmektedir. Bu makalede Plehanov,
başka şeylerin yanında şunları yazıyordu: "Devrimimizin, Marx'ın hiç
kuşkusuz doğru olan düşüncesine göre Büyük Fransız Devrimi'nin girdiği
yolu izleyeceğini varsayalım. Bu, başlangıçta iktidarın bizim
'anayasacılar'ın, sol Oktobristlerin, ilericilerin ve Kadetlerin eline
geçeceği anlamına gelir. Sonra Trudoviklere geçecek. Nihayet bu
aşamaları arkasında bıraktıktan sonra devrim en geniş çerçeveyi
kapsadıktan sonra, iktidarı sosyalistler alacak. Fakat olayların bu
çizgide geliştiğini gören aşırı solcularımız neler hissedecekler? Daha
önceki yılların deneyimleri bu açıdan kuşkuya hiç yer bırakmıyor.
Solcularımız aşın bir kedere kapılacaklar. Devrim davasının
yitirildiğini haykıracaklar. Ve devrimin bu yönde ilerlememesi için
ellerinden gelen her şeyi yapacaklar."
Plehanov makalesinde
Marx'ın "Louis Bonaparte'ın 18. Brumaire'i"ndcn şu alıntıyı yapıyor:
"Ekinci Fransız devriminde anayasacıların egemen liginin ardından
Jirondenlerin egemenliği ve Jirondenlerin egemenli ğinin ardından
Jakobenlerin egemenliği gelir. Bu partilerin her biri dalıcı ileri olana
dayanır. Devrimi, ona öncülük etmek bir yana, onu artık izleyemeyeceği
kadar yeterince ileriye götürür götürmez, ardındaki daha gözüpek
müttefiki tarafından bir kenara itilir ve giyotine gönderilir. Devrini
böylece yükselen bir çizgide hareket eder. 1848 Devrimi tersinedir.
Proleter parti, küçük-burjuva demokratik partinin yedeğinde görünür. 16
Nisan'da, 15 Mayıs'ta ve Temmuz günlerinde onun ihanetine uğrar ve
yardımsız bırakılır. Öte yandan demokratik parti burjuva
cumhuriyetçilerin omuzlarına yaslanır. Burjuva-cumhuriyetçiler, rahatsız
edici arkadaşlarını silkeleyip, kendileri Düzen Partisinin omuzlarına
yaslandıklarında pek sağlam durduklarına inanmazlar. Düzen Partisi
omuzlarını çeker, burjuva cumhuriyetçileri tepetaklak düşürür ve kendisi
silahlı zorun omuzlarına dayanır. Güzel bir sabah vakti, omuzların
süngüye dönüştüğünü farkettiğinde, hâlâ onun omuzlarında oturduğuna
inanır. Her parti, ileriye doğru iteni arkadan vurur. Bu gülünç durum
içinde dengeyi yitirmesi ve kaçınılmaz biçimde yüzünü buruşturduktan
sonra tuhaf taklalar atarak yere yıkılması şaşırtıcı değildir. Devrim
böylece alçalan bir çizgide hareket eder. Son Şubat barikatları
kaldırılmadan ve devrimin ilk resmi kurumu kurulmadan önce, bu gerileyen
hareket içinde bulunmaktadır" (Marksist Kitaplık baskısı, Verlag für
Literatür und Politik, sayfa 44-45).
Aynı eserde ve "Fransa'da
Sınıf Mücadelelerinde de Marx, 1848 Devrimi'nde sınıfların güçler
dengesini ve güçler dağılımını tahlil eder ve proletaryanın
küçük-burjuva demokrasisinin ihanetine uğradığını sık sık tekrarlar ve
devrimin yenilgisinin nedenlerinden birini bu ihanette görür. Lenin'in,
Marx'ın 1789'da Fransız burjuvazisinin köylülükle ittifakı üzerine
söylediklerine dayanması açıkça, Marx'ın "Neue Rheinische Zeitung"un 30
Haziran 1848 tarihli 60. sayısında yayınlanan "Feodal Yükümlülüklerin
Kaldırılması Üzerine Yasa Tasarısı" adlı makalesindeki şu cümlelerle
ilgilidir: "1789'da Fransız burjuvazisi müttefikleri olan köylüleri bir
an bile yarı yolda bırakmadı. Egemenliğinin temelinin kırda feodalizmin
yıkılması, özgür toprak sahibi köylü sınıfının yaratılması olduğunu
biliyordu." (K. Marx ve F. Engels'in Bütün Yazıları, 1841-1850, 3.
Cilt, Stutt-gart 1902, Verlag J.H.W. Dietz, s. 133). (s. 169)
[39] Menşeviklerin 1905 Buligin Duması ve 1906 ve 1907 yıllarında 1. ve
2. Devlet Dumalarıyla ilgili liberallere "uyma" taktiği üzerine bkz.
Lenin'in bu baskının ü. cildindeki "Buligin Duması'm Boykot ve
Ayaklanma", "Devlet Duması Boykot Edilmeli mi?" ve "Boykot Üzerine" adlı
makaleleri ve ilgili notlar, (s. 171)
[40] "Naşe Dyelo"
("Davamız") adlı dergi, Petrograd'da hükümet tarafından yasaklanan "Naşa
Zarya"nm (bkz. Not 28) yerine çıktı. Bu dergiyi de savaş sırasında
sosyal-şoven olan bir grup Menşevik Tasfiyeci çıkarıyordu. (s. 172)
[41] Üç temel talep, şu devrimci şiarlardı: demokratik cumhuriyet,
büyük toprak mülkiyetine el konması ve sekiz saatlik iş günü. Bu
şiarlar 1912 Prag Konferansı'nda ortaya atılmıştı; Bolşevikler işçi
hareketinin yeni yükselişini bu şiarlar altında ele alacaklardı ve
gerçekten de 1912-1914 yıllarında işçi hareketi bu şiarlar altında
gelişti ve Dördüncü Devlet Duması için seçim kampanyası bu şiarlar
altında yürütüldü. (Prag Konferansı üzerine bkz. bu baskının IV. Cildi
ve aynı ciltte bu konferans kararlarına ilişkin Not 77). (s. 173)
[42] Troçki'nin "orijinal teorisi"nden Lenin, Troçkist "sürekli
devrim teorisi"ni kastediyor. Troçki'nin başlangıçta Rosa Luxemburg ve
Parvus'tan ödünç aldığı bu "teori"nin başlıca özelliklerini, daha
1905'ten bu yana Rusya'da burjuva-demokratik devrimin tarımsal-köylü
sosyo-ekonomik içeriğinin görmezden gelinmesi ve bu devrimde, köylü
hareketinin devrimci olanaklarının, bu olanakların reddedilmesi
sınırına varan küçümsenmesi; köylü kitlelerine proleter önderlik gücüne
inanmamak ve buradan hareketle proletarya ve köylülüğün
devrimci-demokratik diktatörlüğünün reddedilmesi; bu diktatörlüğün,
güya yoksul ve orta köylülük de dahil bütün köylülükle kaçınılmaz bir
çatışma yüzünden, eğer "muzaffer Batı'dan devlet yardımı" gelmezse,
kaçınılmaz bir çöküşe mahkûm olduğu iddiası oluşturur.
Elinizdeki cildin l. notunda da söylendiği gibi, Troçki bu sürekli
devrim teorisini, yine "yarı-Menşevik" özü itibariyle, Kautsky'nin, II.
Enternasyonal'in Rosa Luxemburg'un başını çektiği solcularından
devraldığı emperyalizm teorisinden çıkarmıştır (bkz. konuya ilişkin J.
V. Stalin: "Bolşevik Parti Tarihinin Tahrifatına Karşı"da "Bolşevizm
Tarihinin Bazı Sorunları Üzerine", J. V. Stalin, Eserler, Cilt 13, s.
83 — İnter Yayınları).
1915 yılında Troçki, Lenin'in bu makaleyle
daha önceki iki makalede konu edindiği Rusya'nın uğradığı yenilgiler ve
devrimci krizle bağıntılı olarak, grubunun Paris'te çıkan gazetesi "Naşe
Slovo"da, Ağustos ve Eylül aylarında "Askeri Felaket ve Olasılıklar"
adlı bir makale yayınladı. Bu makalede Troçki, Rusya'da burjuva
kapitalist gelişimin, "bizzat köylülük içinde sınıf çelişkilerinin, bir
zümre olarak köylülüğü değil, kırın proleter ve yarı-proleter
unsurlarını çekme sorununu 1905'le kıyaslanamayacak kadar fazla gündeme
sokacak" kadar geliştiğini ve köylülüğü tek tek sosyal gruplara
böldüğünü yazdı. Ne var ki Troçki, kırın yarı-proleter unsurlarını,
yani yoksul köylülüğü bile devrimci mücadelede proletaryanın yanına
çekmeyi şüpheli görüyordu. Eğer bu olanaklı olacaksa bile, kendisinin de
bilmediği bir sınıra kadar olacak ve bu sınırın ötesinde açıkça bir
çatışma yaşanacaktı. "Proletaryanın sosyalist öncüsünün bu mücadelede,
daha alt halk kesimlerini, yani kır ve kent yoksullarını hangi ölçüde
yanına çekmeyi başaracağı, onları nereye kadar arkasından
sürükleyebileceği konusunda bütün varsayımların pek bir önemi yoktur"
diye yazıyor Troçki. Böylece proletarya Çarlığa karşı mücadelede yalnız
kalmak zorundadır. "'Kahrolsun Savaş!' şiarı, proletaryanın bundan
sonraki hareketinin bu çıkış şiarı, sosyal-demokrasiyi burjuva toplumun
bütün partilerinin karşısına koyduğu için" hepten böyleydi. Buradan,
bugün Rusya'da bir ulusal-burjuva devrimden değil, proleter devrimden
sözedilebileceği sonucu çıkardı. "Eğer 1905 'halk' devrimi sonuna kadar
götürülememişse, yeni bir halk devrimi, yani 'halk'ı eski rejime karşı
birleştiren bir devrim gündeme bile konamaz"dı. Her türlü burjuva
devrimi düşüncesi reddedilmeliydi. Ne var ki ilerici ve "gerçekten
özgürleştirici" bir görev olan, dünyanın bir ekonomik bütün olarak
birleştirilmesi görevini yerine getiren emperyalizm koşullarında,
Troçki'ye göre, tek bir ülkede proletaryanın devrimi olanaksızdı (bkz.
Not 29); o nedenle "sadece uluslararası sosyalist devrim böyle bir durum
yaratabilir ve Rusya'da proletaryanın devrimci mücadelesinin
yardımlarıyla sonuna kadar götürebileceği o güçleri sahneye
çıkarabilir"di. Troçki'nin 1915'te eski "orijinal teori"si sürekli
devrimi gerekçelendirdiği başlıca argümanlar bunlardı. Bu argümanları
ve Troçki'nin proletaryaya salık verdiği, köylülüğün üzerinden,
burjuva-demokratik devrimin henüz çözülmemiş görevlerinin üzerinden bu
tehlikeli atlayışı Lenin makalesinde değerlendirdi. Bu Troçkist sıçrama
teorisinin karşısına Çarlığın ve toprak sahiplerinin yıkılması işine
bütün köylülüğün çekilmesi ve köylülüğün bütün devrimci gücünden
yararlanılması yolunu koydu. Böylece Çarlık ve toprak sahipleri
yıkıldıktan hemen sonra, Batı proletaryası ve elbette Rusya'da yoksul
köylülükle ittifak içinde, orta köylülüğü tarafsızlaştırarak sosyalist
devrime geçme olanağı yaratılmış olacaktı. Lenin burada tek ülkede (bu
durumda Rusya'da) proletarya devriminin ve sosyalizmin sürekli zaferi
olanağı sorunu üzerinde durmaz. Bu sorun, bir önceki "Avrupa Birleşik
Devletleri Şiarı Üzerine" adlı makalede incelenmiştir.
Troçki
ve Troçkistler "sürekli devrim teorisi"ni izleyerek 1925-1928
yıllarında karşı-devrim kampına geçtiler. Taraftarlarıyla
karşı-devrimci burjuvazinin öncü gücünü oluşturan, 1905'ten bu yana
Lenin'in görüşlerinin karşısına sürekli devrim teorisini çıkaran Troçki,
şimdi, komünizme ihanetini yalanla maskelemek için, bu teoriyi, "bütün
önemli noktalarda, Leninist teoriye uyan" bir teori olarak sunmak
istiyor. Bu iddianın nasıl bir yalan olduğunu anlamak için, örneğin
Lenin'in "Devrimin Safhaları, Yönü ve Perspektifleri" (bkz. bu baskının
III. cildi, s. 126-127) adlı tezlerini okumak yeter. (s. 173)